• Sonuç bulunamadı

Günümüz bilimsel bilginin ve teknolojik yeniliklerin büyük bir hızla ilerlediği, fen ve teknolojinin etkilerinin yaşamımızın her alanında belirgin bir şekilde görüldüğü bilgi ve teknoloji çağıdır ve toplumların gelecek bilim çağında yer alabilmesi için fen bilimleri eğitiminin önemi yadsınamaz bir gerçektir. Bu durumun farkında olan gelişmiş ülkeler, sürekli olarak fen bilimleri eğitiminin kalitesini artırmaya çalışmaktadır (MEB, 2006). Bir toplum olarak ilerleyebilmek ve gelişmiş ülkelerdeki refah düzeyine erişebilmek için okullarda iyi bir eğitimin veriliyor olması gerektiği bilinen bir gerçektir. Ancak okullarda iyi bir eğitimin verilebilmesi, yani öğrencilerin başarılı olabilmeleri için okuldaki öğretimin niteliğinin yükseltilmesi gereklidir. Okullardaki başarı grafiği de nitelikli öğretmenler olmadan önemli düzeyde yükseltilemez. Başka bir ifadeyle, iyi öğrencilere sahip olunabilmesi için iyi öğretmenlere ihtiyaç vardır (Seferoğlu, 2004 ).

Seferoğlu (2004)’ün vurguladığı gibi “öğretmenler ve öğretmenlik mesleğindeki nitelik konusu sadece Türkiye’de değil dünyanın pek çok ülkesinde çok sık gündeme gelen bir konudur. 1998 yılında öğretmen yetiştirme alanında YÖK tarafından yapılan yeni düzenlemeler bu halkanın en son zincirlerinden birisi sayılabilir. Öğretmenlerin, mesleki gelişimine belli bir standart getirmek için Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), fen bilimleri eğitiminde bütün üniversitelerde ortak müfredat uygulamasına başlamıştır.

Öğretmenlik mesleğinin niteliğinin yükseltilmesi, öncelikle öğretmenlerin sahip olması gereken genel ve özel alan yeterliklerinin bilinerek, bu yeterliklerin öğretmen adaylarına kazandırılması ile mümkündür (ÖYEGM, 2008). Şişman (2000)’ a göre “yeterlik, mesleki

12

yönden bir mesleğin başarılı bir biçimde geliştirilebilmesi için sahip olunması gereken özellikler (s. 9) ya da bir meslek alanına özgü görevlerin yapılabilmesi için gerekli olan mesleki bilgi, beceri ve tutumlara sahip olma olarak tanımlanmaktadır” (MEB, 2008a).Bu düşünceye dayanak olan 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun öğretmenlerin sahip olması gereken nitelikler ve seçilmesine ilişkin 45. maddesinde, “Öğretmen adaylarında genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon bakımından aranacak nitelikler Millî Eğitim Bakanlığınca tespit olunur” ifadesi yer almaktadır (MEB, 2002).

Kavak, Aydın ve Akbaba (2007)’nin belirttiği üzere “ülkemizde 1982 yılına kadar öğretmen yetiştirme görevi Milli Eğitim Bakanlığı’na verilmiş ise de, üniversitelerimiz de öğretmen yetiştirmede önemli bir kaynak olmuştur. Öğretmen yetiştirme işlevinin üniversitelere devredilmesi 1982 yılında gerçekleşmiştir ve son çeyrek yüzyıldaki (1982-2007) gelişmeler üç ayrı dönem olarak ele alınabilir. Bunlar;

1. 1982-1997 yılları arasını içeren başlangıç dönemindeki uygulamalar,

2. 1997 yılında gerçekleştirilen geniş kapsamlı yeniden yapılanma ve 2006 yılına kadar olan dönem,

3. 2006 yılındaki program güncellemelerine ilişkin yeni düzenleme dönemidir Kavak vd. (2007)’nin vurguladığı gibi “1983-84 öğretim yılından itibaren uygulanması öngörülen öğretim programları içinde fen bilgisi öğretmenliği ayrıca yer almazken düzenleme dipnotunda; fizik, kimya ve biyoloji öğretmenlikleri programlarının “fiziksel bilimlere giriş” ve “fen bilgisi” derslerinin de öğretmenliğini yapabilecek yeterlikleri, kazandıracak şekilde belirlenmiştir” ifadesi yer almaktadır.

Öğretmen eğitimi için Dünya Bankası tarafından Türkiye’ye sağlanan bir kredi ile yürütülen Millî Eğitimi Geliştirme Projesinin (MEGP) alt bölümlerinden birisi de “Hizmet Öncesi Öğretmen Eğitimi” bölümüydü. Projenin bu bölümü MEB - Yükseköğretim Kurulu işbirliği ile yürütülmüştür. Proje, 1 Aralık 1994 tarihinde, üç yıllık bir proje olarak başlamış, daha sonra 30 Haziran 1999’a kadar uzatılmıştır. Projenin temel amacı, ilk ve ortaöğretim okullarında görev yapacak öğretmenler için, öğretmen eğitiminin kalitesinin artırılmasıdır. Program geliştirme kapsamında; ortaöğretim düzeyinde, matematik, biyoloji, fizik, kimya, sosyal bilimler, yabancı dil, müzik ve resim; ilköğretim düzeyinde ise, matematik, fen bilgisi, sosyal bilgiler, müzik ve resim derslerinin “alan (özel) öğretim yöntemleri” ne odaklanılmıştır. Ayrıca, eğitim bilimleri alanında; eğitim programları ve öğretim, okul yönetimi, rehberlik ve psikolojik danışmanlık alanları ile okullarda uygulama çalışmaları konularında geliştirme çalışmaları yapılmıştır (Kavak vd., 2007).

Kavak vd. (2007), “Öğretmen yetiştiren programlarda görülen önemli sorunlar ve öğretmen yetiştirme konusundaki araştırmaların ortaya çıkardığı gereksinimler, programların yeniden geliştirilmesi gerekliğini ortaya çıkarmıştır. Eğitim Fakültelerinde daha önce uygulanan

13

öğretmen yetiştirme programlarının incelenmesi ve araştırma sonuçlarının analizi sonucunda aşağıdaki bulgulara ulaşmıştır”

 İçerik, ders sayıları ve kredileri, okullarda uygulamalar gibi çeşitli yönlerden belirli bir standardın olmadığı,

 Programlarda yer alan derslerin içeriği ve ilgili okul düzeyindeki öğretim alanının içeriği arasında tutarsızlıkların olduğu,

 Dersler arasında aşamalı ve birbirini tamamlayıcı mantıksal bir ilişkisinin kurulamadığı,

 Teorik derslere daha fazla ağırlık verildiği ve uygulamanın geniş ölçüde ihmal edildiği,  Alan derslerinin öğretmen adaylarını ilgili konu alanının bir dalında uzmanlığa yönelttiği(bir örnek vermek gerekirse, bazı Eğitim Fakültelerinin Kimya Öğretmenliği Programında çok sayıda organik kimya dalına yönelik derslerin yer alması gibi) ve alanın öğretim yöntemlerine ilişkin derslerin yetersiz olduğu,

 Programlarda açılan derslerin öğretmen adaylarının ve ilgili okul düzeyinin ihtiyaçlarından çok öğretim elemanlarının yönelimleri ve tercihleri doğrultusunda şekillendiği ve bu nedenle ders sayıları ve zorunlu kredi yükünün çok arttığı,

 Öğretmenlik formasyonuna ilişkin derslerin eğitim bilimleri alanındaki bazı teorik derslerden oluşup öğrencileri öğretmenliğin gerektirdiği uygulamaya dönük bilgi, beceri ve bakış açılarını kazandırmaktan uzak olduğu,

 Programlardaki zorunlu ders yükünün gereğinden fazla olması nedeniyle öğrencilerin bireysel ilgilerini geliştirmelerine yönelik seçmeli derslere zaman ayrılamadığı,  Programın bütünü ile okullarda yapılan uygulama arasında tutarsızlıklar olduğu

görülmüştür (Kavak vd., 2007).

Kavak vd.(2007)’nin belirttiği gibi tüm bu ve benzeri sorunlar nedeniyle geçmişte uygulanan programlardan mezun olan öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine yeterli bir biçimde hazırlanamadıkları saptanmıştır. Eğitim Fakültelerindeki program değişikliği çalışmaları sonucunda aşağıdaki kararlar alınmıştır.

1. Program geliştirme çalışmalarında, ilgili okul düzeyindeki ders programları ve eğitim öğretim süreci arasında paralellik kurulmaya çalışılmıştır.

2. Öğretmenlik formasyonu dersleri, teorik bilgiler yanında gerçek okul ortamına ve öğretmenlik mesleğine ilişkin bilgi ve becerileri ön plana alarak yeniden hazırlanmış, lisans programlarına dengeli bir biçimde, aşamalılık ve bütünlük ilkeleri doğrultusunda dağıtılmıştır. Bu kapsamda;

Bu derslerin sayısı ve kredi miktarı, geçmişteki “öğretmenlik formasyonu” derslerine göre

önemli ölçüde arttırılmıştır.

Bu derslerin, alan dersleri ile paralellik göstermesine ve özellikle alan derslerinde öğrenilen

bilgi ve becerilerin öğrenme-öğretme sürecinde uygulanmasına yönelik olarak düzenlenmesine özen gösterilmiştir.

Gerek mesleğe giriş niteliğindeki dersler gerekse uygulama dersleri yoluyla öğretmen

adaylarının, öğretmenlik mesleğinin temel özelliklerini, gerçeklerini, güçlüklerini, zevkli yanlarını çeşitli boyutlarıyla anlamaları ve tartışmaları öngörülmüştür.

Öğretimin planlı yürütülmesi, çeşitli düzeylerde yapılan program geliştirme etkinliklerinin

sınıf içi öğretim ve değerlendirme ile ilişkilendirilmesi ilkelerinden yola çıkarak, programa “öğretimde planlama ve değerlendirme” adlı yeni bir ders konulmuştur.

Formasyon derslerinin çoğuna uygulama saatleri konulmuş ve programın uygulama boyutu

artırılmıştır. Bu bağlamda, okul ortamında öğrenmeye yönelik, okul deneyimi-I ve okul deneyimi-II adlarında iki yeni ders açılmıştır. Fakülte-okul işbirliği konusunda kapsamlı bir düzenlemeye gidilmiş ve MEB-Yükseköğretim Kurulu işbirliği ile “Fakülte-Okul İşbirliği Yönergesi” hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur (Kavak vd., 2007)

14

Böylece öğretmen yetiştirme programlarına; öğretim teknolojileri ve materyal geliştirme, sınıf yönetimi, rehberlik ve bilgisayar dersleri getirilmiş ve konu alanı öğretimini sağlamaya yönelik dersin kredisi artırılmıştır (Kavak vd., 2007).

Yeni programların bir kısmında “yan alan” uygulamasına yer verilmiştir. Örneğin İlköğretim II. kademeye öğretmen yetiştirecek olan fen bilgisi öğretmenliği için matematik ve matematik öğretmenliği için fen bilgisi yan alan olarak belirlenmiştir.

1998-1999 öğretim yılından itibaren uygulamaya konulması planlanan bu çalışma olumlu ve olumsuz eleştiriler alınca 1997-98 yapılanması programların güncellenmesi ve modelin aksayan yönlerini düzenlemeye yönelik yeniden düzenlenmiştir (Kavak vd., 2007). YÖK, (2006) 2006-2007 akademik yılından itibaren uygulanan öğretmen yetiştirme programlarındaki başlıca yenilikleri şöyle sıralamıştır:

1. Her programın özellikleri de dikkate alınarak, programların kompozisyonunda esnek bir

düzenlemeye gidilmiş; alan ve alan eğitimi dersleri % 50-60, öğretmenlik meslek bilgisi dersleri % 25-30 ve genel kültür dersleri % 15-20 oranlarında olacak biçimde belirlenmiştir.

2. Geçmiş dönemdeki gereksinimin ortadan kalkması gerekçesiyle “yan alan” uygulamasına

son verilmiştir.

3. Öğretmen yetiştirme programlarındaki çakılı ders uygulaması esnetilerek, fakültelere, toplam

kredilerinin yaklaşık % 25’e varan oranda derslerini belirleme yetkisi verilmiş ve seçmeli ders olanağı artırılmıştır.

4. Öğretmen adaylarına; birleştirilmiş sınıflarda, köylerde ve YİBO’larda öğretmenlik

uygulaması yapabilme fırsatı verilmiştir.

5. Yeni programların en önemli özelliklerinden birisi olarak “genel kültür” derslerinin

oranlarının arttırılması vurgulanmaktadır. Öğretmen adaylarının entelektüel becerilerini artırmaya yönelik bu değişiklik kapsamında, programlara, bilim tarihi, bilimsel araştırma yöntemleri, etkili iletişim becerileri, Türk eğitim tarihi ve felsefeye giriş gibi dersler konulmuştur. Programın esnekliği çerçevesinde, fakülteler, farklı genel kültür dersleri de okutabilecekler ve bu dersleri zaman içinde değiştirilebileceklerdir.

6. Genel kültür dersleri kapsamında, “topluma hizmet uygulamaları” adlı yeni bir ders

konulmuştur. Tüm programlar için zorunlu olan bu derste, öğrenciler, toplumun güncel sorunlarını inceleme ve çözüm üretmeye yönelik projeler hazırlayacaklardır. Ayrıca, bu ders kapsamında; öğrencilerin, panel, konferans, kongre, sempozyum gibi bilimsel etkinliklere izleyici, konuşmacı ya da düzenleyici olarak katılması özendirilecektir.

7. Yeni programın önemli bir özelliğinin de AB ülkeleri öğretmen eğitimi programlarının

boyutlarıyla örtüşmesidir. Bu bağlamda, yeni program, “kendisine söyleneni yapan teknisyen öğretmen yerine, problem çözen ve öğrenmeyi öğreten entelektüel öğretmen yetiştirmeyi” hedeflemektedir (s.2-4).

Türkiye’de 2006 yılında uygulamaya konulan yeni öğretmen yetiştiren programlarda da ana boyutlar şunlardır (Kavak vd., 2007):

 Alan Bilgisi,

Meslek Bilgisi a) Eğitim Bilimleri, b) Alan Öğretim Yöntemleri c) Öğretim Yöntem ve Teknikleri,

15  Uygulama.