• Sonuç bulunamadı

2.2. DOĞRUDAN YABANCI YATIRIMLARIN ÜLKE EKONOMİSİ ÜZERİNDEKİ

3.1.1. Cumhuriyet Öncesi Dönem

Osmanlı İmparatorluğu’nda yabancı yatırımların tarihi kapitülasyonlarla başlamaktadır. Yabancı yatırımlara hukuki ve siyasi üstünlük sağlayan kapitülasyonlar; başlangıçta dost ülkelere verilen bir bağış kapsamında düşünülmesine karşın, Osmanlı

İmparatorluğu’nun siyasi ve ekonomik gücünü yitirmesiyle birlikte Avrupa’nın Orta Doğu’yu iktisadi olarak sömürme aracı haline getirmiştir.241

Osmanlı İmparatorluğu’nun İngiltere ile 1838 yılında imzaladığı “Balta Limanı Ticaret Anlaşması” da başta İngiltere olmak üzere diğer Avrupa ülkelerine kapitülasyonlara ek yeni ayrıcalıklar tanıması açısından önemlidir. Bu anlaşma hükümlerine göre;242

• İç ticarette yed-i vahit usulü kaldırılacak,

• İngilizler Osmanlı’ya mal götürürken Osmanlı tüccarlarının ödediği vergiyi

ödeyecek, dışarıdan getirdikleri için ise yarısını ödeyeceklerdir.

Bu anlaşma ile Osmanlı İmparatorluğu yabancı ülkelerden mal ithalini serbest bırakmış, ithalatta %5, ihracatta ise %12 gümrük vergisi uygulamayı kabul etmiştir. Yabancı tüccarlar mallarını satış için bir bölgeden diğerine naklederken de ödenmesi gereken çeşitli vergi ve resimlerden muaf tutulmuşlardır. Bu avantajlardan dolayı, sanayi mallarını iç pazarda kolayca satabilme imkânı elde eden yabancı yatırımcılar, bu alanda fazla yatırım yapmamışlardır. Bu dönemde gerçekleşen yabancı yatırımlar ise demiryolu, elektrik, telefon, havagazı, liman işletmeciliği gibi tekel niteliğindeki hizmet sektörlerine yönelmiştir.

Bu anlaşma, her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun dış ticaretinin büyümesine ve ekonomisinin liberalleşmesine olumlu katkı sağlamış olsa da dış ticaretten sağlanan vergi gelirlerini azaltması gibi olumsuzlukları beraberinde getirmiştir. Ayrıca bu anlaşma, Osmanlı İmparatorluğu’nun genel olarak ekonomisini zayıflatarak sanayisinin rekabet gücünü yitirmesinde ve doğal olarak borçlanma durumuna düşmesinde etkili olmuştur.243

Osmanlı İmparatorluğu döneminde ilk yabancı sermaye hareketinin başlangıcı, ilk kez dış borçlanmaya başvurulan 1854 yılı olarak kabul edilmektedir. 1854 yılında Kırım Savaşı’nın gerektirdiği yeni harcamaları karşılamak amacıyla Dent Palmer And Co. isimli bir aracı firmanın yardımıyla batıdan 3 milyon İngiliz sterlini borçlanmaya gidilmiştir. Bu borcu Fransa’dan alınan borçlar izlemiştir.244

Borç ödemelerinde karşılaşılan güçlükleri aşabilmek amacıyla 1881 yılında çıkarılan Muharrem Kararnamesi ile “Duyun-u Umumiye” idaresi kurulmuştur. Bu kurumun görevi,

241 Fulya Bayraktar, Dünya’da ve Türkiye’de Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları, Türkiye Kalkınma

Bankası A.Ş. Genel Araştırmalar, Araştırma Müdürlüğü Yayınları, No:GA/03–1–1, Ankara, 2003, s. 46

242 Murat Türkyılmaz, “Türkiye’de Yabancı Sermaye”, www.turkhukusitesi.com/hukukforum

243 Nuri Yavan, “Türkiye’de Yatırım İklimi ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar”, YASED İnceleme Yarışması VI, İstanbul, 2006, s. 17

244 Rıdvan Karluk, Türkiye’de Yabancı Sermaye Yatırımları, İstanbul Ticaret Odası Ekonomi Yayınları

başlangıçta borçlara karşılık gösterilen gelirleri toplamak ve alacaklılarına dağıtmak olduğu halde, daha sonraki dönemlerde işletmeciliğe de başlamıştır.245 Tuz İşletmesi, Osmanlı Bankası, Tütün Tekel İşletmesi Avusturya ve Almanya tarafından ortaklaşa kurulan “Reji İdaresi” isimli mültezime verilmiştir. Ayrıca Almanya 1888 yılında Deutsche Bank aracılığıyla Bağdat Demiryolu projesine girerek 1889 yılında “Anadolu Osmanlı Şimendifer Kumpanyası” isimli şirketi kurmuştur. İngiliz ve Fransız sermayeli Osmanlı Bankası ise zamanla Ereğli kömür madenlerinin işletilmesini üstlenmiş, Şam-Hama, İzmit-Kasaba, Selanik-İstanbul demiryolları ile İstanbul elektrik, su, tramvay işletmesine de hâkim olmuştur. Yukarıdaki açıklamalardan da görüldüğü gibi bu dönemdeki yabancı yatırımlar; demiryolları, elektrik ve su gibi altyapı alanları ile bankacılık, sigortacılık ve belediye ya da şehir hizmetleri gibi kârlı ve stratejik alanlarda yoğunlaşmıştır.

Tablo 3.1. Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Doğrudan Yabancı Yatırımların Sektörel Dağılımı (1914)

Sektörler Sterlin (Bin) Sektörlerin Payı (%)

Demiryolları 46.869 63,1 Bankacılık-Sigortacılık 9.450 12,7 Belediye Hizmetleri 3.816 5,1 Ticaret 4.289 5,8 Sanayi 3.959 5,3 Limanlar 3.191 4,3 Madencilik 2.732 3,7 Toplam 74.305 100

Kaynak: Şevket Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme (1820–1913), Tarih Vakfı Yurt

Yayınları, İstanbul, 1994 s. 75

I. Dünya Savaşı öncesine kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun Türkiye sınırları içerisinde gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımların sektörel dağılımları tablo 3.1’de gösterilmiştir. Tablodan da görüldüğü gibi bu dönemde yapılan doğrudan yabancı yatırımların %63,1’i demiryollarına aittir. Bunu %12,7’lik pay ile bankacılık-sigortacılık sektörü yatırımları takip etmektedir. Daha sonra ortalama %5’lik paylar ile ticaret, sanayi ile su, havagazı, elektrik, tramvay, telefon ve şehir içi deniz taşımacılığı gibi belediye hizmetleri almaktadır. Liman yapımı ve madenciliğin payları ise sırasıyla %4,3 ve %3,7’dir.

Yine bu dönemde yatırım yapan ülkelerin başında İngiltere ve Fransa yer almaktadır. İngiltere 1850’li yılların sonlarından itibaren, dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi, giderek artan miktarda Osmanlı İmparatorluğu’na ilk yatırımı yapan ülke olmuştur. Ancak

245 İlhan Uludağ, Türkiye Ekonomisi, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Yayını,

1890’ların başından itibaren bu üstünlüğünü Fransa ve Almanya’ya kaptırmıştır. Fransızların Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yatırımları sürekli bir büyüme göstermiştir.246

Tablo 3.2. Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Doğrudan Yabancı Yatırımların Ülkelere Göre Dağılımı (1914)

Ülkeler Sterlin (Bin) Ülkelerin Payı (%)

Fransa 37.262 50,1

İngiltere 11.281 15,2

Almanya 20.653 27,8

Diğer 5.108 6,9

Toplam 74.305 100

Kaynak: Şevket Pamuk, Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme (1820–1913), Tarih Vakfı Yurt

Yayınları, İstanbul, 1994 s. 75

Almanlar ise Osmanlı İmparatorluğu’na İngiltere ve Fransa’dan sonra yatırım yapan bir ülke olmakla birlikte, kısa sürede etkinliğini artırarak İngilizleri geride bırakmış ve tablo 3.2’den de görüldüğü gibi 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu’ndaki yatırım payını %27,8’e çıkarmıştır. Aynı yıl İngilizlerin payı %15,2 iken Fransızların payı %50,1 olarak gerçekleşmiştir. Belçika, İsviçre, ABD ve Avusturya gibi diğer ülkelerin toplam payı ise ancak %6,9’dur.

Osmanlı döneminde yabancı yatırım konusunda özel bir mevzuat düzenlenmemiştir. Yalnızca tescil usul ve şartlarını belirleyen birkaç kanun vardır. Bunlar; Ecnebi Anonim Şirketleriyle, Sigorta Kumpanyaları hakkında ki 1885 yılında yayınlanan kanun, 1904 yılında yayınlanan Nizamname ve 1917 yılında yürürlüğe giren Ecnebi Anonim ve Sermaye Eshama Munkasem Şirketlerle Ecnebi Sigorta Şirketleri hakkındaki kanundur.

Sonuç olarak, kapitülasyonların yabancı ülkelere sağladıkları ayrıcalıklar ve Osmanlı İmparatorluğu’nun bu dönemdeki ekonomik ve siyasal alandaki güçsüzlüğü sonucu ülke yabancı yatırımcılar için açık bir pazar haline gelmiştir. Yabancı yatırımcılar, en kârlı yatırım alanlarını seçmiş ve getirdikleri sermayeyi kısa zamanda geri almanın yollarını aramışlardır.

Yabancı yatırımcıların devletin güvenliği ile yakından ilgili olan demiryolu, denizyolu, liman gibi kamu hizmetleri alanındaki faaliyetleri Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile son

bulmuştur.247

246 Yavan, a.g.e., s. 18