• Sonuç bulunamadı

2. Osmanlı Devleti’nin Avrupa Devletleri ile İlişkileri

2.5. Osmanlı-İtalya İlişkileri

Akdeniz’in tam ortasında bulunan İtalya Devleti, içinde bulunduğu coğrafî konumu nedeniyle coğrafya ile ilgili her konu İtalya’yı ilgilendirmiştir. İtalya, diğer devletlerden daha çok Akdeniz Devleti olmasına rağmen, Akdeniz’de dengeyi sağlayamamıştır427. Hamiyet gazetesinin İtalya ile ilgili olarak vermiş olduğu haberlerden de bunu görmekteyiz.

İtalya ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkilere baktığımızda, diğer Avrupa Devletlerinde olduğu gibi iki devlet arasındaki ilişkilerin gergin olduğu görülmektedir. İtalya Devleti, Hamiyet gazetesince pek çok kez eleştirilmiştir. Özellikle Yunanistan’ın Girit’i almak istemesine ılımlı yaklaşarak, Osmanlı Devleti’ne karşı muhalif olması, bir yandan da Büyük Devletlerle birlikte hareket etmesi, çoğu kez Hamiyet gazetesinin tepkisine neden olmuştur.

Hamiyet gazetesinin vermiş olduğu bir haberine göre; İtalya Devleti, Osmanlı Devleti’nin de manen ve maddeten desteklediği, Fransa ve Rusya arasında gerçekleşen ittifakı bozma teşebbüsünde bulunmuştur. Ancak Hamiyet, İtalya Devleti’nin bu çabasının boş olduğunu da ifade etmeyi ihmal etmemiştir428. Bununla ilgili olarak Dinalı gazetesinin verdiği habere göre; Almanya İmparatoru ile İmparatoriçesi’nin İtalya’nın bazı şehirlerine ziyaret edeceklerinden bahsetmiştir. Tiribüna gazetesi ise bu seyahatin amacı olarak İtalya’nın Fransa ve Rusya arasında yapılan ikili ittifakını bozma düşüncesini bertaraf etmek ve bu ikili ittifaka katılmasını teşvik etmek olduğunu yazmıştır429.

Hamiyet gazetesinin verdiği bir başka habere göre ise, İtalyanlardan yedi yüz kişinin Yunanistan’ın Roma sefarethanesi önünde toplanarak Girit adına nümayiş icrâ etmişlerdir. Gazetenin “makarinacı” olarak adlandırdığı İtalya Devleti’nin elçileri balkona çıkarak, toplanan İtalyanları iltifatlara boğmuşlardır. Toplanan yedi yüz İtalya’nın Girit’e gitmek amacıyla hazırlanan gönüllü askerleri olacaklarını da ifade etmiştir. Hamiyet eğer bu söylenenler doğru ise, buna “yine mi yahu!” demekle sitemini belirtmiştir430. Nitekim İtalyanlar Yunan ordusunda Osmanlı Devleti’ne karşı yer almayı istediklerini Yunanistan’a bildirmişlerdir. Bununla ilgili olarak Hamiyet gazetesinin vermiş olduğu habere göre; Avrupa

426 Hamiyet, 17 Mayıs 1313 (27 Mayıs 1897), nr. 49, s. 3.

427 Metin Hülagü, Türk-Yunan İlişkileri, s. 288.

428 Hamiyet, 13 Teşrîn-i Sânî 1312 (25 Kasım 1896), nr. 1, s. 3.

429 Hamiyet, 4 Kanun-ı Sânî 1312 (16 Ocak 1897), nr. 9, s. 4.

gazetelerinde, duvarcı, aşçı çırağı, gemicisi gibi bin nefer kadar İtalyan’ın Yunan Hükümeti’ne bir mektupla bu isteklerini belirtmiş olduklarını yazmıştır. Yunanistan Hükümeti ise şükranlarını dile getirdikten sonra, “Şimdilik mevcût askerimiz Osmanlılarla uğraşmağa kafidir (!!) ileride lüzûm görülür ise arzunuzu değerlendireceğiz” şeklinde cevap vermiştir. Ancak Hamiyet gazetesi, Yunanistan’ın kendi aç karnını doyuramadığı için böyle bir cevap verdiğini dile getirmiştir431.

İtalyan gönüllülerinden sonra İtalya Generali Garibaldi’nin de Atina’ya gittiğini yazan gazete, Garibaldi’nin Atina’da kaldığını belirtmiştir432. Novesti gazetesinin yazdığına göre, Atina’da bulunan Garibaldi, Yunan ordusuna on bin nefer asker verildiği takdirde, Teselya’yı Osmanlıların elinden kurtaracaklarını söylemiştir. Garibaldi’nin sözüne ise Yunanlıların önemli bularak sekiz bin İtalyalının gönüllü verileceğini vaat etmiştir. Hamiyet ise Yunanistan için “Denize düşen yılana sarılır” hesabı bu sözleri dikkate aldığını belirtmiştir433. Ancak Garibaldi sarhoşluk etkisi ile söylediği sözleri daha sonra sıkıla sıkıla “Türklerin yüz küsur bin kişilik askerden mürekkep azim bir ordusuna sekiz bin İtalyanla mukabele mümkün olamayacak” sözleriyle gerçekleri vurgulamak zorunda kalmıştır. Bunun üzerine Hamiyet gazetesi, “Vay Ceneraldeki sûret!!..” sözleriyle Garibaldi’nin abartılı vaatlerine tepki vermiştir434.

Hamiyet gazetesi, “Muharebe mi Alay mı?” adlı yazısı ile Osmanlı Yunan muharebesinde Yunanistan yanında Osmanlıya karşı mücadelede bulunan İtalyan askerlerinin Osmanlı ordusu önünden kaçışını anlatmıştır. Özellikle Velestino muharebesinde askerinden önce Miralay Semulisky’nin kaçtığını belirten gazete, gönüllü İtalyanların Osmanlı askerine karşı tutunamayacağını ima etmeye çalışmıştır435.

Hamiyet gazetesi, Osmanlı-Yunan muharebesinde Yunan ordusunda yer alan İtalya askeri ile Yunanistan’ın arasının açıldığını belirtmiştir. Buna göre; “Yunan Askeri ile İtalyan Gönüllülerinin Uruşması” başlıklı yazısında, Milano geçidinde Osmanlı askeri önünden kaçmakta olan İtalyanların bu defa Yunan palikaryalarının da kaçmasına sebep olduğu, böylece Yunanistan’ın ise hayal kırıklığına uğradığı anlatılmıştır. Aynı zaman da Yunanistan İtalya Hükümeti’ne sitemde bulunmuş ve şöyle demiştir:

“Rezil herifler biz candan geçtik, hep mahv olacağız dönmeyeceğiz dediğiniz halde tavşanlar gibi kaçtınız. Bizi yalnız bıraktınız ekmek, su ve cebhâne vermediniz! Siz nasıl

431 Hamiyet, 7 Mart 1313 (19 Mart 1897), nr. 23, s. 4.

432 Hamiyet, 26 Nisan 1313 (8 Mayıs 1897), nr. 41, s. 1.

433 Hamiyet, 30 Nisan 1313 (12 Mayıs 1897), nr. 43, s. 2.

434 Hamiyet, 30 Nisan 1313 (12 Mayıs 1897), nr. 43, s. 2.

adamlarsınız? Bâ-husûs Osmanlı askeri hakkında dürlü dürlü hezeyânlarda bulunarak bizi kandırdınız! Merhametimizi tahrik ile buraya kadar getirdiniz. Geldik sizi de Osmanlıları da gördük, anladık ki siz alçak! İnsaniyetsiz! Firar bilirsiniz. Osmanlılar ise merd ve âli cenâb ve hakikâten medeni ve munsif ve mümtâz bir kavm imiş!”436.

Yunanistan Hükümeti güvendiği İtalyan gönüllülerine sitemkâr sözler sarf ederken Yunan basını da İtalyan gönüllülerine karşı şikâyetlerini dile getiren yazılar yazmışlardır.

Diğer taraftan İtalyanların Girit’te İslâm kanı dökmekte olduğu Hamiyet gazetesinin vermiş olduğu haberlerden anlaşılmaktadır. Hamiyet gazetesi muhabirinden 8 Ağustos tarihli almış olduğu mektupta, İtalyanların Girit’te yapmış olduğu mezalim anlatılmıştır437. Yine Hanya’dan gelen 6 Eylül 313 tarihli bir mektupta, Hıristiyanlarla birlikte İtalyanların da İslâmlara karşı yapmış olduğu faaliyetler yer almıştır438.

İtalya Devleti’nin kendi menfaati uğruna bazen bu şekilde Yunanistan yanında yer alırken bazen de Büyük Devletler bloğunda yer aldığını görmekteyiz. Fermedenilat gazetesi Girit meselesinde Rusya, Almanya, İngiltere ve İtalya Devletlerinin Büyük Devletlerin izlemiş olduğu politikadan ayrılmayacakları cevabını verdiğini yazmıştır439. Hamiyet gazetesinin almış olduğu son haberlere göre; İtalya Devleti, İtalyanlardan iki bin kişi getirterek adanın jandarma mesleğinde bulundurulacağı ve böylece Girit’te asayişin sağlanacağı Büyük Devletlere bildirilmiştir440. Roma’dan çekilen telgrafnâmede, İtalya Devleti’nin Büyük Devletlerin verdiği karardan ve onlardan asla ayrılmayacağını bildirdiği hususunda bilgiye yer verilmiştir441.

Avusturya ve İtalya’nın Atina’daki elçileri arasında Yunan hâriciye nâzırları ile barış şartlarının uzun uzadıya görüşülmekte olduğu da haber verilmiştir442.

436 Hamiyet, 24 Mayıs 1313 (5 Haziran 1897), nr. 50, s. 2.

437 Hamiyet, 21 Ağustos 1313 (2 Eylül 1897), nr. 81, s. 3.

438 Hamiyet, 25 Eylül 1313 (7 Ekim 1897), nr. 93, s. 3–4.

439 Hamiyet, 19 Şubat 1312 (3 Mart 1897), nr. 19, s. 4.; Yine İtalya Devleti, Almanya, Avusturya, İngiltere,

Fransa ve Rusya ile birlikte Büyük Devletler adına Girit Adası sahillerinde asayişi sağlamak amacıyla demir atmış olan Avrupa deniz kuvvetleri ile birlikte İtalya amiralleri ve kumandanlarının da hazır olduğunu görmekteyiz. Bkz. Hamiyet, 26 Şubat 1312 (10 Mart 1897), nr. 20, s. 1.

440 Hamiyet, 26 Şubat 1312 (10 Mart 1897), nr. 20, s. 4.

441 Hamiyet, 2 Nisan 1313 (14 Nisan 1897), nr. 32, s. 4.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

HAMİYET GAZETESİ ve YABANCI BASIN

Hamiyet gazetesinin vermiş olduğu haberlerden yabancı basının faaliyetleri anlaşılmaktadır. Osmanlı Devleti’ni parçalamak isteyen emperyalist devletler, basının da yardımı ile, Osmanlı aleyhinde propagandalar yaparak dünya kamuoyunun gözünde Osmanlı Devleti’ni küçük düşürmeye çalışıyorlardı. Nitekim basının aracılığı ile belirlenen ve şekillenen kamuoyunun yaklaşımı443, Büyük Devletler’in tutumunu etkilemiştir. Böylece Hamiyet gazetesi, Osmanlı Devleti aleyhinde yazılar yazan Avrupa matbûâtını (Gazeteler) eleştirmiştir.

Hamiyet gazetesi, Osmanlı Devleti’nin devamını Avrupa basınının istemediğini belirttikten sonra, Avrupa gazetelerinden bazılarının, Osmanlı Devleti tarafından oluşturulan “te’sîsât-ı askeriye i’ânesi” tedbirini kendi menfaatlerine engel olacağı düşüncesi ile Hıristiyanları, İslamlar aleyhine kışkırtmış olduklarını ve bu düşünceye sahip gazeteleri okuyanlarca bu durumun anlaşılacağının açık olduğunu ifade etmiştir444. Hamiyet gazetesi, “Hakikat ne kadar kalın perdeler arkasına gizlenirse gizlensin aydınlığını bir gün olup âleme gösterir. Hak ustaca yorumlarla farklı manalara çevrilse de biçim değiştirmez. Aslı ne ise yine odur” sözlerine yer vererek bunun için uğraşanların boşa kürek çektiklerini de vurgulamıştır445. Ayrıca Hamiyet gazetesi, Avrupa basınının, Hıristiyanlık taassubu nedeniyle Osmanlı Devleti’nin her türlü tedbirine dil uzatmakta oldukları ve adı geçen gazetelerin yazılarının Osmanlı Devleti’ne karşı yapılmış bir tehdit olarak algılanıp da Osmanlı Devleti belki de kendi siyasetini sağlayacak faaliyetlerden uzaklaşır düşüncesinde olduklarına da değinmeyi ihmal etmemiştir446. Hamiyet gazetesi, Avrupa basınına karşı yazdıklarını okuyucularının biraz sertçe bulmalarını istemektedir. Çünkü onların -Avrupa basınının- Müslümanlar aleyhine kullanmış oldukları dillerin daha ağır olduğunu ifade ettikten sonra, İngiliz gazetelerinden birinin sayfalarında Müslümanlar aleyhine söz söyleyen bir diplomatın konuşmasını şöyle yer vermiştir:

“Ey Hıristiyanlar! Müslüman denilen Muzır mikroplar bizi yeryüzünden kaldırmak için gece gündüz çalışmaktan geri durmuyorlar!.. İşte bu emniyye ile Osmanlı Devleti bil-cümle Müslümanları silahlandırıp da Hıristiyanları katliam etmek için “te’sîsât-ı askeriye i’ânesi” nâmıyla teb’asına yeni bir vergi tarhına karar verdi. Biz Müslümanlara karşı daha ne vakte

443 Ayşe Nükhet Adıyeke, Girit Bunalımı, s. 150.

444 Hamiyet, 18 Teşrîn-î Sânî 1312 (30 Kasım 1896), nr. 2, s. 1.

445 Hamiyet, 18 Teşrîn-î Sânî 1312 (30 Kasım 1896), nr. 2, s. 1.

kadar yattığımız uykuda kalacağız? Gözlerimizi açalım! Bu Muzır mikropları nazar-ı dikkatten kaçırmayalım! Zira mikdâr-ı mecmû’ları üç yüz milyona bâliğ olan bu medeniyet hâdimleri bu gidişle cümlemizi ya mahvedecek veyahut bütün dünya halkını Müslüman dinine dâhiline mecbur kılacaklardır!..”447.

Hamiyet gazetesine göre Avrupa basınının bu şekilde davranmasının sebebi “Hıristiyanlık taassubuyla beraber sûret-i gayr-ı meşrû’ada te’mîn-i menâfi’ aramak”tır. Ancak Avrupa Devletlerinden herhangi birisinin bir tedbire başvurduklarında hiçbir ecnebî (yabancı) gazetesinin ses çıkarmadığını; fakat Osmanlı Devleti’nin tedbirlerine müdahalede bulunduklarını belirtmiştir448. Hamiyet gazetesi, Avrupa basınının önde gelen amacının Hıristiyanlık taassubundan veya şarka ait menfaatlerinin temininden başka bir düşünceye sahip olmadıklarını da vurgulamıştır449.

Hamiyet gazetesi, Avrupa gazetelerinin Yunanlıların Osmanlı Devleti’ne karşı tecavüz hareketlerine karşılık Osmanlı Devleti’nin göstermiş olduğu muameleyi takdirle karşıladıklarını; fakat Osmanlı Devleti’nin teklif etmiş olduğu barış şartlarını onaylamadıklarını belirtmiştir. Buna rağmen her gün renk ve şekil değiştiren bazı yabancı gazetelerine de önem vermenin doğru olmadığını düşünmüştür. Bunu da bazı yabancı gazetelerin fikir ve mesleklerinde tutarlı olmalarından çıkarmıştır. Hamiyet gazetesi buna örnek olarak Standard gazetesini göstermiştir ve gazetenin bu konudaki yazısını da örnek olarak vermiştir:

“Devlet-i Aliyye’nin şerâit-i sulhiyesini bazıları çok görmek istiyorlar ise de bu adalet ve kanun düvel nokta-i nazarından büyük bir haksızlıktır. Çünkü hangi bir muzaffer devlet tazminât-ı ahz eylememiş. Feth ve istilâ ettiği yerleri almamıştır. Devlet-i Aliyye muhârebe etme ile kan dökme ile aldığı yerleri kâmilen geriye mi versin?”450.

Hamiyet gazetesinin “(Bir Muhâkeme) Yahut Yunanlılar Salâh Kabul Eder Bir Kavm midir Değil midir?” adlı yazısı ile yine Girit meselesi konusunda Hamiyet gazetesinin “Yunanlılar salâh kabul etmez kadr ve kıymet bilmez nâ-dân bir kavmdir” sözünü, Avrupa gazetelerinden bir kaçının (Novesti, Patris, Odeski Listof? gibi) red etme girişimlerine karşılık, bu sözünü ispat etmeye çalıştığı görülmektedir451. Hamiyet gazetesi, Yunanlıları yeryüzünde bulunan kavimler içinde en bencili, insan düşmanı sıfatıyla nitelendirmiştir. Hatta Eskimolar, Samubilerin bile Yunanlılardan daha medenî olduğunu da ilave etmiştir. Daha

447 Hamiyet, 18 Teşrîn-î Sânî 1312 (30 Kasım 1896), nr. 2, s. 1.

448 Hamiyet, 18 Teşrîn-î Sânî 1312 (30 Kasım 1896), nr. 2, s. 1.

449 Hamiyet, 18 Teşrîn-î Sânî 1312 (30 Kasım 1896), nr. 2, s. 1.

450 Hamiyet, 14 Mayıs 1313 (26 Mayıs 1897), nr. 48, s. 1.

sonra da Avrupa basınından bazılarının İslamların Yunanistan’ı sevmediği için Yunanlıların perişan olmalarını istedikleri düşüncesinde olduklarını belirtmiştir. Ayrıca Avrupa gazetelerinin medeniyet, insaniyet kelimelerini ağızlarından düşürmeyip de medeniyet, insaniyet ve barış gibi kutsal kelimeleri ayaklar altına alan Yunanlılardan niçin nefret etmediklerini sormuştur. Aynı zaman da Yunanlıların, masum İslâm üzerine hücum ettikleri, pek çok kan döktükleri, silaha sarılıp da vahşi canavar sürüleri gibi davrandıklarını ve bu hareketlerine karşılık Osmanlı Devleti’nin kendini müdafaa etmesinin doğal olduğunu da ifade etmiştir. Ayrıca Yunan Hükümeti’nin, Büyük Devletlerin aracılığı ile kabul edilen mütarekeyi yok sayarak “dünyada bir tek Yunanlı kalıncaya kadar harbin devamına karar verdiklerini” belirttikten sonra, Yunanlıların “salâh kabul etmez, kadr ve kıymet bilmez bir kavm oldukları” herkesin nazarında ispat edilmiş olduğunu belirterek, Avrupa basınının düşüncelerini çürütmeye çalışmıştır452.

Hamiyet gazetesinin, genel olarak Osmanlı Devleti aleyhinde yazılar yazan Avrupa gazetelerinin dışında daha fazla mücadele etmek zorunda kaldığı yabancı basınların Yunanistan, Rusya ve Fransa basını olduğu görülmektedir. Özellikle bu üç yabancı basın ile mücadelesinde gazetenin tansiyonunun yüksek olduğu, gazetenin her bir basına ayrı ayrı cevap vermesinden anlaşılmaktadır.

1.Yunan Basını

Hamiyet gazetesi tarafından çokça eleştirilen yabancı basınlardan biri Yunan basınıdır. Bunun sebebi olarak Hamiyet gazetesinin yayın hayatı boyunca Osmanlı Devleti’ni ve Avrupa’yı meşgul eden Yunanistan Hükümeti’nin sebep olduğu “Girit Meselesi”ni gösterebiliriz. Yunanistan, Osmanlı Devleti aleyhine sınırlarını genişletme politikasından vazgeçmemiş, Girit’ten gözünü bir an olsun ayırmamıştır. Girit’i elde etmek amacıyla basını araç olarak kullanmıştır. Böylece Yunan basını hep bir ağızdan Osmanlı Devleti aleyhinde yazılar yazarak Osmanlı Devleti’ne karşı mücadeleye koyulmuşlardır. İşte Hamiyet gazetesi bu durumda boş durmayarak Osmanlı Devleti aleyhine yazılar yazan Yunan basınının politikalarını çürütmeye başlamıştır.

Hamiyet gazetesi, “Atina Gazetelerine Hamiyet’in Cevabı” başlığı ile vermiş olduğu haberinde, Yunan gazetelerinin Girit meselesi hakkında yazmış oldukları yazılarına ayrı ayrı cevap vermiştir. Söz konusu gazeteler Girit meselesi nedeniyle kendilerinde uyanmış olduğu “sevdâ-yı millî” duygularını ileri dereceye taşımışlardır ki, sonucu Avrupa halkının felaketi ve

Büyük Devletlerin bir araya gelerek “dur!” emrini vermesine neden olduklarını Hamiyet gazetesi belirtmiştir453. Ayrıca Yunan gazetelerinin gazetelikten çıkmış oldukları adeta şikâyetname, hezeyânname şeklini almış olduklarını da ifade etmiştir. Üstelik bu gazetelerin, Almanya, Rusya, Avusturya aleyhinde kötü sözler sarf etmiş olduklarını da söylemiştir454. Hamiyet gazetesi, bütün Yunanistan basının Osmanlı Devleti aleyhine yazdıklarını yer vermek istemekle beraber bunların sadece bir kaçını örnek vermekle yetinebileceğini belirtmiştir. Söz konusu gazeteler Peyria?, Aseti, Akro Polis, Teh o Miri?, Tehmiros?, Epir ve Namos gazeteleridir. Bunlardan bir kaçını örnek vermek gerekirse:

Peyria? gazetesi, Osmanlı-Yunan muharebesinin Avrupa barışını nasıl bozacağını anlamadıklarını, Yunanistan’ın iyilikle almak istediği yerleri kuvvet kullanarak almaya hazır olduklarını belirtmiştir. Avrupa’nın Yunanistan’dan ne istediğini anlayamadığını ve bu konuda kendilerini anlatacak birisi olup olmadığını, varsa ortaya çıkmasını istemiştir. Buna karşın Hamiyet gazetesi, “size bu konuda yardım edecek biri var, fakat Büyük Devletler size yardım edecek kişilere engel olmaktadır” sözlerine yer vermiştir455. Aseti gazetesi, Büyük Devletlerin Girit’e muhtariyet vermesini eleştirmiştir. Böylece Girit’e muhtariyet verilmesinin bir önemi olmadığını belirterek, bu durumu hastaya verilen uyku ilacına benzetmiş ve bu tedbirin kısa sürede tesirini kaybedeceğini ifade etmiştir. Hatta daha da ileri giderek, Avrupalıların başvurduğu tedbiri “delilik” ve “akılsızlık” olarak adlandırdıklarını da söylemiştir. Buna karşın Hamiyet gazetesi, Aseti’nin Avrupalılara takmış olduğu “delilik” kelimesinde haklı olduğuna değindikten sonra, Yunanlılar kendilerinde vücutlarına sığmayacak kadar bolca kan gördüklerini ve derilerini deldirip o kanın akmasını istediklerini belirten gazete, ancak Avrupalıların Yunanlıları bir türlü bunu yapmaları için serbest bırakmadığını ima etmeye çalışmıştır456. Bir başka Yunan gazetesi olan Tehmiros’un “Ey Yunan kahramanları! Allah bizimledir çekinmeyiniz! Şan bizimdir. Arş ileri!..” komutunu vermiş olduğunu belirten Hamiyet gazetesi, söz konusu gazetenin yazısına verdiği cevapta: Yunanistan için, “Büyük Devletlerin Yunanistan’ı mağlup eden arslanı bırakmadığını ve o kükremiş arslanı Yunanistan’ın göremediğinden “arş ileri!” komutu yerine “eyn-el-meferr!” [kaçacak yer yok mu?] narasını atamadıkları” şeklinde cümleler kullanmış olduğu görülmektedir457.

453 Hamiyet, 15 Mart 1313 (27 Mart 1897), nr. 25, s. 1.

454 Hamiyet, 15 Mart 1313 (27 Mart 1897), nr. 25, s. 1.

455 Hamiyet, 15 Mart 1313 (27 Mart 1897), nr. 25, s. 1

456 Hamiyet, 15 Mart 1313 (27 Mart 1897), nr. 25, s. 1.

Hamiyet gazetesi, bu şekilde Müslümanlar aleyhinde yazılar yazan söz konusu gazetelerle ilgili olarak, “Yine Yunan Matbûatı” başlığı ile yazmış olduğu bir başka yazıda, bu kez adı geçen bu gazetelerin Avrupa Devletleri aleyhinde yazılar yazmış olduklarını ifade etmiştir. Buna göre; söz konusu gazeteler, Avrupa Devletlerinin, Yunanistan limanlarının abluka altına alınması konusunda vermiş oldukları son karar üzerinde durmuş olduklarına değinmiştir458.

Hamiyet gazetesi, Novesti459 gazetesinin Osmanlı Devleti’ne ve İslam milleti aleyhinde Hıristiyanları coşturmak amacıyla uzunca bir makale yazmış olduğunu belirttikten sonra, Novesti’nin yazmış olduğu makaleye sayfalarında yer vermeye gerek görmeyen gazete, bunu “hasmın sitemini anlamamak hasma sitemdir” sözleriyle cevap vermeyi uygun görmüştür460. Yine bununla ilgili olarak Hamiyet gazetesi, bir başka yazısında, “Makale-i Mahsûs” ana başlığı altında “Novesti’nin Bir Hezeyanı Daha!” alt başlığı ile Novesti’nin Osmanlı Devleti aleyhinde yazmış olduğu bir başka makalesi üzerinde durmuştur. Söz konusu makalede Novesti, Paskalya’nın461 parlak bayrağı, Ortodoks âleminde derin bir sükûnet içinde görüldüğü halde, Yunanistan’ın o şanlı bayrağı Osmanlıların, Müslümanların alevlendirdiği savaş meydanına götürmek zorunda kaldığını, diğer Ortodoksların ise Paskalya’yı evlerinde mutlu bir şekilde kutladıklarını belirtmiştir. Kahraman! Yunanistan’ın ise Osmanlı Devleti’nin top ve tüfeklerine göğüs gererek kanlarını akıtmakta olduklarını değinmiştir. Bu hale ise bütün Ortodoksların ağlaması gerektiğine de değinmeyi ihmal etmemiş, üstüne üstlük muharebeye de sebep Yunanistan’ın değil Osmanlı Devleti’nin olduğunu eklemiştir462.

458 Hamiyet, 2 Nisan 1313 (14 Nisan 1897), nr. 32, s. 1.

459 Hamiyet gazetesinin haberlerinden Novesti gazetesinin Petersburg’ta neşr edildiğini anlamaktayız. Avrupa

gazetesi olan Novesti gazetesi, Yunan basını içerisinde yer almamakla beraber daha çok Yunan muhibbi [dostu] olarak başı çekmiştir. Böylece çoğunlukla yazılarını Yunan yanlısı Osmanlı aleyhi çerçevesinde ortaya koymuştur. Hamiyet gazetesinin başta Yunan basını ile mücadele etmesi ile beraber Yunan yanlısı bir tavır takınan ve Osmanlı aleyhinde yazılarla ön plana çıkması dolayısı ile Novesti gazetesini Yunan basını içerisinde yer verdik.

460 Hamiyet, 19 Nisan 1313 (1 Mayıs 1897), nr. 38, s. 2.

461 Paskalya terimi, İbrânîce “geçiş” anlamındaki “Pesah”tan (Türkçe’de Fısıh) gelir. Grekçe ve Latince’de

“Pascha” olarak kullanılan kelime Batı diline de geçmiştir. “Pesah”, İsrâil kavminin Hz. Mûsa önderliğinde Mısır’dan kaçışı anısına bahar aylarında bir hafta süresince kutlanan Yahudi bayramıdır. Hıristiyanlığın ortaya çıkması ile “Pascha” Hz. İsâ’nın çarmıha gerilerek öldürüldükten sonra tekrar dirilişinin anısına kutlanan bir bayramdır. Bu bayramın İngilizce karşılığı olan “easter” kelimesinin, Anglo-Saksonlar’ın baharda adına şenlikler düzenledikleri bahar tanrıçası Estre’den gelmiş sonra da Hz. İsâ’nın dirilişi amacıyla kutlanmaya başlanmıştır. İncil’deki bilgilere göre, Hz. İsâ, Fısıh bayramının ilk akşamında geleneksel Fısıh yemeğini yedikten sonra yakalanarak çarmıha gerildiği ve ölümünün üçüncü günü (Pazar) dirilmesi dolayısı ile Pazar günü Hıristiyanlar için kutsal bir gün olarak belirlenmiştir. Hıristiyanlık geleneğinde Paskalya kutlamalarının ne zaman ortaya çıktığı bilinmemekle beraber kaynaklardaki bilgiye göre, Hıristiyanlığın ilk yüzyıllarından itibaren başladığı ve Milan Fermanına (313) kadar Hıristiyanlar için önemli bir kutlama teşkil ettiği belirtilmektedir. Bkz. Mehmet Katar, “Paskalya”, DİA, C. 34, İstanbul 2007, s. 181.

Novesti’nin Osmanlı aleyhine bitmeyen makalelerine Hamiyet gazetesi yer vermektedir. Bununla ilgili olarak Hamiyet gazetesi, “Novesti Gazetesinin Mütâlaa-i Hakîmânesi!” başlığı ile vermiş olduğu haberinde, yine Novesti’nin 14 Mayıs tarihli nüshasında yer verdiği makalesi üzerinde durmuştur. Novesti bu makalesinde de Osmanlı-Yunan muharebesini ele almıştır. Osmanlı Devleti’nin barış konusunda tereddütlü olduğunu, Büyük Devletleri ise Osmanlı Devleti’ne karşı dikkatli olmaları konusunda uyarmıştır. Aynı zaman da Osmanlı Devleti’nin barış için ağır şartlar belirlemiş olmasından da şikâyette bulunmuştur. Büyük Devletlerin, Yunanistan gibi küçük hükümetleri himayesi altına alarak onları askerî bakımından teşkilata tâbi tutması gerektiğini de yazmıştır. Bunları da asayiş hizmetinden