• Sonuç bulunamadı

Merkez: Mersin-Yümüktepe

Orta Anadolu’da oldu¤u gibi, y›k›lan ve yeniden ku- rulan yerleflim yerlerinin yükseltisi sonucu ortaya ç›kan höyükler,8Kilikya’n›n da en karakteristik yerleflim alan-

lar›n› oluflturur. Eskiden höyüklerin, üzerlerindeki kale- leri tafl›mas› için suni olarak oluflturulmufl tepeler oldu- ¤una, bunlar›n ateflle haberleflmede “atefl-telgraf” istas- yonlar› olarak kullan›ld›¤›na inan›l›rd›.9Gerçekte ise bu

tip yerleflim yerleri, günümüzün Anadolu köyleri gibi, in- sanlar›n yaflamas› için gerekli yerleflim alanlar›n› olufltu- ruyorlard›. Gerçek anlamda “kent” diyebilece¤imiz Grek ve Roma merkezleri ortaya ç›k›nca art›k bu höyükler ge- liflmifl ve genifllemifl kent merkezlerinin tiyatro, gymna- sium, tap›naklar, lüks konutlar, villalar, stadium, stoa, agora, nympheion, sütunlu genifl caddeler vs. gibi devasa kurumlar› için yetersiz kalm›flt›r. Örne¤in Soloi-Pompe- iopolis’teki höyü¤ün ortas›na bir Roma tiyatrosu s›¤d›r- mak bile mümkün olmam›flt›r. Köy tipi yerleflmeler ise Alacahöyük ve Eskiyapar’da oldu¤u gibi hep süregeldi. Terk edilen bu höyükler ya y›k›lmaya b›rak›ld› ya da son- radan tepelerine birer Ortaça¤ kalesi yerlefltirildi. Bugün ise höyüklerin baz›lar› defineciler taraf›ndan kaz›l›p so-

yularak, topraklar› gübre veya kerpiç topra¤› olarak kul- lan›larak ya da tar›m amaçl› tesviye edilerek, üzerlerine su depolar› dikilerek ya da tahripkar bir biçimde mesire yerlerine dönüfltürülerek zarar görmekte ve hatta yok ol- maktad›rlar. Bu tahriplere en güzel örnek, bölge prehis- toryas› aç›s›ndan oldukça önemli bir merkez olan Mer- sin-Yümüktepe höyü¤üdür. Höyük zaten daha dün say›- labilecek bir tarihte kurulan Mersin kentinin10beton y›-

¤›nlar› taraf›ndan yutulmufl iken bugün bir de üzerine be- ton banklar yerlefltirilerek piknik alan› yap›lm›fl, a¤açlan- d›r›larak üzerine lunaparklar kondurulmufltur.

Bu de¤erli tarihi kal›nt›lar›n “daha fazla tahrip edil- mesini önlemek, onu korumak ve 40 y›l öncesi” yap›lan kaz›lar›n sonuçlar›n› daha ayr›nt›l› bir biçimde kontrol et- mek amac›yla ‹stanbul ve Roma Üniversiteleri’nden bü- yük umutlarla gelen heyet,117 y›ll›k bir çal›flma sürecin-

de mevcut sonuçlara ilaveten hiçbir sonuç ortaya koya- mam›fllard›r. fiimdiye kadar bölgede kaz›lar› yap›lan Mer- sin Yümüktepe, Tarsus Gözlükule höyükleri ile Amik Ovas›’nda yer alan Çatalhöyük, Tell Cudeyde (Tell al-Ju-

daidah), Tell Ta’yinat (Tayinat), Tell Dahab ve Tell Kurdu

gibi çok say›daki höyük12ile Erdemli-‹skenderun aras›n-

daki yerüstü araflt›rmalar›ndan bilinen fiamfl›, Tarmil, Ta- tarl› ve yak›n zamanlara kadar yanl›fll›kla Kilikya’n›n en bat›s›nda yer alan höyük olarak bilinen Tömükkale13hö-

yüklerinden toplanan seramik parçalar›n›n da gösterdi¤i gibi, Neolitik insanlar buralarda köy tipi yerleflim yerleri kurmufllar, çiftçilik ve hayvanc›l›kla u¤raflmaya bafllam›fl- lard›r. Ne var ki höyüklerin en alt›nda kalan bu kültür ta- bakalar› çok s›n›rl› alanlarda kaz›labildi¤inden, bu konu- daki bilgilerimiz yetersiz kalmaktad›r. Keza bölgenin ba- t›s›nda, Silifke Kalesi eteklerinde de Neolitik yerleflim ol- du¤u san›lmaktad›r. Göksu Deltas›’nda bulunan ve her- gün giderek yok olan höyükler ise, bu aç›dan henüz de- ¤erlendirilmemifltir.

Neolitik devir insanlar›n›n tan›yamayaca¤› kadar flekli de¤ifltirilen ve kirletilen So¤uksu-Müftü Deresi Mersin içinde denize dökülmek üzere (A. Ünal).

Ancak bölgede en yo¤un iskan Neolitik dönemi izle- yen Kalkolitik Ça¤ ve Eski Tunç Ça¤›’nda bafllar. Bu ça¤- lara tarihlenen Oval›k Kilikya’da bulunan say›s›z höyük- lere, son y›llarda Silifke Kalesi eteklerindeki prehistorik yerleflim, Göksu Deltas›’nda Sar›calar, Olukbafl› Köyü ya- k›nlar›nda Tekirköy ve Gülümpafla höyükleri ile Mut gü- neyinde ve civar›ndaki Orta Göksu Vadisi’nde oluflan kü- çük ovac›kta yap›lmas› planlanan, ama flu s›ralarda iptal edildi¤i anlafl›lan Kayraktepe Baraj› alt›nda kalacak Akte- pe, Çingantepe, Kilisetepe (Maltepe) ve Örentepe höyük- leri de eklenmifltir. Bunlardan Kilisetepe’n›n kaz›s› yap›l- m›flsa da, bafllang›çta beklenen umutlar› yerine getireme- mifltir. Mut ile Karaman aras›nda yap›lan yerüstü araflt›r- malar›nda ise erken dönemlerle ilgili flu ana kadar bir tek yerleflme yeri (ETÇ’ye ait Çömlek Tepe teras yerleflmesi) tespit edilmifltir.14

Mersin Yümüktepe15ve Tarsus Gözlükule16bölge-

nin en eski ve en ayr›nt›l› araflt›r›lm›fl höyükleridir. Kilik- ya prehistoryas›yla ilgili en de¤erli bilgileri verirler ve bir- birlerini tamamlar niteliktedirler. Yani birinde eksik olan kültür tabakas› di¤erinde bulunur.

1936-1940, 1946-1947 y›llar›nda J. Garstang bafl- kanl›¤›nda genifl bir ekip taraf›ndan sistematik flekilde ka- z›lan Mersin-Yümüktepe bugün dahi bölgenin iskan ta-

rihiyle ilgili temel bilgileri verir. Yümüktepe en genifl ye- rinde 200 m çap›nda, 25 m yüksekli¤inde bir höyüktür. Garstang’›n kaz›lar›nda yaklafl›k olarak 1500 m2lik bir

alan kaz›labilmifltir ki, bu da toplam yerleflim alan›n›n sa- dece %3’üne tekabül eder. Daha ilk kaz›larda toplam XXXIII arkeolojik tabaka tespit edilmifltir ancak yeni dö- nem kaz›lar›nda bu tabakalar› iki misline ç›karma çabala- r›n›n ilk yap›lan kaz›lar›n de¤erinden hiç birfley kaybet- tirmeyece¤i aç›kça ortadad›r.17Buna karfl›n Roma, Lecce

ve ‹stanbul Üniversiteleri’nin koordinesiz bir flekilde 1993’ten beri yapmakta olduklar› kaz›lardan, daha erken dönemlere a¤›rl›k veren ‹talyan üyelerin gayretli çal›flma- lar› d›fl›nda, flimdiye dek Garstang kaz›lar›ndan al›nan so- nuçlar› tamamlayacak veya de¤ifltirecek hiçbir yeni bul- gu elde edilmemifltir. Nitekim 1999 y›l› kaz› çal›flmala- r›yla ilgili olarak sunulan sadece iki sayfal›k “ilmi” rapo- run okunmas› bile, çal›flmalar›n ne kadar yüzeyde ve so- nuçsuz kald›¤›n› kan›tlar.18Hatta baz› makale bafll›kla-

r›nda “Çevre Araflt›rmalar›” bulundu¤u halde, çevreye dönük olarak tek sat›rl›k bir kay›t olmad›¤› üzülerek göz- lenmektedir. Böylece 2000 y›l›nda hiçbir sonuç elde et- meden ‹stanbul Üniversitesi kaz›lardan çekilmifltir. Ama yine de kaz›larda sadece Neolitik dönemle ilgilenen ka- z›n›n Roma kanad›n›n, Yümüktepe yerleflimlerinin tüm

dönemlerde höyü¤ün tüm alanlar›n› kapsamad›¤›n› göz- lemifl olmas›, büyük bir kefliftir. Buna göre, Neolitik De- virde kurulan ve kuzeyde geliflen höyük Kalkolitik Ça¤’›n sonunda terk edilmifl ve Eski Tunç Ça¤›’nda insanlar yer- leflimlerini hemen güneydeki alana kayd›rm›fllard›r. ‹flte J. Garstang’›n a盤a ç›kard›¤› kent kap›s› ve Hititler döne- mine tarihlemek istedi¤i kent surlar›, asl›nda höyü¤ün bu kuzey k›sm›n› oluflturmaktad›r.19fiimdi e¤er “Hitit” a¤›r-

l›kl› oldu¤u lanse edilen ‹stanbul Üniversitesi’nin yönet- ti¤i kaz›lar bu kesimde yo¤unlaflt›r›lm›fl olsayd›, kaz›lar- dan çok daha olumlu sonuçlar elde edilebilirdi. Ayn› za- manda bir çok spekülasyonlara da neden olan, Yümükte- pe ve tüm bölgenin M.Ö. II. biny›l ve özellikle Hititlerle olan iliflkisi çok daha net bir flekilde a盤a ç›km›fl olurdu. Nitekim 2003’te yürütülen kaz›lar bu alana kayd›r›lm›fl- t›r. Hitit yaz›l› kaynaklar› dikkatle incelendi¤inde, bu sur duvarlar›n› durup dururken I. Hattusili’ye atfetmenin20

hiçbir anlam›n›n olmad›¤› görülür.21Çünkü Hattusili da-

hil Eski Hitit Ça¤›’nda hiçbir Hitit kral› Kizzuwatna’ya gelmemifltir.

Yümüktepe Neoliti¤i,Anadolu’da ilk keflfedilen yer- leflim yeridir. Buradaki Neolitik yerleflimi ilk kuruldu- ¤unda, Müftü Deresi veya So¤uksu olarak adland›r›lan, Efrenk Deresi olarak sular›n› F›nd›kp›nar› yaylas›ndaki Baflp›nar ve fiadiye bölgelerinden toplayan, bir ara K›z›l- dere ismiyle akan çay›n denize döküldü¤ü yerden yakla- fl›k 2 km içeride ve bu suyun sol taraf›nda, yani do¤usun- da bulunan Yümüktepe Höyük’te yer alan küçük bir köy- dü. Yaklafl›k bin y›l sürdü¤ü tahmin edilen yerleflimin hal- k› tar›m ve hayvanc›l›kla u¤rafl›yordu. Az say›da ele ge- çen mimari kal›nt›lar, seramik ve en baflta obsidyen ol- mak üzere di¤er küçük buluntular göz önünde bulundu- ruldu¤unda, Çatalhöyük baflta olmak üzere di¤er Orta Anadolu ve Güneydo¤u Anadolu’nun Neolitik merkez- leriyle karfl›laflt›r›lamayacak kadar önemsiz ve az geliflmifl bir taflra yerleflimi özelliklerini tafl›maktad›r.

Bununla birlikte höyükte Neolitik yerleflmenin kaz›- labildi¤i dar alanda Erken, Orta ve Geç Neolitik olmak üzere üç ayr› geliflme evresi gözlenebilmifltir. Analizler sonucu Orta Anadolu’daki Melendiz, Nenezi Da¤›, Göl- lüda¤ ve Kömürcü bölgelerinden getirildi¤i kan›tlanan obsidyen ithali d›fl›nda Yümüktepe Neoliti¤i’nin Orta Anadolu Neoliti¤i ile hiçbir iliflkisinin olmamas›, Çuku- rova Kültürlerinin daha sonraki devirlerde de oldu¤u gi- bi Yak›n Do¤u Kültürleri içinde yer alm›fl ve bu kültürler- le etkileflim göstermifl olmas›nda aranmal›d›r.22Deniz

kenar›nda olmas› ve Yak›n Do¤u Neolitik merkezleriyle Anadolu aras›nda teorik olarak da olsa arac›l›k yapmas› bak›m›ndan önemlidir. Ne var ki, obsidyen d›fl›nda, d›fl ticaretin yap›ld›¤›na ve bölgeler aras› mal takas›na dair hiçbir iz bulunmam›flt›r.

Jeolog Bruno Marcolongo’nun gözlemlerine göre Müf- tü Deresi o zamanlar yerleflim alan›n hemen do¤usundan ak›yordu. Bu dere, yata¤›n› çok sonralar› de¤ifltirmifl ve

bugün de oldu¤u gibi höyü¤ün bat› taraf›ndan akm›flt›r. Ancak ne yaz›k ki günümüzde eski berrak sular›n yerine la¤›m at›klar› akmaktad›r! Nereden geldi¤i bilinmeyen la- ¤›m sular›, höyü¤ün bat›s›ndaki su borular›ndan dereye kar›flmaktad›r. Kent o zamanlar deniz kenar›na daha da yak›n konumdayd›. Deniz ulafl›m›n›n o ça¤larda önemli olmad›¤› göz önünde tutuldu¤unda, Mersin’deki bu yer- leflimin önemli bir kara yolu üzerinde yer ald›¤› düflünü- lebilir. Bu yol da olas›l›kla, do¤udan Adana istikameti ve Tarsus üzerinden gelip buradan daha bat›ya, Silifke’ye, oradan da Göksu Vadisi, K›robas›, Kilisetepe, Mut ve Ka- raman üzerinden Orta Anadolu ve Çatalhöyük, Canha- san ve Beyflehir havzas›ndaki Neolitik kültür merkezle- riyle ba¤lan›yordu. Di¤er bir ba¤lant› da Gülek Geçidi üze- rinden veya Toros Da¤lar›’ndan Aksaray yak›nlar›ndaki Afl›kl› Neolitik kültür merkeziyle yap›l›yor olmal›yd› ve Orta Anadolu obsidyeninin getirildi¤i yol da buras›yd›. Do¤u Anadolu’daki Neolitik merkezlerle ba¤lant›s› hak- k›nda flimdilik herhangi bir ipucu yoktur.

Bugüne kadar elde edilen verilere göre Mersin Neoli- ti¤i Yümüktepe’de 12 tabakadan oluflan ve oldukça yo- ¤un say›labilecek 9 m’lik bir kal›nt›yla temsil edilmekte-

Yümüktepe’den Neolitik devir çakmak tafl› ve obsidyen aletler (I. Caneva).

dir. Bu kültür, Erken (XXXIII-XXVII. tabakalar) ve Geç Neolitik (XXVI.-XXV. tabakalar) olmak üzere ikiye ayr›- l›r. Radiokarbon tarihlemesi, en eski yerleflimin mutlak olarak yaklafl›k M.Ö. 8000 tarihini vermifltir ki, bu da afla- ¤› yukar› baflta Çatalhöyük ile temsil edilen ‹ç Anadolu Neoliti¤i’nin kronolojisine tekabül eder.

Mersin’in Neolitik insanlar› evlerini, So¤uksu yata- ¤›nda bolca bulunan yontulmam›fl yuvarlak moloz tafllar- dan (kayrak) yapm›fllard›r. Duvar kal›nl›klar› 50-60 cm aras›ndad›r. Ev tabanlar›na mesken içinde yak›lan ateflle- rin külleri at›lm›flt›r. Küçük buluntular aras›nda elde ya- p›lan monochrom veya boyal› seramik çeflitleri, volkanik cam tafl›ndan (obsidyen) ve nadiren çakmaktafl›ndan (si-

lex) yap›lm›fl aletler ço¤unluktad›r. Bu aletler aras›nda av

ve savafl aletleri hançer, m›zrak ve ok uçlar› bulunur. Bu- nun yan›nda P.T.’tan yap›lm›fl a¤›rflaklar›n da bulunma- s›, insanlar›n dokumay› ve deriden eflya ve giysileri biz- lerle dikmesini bildiklerini kan›tlar. Monochrom veya bo- yal› olarak karfl›m›za ç›kan serami¤in tek renklileri ara- s›nda siyah, gri veya kahverengi ço¤unlukta olup, baz›la- r› perdahlanm›flt›r. Kaplar›n boyun altlar› midye kabuk- lar›yla yap›ld›¤› anlafl›lan insize motiflerle süslüdür. Ba- z›lar›nda ise t›rnaklar›n kile bat›r›lmas› suretiyle süsleme yap›lm›flt›r. XXV. tabakada bir ev taban›n›n alt›na, yan›- na mezar eflyalar› b›rak›larak hocker fleklinde gömülü ola- rak bulunan bir ceset, ölülerin ev içine gömülmesi gele- ne¤i ile ilgili fikir vermektedir.

Mersin’de Neolitik Ça¤’dan Kalkolitik Ça¤’a geçifli iz- lemek oldukça zordur. Kalkolitik Ça¤ da Erken (XXIII.- XX. tabakalar), Orta (XIX.-XVII. tabakalar) ve Geç Kal- kolitik (XV.-XIIB tabakalar) olmak üzere üç evrede ince- lenmektedir. J.Garstang’›n Protokalkolitik dedi¤i en er- ken safhan›n, Neolitik kültürün bir nevi devam› olmas› muhtemeldir. Madenin çok az bilindi¤i bu ça¤da, aletler ve kullan›lan günlük eflyalarda kayda de¤er bir geliflme

yok gibidir. Kaz›n›n yap›ld›¤› yer o zamanki köyün kena- r›nda yer ald›¤›ndan, Yümüktepe Erken Kalkoliti¤e ait ev temelleri bulunamam›flt›r. ‹nce ve dikdörtgen fleklinde- ki oldukça genifl duvarlardan oluflan yap›lar› hafirler ko- yun a¤›llar› olarak yorumlam›fllard›r. Duvarlar›n yer yer 2 m’ye kadar korunmufl olmas›, yap› tekni¤inin oldukça geliflmifl oldu¤una iflaret eder. Bu duvarlar aras›nda yer alan yuvarlak yap›lar ise, zahire depolar› olarak yorum- lanm›flt›r. Bundan sonraki safhada tafl temeller üzerine kerpiçlerle örülmüfl sa¤lam duvarl› evlerle karfl›lafl›yoruz. Duvarlar›n iç yüzeyleri s›vanm›flt›r. Bu safhada art›k az miktarda olmakla beraber bak›r eritilerek basit i¤ne, kes- ki aleti ve baltac›klar yap›labiliyordu. Seramikler, Mezo- potamya ve özellikle Hassuna ve Tel Halaf örneklerinden etkilenerek art›k boyanarak süslenmeye bafllanm›flt›. Son y›llarda Yukar› F›rat bölgesinde yap›lan arkeolojik arafl- t›rmalar, Uruklu tüccarlar›n oralara gelerek ticaret kolo- nileri kurduklar›n› göstermifltir.23Çukurova’ya ise bu il-

ginin gösterilmemesi ilginçtir. Belki de bu ilgisizli¤in ar- kas›nda daha önce söyledi¤imiz gibi bölgenin batakl›k ve afl›r› oval›k olmas›yla maden kaynaklar›n›n henüz üreti- me geçmemifl olmas› yat›yordu. Afla¤›da görece¤imiz gi- bi ayn› ilgisizlik, eski Assur Ticaret Kolonileri Ça¤›’nda da devam edecektir.

Tar›m ve hayvanc›l›kla u¤raflarak yüzy›llar boyu bar›fl içinde yaflayan Yümüktepe sakinlerinin aniden bir tehdit ve sald›r› ile karfl› karfl›ya kald›¤› anlafl›l›yordu. Köy nere- den geldikleri bilinmeyen düflman sald›r›lar›na u¤ram›fl ve ç›kan bir yang›nla tahrip edilmifltir. Bu iflgaller içinde özellikle Orta Kalkolitik dönemde olan› çok tahripkar ol-

Mersin Arkeoloji Müzesi’nde Mersin-Yümüktepe bileflik kaplar› (A. Ünal)

mufltur. Bu iflgalden ders alan köy sakinleri yerleflim ye- rini, kerpiçten yap›lm›fl yaklafl›k 1.5 m kal›nl›¤›nda ve do- ¤al olarak yüksekli¤inin ne kadar oldu¤unu kestiremedi- ¤imiz sur duvarlar›yla çevirmifllerdir. Böylece koyun a¤›l- lar› ve zahire silolar› da art›k duvarlar›n d›fl›nda kal›yor, insanlar dar köy surlar› içine s›k›fl›yorlard›. Kaz›lar s›ra- s›nda bu kalenin kap›lar›ndan bir tanesi de tespit edilmifl- tir. Savunma tesislerinin yap›lmas›yla, flimdiye dek tar›m ve hayvanc›l›kla u¤raflan toplumun içinde art›k hem kö- yü savunacak, hem de gerekti¤inde sald›r›lara geçebilecek bir de askeri aristoktasi ortaya ç›kacakt›. Evlerden birinin köflesinde savunma ve sald›r› silah› olarak kullan›lan çok say›da yumurta büyüklü¤ünde tafl ve piflmifl topraktan sapan tafllar› ele geçmifltir. ‹flgal ve yang›ndan alelacele ka- çan insanlar her fleylerini evlerinde oldu¤u gibi b›rakm›fl olduklar›ndan ev eflyalar›n›n tam bir envanteri elimize geçmifltir. Buna göre bir Kalkolitik evin standart eflyalar› aras›nda, odan›n ortas›nda duran ve gerek ›s›nmada ve gerekse yemek piflirmede kullan›lan bir ocak, alt k›s›mla- r› zemin üzerine yerlefltirilmifl ö¤ütme tafllar›, çeflitli boy ve flekillerde kap kacak ve odan›n köflesinde bir tah›l de- posu bulunmaktayd›. En çok sevilen kaplar aras›nda Yü- müktepe’ye özgü su kaba¤› fleklindeki testiler vard›r. Oda- n›n önündeki avluda a¤aç kaz›k çukurlar› bulunmufltur. Bundan da avlular›n basit bir çat›yla veya “gölgelik”le ka- pat›ld›¤› anlafl›lmaktad›r. “Askeri komutan›n malikanesi” oldu¤u tahmin edilen evlerden biri, üç büyük odadan oluflmaktayd› ve içinde büyük kubbeli bir ekmek f›r›n› da vard›. Geç Kalkolitik safhada köy sakinleri en az›ndan iki

kez surlar› yenilemifllerdir. Ancak sonraki devirlerde ya- p›lan yuvarlak tah›l çukurlar› köyün kaz›lan bu kesimin- de her taraf› delik deflik etti¤inden, sur ve yerleflimin özel- liklerini detayl›ca araflt›rma olana¤› olmam›flt›r.

Mersin Kalkoliti¤inde ele geçen aletlerin listesi flöyledir: a. Kemikten aletler: i¤ne fleklinde tutturucu, bilezik, kulp veya saplar, i¤ne, spatula, a¤›rflak, kafl›k, sivri delici- ler.

b. Tunç ve bak›rdan yap›lan aletler: olta, i¤ne, mühür, aletler, silahlar, bilyalar, yatak modeli, koniler, a¤›rflaklar, kirman, kafl›k, t›paç, ocak altl›klar›, saçaya¤›.

c. Boynuz, çakmaktafl›, volkan tafl› ve midye kabu¤un- dan yap›lan aletler: mekik, yonga ve çipalar, boncuklar, bal›k oltalar›, palet, pandantif, bilyalar (toplar), kase, bi- lezik, baltac›klar, ö¤ütme tafllar›, dokuma a¤›rl›klar›, to- puz bafllar›, dibekler, mühürler, perdah tafllar›, ask›lar, ma- kara, spatula, a¤›rl›klar, silahlar.

Arkeobotanik analizler, Yümüktepe’de alt› ve iki s›ra- l› arpan›n en çok üretilen ve dolay›s›yla en fazla tüketilen tah›l oldu¤unu göstermifltir.

Daha önce de bahsedildi¤i gibi, bak›r›n izabe tekni¤i kullan›larak tarihte ilk kez Mersin’de elde edilerek kulla- n›ld›¤› öne sürülmüfltür. Buna göre Mersin Yümükte- pe’nin XVI. tabakas› (M.Ö. 5000) maden bak›m›ndan dünyan›n ilk metal aletlerini üretmifllerdir. Bu aletler ara- s›nda bak›rdan dökme tekni¤iyle yap›lm›fl iki adet keskin balta ve 5 adet rulo bafll› i¤ne bulunmaktad›r ve bunlar

daha sonra çekiçlenerek son flekillerini alm›fllard›r. Bak›r ise, cevherden izabe yoluyla elde edilmifltir. Çal›flman›n sonuçlar›na göre bu tekni¤in Anadolu’da ilk kez Mersin’de kullan›m›n›n belgelenmifl oldu¤u iddia edilmifltir.24

Mersin bölgesinde Yümüktepe ve Tarsus d›fl›ndaki Kalkolitik yerleflmeler aras›nda, Çavufllu, Hac›bozan, Na- carl›, Silifke ve T›rm›l da bulunmaktad›r.25

Mersin Yümüktepe yerleflimi Kalkolitik Ça¤’›n sonla- r›nda aniden bitmektedir. Bak›r Ça¤› veya Tunç Ça¤›’na geçifl devri olarak vas›fland›r›lan XIIA tabakas›nda 6.60 m kal›nl›¤›ndaki tabakada kerpiçten baz› evler kaz›lm›fl- t›r. Bulunan seramikler siyah veya siyah-gri renklerde olup, baz›lar›nda içleri beyaz bir madde ile doldurulmufl olan geometrik zikzak motifler bulunmaktad›r (incrus-

tation). Lale fleklindeki kaplar ve meyvelikler de çok say›-

da ele geçmifltir.

III. Eski Tunç Ça¤›’nda Çukurova ve