• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

3.2. Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretim programı ve ders

Her eğitim sisteminin dayandığı bir sosyolojik gerçeklik bulunmaktadır. Buna eğitimin sosyolojik temelleri de denmektedir. Sosyokültürel Ģartlar bir eğitim sisteminin hemen her yönünü etkileyerek, onun değiĢim ve dönüĢümünde temel dinamiklerden biri haline gelebilmektedir. Bütün bunlar temelde insanın sosyokültürel bir varlık olmasından, sosyal bir çevrede yaĢamasının getirdiği zorunluluklardan beslenmektedir.

Çünkü insan toplum halinde yaĢayan bir varlıktır. Ġnsan belirli bir büyüme ve geliĢme süreci içinde yaĢadığı topluma adapte olabilmekte, böylece toplumsallaĢmaktadır. Bu süreç aileden okula, oradan da geniĢ hayat katmanlarına doğru geniĢlemekte ve yaĢam boyu devam etmektedir. Formel eğitimden, hususen kamusal din eğitiminden beklenen görevlerden birisi de yeni yetiĢen nesillerin toplumsallaĢma sürecine katkı sağlamak, onların sosyal geliĢimlerini ilerletmektir. Din eğitiminin bu görevi yerine getirirken sağlıklı bir toplum görüĢüne dayanması, içinde Ģekillendiği toplumu doğru okuması, ona karĢı doğru bir tavır alması ve dolayısıyla onu çok yönlü tanıtması gerekmektedir.

Günümüzde küreselleĢme ve göçlerin de etkisiyle toplumsal yapı, özellikle modern Ģehir hayatı daha karmaĢık bir hal almıĢtır. Ülkemizde büyük Ģehirlerde yaĢam koĢulları geçmiĢe oranla gerek barındırdığı insan profili, gerekse karmaĢık sosyal yapının doğurduğu sorunlarla zorlaĢmıĢ, ağırlaĢmıĢtır. ÇeĢitli iç ve dıĢ sosyolojik

geliĢmeler sonucunda kültürel yapıda da bir takım değiĢimler meydana gelmiĢ, örneğin kültürel farklılıklar daha görünür/belirgin hale gelmiĢ, farklılıklar daha sık vurgulanır olmuĢ, kimi etnik, dini, ideolojik guruplar sosyokültürel yaĢamda (eğitim, siyaset, ekonomi, kültür vb.) etkinlik alanlarını geniĢletmeye baĢlamıĢtır. Dolayısıyla giderek daha çok boyutlu, çok kutuplu ve nihayet çok kültürlü bir toplumdan söz edilmeye baĢlanmıĢtır. Tüm bu sosyokültürel dinamiklerin din eğitimini de etkilemekte olduğu söylenebilir (CoĢtu, 2011, s. 338-341).

Türkiye‟de din eğitimine, özellikle DKAB derslerine yönelik sosyokültürel beklentilerin farklılaĢtığı, örneğin din derslerinin sosyal barıĢa, bir arada yaĢama ve uzlaĢı kültürüne, farklılıkları doğru anlamlandırmaya katkısının daha da öne çıkmaya baĢladığı anlaĢılmaktadır (Yılmaz, 2003; 2004). Farklılıkların gittikçe daha fazla belirginleĢmesi ve vurgulanmaya baĢlanması DKAB derslerine olan eleĢtirileri artırmıĢ, bu durum sosyokültürel ve dini (Ġslam içi ve diğer dinler) farklılıklara müfredatta daha fazla yer verilmesi gerektiği yönündeki değerlendirmelerin önünü açmıĢtır (Örneğin bkz. Yıldırım, 2012a). Bu tür değerlendirmelerin baĢında DKAB derslerinin ülke içerisindeki farklılıkları yeterince gözetmediği, yani ele aldığı konulardaki farklı anlayıĢ ve görüĢlere yeterince yer vermediği yönündeki iddialar gelmektedir. ġüphesiz ki tüm bu tartıĢmalar Türkiye‟nin değiĢen sosyokültürel manzarasını yansıtmakta bu değiĢen, dinamik sosyal yapıdan güç almaktadır.

ÇalıĢmanın bu kısmında önce ODKAB Öğretim programının sosyokültürel temellerine değinilecek ardından ilgili ders kitaplarında nasıl bir sosyokültürel çoğulluk olgusunun ortaya konduğu irdelenmeye çalıĢılacaktır. Bu yapılırken temelde toplum ve kültür olgularına odaklanılacaktır. Ġlkin ders kitaplarında toplumsal yapının hangi unsurlar üzerinden kurgulandığı, temellendirildiği, özellikle de toplumsal farklılıklara nasıl bakıldığı, bir arada yaĢama, barıĢ, uzlaĢı, hoĢgörü gibi çok kültürlü yapıyı bir arada tutan parametrelerin nasıl ele alındığı irdelenecektir. Daha sonra kültür teması bağlamında, kültürün nasıl tasvir edildiği üzerinde durulacak, özellikle kültürel çeĢitliliğin nasıl sunulduğu ele alınacaktır. Kültüre dair verilen bilgilerin hangi hususları kapsadığı; kültürel içeriğin (örneğin konu, baĢlık, bilgi, kavram, resim vb.) yerel ve evrensel kültür olgusuyla uyumu; kültürel farklılıklara dair verilen bilgilerin, farklı kültürlere mensup olanlara karĢı ötekileĢtirme, ayrımcılık, stereotipileĢtirme, genelleĢtirme, indirgeme gibi sorunlarla; iyi-kötü, güzel-çirkin, geliĢmiĢ-zayıf, üst-alt gibi dikatomilerle iliĢkisi irdelenmeye çalıĢılacaktır.

3.2.1. Ortaöğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretim programının toplum ve kültüre bakıĢı

KüreselleĢmeyle birlikte toplumsal yapının değiĢmesi ve böylece eğitimin toplumsal tabanının farklılaĢması eğitime barıĢ ve uzlaĢı kültürünü geliĢtirmek, farklılıkların uzlaĢımcı bir anlayıĢla yönetilmesine katkı sağlamak, demokrasi kültürünü ilerletmek gibi yeni sosyokültürel iĢlevler yüklemiĢtir/yüklemektedir. Kamusal din eğitiminin bu beklentilerin karĢılanmasında önemli bir yeri olduğunu söylemek mümkündür. Bunun için onun öncelikle, toplumsal-kültürel yapıyı iyi tanıması, toplumsal değiĢimi doğru okuması, sosyokültürel farklılıklara duyarlı, diyaloga açık, kapsayıcı ve çoğulcu bir dil ve anlatımı benimsemesi; özellikle farklılıklara dönük her türlü dıĢlayıcı, ayrımcı ve ötekileĢtirici anlatımlardan; nefret ve yabancılaĢmayı körükleyen imalardan uzak duran, bu tür sorunları çözmeye dönük inisiyatif alabilen;

özellikle azınlıkta kalan toplumsal unsurları kapsayıcı bir sosyokültürel çoğulculuk söylemi geliĢtirmesi gerekmektedir. Bu noktada doğru bir din eğitimi politikasına, nitelikli öğretmenlere ve en az bunlar kadar önemli olan bir baĢka unsura, nitelikli öğretim materyaline gereksinim bulunmaktadır. Bu materyallerin baĢında ise öğretim programı gelmektedir.

ODKAB Öğretim programı kamusal din eğitiminin sosyokültürel dayanağını okulun iĢlevi üzerine kurgulamakta bu bağlamda öncelikle sosyal yapıya dikkat çekmektedir. Bu meyanda program, toplumun çok amaçlılığına, toplumsal yapıyı doğru anlamanın önemine vurgu yaparak, kamusal din eğitimi politikasının bir dayanağının da sosyolojik gerçeğe duyarlılık olduğunun altını çizmektedir. Programa göre “toplum politikası açısından din dersi, okulda, dinin toplum içinde sahip olduğu yere uygun bir biçimde temsil edilmek durumundadır” (MEBDÖGM, 2010, s. 8). ODKAB öğretim programda ifade edildiği üzere okulun görevi, toplumun çok amaçlı özelliğini hiçe saymak, onu görmezlikten gelmek veya ideolojik olarak yıpratmak, ya da dinî bir tavır takınmak değildir… Programın ifadeleriyle “çok amaçlı toplumun okuluna uygun olan, öğrencilerin, gerçeğin bütünü ile karĢılaĢmasını hedef alıcı bir öğretimdir”(MEBDÖGM, 2010, s. 7). Çünkü “hangi görevde ve sosyal faaliyette bulunursak bulunalım… davranıĢlarımıza yön veren inanıĢlarımızı karĢılıklı tanımak ve onları hesaba katmak; … sadece kendi inandığımız dini değil, çevremizdeki dinleri, dinî anlayıĢ ve yaĢayıĢ Ģekillerini de tanımak ve göz önünde bulundurmak

durumundayız”(MEBDÖGM, 2010, s. 8). Görüldüğü gibi program, bahsi geçen çok boyutlu, çok amaçlı, farklılıkların olduğu bu yapıya/gerçeğe ideolojik bir tavırla değil, bütüncül ve objektif bir tavırla yaklaĢılması gerektiğinin altını çizmektedir. Dolayısıyla öğretim programının toplumsal yapıya bakıĢının temelde çoğulcu din eğitiminin toplum anlayıĢıyla örtüĢmekte olduğu söylenebilir.

Öğretim programı kamusal din eğitiminin sosyokültürel dayanakları bağlamında sosyal yapıya ve bu yapının doğru anlaĢılması/yönetilmesi ile kamusal din eğitimi arasındaki iliĢkiyi toplumsal yapıya duyarlılık temeline oturttuktan sonra kültüre ve özellikle kültür aktarımına, kültürleme bağlamında DKAB derslerinin toplumsal yapıdaki iĢlevine değinir. Zira kamusal din eğitiminin genel eğitim içerisindeki önemli iĢlevlerinden birisi sosyalleĢtirme ise diğeri kültürlemedir. Ancak bunun için kültürün evvela doğu anlaĢılması ve aktarılması gerekmektedir. Öğretim programına göre toplumun kültürel dokusu geçmiĢ nesillerin alın terinin, beyin gücünün, tutum ve davranıĢlarının, siyasi, dinî ve ahlaki kurumlarının, dilinin, atasözlerinin, geleneklerinin izlerini taĢıyan miras/birikimdir (MEBDÖGM, 2010, s. 4). Öğretim programına göre eğitimle kültür arasında ayrılmaz bir bağ vardır. “ …GeçmiĢ ile gelecek arasında uyumlu bir geçiĢ temin etmek, kültürün muhtevasını aktarmak, gençlere yeni biçimler, yeni sezgiler ve yeni anlayıĢlar kazandırmak; kültürün zenginleĢmesini sağlamak ve uygarlığın geliĢimi için elveriĢli ortamı oluĢturmak, eğitimin görev ve sorumlulukları arasındadır” (MEBDÖGM, 2010, s. 4). Bu gerçekten hareketle öğretim programı kültürel mirasa saygıyı kamusal din öğretiminin temel esaslarından biri saymıĢ ve kültür aktarımının kültürel mirasa saygı esası üzerine kurulması gereğine duyarlılığı öne çıkarmıĢtır.

Programa göre “kültürel mirasa saygı, tarihî birikime bakabilmek, geçmiĢe ait bilginin günümüz açısından yerini, değerini ve fonksiyonunu tahlil ve tespit edebilmek demektir” (MEBDÖGM, 2010, s. 6). Burada kültüre, kültürel mirasa ve kültürel mirasın kamusal eğitimle transferine Ģekil veren; düĢünmeye, anlamaya, karĢılaĢtırmaya, değerlendirmeye, kısacası, öğrencinin keĢfetmesine önem veren bir anlayıĢa ihtiyaç vardır. Programa göre kültürel mirasın öğretiminde dikkate alınması gereken ana ilke, bu mirası aktarımının “hayatın problemlerini çözebilecek nitelikte” olmasıdır (MEBDÖGM, 2010). Buna göre geçmiĢ birikim öğrencilere, ne sadece ilginç bir tarih olduğu için öğretilmeli ne de sadece çok güzel edebî anlatımlar taĢıdığı için nakledilmelidir. Burada temel amaç, dinin kültürü oluĢturan unsurlardan biri ve diğer

unsurlar üzerinde etkili olduğunu fark etmek (MEBDÖGM, 2010, s. 13) ve kültürü ve dini doğru anlayan bireyler yetiĢtirmektir (MEBDÖGM, 2010, s. 12). Peki, bu öğretiminin niteliği nasıl olmalıdır?

Programa göre geçmiĢ birikim yetiĢmekte olan nesle; Allah‟la, kendileriyle ve diğer insanlarla olan iletiĢimlerini düzenlemelerinde bir yardım vasıtası olarak sunulmalıdır. Nitekim “dünya ve insan değiĢmekte, dünkü problemlere yeni problemler eklenmekte ve bu değiĢime yetiĢmek hiç de o kadar kolay olmamaktadır… Artık toplumlar kapalı değil, birbirlerine açıktırlar; birbirlerini etkilemekte ve birbirlerinden etkilenmektedirler”(MEBDÖGM, 2010, s. 6). Ayrıca din öğretiminin dünyanın karĢılaĢtığı küresel ölçekli problemlerin çözümünde katkıda bulunması da beklenmektedir. Programa göre yetiĢmekte olan nesle sadece hazır kalıplar sunarak değiĢen dünyada, tüm bu sorunlarla sağlıklı bir Ģekilde baĢ etmelerini, yaĢamlarını baĢarılı bir Ģekilde sürdürmelerini bekleyemeyiz. ġu halde kültürel miras “… durağan, kapalı, cansız bir yığın veya insanın kendini uydurmak zorunda olduğu bir olgu olmaktan çok, üzerinde çalıĢılması, anlaĢılması ve problem çözmede kullanılması gereken bir olgu” (MEBDÖGM, 2010, s. 5) olarak anlaĢılmalıdır. Programın kültür öğretiminde öne çıkardığı vurgular, özellikle kültürün dinamizm, canlılık ve değiĢime açıklığının yansıtılması, kültür öğretiminin kültürel çeĢitliliğe duyarlık göstermesi gerektiğine iĢaret edilmesi dikkat çekicidir.

Yukarıdaki satırlarda öğretim programının kültür bağlamında öne çıkardığı nitelikler çoğulcu din eğitiminde altı çizilen önemli parametrelerdir. Nitekim daha önce çoğulcu din eğitiminin nitelikleri bağlamında din öğretimi program ve ders kitaplarının kültürel mirasa bakıĢında, çoğulluk, değiĢim, etkileĢim ve dinamizm gibi hususların öne çıktığı vurgulanmıĢtı. Programın, dünya ve insanın her yönüyle değiĢim geçirmekte oluĢuna iĢaretle, kültürel mirasa öğrencinin geliĢimine katkı sağlama, günlük yaĢamdaki sorunlarına çözüm üretme potansiyeli olan bir birikim olarak bakması, programın genel mantığıyla da uyuĢmaktadır. Program bu anlamda hayatın problemlerini dikkate alan bir anlayıĢı öne çıkarmaya çalıĢmaktadır. Gerek Ġslam gerekse diğer dinler ve kültürel birikim hakkında programda verilen bilgilerin öğrencinin problemlerini çözmesinde, değiĢen yaĢam Ģartlarında hayatını kolaylaĢtırmada iĢ gören kaynaklar olarak telakki edildiği görülmektedir. Bu durum, ortaöğretim düzeyindeki gençlerin sosyokültürel yapıda meydana gelen değiĢimleri doğru anlama ve yönetme becerilerine katkı sağlayabilir.