• Sonuç bulunamadı

OĞUZ TANSEL’İN MASALLARININ İNCELENMESİ

2.2 KAHKAHA GÜLÜ (1959: 17)

2.2.1- Konu

İlk kez tattıktan sonra tadını çok beğendiği bir yemişi tekrar yiyebilmek için evinden ayrılan bir çobanın, olağanüstü unsurlarla örülmüş macerasının ardından, yaşadığı ülkeye bey oluşu konu edilmektedir.

2.2.2- Asıl İleti

İnsanoğlunun, hayatta karşılaştığı bir takım engeller, beklenmedik kazançları elde edebilme yolunda birer anahtar görevi görebilir.

2.2.3- Masalın İçerik Çözümlemesi

“Kahkaha Gülü” masalı 318 temel cümleden oluşmaktadır. Oğuz TANSEL bu masalı, Amasya’nın Ziyere Köyü’nde 1945–1946 yılları arasında, Emine

Uyaroğlu’ndan dinlemiştir ( Oğuz Tansel 1976: 153).

Masalın başında Güngör KABAKÇIOĞLU tarafından çizilmiş bir resim bulunmaktadır. Resim, geleneksel motiflerle süslenmiştir. Resimdeki kız ve erkek motifi bir su kenarında durmuşlardır. İnce belli, uzun boylu; güzel simalı bir kızın karşısında bir delikanlı durmaktadır. Bu delikanlının masal kahramanı çoban olduğu düşünülürse; ince belli kızın da “Kahkaha gülü” olduğu kanısına varılabilir.

Masalın giriş bölümü, bir zaman formeli ile başlamaktadır. Masal kahramanı, babasının davarlarına çobanlık eden bir çocuktur. On altı yaşındadır. İnceleme alanında bulunan diğer metinlerde, masal kahramanı daha çok yetişkinler olmuştur. “Kahkaha Gülü” masalı ise, bir çocuk kahramanın çevresinde gelişmektedir.

Giriş bölümü, çobanın esas görevi olan sürüyü otlama işi ile başlamaktadır. Çoban, sürüsünü otlatırken bir yolcu ile karşılaşır. Yolcunun yükü kayısıdır. Daha önce hiç kayısı yememiş olan çocuk, bu yemişten çok hoşlanmıştır. Kayısının yetiştiği iklim şartları, masalın derlendiği bölgenin iklimi ile de paralellik göstermektedir.

Çoban, yolda karşılaştığı yolcunun ikramını kabul eder. Bu fonksiyon ile olay örgüsü başlamaktadır. Bundan sonra gelişecek olan olaylar, çocuğun kayısıyı çok sevmesinden kaynaklanır. Akşam olunca evine dönen çocuk, başından geçenleri babasına anlatır. Daha önce hiç kayısı yememiş olan çoban, kayısının tadına bir kez daha bakabilmek için babasından para ister. Çoban, babasının kendisine verdiği üç kırmızı lirayla yola düşer.

Köyünden ayrılıp Amasya’ya varan kahraman, bir dükkânın önünde kayısı görür. Kahramana verilen üç ayrı lira; üç ayrı isteğin, birbirinin devamı olarak gerçekleşeceğinin habercisidir: Birinci lirası ile kayısı; ikinci lirası ile elma ve son

parasını harcadığı yiyecekler; onun özlemini çektiği yiyeceklerdir. Kayısıyı daha önce hiç yememiştir. Çerez ise, bir çocuk tarafından seçilebilecek en eğlenceli yiyeceklerdendir.

Dikkati çeken özelliklerinden biri de masalda kullanılan üsluptur. Masalcının kullandığı ifade şekli okuyucunun ilgisini çekmekle beraber, masal dilinde yakalanan akıcılığı da ortaya koymaktadır: “ Neyse, babası buna üç lira veriyor.”, “Eh şehirde

işi kalmadı.” , “Çocuk orada yatmakta olsun.” “ Neyse oğlan bir ata kız da ötekine biniyor.”

“Bütün parasını harcayan çocuk, ulu bir çınarın altında yatıp uyuyor, çocuk orada

yatmakta olsun. O ülke padişahının bir kızı varmış” (s.20). Sözü edilen cümleden

sonra, okuyucunun zihninde bir soru işareti uyanmaktadır: Çocuğun, köyden ayrıldıktan sonra vardığı şehrin Amasya olduğu belirtilmekte; ancak bundan sonra bir ülkeden bahsedilmektedir. Masal mantığına aykırı bir durum söz konusudur: “Bir ülke...” ifadesi, masal dünyasının gizemine son derece yakınken; bilinen bir yerleşim yerinin adının verilmesi bu gizemi bozmaktadır.

Padişahın kızı ile vezirin oğlu, ulu çınarın altında buluşmak üzere sözleşmişlerdir. Burada buluşup kaçmaya karar vermişlerdir. Padişahın kızı çınarın altına varmış; ancak verdiği sözü unutan oğlan gelmemiştir. Padişah kızının geri dönmeye yüzü kalmamıştır. Çınarın altında uyuyan çocuğu uyandırması ile iki kahraman birlikte yola düşmüşlerdir. Masal kahramanlarının her ikisi de ortak noktada bir araya gelmişlerdir: Çobanın eve dönecek parası yoktur; padişahın kızının da eve dönecek cesareti yoktur. Gurur, padişahın kızı için baskın bir duygu halini almıştır.

Bir pınarın altına varan kız ile çoban, pınardaki parlak taşlardan kırk tanesini yanlarına alırlar. Atlarına binip yola koyulan kahramanlar, bir şehre varıp orada konaklamaya karar vermişlerdir. Buldukları taşlardan iki tanesini yanına alıp çarşıya götüren çocuk, beyin kâhyası ile karşılaşır. Masalın kötü karakterleri de aksiyona dâhil edilmektedir. Bey ile kâhya unsuru, çeşitli planlar kurarak masal aksiyonuna yeni yön verecek olan tiplerdir.

Bey ve adamları, padişah kızını ele geçirmek üzere sınama fonksiyonunu kullanmaktadırlar. Çeşitli sınama yolları ile kahramanın karşısına engeller çıkarmaktadırlar. Hasmın sebep olduğu tehlikelerin her biri, çözüme ulaşabilmek için türetilen fonksiyonlardır: Pınarın başında karşılaşılan dev ile girişilen mücadele; bey ve adamları ile girişilen mücadele; Kahkaha Gülü’ne ulaşabilmek için karşılaşılan engeller bunlara örnektir.

İnceleme alanında bulunan diğer masalların birçoğunda olduğu gibi, “Kahkaha Gülü” masalının çözümü de olumlu olmuştur: Kötü karakterler ortadan kaldırılmış, mutlu sona ulaşılmıştır. Ancak masalın çözüm noktası, beklenmedik bir hadiseye tanıklık etmektedir: Masal kahramanı bir çocuktur ve aksiyon boyunca abla diye hitap ettiği karakter ile evlenmiştir. Bu durum, okuyucunun zihninde tasarlayacağı masal mantığı kavramına ters düşebilecek bir durumdur.

2.2.4- Yer ve Zaman

Masal, “vakti zamanında...” şeklinde geleneksel bir zaman formeli ile başlamaktadır. Masalda karşılaşılan ilk açık mekân, çobanın sürüsünü otlattığı yol kenarıdır.

Masal kahramanı, yol üstünde bir yolcu ile karşılaşmakta ve bu yolcu ile yapılan sohbetin ardından evine dönmektedir. Evden ayrıldıktan sonra çocuk, Amasya şehrine ulaşmaktadır.

Şehirde işi bitince, dinlenmek üzere bir ulu çınarın gölgesinde konaklayan kahraman burada bir süre vakit geçirir. “Ulu” sıfatı ile desteklenen çınar unsuru, okuyucunun zihninde betimlenebilmekte; ulu sıfatı ise ihtişamı ve koruma gücünü simgelemektedir.

“Çocuk orada yatmakta olsun.” cümlesi, zamanda ve mekânda yapılan geçişi destekleyen formeldir. Bu cümlenin ardından, masalın diğer kahramanı hakkında bilgi verilmekte ve bu kahraman da olay örgüsüne dâhil edilmektedir. Olay örgüsüne

Masal aksiyonunda önemli bir yere sahip diğer mekânlar sırasıyla şunlardır:

Kahramanların değerli taşları buldukları pınar; dev tarafından peri kızının asıldığı çınar gövdesi; devin yaşadığı yer.

Peri kızı, devi konuşturmuş ve ondan yaşadığı yer hakkında bilgi almıştır. Çobanın, han odasından ayrılıp devin yaşadığı yere ulaşması orta uzunlukta bir zaman diliminde geçmektedir.

Dev, karşı geçedeki dağda yaşamaktadır. Bu dağda, “doruğu kuru çamın dibinde” bir kuyu bulunmaktadır. Masal kahramanının bu kuyuya ulaşması ve orada gizlenmiş demir sandığı bulması, masalın en önemli düğüm noktasının çözülmesini sağlamaktadır.

Devin ölmesiyle çoban, peri kızını kurtarmıştır. “Az giderler, uz giderler, dere tepe düz giderler şehre ulaşırlar.” cümlesinden de anlaşıldığı üzere, masal zamanında ve aksiyonun gerçekleştiği mekânda atlama yapılmıştır.

Peri kızı ile çocuk, han odasına ulaşırlar. Han odası, masalın kilit mekânıdır. Tüm fonksiyonlar işlevini tamamladıktan sonra, kahramanların dönüp dolaşıp bir araya geldikleri mekândır: Çoban, beyin konağına gider; ancak döndüğü yer bu han odasıdır. Değerli taşlardan bulmak için pınara giden çoban, peri kızını da kurtararak han odasına döner.

Bey ve adamlarının elinden kurtulmak için çobana bir görev daha düşer: Kahkaha Gülü’nü bulmak ve onun güllerini beye ulaştırmaktır.

Kahkaha Gülü, Peri kızının kız kardeşi olduğundan çocuğun işi biraz daha kolaylaşmıştır. Peri kızı, bir işaret olması maksadıyla parmağındaki yüzüğü çocuğa verir. Çocuk yüzüğü alıp oradan uzaklaşır. Yüzük geleneksel masal tarzında sıklıkla kullanılan önemli bir unsurdur.

Masalın bu noktasından sonra, karşılaşılan açık mekân deniz kenarıdır. Karşısına çıkan üç aygırdan ortadakinin sırtına binen kahraman, kısa sürede Periler ülkesine ulaşmıştır. Periler ülkesi; bu ülkede bulunan Kahkaha Gülü’nün sarayı; buraya ulaşabilmek için aşılan deniz diğer geçiş mekânlarıdır.

Masal aksiyonunda bir işlev daha tamamlanmış; kahramanlar tekrar han odasına, masalın kilit mekânına, ulaşmışlardır. Bey ve adamları, Kahkaha Gülü’nün güllerini de elde etmişler; ancak masal kahramanını tehdit etmeye devam etmektedirler. Konaklarının karşısına yapılmasını istedikleri bir konak vardır. Bu konak, masalı çözüme ulaştıracak olan unsurdur. Konağın özellikleri: Bir taşının bir taşına benzememesi, eski konak ile yenisinin arasında yedi direkli bir köprünün bulunmasıdır.

2.2.5- Kahramanlar ve Fonksiyonları

2.

2.5.1- Olağanüstü Varlıklar

Masalda geçen olağanüstü varlıkların başında Peri kızı gelmektedir. Peri kızı, yedi yıldır bir devin elinde esirdir. “Yedi yıldır ayrı düştük. Siz beni devin elinden

kurtaramamıştınız.” (s.26). Kızın boynu, dev tarafından kesilmiştir. Boynundan akan

her kandamlası, yere düşer ve değerli bir taş olur.

Diğer olağanüstü varlık, Peri kızını esir alan ve onunla evlenmek isteyen devdir. Devin özellikleri, geleneksel masal tarzına uygun düşmektedir: İri cüsseli; yürüdüğünde yeri göğü inleten bir varlıktır.

Peri kızının kız kardeşi olan Kahkaha Gülü ve onun etrafındaki periler diğer olağanüstü varlıklardır. Kahkaha Gülü’nün en önemli özeliği gülünce ortalığa güllerin saçılmasıdır. Kahkaha Gülü, diğer perilerin sultanıdır. Babası ölünce periler ülkesine sultan olmuştur.

2.

2.5.2- Çocuk kahramanlar

“Kahkaha Gülü” masalının bir tek çocuk kahramanı bulunmaktadır: Babasının davarlarına bakan çoban.

Çoban, on beş on altı yaşlarında bir oğlandır. Aksiyon boyunca kötü bir izlenim çizmemektedir. Karşısına çıkan engelleri bir bir aşmış; tehditler ve bu tehditlerin doğurduğu tehlikeler ile mücadele etmiştir. İyi kalpli ve yardımsever bir kişiliktir. Padişah kızını korumak için kötü karakterlerle mücadele etmiş; Peri kızını da devin esaretinden kurtarmıştır.

Karşılaştığı zorlukların üstesinden gelebilen çocuk, yaşadığı şehre bey olmuş ve padişah kızı ile evlenmiştir. Bu durum, çocuğun hayatındaki köklü değişimleri ifade etmektedir.

2.

2.5.3- Yetişkinler

Masalın yetişkin kahramanları, çobanın babası, çobana kayısı veren yolcu; padişah kızı, vezirin oğlu; bey ve kâhyasıdır.

Çobanın babası ile çobana kayısı veren yolcunun işlevsel özellikleri çok değildir. Yolcu adam, motivasyon unsurunu masala dahil etmiştir. Yolcu adamın, çobana verdiği “kayısı”, olay örgüsünün başlangıç nedenidir.

Padişah kızının en belirgin fiziksel özelliği güzelliğidir. Güzelliği nedeniyle bey ve adamlarının ilgisini çekmektedir. Padişah kızının buluşmak üzere sözleştiği kişi de vezirin oğludur. Vezir oğlunun da işlevsel etkisi bulunmamaktadır.

Bey ve adamları, masalın kötü karakterleridir. Kahramana çeşitli tuzaklar kurarak istediklerini elde etme gayesi taşımaktadırlar. Ancak, çözüm bölümünde cezalandırılan ve ortadan kaldırılan tipler olmuşlardır.

2.

2.5.4- Kahramana Yardımcı Unsurlar

Kahramana yardımcı unsurların başında, aksiyona yön veren ve kahramanın kaderini değiştiren kayısı gelmektedir. Kayısı, masalın motivasyon unsurudur. Masal kahramanı bu yemişe ulaşabilmek için evinden ayrılmıştır.

Babası tarafından çobana verilen üç kırmızı lira; kahramanların konakladıkları han odası, yol kenarında bulunan ulu çınar diğer yardımcı unsurlardır. Ulu çınar, koruma ve sığınma fonksiyonları barındırır. Padişah kızının yanında getirdiği atlar, ulaştırma işlevi görürler. Pınarın içindeki parlak taşlar, masalın bir diğer unsurudur. Bu taşların aslı, peri kızının boynundan akan kan damlalarıdır.

Peri kızını esir alan devin canını temsil eden üç kurt ve bu kurtların saklandığı demir sandık, dikkati çeken yardımcı öğelerdir. Birinci kurdun ölmesi ile devin ayakları dermansız kalmış; ikinci kurdun ölmesi ile devin belden aşağısı tutmaz olmuştur. Nihayet üçüncü kurdun ölmesi ile dev ölümsüzlüğünü kaybetmiş ve bir taş halini almıştır.

Periler sultanına ulaşabilmek için karşılaşılan üç aygır; Peri kızının altın yüzüğü; Kahkaha Gülü’nden dökülen güller ve bey için yaptırılan konak ve yedi direkli köprü aksiyona etki eden önemli öğelerdir.

2.2.6- İletiler

2.

2.6.1- Çocuk Eğitimi Açısından Olumlu İletiler

1- İnsanlar, karşılarına çıkan engelleri aşmak için çaba göstermelidir.

2- Beklenmedik hadiselerle yüzleşmemek için insan, ayağını yorganına göre uzatmalıdır.

3- Yapılan iyiliklerin karşılığı kişiye döner. Zor durumda kalan bir kimsenin yardımına koşmak gerekir.

4- Sağlam temeller üzerine kurulan arkadaşlıklar, kara günde kendisini belli eder.

5- Başkalarını tehdit etmek; onlara zorbalıkla bir şeyler yaptırmaya çalışmak doğru bir davranış değildir.

6- Doğru yerde ve doğru zamanda verilen kararlar olumlu sonuçlar doğurur. 7- Doğruluk her zaman galip gelir.

2.

2.6.2- Çocuk Eğitimi Açısından Olumsuz İletiler

1- Bir kimseye baskı yaparak bazı şeyleri kabul etmesini sağlamaya çalışmak, çocuk okuyucu üzerinde olumsuz etki yapabilir.

2- Karşısındaki kişiyi başını kesmekle tehdit etmek; savunmasız bir kimsenin boynuna kılıç dayamak, saçlarından tutup ağaca asmak gibi hadiseler, çocuğun zihninde olumsuz izler bırakabilecek vakalardır.

3- Olağanüstü güçlere inanma ve büyülü hayata ilgi duyma, çocuk okuyucu üzerinde olumsuz tesirler bırakabilir.

2.2.7- Masalın Biçim Çözümlemesi ve Özgünlüğü

2.

2.7.1- Masal Formelleri/Kalıp Sözü 2.2.7.1.1- Giriş Formeli / Kalıp Sözü:

“Vakti zamanında bir çocuk varmış.”

2.2.7.1.2- Bağlayış (Geçiş) Formeli:

“Az gidiyor, uz gidiyor...” “Az giderler, uz giderler...”

2.2.7.1.3- Bitiş Formeli / Kalıp Sözü:

“Ben oradan geliyorum. Sizlere armağan getiriyorum. Ayağım kaydı, elimdekiler yere döküldü; toplayamadım”

2.

2.7.2- Masal Motifleri

Evden Ayrılma Motifi: Masal kahramanının, kayısı almak için evden ayrılıp şehre

inmesi.

Devin Canı (E) : Devin canı demir sandıktaki üç kurttadır.

Hayvan Motifi (B) : Denizden çıkan üç aygır; devin canını taşıyan üç kurt.

İmtihan Ve Sınama Motifi (H): Periler ülkesinden Kahkaha Gülü’nün güllerini getirme; konak yaptırma; pınardan değerli taş getirme.

Tanıma İşaretleri: Peri kızının altın yüzüğü bir tanıma işaretidir. Cezalandırma (Q) : Bey ve adamlarını denize dökerek cezalandırma.

Şans Ve Kader (N): Hayatı değişen çoban; çobanın şehre bey olması.

Bitirme Motifi: Padişah kızı ile çoban evlenir; çoban şehre bey olur.

2.2.8- Masaldaki Söz Varlığı

2.

2.8.1- Tekrarlanan Sözler

Masal kahramanının parasının tamamını harcadığı sırada gelişen olaylar başlıca tekrar gruplarını ortaya çıkarmıştır:

“Emmi bundan da yiyeyim mi?” soru cümlesine verilen yanıtlar, “Ye oğlum...” şeklindedir.

Üç kırmızı liranın harcanması sırasında gelişen olaylar da tekrarlanan söz öbeklerini doğurmaktadır. Masal kahramanı ilk lirası ile bir kayısıcının önünde durur ve kayısı satın alır; ikinci lirası ile bir elmacının önünde durur ve elma satın alır; üçüncü lirası ile de bir çerezcinin önünde durur ve çerez satın alır.

Bey ve adamlarının, çocuğu sınamaya tâbi tuttuğu sırada yaşanan olaylar da tekrar guruplarını oluşturmaktadır:

“O taşlardan kırk tane getirirse getirir, yoksa başını kestireceğiz.” “Kahkaha Gülü’nden bir top getireceksin, yoksa başın kesilecek.”

“Konağımın karşısına bir konak yaptıracaksın. Bir taşı bir taşına benzemeyecek. (...) Bunu yaptırırsan yaptırırsın yoksa başını keseceğiz.”

2.

2.8.2- Deyimler

“Uğur ola...” (s.20)

uğur ola (uğurlar ola): Yolculuğunuzun iyi şartlarda geçmesini dilerim şeklindeki seslenme sözü.

“Şehirde işi kalmadı düşüyor yola.” (s.20)

yola düşmek: Bir yere ulaşmak üzere yola çıkmak. “... kavli karar etmişler.” (s.20)

kavli karar etmek: Bir konuda sözleşmek; birbirlerine söz vermek. “ Kahyanın aklı başından gidiyor.” (s.21)

aklı başından gitmek: Ani bir sevinç ya da korkudan dolayı şaşkın durumda kalmak. “... güzelliği dille anlatılmaz.” (s.21)

güzelliği dille anlatılmaz olmak: Sözlerle ifade edilemeyecek derecede güzel olmak. “... ya benimle evleneceksin ya da kanını yere dökeceğiz.” (s.25)

kanını yere dökmek: Bir kimseyi öldürmek “Evler başına yıkılacak gibi olur.” (s.26)

Evi başına yıkılmak: Büyük ve üzücü bir olay ile karşı karşıya kalmak. “Baktı iş kötüye varıyor.” (s.27)

kötüye varmak: Yolunda gitmeyen, olumsuz bir durumla yüzleşmek. “İki kardeş gözlerine inanamadılar.” (s.27)

gözlerine inanamamak: Çok şaşırma hali. “... gözlerinin perdesi uçar.” (s.28)

gözlerinin perdesi uçmak: Şaşkınlık ve hayret içinde kalmak. “Ödü kopacak gibi olur.” (s.28)

ödü kopmak: Çok korkmak.

“Parmakları ağızlarında kalır.” (s.28)

parmağı ağzında kalmak: Şaşakalmak, hayret içinde kalmak.

2.

2.8.3- İkilemeler

“Gide gide bir şehre varıyor.”

Zıt Anlamlı Kelimelerden Oluşmuş İkileme

“... öte beri aldırmış.”

“Düşe kalka dağın tepesine ulaştı.”

Yansıma Addan Türemiş İkileme

“... pınarın içinde ışılak ışılak taşlar var” İki Sözcüğü de Anlamlı Olan İkileme “Yerini yurdunu anlatmaya başladı.” “Dere tepe düz gittiler.”

2.2.9- Özgün Unsurlar

Oğuz Tansel’in masallarında dikkati çeken özelliklerin başında özgün değer taşıyan söz ve söz öbekleri gelmektedir. Yöresel kullanımların yanı sıra derleme esnasında kendi üslubundan kattığı değerler bulunmaktadır. İkilemeler, yöresel deyimler masalcının metinlerinde dikkati çeken unsurlardır.

Masal akışını canlı tutmak ve okuyucunun dikkatinin çekmek için masalcının söze karıştığı ifadeler bulunmaktadır:

“Neyse, babası buna üç kırmızı lira veriyor.” “Çocuk orada yatmakta olsun.”

“Neyse oğlan bir ata, kız da ötekine biniyor.”

Özgün değer taşıyan kelimeler ise şunlardır:

“Yukarıdan anarı bir devin geldiğini görür.” “Her biri bin boyada kuşlar.”

“... yalbırt yalbırt yanar.”

“Sular durulup maviye boyandı.” “... gözlerinin perdesi uçar.”

“Denizin yüzü bir kızıl alev olmuş konağına doğru çavar durur.” “O gün için kavli karar etmişler.”

“Bir zaman eğleşiyorlar bu şehirde.” “Parmağına baksan iliği görünüyor.”

Deyimler ve ikilemelerle sağlanan söz zenginliği, masal dilini okuyucuya yaklaştırmaktadır. Bu durum akıcı bir dil yaratma konusunda masalcı Oğuz Tansel’in izlemiş olduğu yöntemi gözler önüne sermektedir.

2.2.10- Masalın Anlama ve Anlatma Becerilerine Katkısı

Masalın bütününde vurgulanan asıl tema başarıya giden yolda karşılaşılması muhtemel hadiselerdir. Çocuğun bakış açısı ile dış dünyaya bakılan metinde, engelleri aşmak konusunda gerekli olan azim ve istek öne çıkarılmaktadır. İnsan ilişkilerinin temelini oluşturan güven duygusu masal kahramanları aracılığı ile işlevsel hale getirilmiştir. Bu durum dış dünya ile ilgili yargıları gelişmekte olan genç bireyler için birer kazanıma dönüştürülebilecek bir unsur olarak görülmektedir. İncelenen masal, anlama becerisini geliştirmeye yönelik katkılar sunabilecek bir metindir. Metin 318 temel cümleden oluşmaktadır. Bu cümleler, uzun yapılı ve iç içe geçmiş cümleler olmadığından, anlamı rahat kavranabilen türdendir. Masal, ortalama 20–25 dakikalık sürede okunabilecek bir metindir.

Masalda kullanılan söz ve söz öbekleri, ilköğretim çağındaki çocukların anlayabileceği türden kelimelerdir.

Ancak, ilköğretim çağındaki bir okuyucunun; anlamını bilmekte zorlanabileceği bazı söz grupları bulunmaktadır:

“Yalbırt yalbırt yanmak” “gözlerinin perdesi uçmak”

“Denizin yüzü bir kızıl alev olmuş, konağına doğru çavar durur.” cümlesinde

geçen “çavar durmak” söz grubu;

“Yukarıdan anarı bir devin geldiğini görür.” cümlesinde geçen “anarı” sıfatı;

anlamı herkesçe bilinemeyecek sözlere örnektir.

Masalın cümle yapıları kısa tutulmuştur. Ele alınan masalların birçoğunda, cümlelerin uzun yapılı olduğu tespit edilmiştir. İç içe girmiş olay örgüsünün bulunmaması; söz diziminin karmaşık yapıda olmaması, anlama becerisine katkı sunabilecek hususlardır.

Anlama becerisi, okuma ve düşünme eylemleri üzerine kurulmuştur. Okunan metin, kişinin zihninde yeni bakış açıları doğurmalı ve üzerinde düşünülecek temalara sahip olmalıdır. Bu bakımdan, inceleme alanında bulunan metnin, okuyucuya verdiği iletiler önemlidir.

Kahkaha Gülü masalının barındırdığı ‘beklenmedik anlarda kişi karşısına çıkabilecek durumları değerlendirmelidir’ iletisi iyilik etmenin ve aklın önemini vurgulayan iletiler dikkate değer hususlardır.

Çocuk, bu iletileri kazanıp kendi dağarcığında yoğurabildiği sürece; anlama yetisine olumlu kazanımlar ekleyebilecektir.

Düşündüğünü ifade edebilme; olaylara eleştirel gözle bakabilme beraberinde anlatma ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. İnceleme alanında bulunan metnin, anlatma becerisini geliştirmeye yönelik tespit edilen katkıları şunlardır:

- İlköğretim çağındaki çocukların, olaylara ve çevresine bakış açısı masal sayesinde derinleşebilir. Bu çağlardaki bir okuyucu, kendisini masal kahramanı ile özdeşleştirmektedir. Çobanlık yapan bir çocuğun, engelleri aşmak için gösterdiği gayreti okuyucu tarafından örnek alınabilir.

- Masal dilini örnek alan okuyucunun yeni tanıdığı sözcüklere ilgisi yoğunlaşabilir. Masalda geçen “ışılak ışılak taşlar”, “yalbırt yalbırt