• Sonuç bulunamadı

1. TOPLUM, TOPLUMSAL YAPI, TOPLUMSAL DEĞĠġĠM VE AĞ

1.1. Toplum Tanımları ve Modelleri

1.1.1. Toplum Modelleri

1.1.1.2. Orta Boy Kuramlar

Toplumu değiĢmenin birimi olarak ele alan kuramlar olarak orta boy kuramlar, toplumun iĢleyiĢ ve değiĢme mekanizmasının üzerinde odaklanmıĢtır. Bu modelleri iki grupta incelemek mümkündür (Bahar, 2009: 14-16);

1.1.1.2.1. Yapısal-Fonksiyonel Toplum Modelleri

Durkheim, Comte, Spencer, Parsons ve Merton yapısal-fonksiyonel model yaklaĢımının önde gelen teorisyenleridir. Spencer, bu yaklaĢımını toplum ile insan vücudu arasında bir benzetmeyle açıklar. Spencer‘a göre, nasıl ki insan vücudundaki iskeletlerin, kasların, iç ve dıĢ organların birbirinden bağımsız halde çalıĢmasına rağmen hepsinin ortak hedefinin tüm vücudun sağlıklı bir biçimde çalıĢmasını sağlamak ise toplumdaki tüm sosyal yapıların da insan vücudundaki bu organlar gibi birlikte çalıĢarak toplumun ayakta kalmasını sağlarlar.

Parson ise, toplumu bir çalıĢan bir sistem olarak yorumlayarak bu sistemin çalıĢması ve ayakta kalması için temel iĢlerin yani sosyal fonksiyonların-iĢlevlerin tespit edilmesi gerekliliğini savunmuĢtur. Parson, sosyal iĢlevlerin üzerinde yoğunlaĢarak

18

görünmez gizli iĢlevler niyetlenmeyen bilinmeyen iĢlemler ve bilinen ve sonuç beklenen iĢlemler de görünür iĢlevlerdir. Bu yaklaĢıma göre, birbirine bağımlı olan toplumsal öğeler, oluĢturdukları toplumun uyumunu sağlamak için, ahenkli bir biçimde birbirlerini destekleyerek iliĢki kurarlar. Böylelikle, bu toplumsal öğeler birbirleriyle fonksiyonel bir bütünleĢmeyle toplumu meydana getirirler. Yapısal- fonksiyoncu yaklaĢımlar toplumun bütünlüğünü ve parçalar arasındaki uyuma vurgu yaparak toplumu birbirine bağlayan unsurların neler olduğunu araĢtırılar. Ancak bunu yaparken sosyal sınıf, ırk ve cinsiyet gibi toplumda çatıĢmaya neden olan sebepleri dikkate almaz sosyal çatıĢmaları görmemezlikten gelir. Bu nedenle sosyal çatıĢma modeli bu yaklaĢıma muhalif olarak geliĢtirilmiĢtir (Bahar, 2009: 14-16).

1.1.1.2.2. ÇatıĢma Toplum Modelleri

Yukarıda bahsettiğimiz yapısal-fonksiyonel modelin aksine kelime anlamından da anlaĢılacağı gibi çatıĢma yaklaĢımına göre toplum birbiriyle çatıĢan öğelerden meydana gelir. Bu bağlamda, toplumsal çatıĢma her yerde her an vardır ve bundan dolayı toplum her an değiĢimle karĢı karĢıyadır ve değiĢimde sürekli toplumun bir bütün olarak devamlılığının sağlanması için yeni yöntemler araĢtırır.

Dolayısıyla toplum çatıĢmaların olageldiği süreç olarak ele alınır. Sosyal grupların arasında oluĢan anlaĢmazlık ve çıkar çatıĢmalarını kapsayan üstünlük mücadelesi olan çatıĢma, tarihsel süreçte toplumları ĢekillendirmiĢ ve insanların dünya geneline yayılmasına neden olmuĢtur. Diğer yandan insanların birbirleriyle iletiĢim halinde birbirleriyle uyum içinde bir birliktelik sağlama biçimi olarak da tanımlanan çatıĢma sonuçta sosyal gruplar arasında iletiĢimi ve etkileĢimi durduracağından dolayı uzlaĢma için önemli görülür.

“Sosyolojik Teorinin Özellikleri ve Tipleri” (Nature and Types of Sociological

Theory) kitabında Martindale, her toplumun çatıĢmaya sahip olduğunu ve toplumdaki bu çatıĢma ortamında birbirine karĢı savaĢan bireylerin olduğunu ve bu bireylerden bazısının bu türdeki çatıĢmalara daha fazla maruz kalabildiklerini savunur. Martindale‘e göre, çatıĢma temelde toplumun esas gerçeği olarak algılanır ve her toplum hayatta kalabilmek adına gerçekleĢen çatıĢma hakkında az da olsa belli bir gerçekçiliğe gereksinim duyar (Martindale, 1981 aktaran Kasapoğlu, 2013: 209).

19

Martindale, kitabında toplumdaki çatıĢma üzerine geliĢtirilen teorileri kısaca Ģöyle özetler;

 ÇatıĢma teorileri Antik Yunan‘da Atomistler ve Sofistlere, Roma‘da Polybius‘a, Arap toplumlarında Ġbn-i Haldun‘a, Rönesans‘ta Machiavelli, Bodin‘e ve oradan da Hobbes‘a uzanan bir geçmiĢe sahiptir.

 ÇatıĢma teorisini akılcılıktan çıkarak ilk olarak ampirik bir temele dayandıran Hume olmuĢtur.

 Hume‘un ampirik çatıĢma teorisini temel alarak çatıĢmaya olumlu anlam yükleyen ilk çatıĢma kuramcısı Ferguson olmuĢtur.

 18. Yüzyılda, Adam Smith ve Malthus ekonomik alanda çatıĢmaya olumlu bakarak hayatta kalma mücadelesinde çatıĢmanın üretkenliği, yeterliliği artırdığını savunmuĢ böylece çatıĢma kuramları ekonomi kendisini göstermiĢtir.

 ÇatıĢma teorileri 19. yüzyılın baĢında biyoloji alanında ilk olarak Darwin‘in evrim teorisiyle ele alınmıĢtır.

 19. yüzyılda çatıĢma kuramları Marksizm ve Sosyal Darwincilik ile çatıĢma ideolojisi ortaya çıkmıĢtır. Buna göre, Marksizm tarihi sınıf çatıĢması temelinde ele alarak toplumsal geliĢmenin temelini sınıf çatıĢmasının neden olduğunu ileri sürmüĢ diğer yandan Sosyal Darwincilik ise üstün ve geri ırklar temelli bir çatıĢma temelinde toplum yapısını savunmuĢtur.

 19. yüzyılda Marksizm ve Sosyal Darwinciliğin dıĢında toplumsal çatıĢma teorilerinde ideoloji kapsamına girmeyen çatıĢma teorilerini geliĢtirilmiĢtir. Bagehot, Gumplowicz, Ratzenhofer, Sumner, Small, Oppenheimer, Vold ve Dahrendorf bu ekolün temsilcileridir (Martindale, 1981 aktaran Kasapoğlu, 2013: 222-223).

Genel olarak çatıĢma “bireysel” ve “toplumsal” düzeyde ele alınmıĢtır. Freud ve Simmel, gibi kuramcıların ele aldığı bireysel çatıĢma bireylerin içgüdüsel bir eylemi olarak değerlendirilirken, Marks, Weber ve Dahrendorf‘un ele aldığı toplumsal

20

çatıĢma toplum içindeki çeĢitli gruplar arasındaki çıkar çatıĢması olarak değerlendirilmiĢtir.

ÇatıĢma üzerine yapılan çalıĢmalar genellikle Marxist ya da Weberci çatıĢma yaklaĢımları temel alırlar. Bu çatıĢmacı gelenek yaklaĢımları sosyal sınıf, cinsiyet ve etnik gruplaĢma alanlarındaki eĢitsizlik temelli çatıĢmaları ele almıĢlardır. Örneğin, Marxisim çatıĢmayı sosyal-toplumsal değiĢimin temel etkeni olduğunu savunarak sınıf çatıĢmalarını incelerken Weber, çatıĢmanın asıl kaynağının sınıfsal temellerden bağımsız toplumdaki politik, cinsiyet ve ırk farklılıkları gibi nedenlerden kaynaklı olabileceğini savunur. Toplumların farklı oluĢunun nedenlerinin baĢında toplumdaki bireylerin dünyayı algıla biçimlerinin farklılığından kaynaklandığını savunan Weber için, “fikirler, özellikle inançlar ve değerler toplumun anlaşılmasında anahtar rol

oynamaktadır” (Bahar, 2009: 45).

Bu bağlamda Weber, Marx gibi toplumu teknoloji veya ekonomik üretim biçimlerine göre sınıflandırmanın yerine insanların dünyayı algılama biçimlerine göre sınıflandırır. Bu nedenle Weber‘e göre, sanayi devrimi öncesi toplumlar

“geleneksel” sanayi devrimi sonrası toplumlar ise rasyonel toplumlardır. Duyguların

yerine düĢüncenin hâkim olduğu “rasyonel” sanayi sonrası toplum Weber‘e göre, aynı zamanda kapitalizm bu rasyonel düĢünce içerisinde oluĢmuĢtur. Toplumun yapısını toplumun maddi üretim olanak ve araçlarının yani ekonomik iliĢkilerin “alt

yapının” belirlediğini savunan Marx‘a göre, toplumun sahip olduğu bu üretim olanak

ve araçları geliĢerek toplumun sahip olduğu daha önceki üretim olanak ve araçlarının kurmuĢ olduğu üretim yani ekonomik iliĢkilerle “alt yapı” ile çatıĢmaya girer. Böylelikle, her yeni üretim biçimi yeni bir ideoloji ve bu ideolojiyi benimseyen yeni bir sınıf yaratır bu durumdan dolayı toplumda çatıĢma doğar (Kongar, 2013: 52-128). Bu bağlamda, Egemen düĢünceye eleĢtirel bakıĢla yaklaĢarak, ekonomi sosyolojisini geliĢtiren ve ekonomi politiği üzerine yaptığı çalıĢmalarıyla Marx, “İdeolojinin”, toplumda gücü elinde bulunduran egemen sınıfın, toplumda sömürülen ezilen sınıflara farklı biçimlerde dayattıkları “yanlış bilinç” olduğunu savunur (Güngör, 2011: 24).

Günümüzde Brewer‘in, çatıĢmanın uzlaĢma ve barıĢ sürecindeki etkileri üzerine yaptığı çalıĢmaya göre, çatıĢmanın gruplar arasındaki Ģiddeti azaldıktan sonra barıĢ sürecinde “fetih”, “kartografi (haritacılık)” ve “uzlaşma” aĢamalarının

21

belirlenmesinde çatıĢmanın etken rolünden bahseder. Brewer‘e göre, çatıĢma sonunda çıkan fetih hali ulus devletler ya da medeniyetlerin iĢgal ettiği toprakları sömürge haline dönüĢtürmesidir. Kartografi ise çatıĢma sonucunda barıĢın hâkim olması ve bir coğrafi toprak paylaĢımı ya da ayırımı olarak nitelendirilir. ÇatıĢma sonucu çıkan savaĢın en uygun bir anlaĢmaya vararak Ģiddeti sonlandırmak amacıyla da uzlaĢma hali oluĢur (Brewer, 2010 aktaran Giddens ve Sutton, 2014: 379-384). Toplumda çatıĢma temelli kolektif yapı ya da örgüte sahip olan ya da olmayan isyan, direniĢ, baĢkaldırı ya da toplumsal hareketler olarak görülen tüm eylemler bir anlamda toplumsal yaĢamın ve toplumsal yapının anlaĢılması açısından çok önem taĢırlar.