• Sonuç bulunamadı

3. TOPLUMSAL YAPININ DEĞĠġĠMĠNDE TOPLUMSAL HAREKETLERĠN

3.1. Toplumsal Yapının DeğiĢiminde Toplumsal Hareketlerin Rolü

3.1.1. Toplumsal Hareketin Tanımı

3.1.1.1. Toplumsal Hareketler Teorileri

3.1.1.1.2. Kaynak Mobilizasyonu Seferberliği Teorisi

Kaynak Mobilizasyon - Seferberliği Teorisi bundan önce Gurr tarafından ortaya çıkartılan “Göreceli Yoksunluk Teorisine” karĢıt geliĢtirilmiĢtir. Göreceli Yoksunluk Teorisinde Gurr, toplumsal hareketleri toplumda belli bir konuda bastırılmıĢ, engellenmiĢ kısacası yoksunluk hisseden insanların baĢkaldırıĢı olarak nitelendirir. Göreceli Yoksunluk Teorisinde baĢkaldıran insanların yalnızca ezilmiĢ bir baĢka değiĢle yoksun kalmıĢ sınıf ile sınırlandırılır. Oysa bu dönemde oluĢan çeĢitli sosyal hareketler üzerinde yapılan araĢtırmalarda, harekete katılan insanların toplumun farklı kesimlerinden, yani gerek orta sınıf ve gerekse eğitimli ekonomik olarak üstünlüğü olan bireylerden de oluĢtuğu ortaya koyulmuĢtur. Bu nedenle, Göreceli Yoksunluk Teorisi geçersiz sayılmıĢ ancak Kaynak Mobilizasyon -Seferberliği

103

Teorisinin geliĢmesinde bir örnek teĢkil etmiĢtir. Bu teorinin yaratıcısı Amerikalı ekonomist Olson‘a göre, bu yeni oluĢan sosyal hareketlerin temel amacının toplumu dönüĢtürme ve yerine yeni bir düzen kurmak değil “bireylerin

savundukları konu üzerinde en kısa zamanda avantaj elde etmeyi hedefleme haline dönüşür” (Çoban, 2009: 66-67).

Kaynakların Seferberliği teorisi, sosyal hareketlerin oluĢma nedenleri, nasıl baĢladıkları ve geliĢtikleri, baĢarılı olup olamama sebepleri ile ilgilenirken, bu sosyal hareketlerin taleplerini ve belirlenen taleplere ulaĢmak için uyguladıkları taktikleri, eylem Ģekilleri gibi konuları inceler. Sosyal hareketi oluĢturan ve kolektif davranıĢ içerisinde tepki gösteren herhangi bir birey (sosyal aktör) hedeflediği taleplere ulaĢmak için elinde bulunan tüm kaynakları en iyi Ģekilde seferber eder. Bu bağlamda, Kaynakların Seferberliği Teorisine göre sosyal hareketler; “(…) siyasi

sistemin dışında bulunan kolektif bir aktörün o sisteme dahil olmak ve yerini korumak amacıyla yürüttüğü enstrümantal ve rasyonel eylemler” olarak tanımlanır

(Çoban, 2009: 71).

3.1.1.1.2.1. Siyasal Süreç Teorisi

Kaynakların Seferberliği Teorisini temel alan Siyasal Süreç Teorisi, Tarrow tarafından geliĢtirilmiĢtir. Kaynakların Seferberliği Teorisinde, ekonomik temele dayanan sosyal hareketlerdeki sosyal aktörler, profesyonel örgütler veya sosyal hareket sektörü tarafından meydana gelir. Tarrow‘a göre, aksine bu hareketler aynı zamanda örgütsel olmayan birbirinden çok farklı sosyal aktörlerden oluĢurlar ve örgütlerden bağımsız bu farklı sosyal aktörlerin bu hareketlerdeki rolleri de aynı zamanda siyasal sistemdeki fırsatları kendi amaçları doğrultusunda değerlendirmeleri yönünde farklılık gösterir. Bu bağlamda, sosyal bir hareketin oluĢması sosyal aktörlerin bulundukları toplumsal yapıdaki siyasal fırsatlara bağlıdır. Bu noktada, siyasal fırsatlar yapısı Tarrow‘a göre, beĢ temel faktöre bağlıdır (Tarrow, 1994: 56 aktaran, Çoban, 2009: 74);

a) Siyasi katılımın açıklığı farklı sosyal aktörlerin katılımı bu oranı belirler.

104

c) Destek gruplarının ve etkili hısımların varlığı ya da yokluğu. Milletvekilleri ve

hukuk sistemi içindeki kiĢiler bu destek gruplarına örnek gösterilebilir.

d) Seçkinlerin bölünmüĢlüğü

e) Kolektif eylemlerde beklenen taleplere karĢı hükümetin geliĢtirdiği politikalar

Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaĢılacağı gibi genel anlamda, tamamen siyasi fırsatları temel alan sosyal hareketi oluĢturan farklı aktörlerin eylemlerine karĢı siyasal sitemin duyarlılığı o hareketin baĢarısını ya da baĢarısızlığını belirler.

3.1.1.1.2.2. Ulus ötesi Hareketler Teorisi

1990‘lı yılların sonlarında Amerika BirleĢik Devletlerinde Seattle olaylarıyla birlikte meydana gelen küreselleĢme karĢıtı hareketler ulu ötesi sosyal hareketlerin incelenmesine neden olmuĢ ve bu küresel hareketler günümüzde halen tamamıyla keĢfedilmemiĢtir. ĠletiĢim ve teknolojik araçlarla dünyanın küresel bir köye dönüĢmesi aynı zamanda uluslararası politikaların ve iliĢkilerin yürütülmesinde de değiĢimlere neden olmuĢ ve bu değiĢim aynı zamanda ulusların karĢılıklı birbirine bağımlılığını da beraberinde getirmiĢtir. KüreselleĢme aynı zamanda, ulus-devlet sosyal aktörlerin yanı sıra ulus-devletin dıĢında ulus ötesi iliĢkilerde örneğin Greenpeace ve Uluslararası Af Örgütü gibi çevre, enerji, insan hakları, güvenlik gibi konularında ulus-devlet politikaları ötesinde ele alan hükümet dıĢı sosyal aktörleri meydana getirmiĢtir. Tüm dünyada bağıntılı geliĢen bu ortak sorunlara karĢı oluĢan eylemlerin yapıları da uluslararası benzerlikler göstermiĢ ve bu durum sosyal hareketlerin küreselleĢme ile iliĢkili olarak incelenmesine neden olmuĢtur.

Smith, küreselleĢmenin etkilerinin hem yerel hem de ulus ötesi etkilerini ele aldığı çalıĢmasında, küreselleĢmeyle birlikte ortaya ulus ötesi ortak fırsat ve sorunların çıktığını ve bunlara dayalı olarak farklı coğrafyalarda meydana gelen sosyal hareketlerin diğer coğrafyalardaki sosyal hareketlerle benzer iĢleyiĢ yapıları ve benzer hedef ve çözümleri benimsemesine neden oluğunu savunur. Smith, bu yeni ulus ötesi sosyal hareketlerde ileri sürdüğü benzerlikleri Ģöyle ifade eder (Smith, 2002 aktaran, Çoban, 2009: 78-79);

105

a) Sosyal hareketler farklı ülkelerde benzer sorunları, temaları iĢleyebilir ve benzer

amaçları ve ideolojileri benimseyebilirler.

b) Sosyal hareketler ele aldıkları sorunlara göre benzer oranda katılımcı ve gösteri

olmasını sağlayacak benzer seviyede bir mobilizasyona bir eyleme sahip olabilirler.

c) Strateji, taktik ve eylem Ģekilleri birbirleriyle benzerlik gösterebilir.

d) Kaynak ve örgüt yapıları birbirleriyle benzer olabilir.

e) Hareketlerin kültürel ve sembolik yapıları, söylemleri benzerlikler gösterebilir.

f) Eylemlerin farklı coğrafyalarda etkinlik tarihleri bile aynı tarihlerde olabilir.

Bu bağlamda, küreselleĢme aynı zamanda bir ülkede ele alınan bir soruna yönelik ortaya çıkan sosyal hareketin küresel anlamda sorunun ele alınarak destek almasını sağlar.

3.1.1.1.2.3. Ulus ötesi Eylem Ağı Teorisi

Smith‘in, küreselleĢmeye bağlı olarak geliĢtirdiği Ulu ötesi Hareketler Teorisini temel alan Keck ve Sikkink‘in geliĢtirdiği Ulu ötesi Eylem Ağı Teorisine göre, geliĢen iletiĢim teknolojileri sayesinde ülkeler arası iletiĢim ağları hükümet dıĢı çeĢitli örgütlerin ulus ötesi küresel anlamda verdikleri mücadelelerinin geliĢmesine imkân sağlar. Çoban‘a göre, “Belli bir sorun üzerinde küresel anlamda mücadele

veren, ortak sosyal değerler ve söylem etrafında hareket eden ve birbirleriyle yoğun bilgi ve yardım alışverişi içinde bulunan” ulus ötesi hükümet dıĢı aktörler ulus ötesi

eylem ağını oluĢtururlar (Çoban, 2009: 82). Ulus ötesi eylem ağlarının temel amacı, uluslararası hükümetlerin siyasal aktörlerinin sosyal hareketlere karĢı yaklaĢımlarını uluslararası düzeyde geliĢtirilen ve kurumsallaĢtırılan normlara bağlı olarak değiĢtirmeye çalıĢmaktır. Bu noktada, öncelikle ulus ötesi savunulan konuların ulus ötesi halklar tarafından bilinçlendirilmesi amacıyla, iletiĢim ağları üzerinden kampanyalar, lobiler, basın açıklamaları ve imza kampanyaları gibi çeĢitli medyatik

106

eylemler gerçekleĢtirilir. “Boomerang etkisi” adı verilen bu ulus ötesi eylem ağı sayesinde, herhangi bir ülkedeki hükümet dıĢı bir örgütün iletiĢim ağlarıyla dile getirdiği bir sorunla ilgili yardım çağrısına ulus ötesi eylem ağlarının oluĢturduğu kampanyalar doğrultusunda destek sağlanır (Çoban, 2009: 83).

KüreselleĢen ulus ötesi eylemlerde günümüzde neredeyse temel iletiĢim ortamı haline gelen internet ve yeni iletiĢim teknolojilerinin, sosyal hareketlerin örgütlenme süreçlerindeki rolü her geçen gün daha fazla belirgin hale gelmektedir. Bu bağlamda, sosyal paylaĢım ağları ile toplumsal hareketlerin iliĢkisinin anlaĢılması amacıyla öncelikle iletiĢim teknolojilerinin geçmiĢten günümüze kadar geliĢen toplumsal hareketlerdeki rolünün incelenmesi gerekmektedir.