OĞUZ TANSEL’İN YAŞAMI, SANATI ve ESERLERİ
1.2 OGUZ TANSEL’İN SANAT
1915 yılında Konya ili Bozkır İlçesi Meyre Köyü’nde dünyaya gelen Oğuz Tansel kardeşlik, sevgi ve barış temleri ile yoğrulmuş bir sanat adamı olarak yoluna devam eder. Adnan Binyazar’ın sözleriyle Oğuz Tansel; “Bir kanadı halk, bir kanadı duygu, bir kanadı bilgelik, üç kanatlı masal kuşudur.” Adnan Binyazar (1996: 9).
“Babası varlıklı bir çiftçiydi. Tarlada, bağda, bahçede çalışan insanların arasında çocukluğu geçti. Bu insanlardan bazılarını hiç unutmadı: Özellikle evlerine ekmek yapmağa gelen Süleyman Çavuş’un kızları, amcasının karısı, anası, ağabeyleri, işçileri. Anlatılan Nasrettin Hoca fıkralarında dev ve peri masallarında izleri ve kimlikleri Tansel’de saklı kaldı.” Nuri Taner(2003: 156).
Halk kültürü ile iç içe bir yaşam süren Tansel’in halk edebiyatına ilgisi de küçük yaşlardan itibaren kendisini gösterir. “Sekiz odalı iki şehnişinli, iki katlı evimizin bahçeye açılan bir odası büyükbabamın kitaplığı idi. Ciltli, yaldızlı, süslemeli yazma kitaplarla ilk kez gizlice girdiğim bu yerde tanıştım.” Aysıt Tansel (2003: 131).
Edebiyat Fakültesi’ndeki öğrencilik yıllarında Tansel önemli şahsiyetlerden etkilenerek halk edebiyatı konusunda kendisine bir yol çizer. Eminönü Halk Evi çatısı altında halk kültürü çalışmalarına başlar. Oğuz Tansel’in ilk şiirleri 1937'de “Servet-i Fünun” ve “Varlık” dergilerinde yayımlanır. Toplumsal gerçekçi çizgide sevgi, kardeşlik, özgürlük, barış, eşitlik temalarını işlediği şiirlerinde yalın bir söyleyişe ulaşan Tansel halk söyleminden, folklorik öğelerden yararlanmıştır. Yapıtları İngilizce, Fransızca, Almanca ile Danimarka ve Kore dillerine çevrilmiştir.
Oğuz Tansel’in ilk yazıları ise “Halk Bilgisi Haberleri”nde yayımlanır. Halk Bilgisi Haberleri’nde “Bozkır Adetleri ve Ananeleri” başlığıyla Bozkır Türküleri, Meyre Köyü’nde Teke Katımı Töreni, Çoban Delikanlı Adetleri yayımlanır.
Çifteler Köy Enstitüsü’ndeki öğretmenlik yıllarının ardından Amasya’ya tayin edilen Oğuz Tansel için masallara yöneliş dönemi başlar. Bu dönemde çevre köyleri gezen Tansel, masal bilen kişileri tanımaya çalışır. 1944–1945 yılları arasında Amasya Ziyere Köyü’nde tanıdığı Emine Uyaroğlu Tansel’ e 25 masal anlatır. Oğuz Tansel bu masalları dikkatle dinleyerek notlar almaya başlar. Sonraki yıllarda tanıdığı Erzincanlı Menşur Dülger ise Tansel’e 2 halk hikâyesi ve 5 masal anlatır. Ancak bu dönemde Oğuz Tansel masal derleme konusunda çeşitli zorluklarla karşılaşır. Aysıt Tansel “Oğuz Tansel’in Yaşamı ve Eserleri” başlıklı yazısında bu konuya şöyle dikkat çeker:
“Bunların yanında babama çocukken annesinin ve çevresindeki başka kadınların anlattığı masallar da var. Babamın belleği çok güçlü idi ve bu masalları yıllar sonra değerlendirdi. Masal derlemesi güç şartlar altında olmuştur. Bugün ses alma
makinesi var. Onun için masal derlemek göreceli olarak bir problem değil. Ama 1940’lı yıllarda ses alma makinesi yok; masal derlemek ya yazmak ya da belleğinde tutmakla mümkündü. (…) Masal anaları veya ataları belleği güçlü kişiler. Başkalarından dinledikleri masalları kendileri yeniden anlatıyor. Her zaman kendilerinden bir şeyler katarak anlatıyorlar. Kendi hayal güçlerini çalıştırarak daha önce dinledikleri masalları renklendirerek, zenginleştirerek, kendi özlem ve sıkıntılarını katarak yeniden anlatıyorlar. Yaratmaya dayalı bir halk sanatı olması buradan geliyor.” Aysıt Tansel (2003: 131).
Tansel 1942–1948 yılları arasında masal derlemek ile meşgul olur. Bu yıllar arasında Amasya'da derlediği masallar, Profesör Pertev Naili Boratav ile Profesör Wolfram Eberhard'ın hazırladığı Türk Halk Masallarının Tipleri Kataloğu'na girer.
Oğuz Tansel’in ilk şiir kitabı 1953’te Savrulmayı Bekleyen Harman adıyla yayımlanır. 1962’de ikinci şiir kitabı Gözünü Sevdiğim yayımlanır.
İlk masal kitabını 1959’da Altı Kardeşler adıyla yayımlayan Oğuz Tansel, 1962’de
Yedi Devler, 1963’de Üç Kızlar, 1966’da Mavi Gelin ve 1976’da Allı ile Fırfırı
masal kitaplarını yayımlar. 1977'de Oğuz Tansel’in masallarına Türk Dil Kurumu
Çocuk Yazını Ödülü verilir. 1985’te masallarını Konuşan Balıkla Yalnız Kız ve Çobanla Bey Kızı adları altında iki kitap halinde bir araya getirir.
1960 yılında Metin Eloğlu ile birlikte Bektaşi fıkralarını şiirleştiren Tansel, 1970 yılında Bektaşi Dedikleri adı altında bu şiirleri kitaplaştırır. 1986 yılında şiirlerini
Sarıkız Yolu adıyla kitaplaştırır. Ölümünden önce hazırladığı şiirleri ise Dağı Öpmeler adıyla ölümünden beş yıl sonra 1999 yılında yayımlanır.
Masalları ile halk edebiyatına katkı sunan Oğuz Tansel, masallarının yazılış amacını şu ifadeleri ile ortaya koyar: “Ben masallarımda çocukların dünyasını bozmamak için, kötülüklerin, düşmanların, kötülerin simgelerini, onlara verilen cezaları abartmamağa özendim” (Tansel 1976: 141).
Sanat yaşamı boyunca öz Türkçe kullanmaya, dilimizi yabancı dillerin etkisinden kurtarmaya özen gösteren Oğuz Tansel Türk diline bağlı kimliği ile iz bırakır. Barış ve kardeşlikten yana olan çizgisi, doğaya ve insanlığa bağlılığı Tansel’in eserlerinde kuvvetle hissedilir.
Kalbiye - Oğuz Tansel çiftinin kızları Çiğdem, Ülkün ve Aysıt Tansel tarafından bağışlanan kitaplar ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde 2006 yılında “Kalbiye - Oğuz Tansel Kitaplığı ” oluşturulmuştur.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde 15 Mart 2006 günü Türk Dili Bölümü'nde açılan
"Kalbiye - Oğuz Tansel Kitaplığı" Türk edebiyatı ve dünya edebiyatından
çevirilerin, çeşitli sözlük ve ansiklopedilerin, edebiyat tarihimizin tanıklığını yapan çeşitli dergilerin koleksiyonunu içeren yaklaşık üç bin eseri bünyesinde barındırmaktadır. Sözü edilen kitaplık halen faaliyetini sürdürmektedir.