• Sonuç bulunamadı

Oluşum ve Dönüşümle İlgili Efsaneler 1 Taş kesilme efsaneler

Belgede Denizli efsaneleri (sayfa 167-172)

DENİZLİ EFSANELERİNİN TASNİFİ VE EFSANE METİNLERİ

3.1. DENİZLİ EFSANELERİNİN TASNİFİ

3.1.1. Oluşum ve Dönüşümle İlgili Efsaneler 1 Taş kesilme efsaneler

Şekil değiştirme çeşitlerinden birisi olan taş kesilme efsanelerine geçmeden önce şekil değiştirme hakkında kısaca bilgi vermekte fayda vardır. Şekil değiştirme, efsanelerde en çok görülen motiftir. Efsane dünyasının en yaygın motiflerinden olan şekil değiştirme, bir kayanın, taşın, ağacın, dağın, gölün veya bir hayvan vb. menşeini izah eden anlatmalarda görülen motiftir. Şekil değiştirme, bir efsanede yer alan canlı ve cansız unsurların bir üstün güç tarafından cezalandırılması veya bir felaketten kurtarılması için o andaki şekillerinden daha farklı bir şekle çevrilmesidir. Değişikliğin temel sebebi cezadır. Felaketten veya sonu felakete varabilecek bir tehlikeden kurtarma ikinci derecede kalır (Ergun, 1997a: 167).

Türk ve dünya efsanelerinde şekil değiştirmenin örnekleri oldukça fazladır. Bu örneklerin başında taş kesilme vardır. Taş kesilme, bir canlının ya da nesnenin taşa dönüşmesidir. Türk efsanelerinde Anne-babasının ve büyüklerinin sözlerini dinlemeyen çocuklar; nimete saygısızlık eden şahıslar; verdikleri sözü yerine getirmeyenler; hile yaparak insanları kandıranlar; Allah’a isyan edenler, kutsal değerlere saygısızlık edenler taş kesilirler. Bu yüzden Anadolu’da en büyük yeminlerden bir tanesi “Allah taş etsin” dir. Büyüklere ya da kutsal değerlere (meselâ ekmeğe) saygısızlık yapıldığı zaman, büyükler çocukları “bak öyle yaparsan Allah seni taş eder” diye korkuturlar. Bu yüzden taşa dönüşme motifi en yaygın ve inandırıcı motiflerin başında gelmektedir.

Taş kesilmenin, kültürler içerisinde birçok sebebi bulunmakla beraber bunların en sık görülen belli başlılarını şöyle sıralayabilmek mümkündür:

4 Mustafa Arslan’dan sözlü alıntı. (Masal derlemesi yaparken kaynak kişi olan bir kadından dinlediğini

1. Beddualarla taş kesilenler; lanetlenenleri yılan sokar veya beddua ile taş kesilir.

2. Günah işleyenler; Tanrının gazabına uğrayarak taşlaşır.

3. Dilekleri sonunda taş kesilenler. Sevgililerine kavuşamayan güzeller, iffet sahibi talihsiz güzel kızlar, bir hücumda iffetinin ve sevgisinin lekelenmemesi için taş olmayı tercih edenlerin dilekleri,

4. Kahramanlaşmış, efsaneleşmiş kimselerin izleri, hatıraları dolayısıyla taşın, yeni bir keyfiyet kazanması, Hz. Ali, Battal Gazi, Köroğlu vs. nin izleri, hatta atlarının taş ve yalak üzerindeki izleri ile taşlar, hususi bir hüviyet kazanır (Tanyu, 1987: 184-185)

Denizlide derlemiş olduğumuz efsanelerin dokuz tanesi taş kesilme ile ilgilidir. Aslında bu sayıyı daha da artırabilmek mümkündü ancak değişik bölgelerde birbirine çok yakın taş kesilme efsanesi anlatıldığı için tekrara düşmemek gayesiyle biz bunlardan önemli bulduklarımızı almayı tercih ettik. Bu efsaneler içerisinde 1. 2. 3. ve 9. efsanelerde nimete saygısızlık sonucu taş kesilme gerçekleşmiştir. 1. efsanede çiş yaptıktan sonra altını ekmekle temizleyen kız; 2. efsanede çocuğunun altını kazara da olsa ekmekle temizleyen anne ve bebeği; 3. efsanede sadece elleri unlu olduğu için o halde çocuklarını çişe götüren anne ve çocukları taşa dönüşmüşlerdir. 9. efsanede ise bir erkeğin ekmek üzerine çiş yapması sonucu taşa dönüştüğünü görmekteyiz. 4. efsanede iffetini koruyabilmek için dua; 5. efsanede istemediği adamla evlendirilmek istenen kızın kendisine beddua etmesi; 6. efsanede birbirlerine kavuşamayan sevgililerin dua etmesi; 7. efsanede aldatılan çocukların dua etmeleri neticesinde birisinin taşa dönüştüğünü görmekteyiz. Bu efsanede birden fazla şekil değiştirme söz konusudur. Çocuklardan birisi dua ederek taşa dönüştüğü halde diğeri yine dua ederek kuşa dönüşmüştür. 8. efsanede ise zor durumda kalan ve ölmek üzere olan kızın, babası ve adamlarına beddua etmesi sonucunda babası ve adamlarının sıralar halinde kayalara dönüştüklerini görmekteyiz.

3.1.1.2. Gök cisimlerinin oluşumuyla ilgili efsaneler

Derlediğimiz efsaneler içerisinde bu guruba örnek olabilecek dört tane efsane vardır. Bunlar çoğunlukla doğrudan gök cisimlerine dönüşme efsaneleri olmamakla beraber, dolaylı olarak insanın gök cisimlerine dönmesi şeklindeki efsanelerdir. Mitolojik yapıda insanlar göğe yükseldikleri zaman yıldıza dönüşürler. Günümüzde de

gökten bir yıldız kayınca bir kişinin öldüğü inancı vardır. Yine, insanlar ölünce yıldız olurlar inancı halk arasında çok yaygındır.

Efsanelerde gök cisimlerine dönüşme genellikle yıldıza, aya ve güneşe dönme olarak gerçekleşmektedir. Bizim derlemiş olduğumuz 10. efsanede, Ay’ın eskiden bir çocuk olduğundan, annesinin sözünü dinlemediği için annesinin fırlatmış olduğu inek pisliğinin çocuğun yüzünde iz bıraktığından ve şimdiki Ay’ın yüzeyindeki lekelerin oradan geldiğinden bahsedilmektedir. Burada çocuktan Ay’a dönüşümün nasıl olduğu net olarak açıklanmamaktadır. 11. efsanede Ay’ın nasıl yarım hale geldiği konusu Peygamberimizin bir kerameti olarak açıklanmaktadır. O zamandan beri Ay’ın bazen yarım, bazen bütün olduğu o kerametle izah edilmektedir. 12. efsanede Yedi Kardeşler yıldız kümesinin eskiden insan ve yedi kardeş olduklarından bahsedilmektedir. Burada da insandan yıldıza dönüşüm net olarak verilmiş değildir.

13. efsanede ise Samanyolu yıldız kümesinin yaşlı bir kadının çuvalından dökülen samanlardan oluştuğu belirtilmektedir. Samanyolu, Türk kültür tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Samanyolu yıldızına Eski Türkler “Saman Oğrısı” yani saman hırsızı demişlerdir. İslamiyet’in kabulünden sonra ise bu yıldıza, yönü hacca doğru olduğu için Hacılar Yolu adını vermişlerdir. İlk Osmanlı kitaplarında Samanyolu için “Gök Kapusı” terimi kullanılmıştır. İslamiyet öncesinde Türkler, göçebe kuşlar Samanyolu yönünü izledikleri için bu yıldıza “Kuşlar Yolu” adını vermişlerdir. Yakut Türkleri, Samanyolu’nun göğün dikiş yeri olduğunu düşünmüşlerdir. Bu inançların tamamı Türk mitolojisinin izlerini taşımaktadır (Ögel, 1995: 219)

3.1.1.3. Bulutların oluşumuyla ilgili efsane

Bu konu ile ilgili olarak derlediğimiz sadece bir efsane bulunmaktadır. Bu efsanenin de kökenini mitolojiye dayandırmak mümkündür. Çünkü efsane, ilk olarak bulutların nasıl yaratıldığını anlatmaktadır. Bu efsanede bir sıkıntı sonucu dua neticesinde bir oluşum gerçekleşmiştir. Yağmurun yağacağına dair bir alametin olmaması neticesinde insanlar dua ederler ve Allah onların dualarını kabul ederek yağmur alameti olarak bulutları yaratır.

3.1.1.4. Hayvanların yaratılışı ile ilgili efsaneler

Hayvana dönme ya da hayvana dönüşme motifine yer veren efsaneler çok yaygındır. Taş kesilmeden sonra en yaygın olarak karşımıza çıkan motif budur. Hayvanlar içerisinde insanın kuşa dönüşmesi motifi en sık görülen motiftir. Kuşa dönüşme motifi taş kesilme efsanelerinde olduğu gibi, çoğunlukla zor durumda kalan insanların bu durumdan kurtulmak için ettikleri dua sonucunda gerçekleşmektedir. Bu dönüşüm bazen utanma ve cezalandırma şeklinde de olmaktadır. Üvey anne eline düşen çocuklar, babalarından korkan çocuklar, iftiraya maruz kalan kız çocukları ya da gelinler, bir şeyi kaybettikleri için eve gelmekten korkan çocuklar dua ederek kuşa dönüşmektedirler.

Kuş olma motifi genellikle Allah’a dua etme neticesinde gerçekleşmektedir. Kuş dilekte bulunanın isteğiyle olmuşsa bu kuşlar halk tarafından sevilmekte ve onlara saygı duyulmaktadır. Hatta onları avlamak bile uğursuz sayılır. Cezalandırma neticesinde oluşan kuşlar ise çoğu zaman halk tarafından sevilmezler (Ergun, 1997a: 179). Kuş dışında diğer hayvanlara dönüşme de benzer şekillerde olmaktadır.

Bizim derlemiş olduğumuz efsanelerde hayvanlarla ilgili sekiz tane efsane bulunmaktadır. Bunlardan dört tanesi kuşların; birisi kaplumbağanın; birisi fare ve kedinin; iki tanesi de maymunun yaratılışı ile ilgilidir.

Kuşlarla ilgili olan efsanelerden 15. ve 16. efsaneler kumru kuşu ile ilgilidir. Kumru kuşu ile ilgili efsaneler gezgindir ve ülkemizdeki en yaygın kuş efsanelerindendir. 15. efsanede zeytinyağı şişesini deviren ve yağı döken çocuklar, üvey annelerinden korkularına yağın üzerini külle örterler. Arkasından üvey anne korkusuyla Allah’a dua ederek kumru kuşuna dönüşürler. Çocukların dökülen yağın üzerine serptikleri kül vesilesiyle de kuşun rengi gri olur. Üvey anneleri elindeki kızgın şişle çocuğun boynuna vurduğu için çocuğun boynu dağlanır ve bu siyaklık dönüşümden sonra kuşa aktarılır. 16. efsanede de benzer bir durum söz konusudur ama buradaki anne üvey anne değildir. Bu efsanenin derlendiği yerde kumru kuşu, insandan kuşa dönüştüğü için kutsal sayılır ve asla avlanmaz. 17. efsanede ise Yusufçuk kuşu vardır. Bu efsane de ülkemizdeki gezgin efsanelerdendir. Burada kuşa dönüşme, diğer kuşa dönüşme efsanelerinden farklıdır. Güttükleri hayvanı kaybeden çocuklardan kız olanı, üvey anne korkusundan kendisini uçurumdan aşağı atar ve yere düşmeden kuşa

dönüşür. Buradaki dönüşüm dua ya da beddua sonucundaki dönüşümde olduğu gibi ani bir dönüşüm değil, düşüş süresince gerçekleşen bir dönüşümdür. Ülkemizin birçok yerindeki Yusuf kuşu efsanelerinde çocuklar koyun gütmeye gittikleri halde bu efsanede katır gütmeye gitmekte ve katırı kaybetmektedirler. Bu yüzden de burada kuşun ötüşü “Yusuuuuf, kır katırı buldun mu?” şeklinde algılanmaktadır. 18. efsane, insanın kekliğe dönüşümüyle ilgilidir. Kardeşini ihbar ederek onun ölümüne sebep olan çocuk, pişmanlık duyar ve kendisini kuşa dönüştürmesi için Allah’a dua eder. Allah da onu keklik kuşuna dönüştürür. Bu efsanede kekliğin boynundaki kızıllığın, kardeşinin kanından geldiği aktarılır.

19. efsane insanın kaplumbağaya dönüşmesi ile ilgilidir. Bu motif de insandan hayvana dönüşüm efsanelerinde sık görülen motiflerdendir. Efsanelerde, cimrilik, pintilik, hırsızlık, yalancılık, hileli alış veriş gibi kötü huylar cezalandırılır. Hileli alış veriş yapan tüccarın terazisinin kefeleri, tüccarın göğsüne ve sırtına yapışır ve tüccar kaplumbağaya dönüşür (Ergun, 1997: 179). Bizim derlemiş olduğumuz 19. efsanede ise nimete saygısızlıktan dolayı kaplumbağaya dönüşüm söz konusudur. Çocuğunun altını beze ile temizleyen anne cezalandırılır ve kaplumbağaya dönüştürülür, beze de kaplumbağanın üzerine konur.

20. efsane dinî kökenli, gezici efsanelerdendir ve efsane kedi ile farenin yaratılması üzerinedir. Buradaki yaratılış Nuh’un gemisinde olmaktadır. Gemideki hayvanlar gemiyi kirletince, pislikle baş edemeyen Nuh As. Allah’tan yardım ister ve pislikleri yemesi için fare yaratılır. Daha sonra, farenin insanların yiyeceklerine saldırması neticesinde yine Nuh As. Allah’tan yardım ister ve Nuh As’ın aslanın sırtını sıvazlaması neticesinde kedi yaratılır.

21. ve 22. efsaneler maymunun yaratılması ile ilgilidir. Maymunlar yaratılış itibarıyla insanlara çok benzediği için, insandan maymuna dönüşme efsaneleri üretilmiştir. Ancak bu dönüşüm efsanelerde maymundan insana dönüşme ile ilgili efsanelere bu bölgede rastlanılmamaktadır. 21. efsanede Araplar, peygamberimizin devesinin yavrusunu keserler ve bunun üzerine peygamberimiz beddua eder. Bu beddua neticesinde o insanlar maymuna dönüşür. 22. efsanede ise, bir asır boyunca mağarada tek başına kalan insan maymuna dönüştüğünü görmekteyiz.

3.1.1.5. Pınarların oluşumuyla ilgili efsaneler

Bu alt başlık altında derlemiş olduğumuz efsane sadece bir tanedir. Türk kültürü içinde pınarların oluşumu ya da yerden su çıkarma ile ilgili efsaneler, özellikle İslamiyet’in kabulünden sonra çoğunlukla velilerin keramet göstermesi şeklinde olmaktadır. İnsanların susuzluktan çaresiz kaldığı durumlarda veli, keramet göstererek su çıkarır. Bu kerameti peygamberlerde de görebilmek mümkündür. Hz. Muhammed’in bu şekilde mucizeleri rivayet olunur. Hz. Muhammed bir keresinde savaş sırasında okunu yere saplar ve çıkan suyla yanındakilerin susuzluğunu giderir (Göde, 2010: 113).

Bu motif, Menakıb-ı Hacı Bektaş Veli’de, bir gün, şeyhi Lokman-ı Parende abdest almak için bir ibrik su ister. Hacı Bektaş, şeyhine suyu getirdikten sonra, şeyhinden bulundukları yerden su çıkarmasını ister. Şeyhi bunu yapamayacağını söyleyince, kendisi dua ederek tekkenin ortasından su çıkarır. Abdal Musa, yolculuk sırasında misafir olduğu bir evden içecek su ister. Evde su olmadığını görünce yumruğunu yere vurarak oradan bir pınar çıkartır. Emir Sultan bir gün savaş sırasında abdest alacak su bulamayınca mızrağını yere vurarak güzel bir su çıkartır. Hacım Sultan, yumruğunu kayaya vurarak kayadan su çıkartır. Seyyid Ali Sultan, attığı oku saplandığı kayadan çıkartınca okun çıktığı yerden su fışkırmaya başlar (Ocak, 2000: 273-274).

Bizim derlemiş olduğumuz 23. efsanede Merkez Efendi, öfkeyle tepeye doğru tırmanırken elindeki asayı hızlıca yere saplar ve asayı yerden çıkartınca asanın çıktığı yerden su fışkırmaya başlar. Bunu Merkez Efendi’nin göstermiş olduğu bir keramet olarak alabilmek mümkündür.

Belgede Denizli efsaneleri (sayfa 167-172)