Yazınsan türlerden biri olan masal kaynağını milletlerin yaşamından alan bir edebî türdür. Masalın atmosferinde gizli olan fantastik güç, çocuk okuyucunun ilgisini çeken bir boyuta bürünmektedir. Çocuk okuyucunun yeni yaşamına ayak basarken masalın gizemli atmosferinden etkilendiği bilinmektedir.
Çocuk okuyucu gerçek yaşamı bir yetişkin gibi algılamayabilir. Gündelik hayatın gerçekleri çocuğun zihninde farklı çağrışımlar yapabilir. Yetişmekte olan genç beyinler açısından masal dünyası bir anlamda yaşamın kapılarını aralayabilir.
Çocuklar düş ile gerçek arasında bağ kurulmasını sağlayan masallarda kendilerini bulabilirler. Bir çocuğun ruhsal gelişimine, kendini tanımasına, güven duygusunun artmasına, yaşamın farklı yönlerini tanımasına ve okuma alışkanlığı kazanmasına olanak sağlaması bakımından masallar büyük değerleri sahip edebî türlerin başında gelmektedir.
Selahattin Dilidüzgün “Masalın Eğitimdeki Yeri -Yaratıcılığı Geliştirici Öneriler” başlıklı yazısında şu noktaya değinmektedir: “Günümüz eğitiminin amaçlarından biri de çocuğun yaşamın anlamını bulmasını sağlamaktır. Ben nereden geldim, doğum nedir, ölüm nedir gibi karmaşık sorulara çocuğun zamanla tutarlı yanıtlar bulması gerekir. Çocuk başta bu gibi soruları kendi yarı fantastik dünyasında kendince anlamlandırır; kendince yorumlar ya da sorunu daha genel bir çerçevede görüp üzerinde fazla düşünmez. Ne var ki sağlıklı bir kişilik gelişimi için yaşama, yaşamın anlamına ilişkin soruları kendi gelişimine koşut olarak yanıtlamak zorundadır. Bu gibi bilgileri hazır ve paketlenmiş olarak bir kitaptan ya da yetişkinlerden öğrenmek olanaksıdır. Aynı zamanda değerlerin edinilmesi olarak da görebileceğimiz bu süreçte masalların çocuğa büyük katkısı olacaktır. Bu gibi sorular ve yanıtları çocukta çok daha genel ve evrensel düzeydedir. Bu nedenle değişik cins, ırk ve uluslardan çocukların daha çok ortak noktaları vardır. Onlar için dünya, henüz bütünüyle biçimlenmiş ve belirlenmiş değildir, belli yargılar içine sıkıştırılmamıştır. Masallarda ele alınan konular bir bakıma çocuğun iç sorunlarına, gerilimlerine
gönderme yaparken dolaylı bir yoldan da çocuğun dünyasına girer. Bu bakımdan çocuk, bilincine varmadan kendini bulur masalda.” Çağdaş Eğitimde Sanat (1994: 169–182).
Masal dünyasının kahramanları çocuğun kendisine model aldığı tipler olabilir. Kötülerle savaşan ve kötülükleri cezalandıran kahramanlar çocuk okuyucuyu kendisine çekebilecek kahramanlardır. Bilgelik, erdemlilik, doğruluk gibi kavramalar çeşitli kahramanlar aracılığı ile çocuğa ulaştırılabilir. Devlerle ve cinlerle mücadele eden masal kahramanı aynı zamanda çocuğun bilinçaltındaki korkuları ile de mücadele edebilir. Hak, adalet, dürüstlük ve fazilet, bilim ve başarı kavramları masallar yoluyla çocuğa ulaştırılabilir. Dolayısıyla çocuk okuyucu iyi ile kötü, doğru ile yanlış, kurmaca ile gerçek arasındaki çatışmayı masal dünyasında bulma olanağı edinebilir.
Ana dili eğitiminde masalların işlevi konusunda Pertev Naili şu şekilde görüş bildirmektedir: “Çocuğa ana dilinin bir işçi elindeki âlet gibi nasıl kullanıldığını ilk öğreten ona bu dilin türlü hünerlerini, kıvraklığını, zenginliğini, inceliğini ilk gösteren; kişiyi kendi dilini konuşamayanlardan uzaklaştırıcı, onu konuşanlara yaklaştırıcı duyguyu –ninnilerin, tekerlemelerin yanı başında; ama her halde onlardan daha geniş ölçüde- ilk aşılayan masallardır.” Pertev Naili Boratav (1987: 113).
“Masallar ve Çizgi Roman” başlıklı yazısında Erol Yıldır masalların çocuk eğitimindeki yerini şu cümleleri ile özetler: “Masallar kadar insanı hayata hazırlayan, duygularını besleyen bir başka tür yoktur. Bu bereketli kaynak geleceğin insanını şekillendirir. Bundan dolayıdır ki dünyada hâkim olmak isteyen ideolojiler de bütün sanat kollarını olduğu gibi edebiyatı da kendi maksatları için vasıta olarak kullanırlar. Çocuk edebiyatının da bundan uzak tutulması beklenilemez. Çocuk için, içinde yaşayan hayat zaten fantastiktir. O masalların bin bir renkli dünyası ile ya kendi hayatı arasında bir benzerlik kurar veya bir özlem diyarı olarak onu idealleştirir. Her ikisi de yararlıdır.” Erol Yıldır (1984: 14).
“Masallar ve Eğitimsel İşlevleri” başlıklı yapıtında Muhsine Helimoğlu ise şunları dile getirir: “İnsanoğlu kendi yaşam gerçeğini, çözüm önerilerini, beklentilerini, masal olaylarına ve masal kahramanlarına yükleyerek anlatmış ve yüzyıllar boyu bu yolla gelecek kuşakları uyarmaya, eğitmeye, yaşamın zorluklarına karşı onları donatmaya çalışmıştır.” Muhsine Helimoğlu Yavuz (2002: 30).
Gerçek dünyayı farklı bir açıdan algılama, doğaya ve insanlara duyarlı olma, erdemli yaşama ve doğruluktan yana olma, kendi benliğini tanıma, yaşamı türlü yönleri ile algılama konusunda masallar okuyucusuna önemli fırsatlar sunabilen bir türdür. Masalların eğitiminde kullanılması gerek ana dili gelişimi gerekse de dünyaya bakış açısı bakımından çocuklara fayda sunabilecek bir tutumdur. Çağdaş dünyanın verilerinden faydalanan; bilimin ve mantığın önemini vurgulayan masallar çocuk dünyasının sınırlarını geliştirmeye olanak sağlayabilir bu bakımından masalların, içinde barındırdıkları iletileri ile kahramanlarına yükledikleri işlevler ile çocuğu hayata hazırlayan birer değer olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Yaşama ve geleceğe dönük genç beyinlerin, ilerledikleri yolda karşılarına çıkabilecek engellere hazırlıklı olma konusunda da masallardan faydalanabileceğini belirtmek mümkündür.