• Sonuç bulunamadı

DENİZLİ EFSANELERİNİN İŞLEVSEL ÖZELLİKLERİ

Belgede Denizli efsaneleri (sayfa 66-70)

DENİZLİ EFSANELERİNİN ANLATICILARI, İŞLEVSEL ÖZELLİKLERİ VE MOTİF YAPIS

2.2. DENİZLİ EFSANELERİNİN İŞLEVSEL ÖZELLİKLERİ

İşlevsel kurama göre metnin kendi, tepki gösterecek bir izleyici kitlesine sunulmaz ya da icra edilmezse anlamsızdır. Kısaca işlevsel kuram, icra edilen bir folklor unsurunun, onu anlatan ve dinleyende oluşturduğunun veya oluşturduklarının niteliğinin ortaya konulmasını amaçlamıştır. Bir başka deyişle, folkloru ve onun insan hayatındaki rolünü tam anlamıyla anlayabilmek için folklor ürünlerinin değişik toplumlardaki uygulamalarına dair çok daha fazla bilgi sahibi olmamız gerekmektedir (Çobanoğlu, 2008: 235).

Efsaneler, toplumun çok çeşitli ihtiyaçlarından doğmakta ve bunun sonucu olarak da bu ihtiyaçlara cevap vermeye çalışmaktadır.

Denizli efsanelerinin işlevsel özelliklerini genel olarak folklorun işlevsel özellikleri içerisinde değerlendirebilmek mümkündür. Bu anlamda efsane, destan, masal, hikâye, fıkra, türkü gibi halk edebiyatı ürünleri sahip oldukları gelenek taşıyıcılığı, eğitme, sosyal motivasyon, yararlılık, bütünleştiricilik, dengeleme, bir düşünceyi destekleme, sosyal eleştiri ve denetim mekanizması, dikkat çekme, az sözle çok şey anlatma, son sözü söyleme, kıssadan sisse kapma, gerilimleri yumuşatma, eğlendirme, güldürme ve rahatlatma fonksiyonlarıyla sosyal yapının güçlü tutulmasında çok önemli görevler üstlenmektedir (Eker, 2004: 315-316).

Bunların içersisinden, eğlendirme ve güldürme fonksiyonlarını bir kenara bırakacak olursak efsane toplum içerisinde yukarıdaki birçok işlevi yerine getirmektedir.

Bilge Seyidoğlu, efsanelerin işlevsel özelliklerini çok özet olarak dört ana başlık altında sınıflandırmıştır (Seyidoğlu, 2005: 271-273). Biz de burada bu dört ana başlık altında Denizli efsanelerinin işlevsel özelliklerini kısaca değerlendirmeye çalışcağız. Ancak efsaneleri tasnif konusunda incelerken bu konulara da değindiğimiz için burada birkaç örnek vererek yetineceğiz.

1. Efsaneler, gelenek ve göreneklerin koruyucusudurlar. Denizli efsanelerinde, gelenek ve göreneklerin korunmasına yönelik olarak birçok uygulama karşımıza çıkmaktadır. Türk kültürü içerisinde özellikle yatır ziyaretleri belli günlerde yapılmaktadır. Bu ziyaretler, bazı yerlerde çarşamba günleri olmasına rağmen

Denizli’de perşembe ve cuma günleri yapılmaktadır. Burada cuma gününün Müslümanlarca kutsal sayılmasının etkisi vardır. Bu ziyaretlerde uyulması gereken kurallar vardır ve insanlar buna sorgulamadan riayet ederler. Çünkü kurallara uymayanların başlarına neler geldiğine dair anlatılan çok fazla efsane vardır. Bazı yerlerde mesela Bektaşi köylerinde türbe ziyareti diğer köylerdekinden farklı yapılmaktadır. Bu köylerde türbeye gelen insanlar kapının eşiğini öperek ziyarete başlamakta, içeride de yatırın etrafında belli kurallar içerinde dönmektedirler. Dışarı çıkarlarken de sırtlarını yatıra dönmeden geri geri çıkmaktadırlar. Diğer köylerde bazı yatır ziyaretlerinin abdest alınarak yapılması gerektiği yine efsaneler üzerinden tavsiye edilmektedir. Meselâ 170. efsanede türbenin içerisine abdest almadan giren ve yatıra saygısızlık eden kişi yatır tarafından cezalandırılmıştır.

Efsanelerin başka bir gelenek koruyucu özelliğini yağmur duaları şeklinde görmekteyiz. Denizli’de yağmur duaları genellikle yatırların bulunduğu yerlerde yapılmaktadır ve yağmur duası geleneğinin başlaması ile yatır arasında bir bağ kurulmaktadır. Yağmur duaları çok eski bir geleneğin devamıdır. Denizli’de yağmur duası sadece yağmur yağmadığı zamanlarda değil, yağmur yağdığı zamanlarda da teşekkür duası adı altında yapılmakta ve geleneğe ara verilmemektedir. Bu vesile ile köyün insanları dışarıda da olsa yılda en az bir defa toplanmakta, beraber yemek yemekte ve dualar etmektedirler.

Birçok yerde türbeler aynı zamanda adak yerleridirler. Buraya insanlar değişik istekleri doğrultusunda adaklar adamakta, istekleri yerine geldiği durumlarda da adaklarını gerçekleştirmektedirler. Bu çok güçlü inançlardan birisidir. Bizim derleme yaptığımız bazı yerlerdeki türbelere, özellikle çocuğu olmayan kadınların çocukla ilgili (zıbın, kıyafet vb.) bazı eşyaların bırakıldığına şahit. Bırakılan bu kıyafetler kadınların istekleri yerine gelinceye kadar orada kalmakta ve dilek gerçekleştikten sonra oradan alınmaktadır. Türbelere hediye olarak bırakılan eşya vb. şeylerin alınmaması üzerine de birçok efsane üretilmiştir.

Denizli’de gelenek ve göreneklerin korunması ile ilgili başka bir tören de 1170’li yıllardan beri Aşağıseyit köyünde yapılan koyun atlatma törenleridir. Bu tören kendi içerisinde değişik ritüellere sahiptir ve ülke çapında ilgi uyandırmaktadır. Törenin başlangıcı bir efsaneye dayandığı için, efsanenin inanç fonksiyonun güçlülüğü neticesinde tören bu zamana kadar devam edebilmiştir.

2. Efsaneler topluma yön verirler: Efsanelerin topluma yön verme misyonu Denizli efsanelerinde de sıkça görülen bir durumdur. Toplumun beraberce huzur içerinde yaşayabilmesi için neler yapıp neler yapmaması gerektiğine dair anlatılan birçok efsane vardır. Kutsal mekânların ve kutsal yerlerin korunmasını konu alan efsanelerin sayısı az değildir. Meselâ mezarlıkların korunması, oralara yapılar yapılmaması ve oraların tahrip edilmemesi üzerine anlatılan Belediye Sanat Merkezi yangını ile ilgili 191. efsane bu konuya iyi bir örnektir.

Efsaneler, fakir ve kimsesiz insanlara yardım etmeyi teşvik ederler. Bu tip insanlara değer verilmesi gerektiğini konu edinirler. Bu bakımdan Denizli’de fakir ve kimsesiz olarak ölen bazı insanların adı öldüğü yere ad olarak verilmiştir. Yer adlarıyla ilgili bölümümüzde bunlara örnekler vermiştik. Özellikle Hızır üzerine anlatılan efsanelerde, gelen yabancı kişi hangi kılıkta gelirse gelsin onun isteği karşılanmaya çalışılır. Karşılanmadığı durumlarda neler olduğuna dair de birçok efsane anlatılarak onların geri çevrilmemesi öğütlenir. Bunu Denizli’de derlemiş olduğumuz Hızır üzerine efsanelerde çok sıkça görmekteyiz.

Burada efsanelerin eğitici işlevlerine de değinmekte fayda vardır. Özellikle, eğitim öğretimin yaygın olmadığı zamanlarda, masallarda olduğu gibi efsanelerin de ciddi bir eğitim misyonu üstlendiğini görmekteyiz. Yalnız burada masallardan farklı olarak, eğitimin efsaneyi bilen herhangi bir kişi tarafından verildiğine şahit olmaktayız. Efsanelerin eğitim için hedef seçtiği kesim çoğunlukla çocuklar olmakla beraber aynı zamanda büyükler de olabilmektedir.

Meselâ, Ay ile ilgili olan 10. efsane, çocuğun yaramazlık yapmaması, annesinin sözünü dinlemesi gerektiği, yaramazlık yaparsa, yüzünde Ay’ın üzerindeki lekeler gibi leke olacağı üzerine anlatılan eğitici efsanelerdendir. Özellikle nimete saygısızlık neticesinde taş kesilme efsaneleri, çocuğun nimete saygı göstermesi gerektiği konusunda anne-babalar tarafından sıkça anlatılmaktadır.

Büyükler için anlatılan öğüt verici ve eğitici efsanelerin başında, efsanelerin bir alt türü olan memoratlar gelmektedir. Memoratlar inandırıcılığı en yüksek efsanelerdir. Çünkü onların anlatımında kişi ve yer göstererek şahitlendirme vardır. Onu dinleyen insanlar, benim de başıma gelebilir düşüncesini güçlü bir şekilde yaşarlar. Bu bakımdan kendilerini oradaki uyarılara uymak zorunda hissederler. Özellikle meczup kişiler

hakkında anlatılan memoratlar, o kişilere karşı, insanların daha saygılı ve daha dikkatli olmalarını sağlamaktadır.

3. Efsaneler, etrafında teşekkül ettikleri yerlere mana kazandırırlar: Denizli efsanelerinde yer isimlerinde, tarihi ve turistik yerlerde bu özelliği görebilmekteyiz. Mesela Kırcataşı Camii ile ilgili olan anlatılan 198. efsane camiye kutsallık kazandırmaktadır. Pamukkale travertenleri üzerine anlatılan 199. efsane; Güney Şelalesi ile ilgili olan 200. efsane ve Tavas adı ile ilgili efsaneleri bu konuya örnek olarak verebiliriz.

4. Koruyucu ve tedavi edici rolü: Mekânlarla ilgili efsaneler, oluştukları yerlerin korunmalarını sağlamaktadır. Mezarlıklar etrafında oluşturulan efsaneler neticesinde mezarlıklardan ağaç kesilmemekte ya da mezarlıklar tahrip edilmemektedir. Bu yüzdendir ki ülkemizdeki en yeşil yerlerden birisi mezarlıklardır. Evliyalar hakkında anlatılan efsaneler neticesinde şehir içinde hatta yol ortasında kalmış olsa bile yatırın yeri değiştirilememektedir. Bunların yerlerini değiştirmek isteyen kişilerin ya da onların kullandıkları makinelerin başına kötü şeyler geldiğine dair anlatılan efsaneler, Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi Denizli’de de çok yaygındır.

Mezarlıkların dışında olan yatırların etrafları da genlikle yeşilliklerle doludur. Buralardaki asırlık ağaçlar, onların bir dalının ya da kozalağının bile koparıldığı zaman neler olduğuna dair anlatılan efsaneler nedeniyle, günümüze kadar sağlam bir şekilde gelebilmişlerdir.

Efsanelerin tekin olamayan yerlerden insanları koruma gibi başka bir özellikleri de vardır. Tehlikeli sayılabilecek yerlerdeki mağaralara Cin deliği ya da Cin mağarası gibi adlar verilerek onlar etrafında efsaneler üretilmiş ve insanlar oralardan uzak tutulmuştur. Pamukkale’de bulunan ve içinden karbondioksit çıktığı için zehirleme özelliğine sahip olan deliğe, Cin Deliği (202. efsane) denilmiş ve bunun üzerine bir efsane üretilmiştir. Bu efsane sayesinde de insanlar oradan uzak durmaktadırlar. Yine eski zamanlarda girişi ve çıkışı yüksek olduğundan çok tehlikeli olan Kaklık Mağarası hakkında oluşturulan efsane (83. efsane) nedeniyle çocuklar ve büyükler o tehlikeli yerden uzak tutulmuştur.

Bunların dışında efsaneler vasıtasıyla neredeyse bütün yatırlar etrafında değişik şifa bulma efsaneleri anlatılmaktadır. Bu, Anadolu’da çok yaygın inançlardandır.

Çocuğu olmayan kadınlar, akıl hastaları veya bir sıkıntıya düşen insanlar, bu gibi kutsal mekânlardan yardım dilemekte ve teskin olmaktadırlar. Bunlar içerisinde şifa bulduğunu söyleyen çok sayıda insanın yaşadıkları da memorat şeklinde anlatılmaktadır. Aslında burada insanların toplumsal ve kişisel baskılardan kaçıp kurulmak için özellikle yatırların olduğu mekânlara sığınarak dualar edip arkasından da rahatlayarak ayrılmaları da söz konudur.

Belgede Denizli efsaneleri (sayfa 66-70)