• Sonuç bulunamadı

III. Çukurova’n›n Tarihi Co¤rafyas›

3. M.Ö I Biny›lda Kilikya’n›n S›n›rlar›

M.Ö. II. biny›lda Kizzuwatna ve M.Ö. I. biny›lda Ki- likya bölgesi, günümüz Çukurova’s›n›n aksine, mutlak surette çok daha genifl yaklafl›k 40.000 km2’lik bir co¤ra-

fî alan› kapsamaktayd›. Bat›da, Pamfilya’n›n do¤uda bit- ti¤i yerde, Manavgat-Anamur aras›ndaki bölgede bafll›yor

ve antik yazarlar›n Myriandus (‹skenderun yak›nlar›) ve- ya ‹ssos Körfezi dedikleri ‹skenderun Körfezi’nin (Issikos

Kolpos) do¤usundaki Kilikiai Pylai’ye kadar uzanan çok

genifl bir bölgeye yay›l›yordu. Hatta baflkaca görüfllere gö- re bat›daki s›n›rlar› ta Korakesion (Coracesium, Alanya),239

Melas Irma¤›240veya Selinus’a (Gazipafla) kadar uzan›-

yordu.241Do¤u s›n›r›n›n ise Hatay bölgesindeki Kap Rho-

sus’a (modern Ak›nc›, Arsuz, Ra’s al-H›nz›r, Domuz Bur-

nu) kadar uzand›¤› söylenmektedir.242Böylece bat›dan

do¤uya Kilikya sahillerinin uzunlu¤u 520 km’ye ulafl- maktad›r ki, bu da küçümsenemeyecek bir mesafedir.

Kilikya’n›n sahil kesimindeki bat›-do¤u s›n›rlar›n›n böylece kaba taslak da olsa belli olmas›na karfl›n, kuzey istikametindeki s›n›rlar›n›n nerelerde bitti¤i kesin de¤il- dir. Unutmamak laz›md›r ki, Strabo Kilikya’da sahil ke- siminden 70 km daha içerilerde olan hiçbir kent ad› zik- retmez.243Bundan dolay›, bu s›n›rlar›n da¤larla, yani ku-

zeyde Toros, do¤uda ise Amanoslarla belirlenmifl olmas› gayet tabiidir.244Kesin s›n›rlar özellikle kuzeybat›da, Pi-

sidia bölgesinde daha da belirsiz bir durum al›yordu. Ör- ne¤in genellikle Pisidia’ya konan Cotenna, Etenna ve Ery- mna gibi kentlerin hangi co¤rafi bölge içinde olduklar› pek bilinmez. Ama Güzelsu (Sulles) yukar›lar›nda do¤u- ya do¤ru uzanan s›rt›n Pisidia ile Tracheia aras›ndaki s›- n›r› oluflturdu¤u tahmin edilmektedir.245Orta kesimler-

de ise s›n›r› Geyik Da¤lar› yak›nlar›nda ‹sauria toprakla- r› oluflturuyordu. ‹sauria’n›n iki önemli kenti Eski ve Ye- ni Isaura (Isaura Vetus, Isaura Nova) Lycaonia topraklar› içinde kalmaktayd›. Bu s›n›rlar daha önce de belirtti¤imiz gibi, askeri, politik ve ekonomik flartlara ba¤l› olarak za- man içinde de¤iflmifl, bazen ta Kappadokya’n›n içlerine kadar girmifl246ve hatta Herodotos’a göre F›rat Nehri’nin

yukar› k›s›mlar› Kilikya ile s›n›r› oluflturmufltu.247Bu da

afla¤› yukar› Kappadokya s›n›rlar›na tekabül edebilir. Ge- ne Herodotos’a göre (I 72) K›z›l›rmak Kilikyal›lar’›n ül- kesinden geçmekteydi. E¤er bu durum onun bilgisizli- ¤inden kaynaklanm›yorsa, demek ki Kilikya zaman za- man Kayseri’nin kuzeyine kadar yay›l›yordu.

Hakikaten Kapadokya ile Kilikya aras›ndaki s›n›rlar› kesin olarak belirlemek imkans›zd›r. Bu bölgede Toros Da¤lar›’n›n s›rt› s›n›r oluflturmufl olmal›d›r. Ama Gülek Bo¤az›’n›n do¤usunda da¤ silsileleri artt›¤›ndan, s›n›r› be- lirlemek daha da zordurlafl›r.248Geçitte ele geçen bir ya-

z›t oroi Kilikon yazarken, Göksun’un güneyindeki Maz- gac Beli’ndeki bir kaya yaz›t› bir bistum’un s›n›r›n› olufl- turmaktayd›.

d. Kizzuwatna-Kilikya’n›n Nüfusu ve Etnik Yap›s›

Yerli Kizzuwatna halk› ve bölgenin en eski yerleflim tarihi hakk›ndaki bilgiler yetersiz olmakla birlikte yer, fla- h›s ve tanr› adlar›ndan hareketle, burada oturan yerli hal-

k›n en eski devirlerden itibaren kar›fl›k bir demografik ya- p›ya sahip oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Tafl devrinden bu ya- na bölgenin yerli halk› zaman içinde gerçekleflen göçler- le bugün de oldu¤u gibi birbiriyle kar›flm›flt›r. Bundan do- lay› Kizzuwatna’da biraz abart›larak da olsa “melez” bir kültürden söz edilebilir. Önemle vurgulayal›m ki, ›rkla- r›n kar›fl›m› daha ilk ça¤larda ortaya ç›km›flt›r. Özellikle M.Ö. III. biny›l›n ortalar›ndan itibaren as›l yerli halk ya- n›nda, üstün bir Hurri ço¤unlu¤u oluflmufl ve bunlara ay- n› dönemlerde Sami kavimlerinin göçleri eklenmifltir. Araflt›r›c›lar genel olarak Hurri-Anadolu (Luvi) sentezi üzerinde durmufllard›r.249Ama burada önemle belirte-

lim ki, baz› araflt›rmac›lar›n ideolojik aç›dan yapt›klar› gi- bi, Kizzuwatna’da mevcut toponimleri bile Pan-Semitik görüfl aç›s›ndan de¤erlendirerek, burada ta eskilerden be- ri Sami ço¤unluklu nüfusun hâkim oldu¤u sonucunu ç›- karmak çok yanl›flt›r.250Bölgenin tarihi ve ekonomik ola-

rak Suriye’ye aç›k olmas›,251bölge sakinlerinin etnik kim-

likleri hakk›nda çok fley ifade etmez.

Bat› Anadolu’daki Arzawa devletleri, Kuzey Anado- lu’daki Kaska kabileleri, Do¤u Anadolu’daki Azzi-Haya- sa, Güneydo¤u Anadolu’daki Ismerika ve Kargamis dev- letleriyle yap›lan devlet antlaflmalar›n›n aç›kça gösterdi- ¤i gibi, Hititler siyasi ve kültürel aç›dan dar anlamda Ana- dolu içindeki devletlerle hep Hitit dilinde antlaflmalar yaz- m›fllard›r. Baz› antlaflmalar›n Hititçe veya Akadca-Hitit- çe olmak üzere iki dilde yaz›lm›fl olmalar› bizi yan›ltma- mal›d›r. Çünkü burada Hattusa’daki devlet arflivlerinde kullan›lmak üzere yap›lm›fl çeviriler söz konusudur. Bu- na karfl›n, Anadolu d›fl›nda kalan di¤er bütün devletlerle (Suriye, Mezopotamya, M›s›r) yap›lan antlaflmalar, o de- virlerin lingua franca’s› olan Akadca (Babilce) dilinde ya- z›lm›flt›r. ‹flte Akadca yaz›lan bu devlet antlaflmalar› ara- s›nda Kizzuwatna antlaflmalar›n›n da bulunmas›n›n ta- rih ve kültür tarihi aç›s›ndan büyük önemi vard›r. Çün- kü bunlar, Kizzuwatna’n›n Orta Anadolu ve Hititler ile olan yo¤un siyasi ve kültürel iliflkilerine ra¤men ço¤un- lukla Hurri ve Mezopotamya etkisi alt›nda kalm›fl oldu- ¤unun, yani Sami üstünlü¤ünün aç›k kan›t›d›r.

Hitit metinlerinin verdi¤i bilgilere ve M.Ö. I. biny›l- dan kalma çok say›da Luvi Hiyeroglif, Fenikece ve Ara- mice yaz›ta göre buna ilaveten M.Ö. II. biny›l ortalar›n- dan itibaren Hititlerle yak›n akraba olan Luviler de bölge- ye yerleflmifllerdir. Ama araflt›rmalarda Kizzuwatna’daki c›l›z Luvi varl›¤› maalesef olabildi¤ince abart›lmaktad›r. Eski Assur Ticaret Kolonileri Ça¤›’ndan itibaren bölgede Luviler’in ço¤unlukta oldu¤u, bunun Hitit devleti y›k›l- d›ktan sonra bile devam etti¤i üzerinde durulur. Bu ara- da ba¤›ms›z olarak bir Hurri varl›¤›ndan ziyade, Hurro- Luvi birlikteli¤inden (symbiose) söz edilip durulur. Bir- çok Hurrice teknik ve kült terimlerinin Hititçe’ye, Luvi- ce vas›tas›yla girdi¤i öne sürülür. Luvice’deki datif-loka- tif veya direktif ekinin Hurrice direktif eki -ta’dan gelme oldu¤u, Luvice soyut isim türeten -hi’nin Hurrice aidiyet

eki -h(h)e’den geldi¤i öne sürülür. Sadece iki adet örnek- ten hareketle (nishinzi ve suntinnanzi) Hurrice sözcükle- rin Luvice çekimlerinin yap›ld›¤› üzerinde de durulur. Ayinlerde Hepat, Sausga, Ninanatta ve Nupatik gibi Hur- rice tanr›lara Luvice pasajlarla hitap edildi¤i belirtilir.252

Bir kez daha aç›kça belirtmek gerekir ki, Kizzuwatna’da yaflayan insanlar en eski devirlerden beri kar›fl›kt›r ve e¤er bunlar aras›nda bir ço¤unluk aranacaksa, bunlar›n Hurri- ler oldu¤u vurgulanmal›d›r. Ama Hurriler’in modern ›rk- lar aras›nda ahfad› olmad›¤›ndan, maalesef bunun aksi ya- p›lmakta ve her nedense birçok araflt›rmada Luvi üstün- lü¤ü253veya ideolojik aç›dan Sami üstünlü¤ü üzerinde

durulmaktad›r. Baz› araflt›rmalarda belirtildi¤i gibi, Hur- rice’nin Kizzuwatna’n›n do¤usunda, Luvice’nin ise bat›- s›nda konuflulmufl oldu¤unu iddia etmek ise ayr› bir tar- t›flma gerektirir.254Her iki dil unsurunun da birbiriyle

kar›flm›fl oldu¤unu en son anda ifade etmek de bu gerek- lili¤i ortadan kald›rmaz.255

Luviler t›pk› Hititler gibi Anadolu’ya çok az say›da göç etmifl olduklar›ndan, Kilikya’da bunca kavim aras›nda en

baflta Hurri ve Sami-Mezopotamya unsuru özellikle vur- gulanmal›d›r. Çünkü kültürel aç›dan Kizzuwatna Orta Anadolu ve Hititler’den ziyade, daha çok Mezopotam- ya’ya ba¤›ml›d›r. Kizzuwatna’n›n Hurrileflti¤i ça¤larda (M.Ö. II. biny›l) Hurriler yo¤un göçler sonucu güneye ka- yarak, çivi yaz›s›n› alarak ve Mezoptamya kültür camias› içine girerek zaten büyük çapta bir Mezopotamya kavmi olmufllard›. Bugün yaflayan kavimler aras›nda Hurriler’in ahfad› mevcut olmad›¤›ndan, Kilikya’da Hurri etkileri ve varl›¤› yeterince de¤erlendirilememektedir. Ama fluras› bir gerçektir ki, Sami kavimlerin tarihindeki devaml›l›k- tan dolay› tarih boyunca genel anlamda Arap-Sami ka- vimlerin buralarda hep ço¤unlu¤u oluflturduklar›, gerek yaz›tlarda, gerekse dil ve insanlar›n fizik yap›lar›nda ko- layca görülebilir.256Zaten Kilikya’n›n co¤rafyas› da bu-

na müsaittir. Çünkü kap›lar› hep Sami kavimlerin anava- tan› olan Arabistan’a, Mezopotamya’ya aç›kt›r. Bir baflka deyiflle Kilikya’ya Mezopotamya taraf›ndan ulaflmak, Or- ta Anadolu’dan ulaflmaktan daha kolayd›r. Bunun sonu- cu Hurriler’i de Mezopotamyal› sayd›¤›m›zda, Kilikya’n›n tarihinde en uzun süre Sami-Mezopotamya hegamonya- s› alt›nda kalm›fl oldu¤u, Hitit, Pers, Grek, Roma, Bizans ve Ermeni hâkimiyetlerinin ise buna nazaran daha k›sa oldu¤u görülür. Tabii bu hesap yap›l›rken konumuz d›fl› kalan ve çok iyi bildi¤imiz Türk hâkimiyeti dikkate al›n- mam›flt›r.

Mezopotamya kavimlerinin Kilikya’y› uzun süre el- lerinde tutmufl olmalar›n›n bir baflka sebebi ise stratejik- tir. Kilikya’y› elinde bulunduran bir güç her an Orta Ana- dolu’ya oradan Ege dünyas›na ve Avrupa’ya uzanabilir. Genel olarak M.Ö. 4. yüzy›la kadar Oval›k Kilikya hep Do¤u kültürleri etkisinde kal›rken,257Tafll›k Kilikya’da-

ki kentlerde Grek kültürü hâkim olmufltur.258Ancak bu

Sami etkilerine ra¤men baz› ideologlar›n iddia ettikleri gibi Kilikya Kenan Ülkesi’nin bir parças› de¤ildi, ama Ki- likya’daki Sami varl›¤› üzerinde duran kimseler her ne- dense baltay› hep ‹branilerle yak›n akraba olan Kuzeyba- t› Semitik kavimlere yontmaktad›rlar.

Ortaça¤larda as›rlarca süren ve ülke nüfusunun boflal- mas›na, kentlerin terk edilmesine ve demografik yap›n›n tamamen alt üst olmas›na neden olan Arap-Bizans çat›fl- malar›, Kilikya nüfusunun günümüze kadar devam eden yap›laflmas›nda önemli bir etken olmufltur. 965’te baflla- yan Bizans reconquista’s› (yeniden iflgal etme) buradaki tüm Arap-Müslüman nüfusu ya sindirmifl ya da öldür- müfltür. Örnek olarak Misis’te bir gecede 4000 Arap tüc- car öldürülmüfltür. Toplam nüfusla orant›ya vuruldu¤un- da bu durum etnik temizlikten de öte bir vahfletti. Bizans- l›lar bu katliamdan piflmanl›k duydular, çünkü bölgede üretim yapacak insan kalmam›flt›. Bundan dolay› Bizans, Arap, Grek, Türk, Suriyeli ve Ermenilerden oluflan kar›- fl›k nüfüsa ek olarak, kendi yok ettikleri bu nüfus bofllu- ¤unu doldurmak u¤runa bulabildikleri her kavmi bura- lara yerlefltirmifllerdi. Bunlar aras›nda Slavlar ve Hintliler

de vard›. Kilikya Türkler taraf›ndan iflgal edilmeye bafl- land›ktan sonra burada Türk nüfus tüm ça¤larda sürekli olarak ço¤unlu¤u oluflturmufltur. 19. yüzy›l›n ortalar›n- da bölgeyi gezmifl olan ve her fleye H›ristiyanlar aç›s›n- dan bakan bir araflt›rmac›n›n verdi¤i rakamlara bakt›¤›- m›zda bile Türklerin ço¤unlukta oldu¤u görülür. Buna göre bölgede 98 bin Türk ve Türkmen’e karfl›n sadece 2 bin Yahudi, 4 bin Grek, 12 bin Ermeni, 20 bin Kürt, 16 bin Arap ve 116 Frenk vard›r.259

Osmanl›lar öncesi devirlerle ilgili olarak bölgenin nü- fusu hakk›ndaki bilgilerimiz zaten çok eksiktir. Osman- l›lar›n say›mlar›na göre Adana eyaletinin nüfusu yakla- fl›k 150.000’dir. Bu rakam› az bulanlar, onu iki kat›na ka- dar ç›karma e¤ilimindedirler.260

e. Kizzuwatna, Adana, Tarsus ve Kilikya Adlar› Aras›ndaki ‹liflkiler

Afla¤›da verilecek afl›r› kuflku, titizlik ve ilmi do¤ru- luktan kaynaklanan genifl kapsaml› bilgiler, pek çok kifli- nin kula¤›na hofl gelmeyecek say›s›z itiraz› ortaya koya- cakt›r. Bu itirazlardan da anlafl›laca¤› üzere Çukurova’n›n uzun geçmiflinin ancak çok sonlar›nda bölgeye kolonist ya da iflgalci olarak gelen az say›daki Grek ve Semitik (Ara- mi) unsurlardan yola ç›karak Philhellen ve Tevrat taraf- tar› araflt›rmac›lar›n devreye soktuklar› efsaneler ve yalan yanl›fl bilgilerle, bölgenin tarih ve co¤rafyas› kelimenin tam anlam›yla kirletilmifltir. Bana Nisan 2005’te internet üzerinden gelen haberlere göre, Bat› Sami dillerinde ya- z›lm›fl bir çok yaz›t›n sahte olabilece¤inin tart›fl›lm›fl ol- du¤u ve bölgemizin Semitik dilleriyle ilgili araflt›rmala- r›yla tan›nan A. Lemaire’in bu tür tart›flmalara fliddetle karfl› ç›kt›¤› belirtiliyordu. Maalesef peflinen söylemek la- z›md›r ki, Homeros, Herodotos ve Ahdi Atik (Tevrat) kar- fl›s›nda tarihi gerçeklerin tan›nma veya kabul edilme flan- s› çok azd›r. Engellerin en bafl›nda, ileride daha ayr›nt›l› bir flekilde aç›klayaca¤›m›z gibi, ekonomik ve politik ç›- karlar› yüzünden kendilerine bir soy, bir ata kent arayan sonraki Grek kentleriyle ilgili kurulufl efsanelerinin mo- dern araflt›rmac›lar taraf›ndan oldu¤u gibi kabul edilme- si veya yanl›fl yorumlanmas› gelir. Buna Kuzeybat› Semi- tik kavimlerin yeni yay›lma alanlar› aramalar› da eklenin- ce, ifl daha da karmafl›k bir durum al›r. Greklere sonradan Hintavrupa kökenli Hititler ve ‹ran as›ll› Ari kavimlerle ilgili olarak türetilen nice uydurma, keyfi ve aldatmaca- larla dolu etimolojiler ve tarihi olgular da eklenmifltir. Uzun süreden beri devam etmekte olan ve günümüzde de tüm ac›mas›zl›¤›yla devam eden tarih ve kültür sömü- rüsünün bir parças›n› oluflturan bu hatalar› ay›klamak ba- zen çok zor olmakla birlikte, tarafs›z tarihçinin en önem- li görevlerinden biridir. Bu çal›flmada da bu görev yerine getirilecektir. Bu kolay bir ödev de¤ildir, tarihçiyi pole- mi¤in içine sokar ve ço¤u kez b›kk›nl›k ve öfke yarat›r.

Hem bilim çevrelerinde, hem de okuyucu üzerinde olum- suz etkiler yaratabilir. Burada suçlu olan, Sysiphus örne- ¤i galat› meflrular› yaratan devlere karfl› savaflmak zorun- da kalan tarihçi de¤il, yalan yanl›fl bilgilerle tarihi kirlet- mek suretiyle objektif tarihçiyi kuflkucu duruma sokan ba¤naz araflt›rmac›lard›r! Özellikle son y›llarda hassasi- yetle üzerinde durdu¤umuz kültür ve tarih sömürüsü ol- gusu bir anlamda, sahipsiz ve geçmifl kültürleri gelifligü- zel bir millete veya bir kültüre mal etmek demektir.261Bu

tür sömürü örnekleri art›k günümüzde Internet ve WEB sayfalar›n› da doldurmaktad›r. Keza Cilicia bafll›¤› alt›nda ‹nternet’e girdi¤inizde, linkler vas›tas›yla kendinizi bir- den bire Erivan’da bulursunuz ve Erivan ile Çukurova’n›n iliflkisi ne olabilir, diye sormaktan kendinizi al›koyamaz- s›n›z! Geçmifl kültürlerin sömürüsü S. Jones’un tabiriyle flöyledir: “The role of archaeology in the construction and

legitimation of collective cuntural identities is coming to be preceived as one of the most important issues in archa- eological theory and practice. Throughout the history of archaeology the material record has been attributed to par- ticular past peoples, and the desire to trace the genealogy of present peoples back to their imagined primordial pri- gins has played a significant role in the development of the discipline”.262

Bir co¤rafi terim olarak Çukurova M.Ö. II. biny›ldan günümüze dek çeflitli isimler alt›nda an›lagelmifltir. fiu ana kadar yaz›l› kaynaklarda belirlenebilen en eski ismi Kizzuwatna’d›r. Kizzuwatna ad› çeflitli arflivlerden gelen çivi yaz›l› metinlerde Kizzuwatna, Kizwatana, Kizzuat-

na, Kizwatna, Gizzuatna olarak yaz›lmaktad›r.263Luvi

Hiyeroglif yaz›s›yla264ise, afla¤›da ayr›nt›lar›n› verece¤i-

miz üzere, F›raktin’de Kizuwana, Emirgazi’de ise Ká-zu-

wa-na.ÜLKE olarak yaz›l›r.265Tüm bu grafik varyantlar-

Sar›z ‹mirza¤a köyü Kappadokia Comanas› arazisi içindedir ve yap›lar ile bir antik yolu bünyesinde bar›nd›r›r (K.S. Girginer).

dan en yayg›n olanlara dayan›larak ismin Kizwatna veya daha büyük bir olas›l›kla Kizzuwatna olarak telaffuz edil- di¤i tahmin edilebilir.266

Kizzuwatna yer ad›n›n etimolojik kökeni bir tak›m spekülasyonlara ve yanl›fl yorumlara konu olmufltur. Böl- genin hem ad›, hem tarihi ve hem de etnik kimli¤i, Hin- tavrupai (Hitit, Luvi, Grek, Pers) ve Sami (Fenike, Arami,

‹brani) sald›r›s› alt›ndad›r ve bu her iki ideolojik güç aman-

s›z bir yar›fl içerisindedir. Ama yukar›da de¤indi¤imiz gi- bi, bu ad›n kökeni mutlak surette M.Ö. III. biny›l›n son- lar›ndan itibaren Do¤u Anadolu ve Kuzey Mezopotam- ya’da, daha sonralar› da Çukurova’da konuflulmufl olan ve yaz›lan Hurrice’ye geri gitmektedir. Keza Hurri keli- me da¤arc›¤›nda Kizzuwatna’n›n ilk unsurunu an›msa- tan kizabuzzi, kizihhuru, kizza, kizzihi ve kizzum gibi çok say›da sözcük vard›r ve Kizzuwatna yer veya bölge ad› mutlaka bu sözcüklerin birinden türetilmedir. Hititçe kez-

wetnaz “suyun öte taraf›ndan” (Cis-Aquania, Cisaqui- num)267ile kesinlikle iliflkisi yoktur. Bu ba¤lant›, bu yer

ad›n›n Hititçe ve dolay›s›yla Hintavrupa kökenli oldu¤u- nu kan›tlayabilmek u¤runa dil kurallar› çok zorlanarak ve hatta çi¤nenerek yap›lm›fl bir etimolojidir. Kizzuwatna’n›n bir zamanlar “tafll› su” anlam›na gelen bir hydronym ol- du¤unu iddia etmek de bir o kadar büyük bir yanl›flt›r. Bu görüfle göre Kizzuwatna ad›n›n içinde Karya dilinde “tafl” anlam›na gelen kiz, gissa sakl› imifl!268Bir defa Kizzuwat-

na’n›n yerli halk› kendi ülkelerine Kizzuwatna dedikleri ça¤larda Hint-Avrupal› kavimler henüz oralara gelmifl de- ¤illerdi! Yoksa ne Hititçe’de, ne de Luvice’de bu tertiple yer isimleri türetilmemektedir ve türetilmesi de zaten lengüistik kurallara ayk›r›d›r. Hele hele kezwetenaz’›n II- I. Ramses’in Deniz Kavimleri listesinde sözünü etti¤i Kez- weden ile269hiçbir iliflkisi olamaz. ‹sim M›s›r Hiyeroglif

yaz›s›yla ise afla¤›daki gibi Kizzuwatna

ya da

fleklinde yaz›l›r.

Ayn› flekilde Oval›k Kilikya’n›n M.Ö. I. biny›ldaki ad› Que de Hurrice kökenli bir isimdir.270Ne yaz›k ki, Tar-

sus/Tarse yer ad› da ak›l almaz bir flekilde benzer spekü-

lasyonlarla yorumlanmak istenmifl, onun Hititçe’deki

UZUtarse-/tarsan/tarsna- “kafatas›” veya GIStarse- “ma-

sa” veya “sahne, podyum” sözcükleriyle k›yaslanmas› ge-

rekti¤i öne sürülmüfltür. Neyse ki Tarsus’un üzerinde ku- ruldu¤u zeminin masaya benzer bir taraf› yoktur! Bu gö- rüfl de bir o kadar mant›k d›fl›d›r ve bu yap›l›rken lengü- istik kaideler gözard› edilmifltir.271Bizansl› Stephanus’un

Tarsus’un eski ad›n›n Grekçe’de “kafatas›” anlam›na ge- len krania oldu¤unu yazmas›n›n272Tarsus = tarse- eflit-

lemesi için ne anlam› olabilir ki? Tevrat’ta geçen Tarflifl ad›n›n ‹berya (‹spanya) yar›madas›ndaki Tartessus’a m›, yoksa buradaki Tarsus’a m› tekabül etti¤i ise çok yersiz bir tart›flmad›r ve burada tamamlay›c› bilgi olarak sadece an›l- makla yetinilecektir.273Ayr›ca Geç/Yeni Assur kral› Asar-

haddon’un “Denizin ortas›ndaki krallar ve Yaman (Grek-

ler)” ile birlikte kendisine boyun e¤di¤ini yazd›¤› Tarsi-

si’nin de Tarsus olup olmad›¤› çok kuflkuludur.274Tarsos

ad›n›n Grekçe “sepet örgüsü” sözcü¤ünden geldi¤i sav› da yanl›flt›r.275Çünkü Grekler özellikle Ege ve Do¤u Akde-

niz dünyas›nda henüz yok iken Tarsus kenti Tarse ad›n› tafl›yordu ve üstelik Tarsus ekonomisinde sepetin hiçbir önemi yoktu. Anlafl›ld›¤› kadar›yla bu etimoloji de son- radan uydurulmufltur veya burada tesadüfi bir benzerlik söz konusudur.

Çok daha eski araflt›rmalarda Tarsus ad›n›n eski Ana- dolu tanr›s› Tarku veya Tarhunt’tan geldi¤i öne sürülmüfl ise de,276ayn› flekilde Tarsus Hitit-Hintavrupal› kavim-

lerin buraya gelmelerinden çok önceleri kurulmufl oldu- ¤undan, reddedilmesi gerekir.

19. ve 20. yüzy›l›n bafllar›nda hâkim olan görüfle göre Kilikya ad› Sami dillerindeki karko “kale”den gelmektey- di. Bu isim eleman› örne¤in Karkamifl yer ad›nda bile gö- rülmek isteniyordu. Hatta bu ad›n Aramice ve ‹branice

krk Kerek “kent”ten geldi¤ini öne sürenler de vard›.277

Bunlar›n d›fl›nda bizzat Çukurova’n›n klasik ça¤lardaki ad› olan Kilikya/Cilicia da yanl›fll›kla Grekçe ile iliflkiye geçirilmek istenmifl; onun Grek mitolojisinden kaynak- lanan cilix/kilix tafl›yla (kireç tafl›) iliflkisi oldu¤u öne sü- rülmüfltür. Bu mitolojiye göre Kilikya’n›n eponimi Kilix, Telephassa ve Agenor’un o¤ludur; babas› Agenor onu kar- deflleri Kadmus ve Phonix ve ye¤enleri Sarpedon ile bir- likte, Zeus’un Sidon’dan kaç›rd›¤› k›zkardeflleri Europa’y› (Avrupa) aray›p bulmas› için görevlendirmifltir. Kilix son- radan Kilikya’ya yerleflmifl ve bu topraklara kendi ad›n› vermifltir. Ancak kendisi çok despot ve gaddar bir hüküm- dar oldu¤undan ve tebalar›na sürekli iflkence ettirdi¤in-

Tufanbeyli Gala Tepe de yine Kuzey Kizzuwatna’n›n M.Ö. II. biny›l