• Sonuç bulunamadı

Halk edebiyatı ürünlerinden biri olan masal, yüzyıllardan bu yana ulusların dili olmuş bir edebî türdür. Masalın çocuk eğitimine katkıları da geçmişten bugüne işlenen temel konulardan biri olmuştur.

Masalın tanımı konusunda ileri sürülen düşünceleri şu şekilde özetlemek mümkündür:

Türkçe Sözlük: “Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen; çoğunlukla insanların veya tanrıların başından geçen olağan dışı olayları anlatan hikâye. Öğüt verici, ahlâk dersi veren alegorik eser.” TDK Türkçe Sözlük

(1998: 421).

Elçin: “Bilinmeyen bir yerde, bilinmeyen şahıslara ve varlıklara ait hadiselerin macerası, hikâyesidir.” Şükrü Elçin (2000: 368).

Sakaoğlu: “Halk anlatmaları arasında, eğlendirmeyi amaçlaması açısından en önde gelen tür olan masallar, fıkra ve efsane gibi kısa anlatmalardan farklı bir yapıya sahiptir. Öbür türlere göre daha süslü bir anlatım üslûbuna sahip olan masallar, ayrıca kuruluş itibariyle de modern hikâyeyi hatırlatmaktadır.” Saim Sakaoğlu ( 1973: 139).

Sakaoğlu: “Kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde cereyan eden, hayal mahsulü olduğu halde dinleyicileri inandırabilen bir sözlü anlatım türüdür.” Saim Sakaoğlu (1973: 5).

Develioğlu: “Terbiye ve ahlâka faydalı, yararlı olan hikâye.” Ferit Develioğlu (1962: 747).

Boratav: “Masal, nesirle söylenmiş, dinlik ve bütünlük inanışlarından ve törelerden bağımsız, tamamıyla hayal ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarına inandırmak iddiası olmayan kısa bir anlatı.”Pertev Naili Boratav (1969: 75).

Türk Edebiyatı Ansiklopedisi: “Çoğu geceler ninelerimizin dizinde, tatlı uykumuzu bile feda ederek saatlerce dinlediğimiz masallar, halkın ortak şuurunda doğmuş, ağızdan ağza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen; cereyan ettiği yer ve zaman bilinmeyen, normal ya da olağanüstü şahıs veya peri, cin, dev, ejderha gibi yaratıklara ait olağandışı ve tamamıyla hayal mahsulü birtakım hadiselerin hikâye edildiği sözlü halk edebiyatı ürünleridir.” Türk Edebiyatı Ansiklopedisi (1987: 283).

Gelişim Hachette: “Masal düzyazı biçiminde söylenmiş, dinsel ve büyüsel inançlardan ve törelerden bağımsız; bütünüyle düş ürünü olan kısa anlatı türüdür.”

Gelişim Hachette Alfabetik Genel Kültür Ansiklopedisi (1993: 2616).

Dictionnaire Larousse: “Olağanüstü olaylara, doğaüstü varlıklara yer veren; tümüyle düş ürünü, çoğunlukla belirli olmayan bir zamanda ve yerde geçen genellikle ağızdan ağza aktarılarak sürüp giden anlatı türüdür.”Dictionnaire Larousse (1993: 1605).

Masalın tanımsal kalıbı hususunda Evrim Ölçer Özünel şu noktaya temas eder: “Masal türünün tanımlanması, içerdiği değişken yapıdan dolayı önem kazanmaktadır. İster yazılı kültüre, ister sözlü kültüre ait olsun edebî bir türün içeriğinin tanımlanması titiz bir çalışmanın sonucu olmalıdır. Her tanım, araştırmacının yaklaşımını ve masalın yaşatıldığı kültürün algı biçimini yansıtma çabasının bir parçası olarak görülmelidir. Dolayısıyla yapılan tanımın tutarlılığı kişinin üzerinde çalıştığı türe yaklaşımını berraklaştıran, araştırmasının yönünü belirleyen bir güce sahiptir.”Evrim Ölçer Özünel (2006: 19).

Özünel, masal ile kültür arasındaki ilişki konusunda da şunları ifade eder:

“Her masal anlatıldığı toplumun özgün bakış açısını yansıtırken bir yanıyla da diğer toplumların özelliklerini barındırmaya devam eder. Bu bağlamda masal araştırmacılarının göz önünde bulundurması gereken önemli noktalardan biri, masalın anlatıldığı toplumun sosyal ve kültürel yapısını göz ardı etmeden, göç yolu üzerinde konakladığı farklı toplumların değer yargılarıyla harmanlayarak çözümlemesi gerektiğidir.” Evrim Ölçer Özünel (2006: 24).

Düş ile gerçeğin buluştuğu noktada bir kesişme anıdır masal. Masal ile kapıları aralanan dünya, insanoğlunun yaşamından derin izler taşır. Masal ile bilinçaltının kuytularında gizlenmiş dürtüler dışa vurulur. Korkular, sırlar, öfke ve heyecanlar; sevinçler ve özlemler masal dünyasında birer simgeye dönüşür. Kimi zaman yüzleşmeyi bekleyen gerçekler bir dev ile sembolize edilirken; kimi zaman da hayaller bir perinin kanadıyla yeryüzüne gönderilir.

Masalın kendine özgü bir yapısı olduğu konusunda Propp şunları ifade etmektedir: “Masal yazınsan öğeleri güçlükle kendi içine katar; tıpkı yaşayan boş inançlarda olduğu gibi. Masalın öyle bir direnci vardır ki bütün öbür biçimler onun içinde erimeden parçalanır. Yine de eğer böyle bir karşılaşma meydana geliyorsa bunda kazançlı çıkan her zaman için masal olmuştur.”Viladimir Jakovlevitch Propp (1995: 215).

Masallarda da zaman ve mekân vardır. Zamansızlık ve mekânsızlık masalın kanıtlanmış bir özelliği değildir. Geçmişin herhangi bir yerinde herhangi bir saatinde seyreden masal dünyası, gerçek mekânlarda gerçek zaman dilimiyle akışını sürdürür. “Evvel zaman…” ifadesi masalın zamansız olduğunun kanıtı olmamalıdır. Masal dünyasında var olan olayların da bir başlangıcı vardır. Zamanın “evvel” olması, masalın zamansız olduğunun ispatı değildir. “Sabahın erinde” uyanan masal kahramanı için gün erken başlamıştır. “Akşamın karanlığında” konağına dönen masal kahramanı içinse gün yorucu geçmiştir. Konaklar, hamamlar, saraylar, padişah

bahçeleri, havuz başları, pınar kıyıları birer mekândır masal atmosferinde. Dolayısıyla masalın da bir zamanı ve içinde yaşatıldığı bir mekânı vardır.

İnsanoğlunun iç dünyasındaki çatışmaların dışa vurulduğu anlatı türlerinden biri olan masal, sıradan bir anlatı türü olmaktan sıyrılmaktadır. İfadenin söze döküldüğü noktada en özgür, sınırları en geniş anlatı türü olan masal geçmişten bugüne yolculuğunu devam ettirmektedir.