• Sonuç bulunamadı

2.2. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN ÜLKE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ

2.2.2. Olumsuz Etkiler

Doğrudan yabancı yatırımların, yatırım yapılan ülke ekonomisi üzerinde yukarıda açıklanmaya çalışılan olumlu etkilerinin yanında bazı olumsuz etkilerinin de olabileceği göz ardı edilmemelidir. Doğrudan yabancı yatırımların, yatırım yapılan ülke ekonomisinde meydana getireceği olumsuzluklar şöyle ifade edilebilir:

Doğrudan yabancı yatırımlar ile artabilecek ihracatın yatırım yapılan ülkenin ödemeler bilânçosunu olumlu yönde etkileyeceği daha önce belirtilmişti. Ancak yurt içi pazarlara yönelik üretim yapmak amacıyla ilgili ülkeye gelen yabancı firmalar ülke içi pazarın sağladığı yüksek kârlılık nedeniyle ihracata yönelmemektedirler. Ayrıca yabancı firmaların üretimde kullandıkları hammaddeleri yurt dışındaki ana merkezlerinden sağlamaları ve bunların fiyatlarının pazar fiyatlarının yukarısında olması ile yapmış oldukları kâr transferleri de ödemeler bilânçosunu olumsuz yönde etkilemektedir.

Gelişmekte olan ülkelerin yabancı yatırımları ülkelerine çekmek için bu yatırımlara uyguladıkları vergi indirimleri, gümrük muafiyet ve teşvik tedbirleri gibi uygulamalar yabancı yatırımlardan elde edilecek gelirleri azaltmaktadır.235

234 Hasan Kaymak, “Yabancı Doğrudan Yatırımları Artırmak İçin Teşvikler Gerekli ve/veya Yeterli mi?”, Maliye Dergisi, Sayı:149, Ankara, 2005, s. 79

235 Hüseyin Çeken, Küreselleşme, Yabancı Sermaye ve Türkiye Turizmi, Değişim Yayınları, İstanbul, 2000,

Doğrudan yabancı yatırımlar gelişmekte olan ülkelerde ekonomideki üretim bütünlüğünü bozabilirler. Yabancı firmalar üretimde ileri teknoloji kullanırken, yerel firmaların geleneksel üretim yöntemlerini kullanmaları üretimde ikili bir yapı oluşturabilir.236 Doğrudan yabancı yatırımlar yoluyla gelen teknolojinin modası da geçmiş olabilir. Kendi ülkesinde daha üst bir teknoloji kullanırken elindeki eski teknolojiyi yatırım yaptığı ülkeye transfer edebilir. Bu durumda ülkenin gelişmiş ülkelerle arasındaki teknoloji açığı kapanmadığı gibi daha da büyümektedir. Ayrıca yabancı yatırım yoluyla getirilen teknoloji çoğu kez ülkenin koşullarına uygun olmadığından pahalı ve yanlış bir teknolojinin ülkeye gelmesine de sebep olmaktadır.237 1970’li yıllarda Türkiye bazı sektörlerde bu olguyla karşılaşmıştır.

Yabancı yatırımcıların sahip oldukları yüksek hacimli sermaye, ileri teknoloji ve yöneticilik bilgisi küçük ölçekli yerli firmalar karşısında kendilerine büyük bir haksız rekabet sağlamaktadır. Rekabet imkânı bulamayan yerli firmaların piyasayı terk etmesi, yabancı firmaları tekelci bir konuma getirebilmektedir.238 Bunun doğal sonucu olarak da yabancı firmalar ülke içerisinde fiyatlar genel seviyesini yükseltebileceklerdir.

Yabancı firmalar bir ülkede şube açtıklarında, bu şubenin ihracatta kendisiyle rekabette bulunmasına genellikle izin vermez. Bunun için kendi piyasasına veya denetimi altındaki üçüncü ülkelere şubenin ihracat yapmasını kısıtlar. Bu yüzden yatırım yapılan ülkenin ihracat hacmini yapay biçimde kısıtlamış olur.239

Doğrudan yabancı yatırımlar, yatırım yapılan ülkenin istihdam yapısını da olumsuz yönde etkileyebilir. Şöyle ki, yabancı firmalar beraberlerinde getirdikleri teknolojinin sermaye yoğun olması yatırım yapılan ülkede önemli istihdam artışına imkân tanımayacaktır. Ayrıca yabancı firmalar dışarıdan hazır teknoloji transfer ettiklerinde, yerli mühendis ve bilim adamlarını da istihdam etmeyeceklerdir.

Doğrudan yabancı yatırımların temel özelliği işletme üzerinde doğrudan bir denetim sağlamasıdır. Buna bağlı olarak bir plana ve programa bağlı olmadan kabul edilen yabancı yatırım ülkedeki ana sektörleri ele geçirerek ülke ekonomisini denetim altına alabilir, gizli

236 Seyidoğlu, Uluslararası İktisat: Teori, Politika ve Uygulama, s. 677

237 Cevdet Erdost, Sermayenin Uluslararasılaşması ve Teknoloji Transferi, Savaş Yayınları, Ankara, 1982, s.

45

238 Seyidoğlu, a.g.e., s. 678 239 Manisalı, a.g.e., s. 171

karteller oluşturabilir. Bu da ülkenin ekonomik ve siyasal bağımsızlığını tehlikeye sokabilir.240

Doğrudan yabancı yatırımların diğer bir olumsuzluğu da teknolojik bağımlılık yaratabilmesidir. Yabancı firmalar araştırma ve geliştirme faaliyetlerini yatırımın yapıldığı ülke yerine kendi ana merkezlerinde yaparlar. Yatırım yapılan ülkenin araştırma faaliyetlerine katılmaması ve yeni teknikleri sürekli olarak yurt dışından ithal etmek zorunda bırakılması teknolojik bağımlılığı artırmaktadır. Bu olgu ilaç sektöründe çok sık yaşanmaktadır. Buna ek olarak, yatırım yapılan ülkelerin belirli teknolojileri kullanmaya zorlanması, bu ülkelerin sanayileşme ve yerel teknolojilerdeki gelişmelerini olumsuz yönde etkilemektedir.

Günümüzde çevreye zarar veren sanayiler, bu konuda yasal kısıtlamaların olmadığı ya da az olduğu gelişmekte olan ülkelere yönelmektedirler. Bu sebeple yapılan yabancı yatırımlar da ilgili ülkelerde yaşayan halkın sağlığını ve onların içinde bulundukları doğal ortamı olumsuz yönde etkilemektedir.

Özellikle gelişmiş ülkeler kendi ülkelerinde high teknoloji kullanma evresine geçtiklerinde daha alt teknolojilerle ürettikleri malları üretmekten vazgeçerler ve bu teknolojileri az gelişmiş ülkelere transfer ederek orada üretimlerine devam ederler ya da bu teknolojileri onlara satarlar. Mesela İngiltere gemi ihracat sektörüyle tekstil sektöründen vazgeçmiş bunları daha az gelişmiş Güney Kore, Türkiye ve benzeri ülkelere transfer etmiştir. Doğrudan yabancı yatırımların yukarıda sunulan olumlu ve olumsuz etkileri bütün ülkeler için geçerlidir. Burada önemli faktör bir ülkeyle ilgili olarak giren doğrudan yabancı yatırımın büyüklüğüdür. Yatırım ne kadar büyük olursa ülke ekonomisi üzerindeki etkileri de o derede büyük olacaktır. Aşağıda Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırımlar ve bu konudaki gelişmeler ele alınacaktır.

240 Seyidoğlu, a.g.e., s. 678

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE’DE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLAR

Türkiye kuruluşundan itibaren doğrudan yabancı yatırımlara ağırlık vermiş olmasına rağmen istediği olumlu gelişmeleri yakalayamamıştır. Eğer bu gelişmeyi yakalamış olsaydı Türk sanayisinin gelişmesi ve büyümesi önemli bir ivme kazanacaktı. Bir taraftan teknoloji transfer edilirken diğer taraftan insan kaynakları birikimi artacak, yan sanayilerle birlikte rekabete açık bir sanayileşme gerçekleşecekti. Bunun sonucu ülkenin ihracat ve ithalat rakamları etkilenecek, muhtemelen bazı ekonomik krizler önlenmiş olacaktı. Ayrıca ülkede girişimcilik faaliyetleri hız kazanacağı için ülke ekonomisi dışa açık rekabetçi bir sürece girecekti.

Gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkeler doğrudan yabancı yatırımları kendi ülkelerine çekebilmek için acımasız bir rekabet içerisindedirler ve bu konuda önemli özverilerde bulunmaktadırlar. İlaveten bu yatırımları çekebilmek için ülkeler ekonomik ve siyasi politikalarını, günün şartlarına göre, devamlı yeniledikleri görülmektedir.

Türkiye ise benzer ülkelerle karşılaştırıldığında her zaman çok düşük miktarda doğrudan yabancı yatırım çekebilmiştir. Bu noktadan hareketle çalışmanın bu bölümünde geleceğe ışık tutabilmesi açısından öncelikli olarak Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımların tarihsel gelişimi incelenecek, daha sonra Türkiye’nin doğrudan yabancı yatırımları çekme konusundaki kötü performansının nedenleri ortaya konulacaktır. Ayrıca Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde doğrudan yabancı yatırımları artırmaya yönelik faaliyetleri ele alınacaktır.

3.1. TÜRKİYE’DE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN TARİHSEL GELİŞİMİ

Osmanlı İmparatorluğu dönemi de dikkate alındığında Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımların bir buçuk asırlık geçmişi olduğunu söylemek mümkündür. Bu sebeple Türkiye’de doğrudan yabancı yatırımların tarihsel gelişimi, cumhuriyet öncesi ve cumhuriyet dönemi olmak üzere iki dönemde incelenecektir.