• Sonuç bulunamadı

OĞUZ TANSEL’İN MASALLARININ İNCELENMESİ

2.7 BİTLİCE KARININ KIZI (1962: 23)

2.7.1- Konu

Beyoğlu ile yaptığı evliliğin sonrasında, görümceleri ile komşu kızının oyununa gelen Bitlice Karı’nın kızının başından geçenler konu edilmektedir.

2.7.2- Asıl İleti

Bir kimsenin arkasından çeşitli planlar kurarak onu zor duruma düşürmek, cezasız kalmayacak bir davranıştır. Kötülükler asla cezasız kalmaz.

2.7.3- Masalın İçerik Çözümlemesi

İncelenen masal, Oğuz Tansel tarafından 1945–1946 yılları arasında Amasya’nın

Ziyere Köyü’nde Emine Uyaroğlu’ndan dinlenmiştir (Folklor Edebiyat, C. 9, S. 33).

Bitlice Karı’nın Kızı masalı, geleneksel masal formeli ile başlamaktadır: “Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde ...” Giriş bölümünde masalın iki kahramanı, Bitlice Karı ile kızı, tanıtılmaktadır. Bitlice Karı ile kızı evlerinin önüne bir servi1ağacı dikmişlerdir. Masal aksiyonuna yön verecek temel unsur olan serviden serim bölümünde söz edilmektedir. Servi, masal kahramanı kızın, küçükken diktiği bir ağaçtır. Kız bir büyürken servi beş büyümüş; hızla gelişmiş ve yaprakları sabahları altın, akşamları gümüş rengine dönüşürmüş. “Servi, Selvi” ağacı, masal aksiyonunun tamamında işlevsel etki gösterecek bir unsurdur.

Olay örgüsünün başlangıcı, masal kahramanının on beşine basıp servinin dibindeki pınara varması ile gerçekleşir. Geleneksel masal tarzına uygun olarak bir Beyoğlu ile halk tabakasından bir kızın aralarındaki münasebet, olay örgüsünün temelini oluşturacaktır.

Beyoğlu’nun, pınara yansıyan kız siluetine hayran oluşu ve bu kızın kimliğine yönelik merakı, beraberinde gelişecek olaylara temel hazırlamaktadır. Beyoğlu, Bitlice Karı’nın kızını çok beğenmiş ve annesine bu konuyu açmıştır. Beyoğlu’nun annesinin verdiği tepki aynı zamanda masalın sosyal iletisini de içinde barındırmaktadır. Öyle ki Beyoğlu’nun annesi bu duruma şu tepkiyi vermektedir:

1 Yazar, masalın bazı bölümlerinde “servi”, bazı bölümlerinde “selvi” kelimesini

kullanmaktadır. Yazım kılavuzunda belirtilen kaidelere dayanarak, inceleme esnasında “servi” kelimesinin kullanılmasını uygun bulunmuştur.

“Bitlice Karı’nın kızıyla Beyoğlu evlenmiş diye kınarlar.” Ancak, Beyoğlu ile Bitlice karının kızının evlenmeleri ile ilk merak unsuru da çözüme ulaşmaktadır.

Masal aksiyonunun en önemli fonksiyonları, Beyoğlu ile Bitlice Karı’nın kızının evlenmelerinin ardından şekillenir. Kız, Beyoğlu’nun konağına yerleşmiştir. Ancak, evde iki kıskanç kız kardeş vardır. Beyoğlu’nun kız kardeşleri ile komşu kızı bir oyun planlarlar. Planladıkları bu oyunun asıl amacı, Beyoğlu’nu karısından soğutmak olacaktır.

Masalın gelişme bölümünde başka bir olay daha yaşanmaktadır: Beyoğlu ile karısı, düğünden üç hafta sonra kız evine giderler. Bu ziyaretin dönüşünde beraberlerinde kızın dikip büyüttüğü serviyi de söküp getirirler. Serviyi, Beyoğlu’nun bahçesine dikerler.

Servinin özellikleri masalın başlangıç bölümünde okuyucuya sunulmaktadır. Bu ağaç yel vurdukça konuşabilen; türlü türküler söyleyebilen ve kızın sorularına cevap verebilen bir ağaçtır. Olay örgüsüne yön verecek olan çatışma Bitlice Karı’nın kızı ile görümceler ve komşu kız arasında yaşanacaktır. Ancak bu çatışmanın düğüm ve çözüm noktaları, servi ağacının fonksiyonu ile şekillenecektir.

Günlerden bir gün, gelin ile görümceler servi ağacının dibinde buluşurlar. Yanlarında komşu kızı da vardır. Görümceler ile komşu kızının dedikodularına karşılık vermek isteyen gelin, servi ağacı ile konuşmaya başlar. “Sallan da bi’yol göreyim” sözünün ardından, ağaç sallanır ve yere mercanlar döker. İnci, mercan gibi değerli taşlar, ağaç ile gelin arasındaki sevgi bağının da sembolüdür. Bu durum diğer kahramanların düşmanlığını tetiklemekte ve onları bir oyun kurma hazırlığına itmektedir.

Geline düşmanlık besleyen görümceler; bu görümcelere destek olan üçüncü bir kişinin varlığı; geline kurdukları oyun için seçilen mekânın hamam olması ve devamında yaşanan olaylar, geleneksel masal tarzına uygun motiflerdendir. Bu bakımdan, incelenen masalın olay örgüsü; yer ve zaman unsurları; kahramanların

fonksiyonları; düğüm ve çözüm noktaları açık ve anlaşılır bir düzen içinde şekillenmektedir.

Komşu kızının, görümcelere yardım etmesinin bir nedeni vardır. Komşu kızının asıl amacı Beyoğlu’na ulaşmaktır. Bitlice Karı’nın kızını evden uzaklaştırarak Beyoğlu’na da ulaşabilecektir. Bu amacı gerçekleştirmek üzere gelini yanlarına alarak bir hamama giderler. Gelini sıcak sularla sabunlayıp, bayıltıncaya kadar yıkarlar.

Komşu kızı, bu oyuna hazırlıklı gelmiştir. Annesinden aldığı kırk tane zehirli iğne de yanındadır. Gelin bayılınca bu iğneleri kızın kafasına batırırlar. Kırk iğneyi de batırdıkları an gelin, bir kuş olup uçar gider. Bu olayın arkasından, gelinin giysileri komşu kızına giydirilir ve eve dönülür. Hasımların planı gerçekleşmiştir; devreye aldatma fonksiyonu girecektir.

Komşu kızı ile görümceler eve dönerler ve Beyoğlu’nun karşısına çıkarlar. Beyoğlu, komşu kızını kendi karısı sanarak aldanmaktadır. Olay örgüsünde dikkate değer bir husus, Beyoğlu’nun komşu kızını, kendi karısı sanmış olmasıdır. Çünkü komşu kızında, giysileri dışında başka bir değişiklik olmamış; herhangi bir sihir motifi işlememiştir.

Beyoğlu’nun aldanması bir gece sürecektir. Ertesi sabah, bahçeye inip bir ağacın dibinde uyumasıyla düğüm noktası çözülmeye başlayacaktır. Beyoğlu’nun uyuması ile uyanması arasında yaşanılan olay, aksiyonu çözüme ulaştıracak olaylar silsilesini başlatacaktır. Beyoğlu uyurken, elma ağacına konan kuş ile bahçıvan arasında bir olay yaşanmaktadır. Elma ağacına konan kuş, bahçıvana Beyoğlu’nu sormakta; ardından da komşu kızını sormaktadır. Ancak kuş, komşu kızı için şu sözleri söylemektedir: “Uyumasın, uykuları çaltı dikeni olup gözlerine batsın konduğum dallar kurusun.” Beddua niteliği taşıyan bu sözlerin söylenmesinin ardından kuş uçup gitmektedir. Uykudan uyanan Beyoğlu’nun ilk şaşkınlığı, dalları kurumuş elma ağacını görmesi ile yaşanır. Ağaca ne olduğunu bahçıvan da anlamamıştır ve yaşanan

Bu duruma canı çok sıkılan Beyoğlu, karısını da yanına alarak servinin dibine inmiştir. Karısının servi ile konuşmasını istemektedir. Olay örgüsünün bu noktasında yaşanacaklar, merak öğesini tetikleyici unsurlardır: Komşu kızı servi ile konuşabilecek mi? Konuşursa ne gibi olaylar yaşanacaktır?

Servi ağacı, Bitlice Karı’nın kızı ile olumlu diyaloglar kuran; ona inci mercan döken bir ağaç olarak işlev göstermiştir. Ancak, komşu kızı ile oldukça sert bir üslupla konuşmakta; ona inci mercan yerine böcü börtü dökmektedir. Bu durum, Beyoğlu’nun zihnine yeni düğümler atmaktadır.

Yaşanılan olayın ardından, kuş kılığında olan Bitlice Karı’nın kızı bu kez bir armut ağacına konmuştur. Bahçıvan ile aralarında benzer bir diyalog daha kurulmaktadır. Kuşun uçup gitmesinden sonra, armut ağacının dallarının kuruduğu da görülmektedir. Ardı ardına yaşanan olaylara bir anlam veremeyen Beyoğlu, bahçıvana verdiği emir gereği ağaçlara sürülen zift sayesinde kuşu yakalamayı başarmıştır.

Bu noktada masalın temel düğümü, çözüme ulaşacaktır. Kuşu seven Beyoğlu, kuşun başındaki iğneleri fark etmekte ve iğnelerin tamamını çıkarınca kuşun çırpınarak şekil değiştirmesine tanık olmaktadır. Bu değişme ile gerçek karısına kavuşan kahramanın sevinci artmakta ve yaşanılan olayların tamamı anlam kazanmaktadır. Hasımların evden uzaklaştırılmaları ile kahramanların düğünleri yeniden yapılmakta ve aksiyon mutlu son ile noktalanmaktadır.

2.7.4- Yer ve Zaman

İncelenen masal, “Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde. Vaktin birinde...” şeklinde zaman formeli ile başlamaktadır. Bitlice Karı ile kızının yaşadığı ev; evlerinin önündeki pınar masalın ilk mekânlarındandır. Pınar, masalın en önemli yardımcı unsuru olan servi ağacının da bulunduğu mekândır.

Bitlice Karı ile kızının yaşadığı evin özellikleri hakkında bilgi verilmemektedir. Beyoğlu’nun, kızı ilk gördüğü mekân olarak evin penceresinden söz edilmektedir.

Beyoğlu’nun, kızı görmesi ve beğenmesi; bu durumu annesine açması kısa bir zaman diliminde geçmektedir. Bitlice Karı’nın kızını istemek için, dünürlerin kız evine ilk gidişleri ile ikinci gidişleri arasında üç günlük bir zaman dilimi atlanmaktadır. Bitlice Karı, Beyoğlu’nun ailesinden kendilerine düşünmeleri için zaman vermelerini ister. Beyoğlu’nun ailesinin ikinci kez kız evine gitmelerinden sonra, Bitlice Karı kararını açıklamaktadır. Bu durumun neticesi olarak; Beyoğlu ile Bitlice Karı’nın kızının, kırk gün kırk gece düğünleri yapılmaktadır.

Beyoğlu ile gelin, düğün törenlerinden üç hafta sonra kız evine el öpmeye giderler. Beyoğlu’nun evinde geçen bu üç haftalık sürede, görümcelerin geline soğuk davranmaları ve ona kıskançlıkla bakmaları konu edilmektedir. Masal aksiyonunun önemli mekânlarından biri, servi ağacının yeni bahçesidir. Bitlice Karı’nın kızı, servi ağacını söküp Beyoğlu’nun konağına getirmiştir. Masalın önemli düğüm noktaları bu bahçede atılacaktır.

Günlerden bir gün, servinin dibine gelen gelin ile görümcelere komşu kızı da eşlik eder. Görümceler ve komşu kızı, gelinin servi ağacı ile konuşmasından sonra saçılan inci mercanı kıskanırlar ve ondan kurtulmak için plan yaparlar. Bu mekânda tasarlanan plan, masalın temel düğümünü oluşturmaktadır. Hasımların kurduğu planın uygulama alanı da hamamdır. Bu bakımdan hamam da aksiyonun önemli bir mekânıdır.

Hasımların oynadığı oyun sonucu kahraman, kuşa dönüşmüştür. Komşu kızı, Beyoğlu’nun karısı kılığına girerek görümceler ile eve dönmektedir. Bu olayın ardından bir gecelik bir zaman dilimi atlanır. Ertesi sabah yaşanacak olaylar, düğümün çözüme ulaşmasını sağlayacaktır. Düğümden çözüme kadar geçen süre kısa vaka zamanıdır. Masaldaki zaman ise haftalarca süren orta uzunlukta bir olay/ vaka zamanıdır.

gördüm.” , “Üç gün sonra yine gelmiş dünürler.” , “... üç gün sonra kapılarının ipini çekmişler.” , “Kırk gün kırk gece...” , “Üç hafta sonra gelinle damat, kız evine el öpmeye gitmişler. “, “Bir gün...” , “ Bu değişikliği o gece anlayamıyor. Ertesi gün...” , “İşte bu ağaç da yarım saat içinde böyle oldu.” , “İkindiye doğru kuş yine gelip...” , “Beyoğlu yeniden kırk gün kırk gece düğün yapıyor.”

2.7.5- Kahramanlar ve Fonksiyonları

2.7.5.1- Yetişkinler

Masalın ilk yetişkin tipi Bitlice Karı’dır. İşlevsel bir etki göstermemekte ancak; masal kahramanın annesi olması bakımından önem kazanmaktadır. Masalın diğer anne tipi Beyoğlu’nun annesidir. Başlangıçta oğlunun yapacağı evliliğe razı olmasa da çaresiz kalınca bu evliliğe onay vermiş; Bitlice Karı’nın evine kız istemek üzere gitmiştir. Bunun dışında herhangi bir fonksiyon göstermemektedir.

Masalın en önemli iki kahramanı Beyoğlu ile Bitlice Karı’nın kızıdır. Kızın adı bilinmemektedir. Güzelliği ile Beyoğlu’nun dikkatini çekmektedir. Kızın fiziksel özelliklerine ilişkin kullanılan cümle şöyledir: “Bir de ne görsün! Ayın on dördü gibi bir kız, suyun aynasında.” (Tansel 1962: 23).

Kızın en önemli özelliği, bahçesindeki servi ağacı ile konuşabilmesidir. Servi ağacı ile yapılan konuşmalardan anlaşılacağı üzere kahraman yumuşak tenli ve yeşil gözlüdür.

“Servim seni kim dikti?” “Senin pamuk ellerin.”

“Servim seni kim dikti, sana kim baktı?” “Senin pamuk ellerin, zümrüt gözlerin.”

Bitlice Karı’nın kızı, hasımların oynadıkları oyun neticesinde, başına kırk tane iğnenin batırılmasıyla bir kuşa dönüşmüştür. Beyoğlu tarafından kırk iğnenin çıkarılması ile çırpınarak tekrar eski haline dönmektedir.

Masalın erkek kahramanı Beyoğlu’dur. Atını sulamak için bir pınarın başına varan kahraman, Bitlice Karı’nın kızını beğenmiş ve bu durumu annesine açmıştır. Bitlice Karı’nın kızı ile evlenmelerinden kısa bir süre sonra, kız kardeşleri Beyoğlu’nun karısına bir oyun oynamaktadır. Bu oyunun neticesi olarak komşu kızını kendi karısı zanneden Beyoğlu, bir süre bu duruma aldanmıştır. Ancak yaşanan olaylardan sonra gerçek karısının kim olduğunu öğrenmiş; kız kardeşleriyle komşu kızını cezalandırmıştır. Beyoğlu tipinin fiziksel özelliklerine ilişkin bilgi verilmemiştir. Masalın bir diğer yetişkin erkek tipi bahçıvandır. Bahçıvan tipinin en önemli fonksiyonu, düğüm noktasının çözüme ulaştırılması konusunda etkin olacaktır. Masal kahramanın bir kuş kılığında bahçıvanla konuşması; bahçedeki ağaçların kuruması çözüme doğru giden yolda dikkate değer olaylardandır. Bahçıvanın ağaçlara sürdüğü zift sayesinde kuş yakalanmış ve olay örgüsü çözümlenmiştir. Masalın kötü tipleri görümceler ile komşu kızıdır. Görümceler, Beyoğlu’nun evde kalmış iki kız kardeşidir. İsimleri verilmemiştir. Her ikisi de gelini gördükleri andan itibaren kıskançlık duygusuna bürünmüşlerdir. Gelini kıskanmaları ve ona düşman gibi bakmaları ruhsal portrelerinden izler sunmaktadır. İkisin de amacı Beyoğlu’nu karısından soğutmaktır.

Masalın diğer kötü tipi komşu kızıdır. Komşu kızının da amacı Beyoğlu ile karısını birbirinden ayırmak ve Beyoğlu ile evlenmektir. Bu amaca ulaşabilmek için masal kahramanını hamama götürerek onu bayıltmış ve kahramanın başına kırk tane zehirli iğne batırmıştır. Bu iğneleri komşu kızına veren kadın da- ki bu kadın komşu kızının öz annesidir- masalın kötü tiplerindendir.

2.7.5.2- Kahramana Yardımcı Unsurlar

Masalın en önemli yardımcı unsuru servi ağacıdır. Bu ağaç masal kahramanı ile konuşabilmekte ve masal kahramanına olan sevgisini gösterebilmektedir. Bu bakımdan servi ağacı olağanüstü özellikler taşıyan bir unsurdur.

Bitlice Karı’nın kızı ile servi ağacı arasında geçen konuşmalar ılımlı ve güzel sözlerle kurulmuştur. Kahramanın, “ Sallan da göreyim.” demesi üzerine ağaç sallanmakta ve altınlar inciler dökmektedir. Ancak komşu kızı ile yapılan konuşmalar bunun tam tersi bir havada geçmektedir. Komşu kızının, “ Sallan da göreyim.” demesi üzerine ağaç sallanmakta; altınlar ve inciler yerine böcü börtü dökmektedir.

Servi ağacının masal kahramanı ile konuşmasından sonra yere döktüğü inciler, altınlar da yardımcı unsur niteliği taşımaktadır. Bitlice Karı’nın kızı ile servi ağacının arasındaki ilişkinin sembolü altınlar ve incilerdir. Ancak aynı ağaç komşu kızına farklı yaklaşmaktadır. Komşu kızı ile servi ağacı arasında geçen diyalog neticesinde, yere börtü böcek dökülmektedir. Komşu kızı ile servi ağacının arasındaki ilişkinin sembolü de börtü böcektir.

Geline kurulan oyunda kullanılan iğneler de yardımcı unsurlardandır. Bu iğneler, komşu kızının annesi tarafından verilen zehirli iğnelerdir. Sayıları kırk olan bu zehirli iğneler, komşu kızı tarafından gelinin başına batırılmaktadır. Kırkıncı iğne de batırıldığında, kahraman bir kuş olup uçmaktadır. Bu iğneleri fark eden ve kuşun başından çıkaran da Beyoğlu olmuştur. Olay örgüsünün düğüm ve çözüm noktalarında dikkati çeken unsur zehirli iğneler olmuştur.

Beyoğlu’nun bahçesinde bulunan ve kuşun konması ile kuruyan ağaçlar da önemli unsurlar arasındadır. Bunlar elma, armut ve ayva ağaçlarıdır. Kuşu yakalamak için ağaçlara sürülen zift ise, olay örgüsünün çözümlenmesinde en etkili olan unsurdur.

2.7.6- İletiler

2.7.6.1- Çocuk Eğitimi Açısından Olumlu İletiler

1. Büyüklerin sözünü dinlemek; anne sözüne karşı çıkmamak doğru bir davranıştır.

2. Doğayı ve doğadaki varlıkları sevmek; onları korumak ve yetiştirmek insanlık görevidir.

3. Başkalarının arkasından konuşmak, dedikodu etmek yanlıştır.

4. Çeşitli oyunlar kurarak bir kimseyi aldatmak; onu zor durumda bırakmak doğru değildir.

5. Yalan ve dolanla bir başkası için tuzaklar hazırlayanlar, bu tuzaklara kendilerinin düşeceğini bilmelidir. İnsan er ya da geç, kurduğu tuzağa kendisi düşer.

6. Hile, oyun ve düzen üçgenini kuran kimseler, eninde sonunda cezalandırılan kimselerdir.

2.7.6.2- Çocuk Eğitimi Açısından Olumsuz İletiler

1- Masal kahramanının kullandığı beddua niteliğindeki sözler, kahramanı kendisine sembol alan çocuk okuyucu üzerinde olumsuz etki bırakabilir. “Uyumasın, uykuları çaltı dikeni olup gözlerine batsın.” , “Oturduğu yerler ateş, diken olsun.”

2- Aile içinde, güven zedeleyen ilişkiler bulunmaktadır. Beyoğlu’nun kardeşlerinin, komşu kızıyla birlikte yaptıkları kötülükler çocuk okuyucuları olumsuz etkileyebilir.

3- Görücü usulü evlenmenin normal olarak gösterilmesi de yanlış bir iletidir.

2.7.7- Masalın Biçim Çözümlemesi ve Özgünlüğü

2.7.7.1- Masal Formelleri/Kalıp Sözü 2.7.7.1.2- Giriş Formeli / Kalıp Sözü:

“Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde. Vaktin birinde...”

2.7.7.1.3- Bağlayış (Geçiş) Formeli:

“Bir de ne görsün!”

“Bunlar tuzak kuradursun.”

“Üç kız oynadıkları oyuna sevinmekte olsunlar.” “O bu düğümü çözedursun...”

“Ayın on dördü gibi bir kız.”

“Keskin kılıç mı istersiniz, yeğin at mı?” “Keskin kılıç düşman boynuna...”

2.7.7.1.4- Bitiş Formeli / Kalıp Sözü:

“Gökten üç elma düştü, biri söyleyene, biri dinleyene, biri yazana.”

2.7.7.2- Masal Motifleri

Sihirli Bir Yanı Bulunan Servi (D) : Masal kahramanı ile konuşabilen; istediğinde

altın istediğinde börtü böcek dökebilen servi ağacı.

Aldatma ve Hile (Tuzak Kuran Kadınlar) : Masal kahramanına tuzak kuran

görümceler ile komşu kızının varlığı.

Başkasının Eşine Göz Koyma: Komşu kızı, gelini ortadan kaldırarak Beyoğlu’nun

karısı olmak istemektedir.

Şekil Değiştiren insanlar (D) : Masal kahramanının bir kuşa dönüşmesi.

Konuşan Hayvanlar (B) : Konuşan kuş.

Cezalandırma (Q): Üç atın kuyruğuna bağlanarak dağlara sürülen üç kızın

cezalandırılması.

2.7.8- Masaldaki Söz Varlığı

2.7.8.1- Tekrarlanan Sözler

Servi ağacı ile kahramanlar arasında geçen diyaloglar, tekrarlanan söz gruplarından oluşmaktadır:

“Servim seni kim dikti?” “Senin pamuk ellerin.”

“Bi’yol sallan da göreyim.” demiş kız. Bunun üzerine servi bir ırgalanmı; altınlar, inciler üğülekalmış dibine.

“Servim seni kim dikti, kim baktı?” Senin pamuk ellerin, zümrüt gözlerin.”

“Sallan da bi’yol göreyim.” deyince servi bir ırgalanmış; inci mercan karışmış dibine.

“Servim seni kim dikti?” deyince;

“Kara kız dikecek değil ya.” demiş servi.

“Bir sallan da boyuna bakalım.” deyince, servi ırgalanmış, dibine böcü börtü dökülmeye başlamış.

Masal kahramanı kendisine kurulan tuzak sonucu bir kuşa dönüşmektedir. Bu kuş ile bahçıvan arasında tekrarlanan sözler şunlardır:

“Bahçıvan, bahçıvan, Beyoğlu uyuyor mu?” “Uyuyor.” diyor, bahçıvan.

“Uyusun, uyusun da uykusu bal ile şeker olsun.” diyor. Kuş yine: “Bahçıvan, komşu kız uyuyor mu?”

“Uyuyor.”

“Uyuyamasın, uykuları çaltı dikeni olup gözlerine batsın. Konduğum dallar kurusun.”

“Bahçıvan, bahçıvan, Beyoğlu uyuyor mu?” “Oturuyor.”

“Oturduğu yerlerde çayır çimen bitsin.” “Ya kara kız ne yapıyor?”

“Oturuyor.”

“Oturduğu yerler ateş, diken olsun. Konduğum dallar kurusun.”

Bahçıvan ile kuş arasında geçen konuşmalar bir kez daha tekrarlanmaktadır. Çünkü bahçıvan, tanık olduğu olayları bir de Beyoğlu’na anlatmaktadır.

2.7.8.2- Dua ve Beddualar

Kuş kılığında olan masal kahramanının, Beyoğlu için söylediği sözler olumlu temenniler taşırken; hasmı için söylediği sözler beddua niteliği taşımaktadır:

“Uyuyamasın, uykuları çaltı dikeni olup gözlerine batsın. Konduğum dallar kurusun.”

Temenni içeren cümleler şunlardır:

“Uyusun, uyusun da uykusu bal ile şeker olsun.” “Oturduğu yerlerde çayır çimen bitsin.”

2.7.8.3- Deyimler

“Kız on beşine basmış.”(s.23) (bir kimsenin) yaşına basması: Yaşını doldurması.

“Bitlice Karı’nın evinin penceresinden bakan kızı görmüş.Yüreği oynamış, kanı kaynamış.” (s.23)

yüreği oynamak: Birdenbire heyecanlanmak. kanı kaynamak (birine) : İçinde sevgi beslemek. “Evde canı sıkılmış.”(s.23)

canı sıkılmak: 1.yapacak işi olmadığından içinde bir sıkıntı duymak.2.Bir olaya üzülmek.3.Bir kimseye öfkelenmek.

“Sen o kıza dünür düş.” (s.23)

dünür düşmek: Bir kızı, evlenmek üzere başkası için istemek.

“Beyoğlu’nun dünürleri üç gün sonra kapılarının ipini çekmiş.” (s.24) kapılarının ipini çekmek: Konuk olmak anlamındadır.

“Gelini gördükçe içleri götürmez.” (s.24) içi götürmemek: Bir kimseyi kıskanmak.

“Üçü fırsat buldukça dedikodu ediyorlarmış.” (s.24)

dedikodu etmek: Birinin arkasından konuşmak; onu çekiştirmek.

“Ne etsek de kardeşimizi bundan soğutsak diye akıl yormuşlar. Bunlar tuzak kuradursun.” (s.24)

akıl yormak : Bir konu üzerinde çok düşünmek

tuzak kurmak: Birisi için gizlice tehlikeli bir durum hazırlamak.(kuyusunu kazmak) “Ağacın altında bu bezeleri gören görümcelerle komşu kızın gözleri kamaşmış. Kıskançlıktan gözleri dönmüş.” (s.25)

gözü kamaşmak: Keskin ışık karşısında, gözün bir süre göremez duruma gelmesi. Güzellik ya da başarı karşısında hayran olmak.

gözü dönmek: Aşırı bir istek ya da çok öfkelenme dolayısıyla saldıracak duruma gelmek

“Geline oynayacakları oyunu kurmuşlar.” (s.25)

oyun oynamak: Birinin arkasından tuzak kurmak anlamındadır. “Beyoğlu’nun buna canı çok sıkılıyor.” (s.26)