• Sonuç bulunamadı

V. M.Ö II Binde Çukurova Tarihi: Kizzuwatna Krall›¤› ve Hititler Devri’nde

2. Ura’n›n Co¤rafi Konumu

Tarihi sadece anahatlar›yla bilinen bu çok önemli Ak- deniz liman kentinin b›rak›n kesin yeri, yaklafl›k olarak nerede oldu¤u bile maalesef henüz tespit edilememifltir. Bunun nedenleri metinlerin verdi¤i k›s›tl› bilgiler yan›n- da sahil kesimlerinin alüvyonlarla dolmas› nedeniyle an- tik limanlar›n kumullar alt›nda kalm›fl olmas›d›r.164Bu-

nun d›fl›nda, yap›lan jeolojik incelemeler Neolitik, Kal- kolitik ve Hititler Devri’nde Tarsus, Seyhan ve Ceyhan deltalar›n›n›n k›y› fleridinin, bugünkünden çok daha ku- zeyden, yani içerilerden geçti¤ini göstermifltir.165

Kappadokia Comanas›’n›n yerleflmelerinden birisi olan Kavak Tepe, fiar köyü (K.S. Girginer).

Son y›llarda genel e¤ilim Ura’y› Silifke’ye koyma yö- nündedir, ama oralardaki ça¤dafl yerleflime müsait höyük- ler166Ura’n›n lay›k oldu¤u önem ve konuma uygun de-

¤ildir. Onun için biz burada muhtemel bir yer olarak da- ha ziyade Mersin/Yümüktepe üzerinde duraca¤›z.167

19. yüzy›l araflt›rmac›lar›ndan baz›lar›, önceleri klasik devirlerle s›n›rl› kalan, ama sonradan Hititler Devri Ura’s› ile iliflkiye geçirilen Ura’y› Uzuncaburç’a 4 km mesafede- ki Ura (Olba) antik kentiyle eflitlemifllerdi. Türkçe U¤u- ralan ad›ndaki “u¤ur” sözcü¤ünün antik Ura’dan bozma oldu¤undan hareket ederek Antik ça¤larda genellikle Ol- ba olarak bilinen bu yerde Ura’y› bulduklar›n› zannetmifl- lerdi. ‹lk kez T. Bent’in yapm›fl oldu¤u bu hata168uzun

süre geçerli olmufl,169ancak çok sonralar› düzeltilebilmifl-

tir.170Bu eski görüfle göre Ura Olba’ya yerlefltirilirken,

sonradan Meydanc›kkale’ye konacak olan Kirsu da Mut/Claudiopolis’e veya Da¤pazar›/Koropissos’a yer- lefltirilmek istenmifltir. Ne var ki, bu hata hâlâ baz› yan›l- g›lara neden olabilmektedir. O zamanlar Urwa da deni- len Ura, Pirindu’nun baflkenti idi.171Ancak çok sonrala-

r›, Hitit Ura’s›n›n bir liman kenti olmas› gerekti¤i anlafl›l- d›ktan sonrad›r ki, bu tezden vazgeçilmifl, buna ilaveten Olba’da hiçbir flekilde M.Ö. II. biny›l yerleflim izleri mev- cut olmad›¤› da do¤ru olarak gözlenmifltir. Ura-Olba’da Hellenistik devirden öncelere tarihlenebilecek yerleflim izleri yoktur.172

Bu bozma yer ad›ndan hareketle tarihi co¤rafya arafl- t›rmalar›nda hâlâ ciddi hatalar yap›lmaktad›r. Bunlardan

baz›lar›na göre Ura çok say›da mahalle veya kentlerden oluflmakta ve kent s›n›rlar›n› aflan oldukça genifl bir alana yay›lmaktayd›. Bu yapmac›k genifllik, s›rf Hyria/Huria yer ad›n› yanl›fll›kla Holmoi, Olba ve Seleukeia için kullanan Stephanos Byzantios’a bir k›l›f haz›rlayabilmek ve her iki yer ad›n› da birbiriyle eflitleme amac›yla yap›lm›flt›r ve yan- l›flt›r. Hatta bir ad›m daha ileri gidilerek herhalde klasik ge- leneklerden hareketle deniz kenar›nda bir liman kenti olan Ura’n›n Korykos’da (K›zkalesi) aranmas› gerekti¤i ve ge- ne klasik gelene¤e göre flimdi güya Ura olan Korykos ve Olba aras›nda yer alan hinterland›n da Ura ad›yla an›ld›¤› öne sürülmüfltür.173Ura’y› Silifke yak›nlar›nda aramak is-

teyenler ise,174M.Ö. 5. yüzy›la tarihledikleri Ura olarak

seslendirdikleri Arami yaz›s›yla yaz›lm›fl ‘RH ad›na bas›l- m›fl sikkelerden hareket ederler. Sadece paleografik kriter- lere göre yap›lan bu yapmac›k ve keyfi seslendirmeden ç›- kar›lan sonuçlara175kuflku ile bakmak zorunday›z! Bu sik-

ke grubunu daha erken bir devre, yani M.Ö. 6. yüzy›l›n sonlar›na tarihlemek isteyenler de vard›r.176

Genel kan›ya göre Ura ‹skenderun Körfezi ile Ayd›n- c›k (Gilindire, Kelenderis) aras›ndaki genifl bölgede aran- mal›d›r. Bu kaba co¤rafi alan içersinde onu Yumurtal›k, Silifke ve Taflucu çevresindeki Göksu Deltas› ve Ayd›n- c›k’a koymak isteyen araflt›rmac›lar da vard›r. Orta Ana- dolu ile olan kolay ulafl›m› nedeniyle özellikle Silifke ya- k›nlar›ndaki Göksu Deltas› üzerinde uzun uzun durul- mufltur. Ancak belirtildi¤i gibi metinlerde kentin kesin yerini belirlemeye yarayacak ipuçlar› yoktur.

Kral II. Muwatalli’nin, baflkenti Tarhundassa’ya tafl›- mas›ndan sonra belki de Ura’n›n da içinde bulundu¤u co¤- rafi bölge Kizzuwatna’dan al›n›p, Tarhundassa Krall›¤› hudutlar› kapsam›na sokulmufltu. Ama ne Bronz tablet- te, ne de ba¤›ms›z Kizzuwatna krallar›yla yap›lan çok sa- y›da elimize geçen devlet antlaflmalar›nda Ura’n›n hangi devletin s›n›rlar› içinde bulundu¤una dair hiçbir kay›t yok- tur. Özellikle dikkat edilmesi gereken nokta, Tarhundas- sa krallar›yla yap›lan her iki antlaflmada da,177Ura’n›n ad›n›n geçmemesidir. Bu olumsuz bilgiden hareketle onun, Hitit ‹mparatorlu¤u topraklar› veya Hitit etki sa- has› içinde yer almas› gerekti¤ini savunanlar da vard›r.178

O zamanlar Hitit siyasi etkisi alt›nda olabilecek tek deniz k›y›s›n›n ancak Kizzuwatna sahillerinde yer almas› ge- rekti¤inden Ura’n›n Kizzuwatna’da, yani Oval›k Kilik- ya’da aranmas› gerekir. Ayr›ca Tarhundassa ile Kizzuwat- na/Hititler aras›ndaki s›n›r›n do¤uda Göksu Irma¤› Va- disi’ni izledi¤i do¤ru olarak gözlenmifltir.179Bu durum

dahi Ura’y› bu s›n›r›n daha do¤u kesimine, yani Tarhun- dassa hudutlar›n›n d›fl›na ve o zamanlar Hitit hâkimiye- tinde olan bir yerlere götürür. Tarhundassa-Kizzuwatna hududunun Lamas (Limonlu) Irma¤›’na kadar do¤uya uzand›¤›n› destekleyen ipuçlar› yoktur.180M.Ö. 13. yüz-

y›lda Kizzuwatna’n›n yeni kurulan Tarhundassa Krall›¤› hudutlar› içine dahil edildi¤i belirtilerek bir teori daha üretilmiflse de,181bunun inand›r›c› olmaktan uzak oldu-

¤u aç›kt›r.182

Yeni Babil Ça¤›’ndaki Neriglissar Kroni¤i’ne dayana- rak, Ura kenti illa da o zamanlar Hume (Que) diye an›lan Kilikya Ovas›’n›n çok ötesinde olmal›d›r diyerek onu ta Ayd›nc›k’a yerlefltirmek de183pek abart›l›d›r. Nitekim bi-

zim d›fl›m›zda da bu görüfle karfl› ç›kanlar olmufltur.184

Beal dahil baz› araflt›rmac›lar›n büyük bir inatla hâlâ inan- d›klar› gibi Meydanc›kkale’de II. Muwatalli’nin hiyerog- lifle yaz›lm›fl ad› yoktur. Bu hata, Laroche’un tafl bloklar-

dan biri üzerinde hiyeroglif iflaretleri gördü¤ü yan›lg›s›- na dayanm›flt›r.185Buna ilaveten Kelenderis/Ayd›nc›k

kaz›lar›nda M.Ö. 7. yüzy›ldan öncesine ait izlere rastlan- mam›flt›r.

Ura’y› Silifke civar›nda Hüdüde Höyük’e yerlefltirmek isteyenler ise, baz›lar›n›n flifahi olarak verdikleri bilgile- re dayanarak, Silifke Müzesi’nin karfl›s›ndaki Taflucu yo- lunun sa¤›nda kalan kalker tepelerde Demir Devri izleri bulundu¤una ve Keben kaya kabartmas› üzerinde durur- lar.186Hitit Devri Ura’s› ile Demir Devri aras›ndaki ilifl-

kilerin anlams›zl›¤› bir tarafa, biz kendi gezilerimiz ve gözlemlerimiz s›ras›nda o tepelerde Demir Devri izleri göremedik. Ama Gülümpafla Köyü yak›nlar›nda, ‹nce- kum Deltas›’ndaki Akyap›’da ve Taflucu içinde baflkaca höyükler tespit ettik. Keben kaya kabartmas›n›n ise hiç- bir yerleflimle, Hititlerle veya limanla iliflkisi yoktur ve üstelik çok geç bir tarihe aittir! (En erken M.Ö. 5. yüzy›l). Ayr›ca, afla¤›da görece¤imiz gibi, Yeni Babil Ça¤›’ndaki Ura, uzak bir ihtimalle Silifke civar›nda oldu¤u söylenen kentten tamamen baflka bir yerdeydi ve bir araflt›rmac›y› yanl›fll›kla ta Ayd›nc›k’a kadar götüren neden de zaten buydu.

Bu durumda bölgede bu kadar önemli liman kentine aday olabilecek tek liman kenti olarak Mersin Yümükte- pe kalmaktad›r. Yümüktepe, sahilden biraz içeride kal- makla birlikte, o zamanlar seyri sefere mutlak surette uy- gun olan So¤uksu Deresi’nin (Müftü Deresi) hemen do- ¤u kenar›nda kurulmufltur. J. Garstang’›n kaz›lar›ndan iyi bilinen ve kabataslak da olsa Hitit varl›¤› tespit edilen Yü- müktepe’de1871993 y›l›ndan beri Roma ve ‹stanbul Üni-

versiteleri’nin birlikte yürüttükleri küçük çapl› kaz›lar, maalesef Orta Tunç Ça¤›’yla ilgili yeni keflifler yapamad›. Kentin Orta Anadolu ve deniz afl›r› ülkelerle olan iliflki- leri araflt›r›lmad›¤› gibi, böyle bir soru dahi ortaya at›lma- d›. Mersin’in Kalkolitik ve Eski Tunç Ça¤› ile ilgili olarak yap›lan ayr›nt›l› ve özenli bir araflt›rma,188Mersin’in Hi-

titler Devri ile ilgili yap›lmam›flt›r. Halbuki, buras›n›n M›- s›r, Yak›n Do¤u ve Anadolu üçgeni içinde yer alan genifl bölgenin ayaklar›ndan biri oldu¤u varsay›m›yla höyü¤ün VII. tabakas›nda temsil edilen Hitit Dönemi katmanlar› da bu ticaret iliflkileri göz önünde bulundurularak araflt›- r›labilirdi. Teorik olarak Ura Kenti kaz›ld›¤›nda, özel co¤- rafi konumu nedeniyle M›s›r, K›br›s, Yak›n Do¤u, Mezo- potamya, Orta Anadolu ve hatta Ege dünyas›’na ait bu- luntular vermesi gerekir düflüncesinden yola ç›k›labilir- di. Bunlar›n hiçbiri ne yaz›k ki yap›lmad›. Bu kaz›lar sa- dece ‘ü’ harfinin üzerindeki noktalar› kald›rarak buras›n› Yumuktepe yapt› ki, bunun arkeoloji, tarih ve tarihi co¤- rafya aç›s›ndan hiç önemi yoktur!

Bölgeye en yak›n di¤er bir kaz› yeri, Mut’un 25 km gü- neyindeki Kilisetepe’dir. Ancak buras›n›n Ura’dan ‹ç Ana- dolu’ya giden tarihi yol üzerinde olup olmad›¤› kuflkulu- dur. Ele geçen çok say›da Hitit kökenli seramik türü ara- s›nda çömlekçi çark›nda yap›lm›fl bir seramik grubunun

Saimbeyli’nin 10 km kuzeyinde, Seyhan Nehri’nin kaynaklar›ndan olan ve yeralt› kaynaklar›n›n azalmas›yla kuruyan Obruk fielaleleri (A. Ünal).

(RLW) Do¤u Akdeniz havzas›nda K›br›s ve Suriye’ye ka- dar genifl bir alana yay›ld›¤› ancak Tarsus Gözlükule ka- z›lar›nda nadiren ele geçti¤i, Oval›k Kilikya’da bulunma- d›¤› ve sadece Göksu Deltas› havzas›na özgü oldu¤u bil- dirilmifltir. Buna dayanarak da bölgenin kültürel bir bü- tünlük oluflturdu¤u ve Orta Anadolu ile Göksu Deltas› aras›ndaki seramik ticaretinde önemli bir rol oynad›¤› be- lirtilmifltir. Buradan da bölgenin Tarhundassa Krall›¤› s›- n›rlar› içinde kald›¤› sonucu ç›kar›lm›flt›r.189Bu seramik

türünün kökeni de öteden beri tart›fl›lagelmifl, Anadolu ve K›br›s üzerinde özellikle durulmufltur. Zekice yap›lan bu yerinde gözlem, ilk bak›flta Ura’y› Göksu Vadisi’ne yer- lefltirmeyi kolaylaflt›r›yor gibi görünse de ihtiyatla yaklafl- mak gerekir. Bir defa Ural› tüccarlar›n seramik ticareti ya- p›p yapmad›klar› bilinmemektedir. ‹kinci noktaysa, Mer- sin/Yümüktepe kaz›lar›nda da benzer bir gözlemin ya- p›lamam›fl olmas›d›r.

Unutmamak laz›md›r ki, Ura’ya aday olabilecek bafl- kaca yerleflmeler de vard›r. Bunlardan biri Mersin’in do- ¤usundaki Kazanl› Höyük’tür ve araflt›r›lmay› beklemek- tedir.

Sargon’un Harruas›’n› bir tarafa b›rakacak olursak, Ura ile ilgili kay›tlar uzun bir aradan sonra M.Ö. 6. yüzy›lda

Neriglissar Kroni¤i’nden gelmektedir. Ama hemen pefli- nen belirtmek gerekir ki, burada sözü edilen Ura ile Hi- titler Devri Ura’s›n›n ayn› kent olup olmad›¤› kuflkulu- dur. Ortada mesafe verilerinden do¤an büyük güçlükler vard›r. (Ayr›nt›l› aç›klama için bkz. s. 209 vd.)

i. SSuppiluliuma’n›n Babas› II./III. Tuthaliya

Devrinde Kizzuwatna

Bu Tuthaliya’n›n Kizzuwatna ile olan iliflkileri hakk›n- da elimizde flimdilik bilgi yoktur. Yukar›da I./II.Tuthali- ya ad› alt›nda da belirtti¤imiz gibi, Ortaköy-Sapinuwa’da yeni ele geçen fakat flimdiye dek yay›nlanmayan metin- lerden, Sapinuwa’y› özel ikametgah› olarak seçen Tutha- liya’n›n bu kral oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Ayr›ca Bat› Ana- dolu ile çok u¤raflan kral›n da II. Tuthaliya de¤il, bu kral olmas› pekala mümkündür. Muhtemelen Sunassura Ant- laflmas›’n› da onun devrine tarihlemek ve yukar›da anla- t›lan olaylar›n onun devrine aktar›lmas› gerekecektir. Bun- dan dolay› önümüzdeki dönemde, ilgili metinlerin ya- y›nlanmas›yla bu bilgiler her an de¤iflebilecektir. Onun devrine tarihlenmesi gereken ve ad› bilinmeyen bir sah-

tekar›n kendi yolsuzluklar›n› savunmak üzere kaleme al- d›¤› bir baflka metinde190Katteshapi isimli bir kraliçeden

bahsedilmektedir. Bir baflka metinde “Büyük Kraliçe” ola- rak geçen191bu bayan›n kim oldu¤u, I.Tuthaliya’n›n efli

mi, yoksa ileri sürüldü¤ü gibi II. Zidanta’n›n dul efli ya da I. Arnuwanda’n›n efli mi oldu¤u bilinmemektedir.192Sah-

tekar adam burada annesine, büyük Kral Tuthaliya’n›n Kizzuwatna’da bulunmas›ndan istifade ederek Kraliçe Katteshapi’nin o¤lunu kaç›rmay› ve Ankuwa veya Anzu- ra Kenti’ne getirmeyi önermifl, ama annesi o¤lunun ak- l›ndan geçen böyle sahtece bir düflünceye afl›r› derece k›z- m›flt›r. Metinde olaylar devam ediyor ama hangi yönde gelifliyor, prens kaç›r›l›yor mu, k›r›k olan metinden pek anlafl›lam›yor. Ayr›ca “Kral Kizzuwatna’da iken” ifadesi- nin yer almas›, buras›n›n bir Hitit eyaleti oldu¤unu ve bundan dolay› metnin Tuthaliya’n›n saltanat›n›n sonla- r›na tarihlenmesi gerekti¤ine iflaret eder.

j. I. SSuppiluliuma Zaman›nda Kizzuwatna.

Kizzuwatna Art›k Bir Hitit Eyaleti Oluyor. I.

S

Suppiluliuma Orada Bir Rahipler Krall›¤›

Kuruyor

Son y›llardaki yeniden tarihleme e¤ilimleri yüzünden (II.) Sunassura Antlaflmas›’n› II. (veya III.) Tuthaliya le-

hine kaybeden I. Suppiluliuma (M.Ö. 1370-1340), bize Kizzuwatna ile ilgili bilgi vermemektedir. Ancak onun uzun süren Kuzey Suriye seferleri s›ras›nda ve sonucun- da Kizzuwatna’y› da Hitit topraklar›na katt›¤› kesindir. Bu ilhak olas›l›kla savafls›z olmufltur, aksi taktirde onun o¤lu II. Mursili taraf›ndan yazd›r›lan y›ll›klarda t›pk› Ar- zawa, Kaska ve Hurri savafllar›nda oldu¤u gibi bu savafl- lardan mutlaka söz edilirdi. Suppiluliuma ve efli Kraliçe Henti, Prens Arnuwanda ve Muhaf›z K›tas› subay› Zida; o¤ullar› Telipinu’yu mahalli Kizzuwatna tanr›lar üçlüsü Tesub, Hepat ve Sarruma için rahip-kral olarak atam›fllar ve ona Hattusa’daki hanedana sadakat yemini ettirmifl- lerdi. Bir baflka deyiflle burada hanedan mensuplar›n›n birbirlerine klasik anlamda bir devlet antlaflmas› ile de¤il, sadakat yeminiyle ba¤lanmas› söz konusuydu:

“[Büyük Kral, Hatti Ülkesi kral›] majesteleri Suppi- luliuma, Büyük Kraliçe [Hen]ti, [Prens] Arnuwan[da ve Muhaf›z K›tas› subay› Zida flöyle derler: ‘Biz] o¤lu- muz sen Telipinu’yu Kizzuwatna [Tesub’u, Hepat’›] ve Sarrumma’n›n [hizm]etine verdik ve seni rahip yap- t›k’”.193

Bundan sonra, metnin korunan yerlerinde, ifllenebi- lecek suçlar, sadakat, dedikodular rapor edilmesi ve hu- kuki durumlar hükümlere ba¤lanm›flt›r. Bu prensin Kiz-

Yumurtal›k yak›nlar›ndaki Zeytinbeli Höyük. Tar›m alanlar›nda höyük yok etme yöntemlerinden bir tanesi de tesviye yan›nda höyük çevresini her y›l muntazaman traktörle derinlemesine sürmek, ç›kan topra¤› tarlaya sermek ve böylece höyü¤ü yutmakt›r (A. Ünal).

zuwatna’ya “rahip” unvan›yla e¤er söz yerindeyse bir va- li olarak atanmas› çok anlaml›d›r ve Hitit tarihinde bu- nun bir baflka benzeri yoktur.

Acaba Suppiluliuma bunu yaparken Kizzuwatna’da eskiden beri hâkim olan rahip-krallar gelene¤ine olan say- g›s›n› m› dile getirmek istiyordu? Tamamen babas›na ba- ¤›ml› olan bu rahip-valinin yarg›lama yetkisi oldukça faz- layd›.194Telipinu daha sonra Halep kral› olarak babas›na

hizmete devam edecektir. Tesub ve Hepat’›n genç o¤ul- lar› Sarruma’n›n Hanyeri ve Malatya (Melitene) hiyerog- lif yaz›tlar›nda geçen “Da¤ Tanr›s›” oldu¤u (DEUS MONS DEUS SARRUMMA, SARRUMMA MONS REX) ileri sürülmüfltür.195Baflka bir araflt›rmac›ya göre Kizzuwat-

na’daki Hitit siyasi hâkimiyetinin arkeolojik ve maddi iz- lerini Tarsus-Gözlükule kaz›lar›nda ortaya ç›kar›lan ve bir Hitit tap›na¤›yla benzerlik gösteren büyük bir Geç Tunç Ça¤› II yap›s›nda görmek mümkündür. “Do¤u Bi- nas›nda” ele geçen çok say›da mühür bask›s› sebebiyle bu- ras› belki de idari bir bina ya da daha büyük bir olas›l›kla Hitit valisinin ikametgah› olmal›yd›.196Hemen belirt-

meliyiz ki, II. Tuthaliya veya I. Suppiluliuma devrine ge- linceye kadar Kizzuwatna’da kesinlikle bir Hitit hâkimi- yeti söz konusu de¤ildi. Dolay›s›yla kaz›lardan gerçek an- lamda Hitit malzemesi de beklenmemelidir. Soli ve Yü-

müktepe’deki duvarlara Hitit demek yanl›flt›r! M.Ö. 14. ve 13. yüzy›llarda bölgede üretilen çanak çömlekler üze- rinde görülen seramik iflaretleri (potmarks), Kizzuwat- na’da olan Hitit askeri, siyasi ve ekonomik yay›lmas›n›n di¤er bir göstergesidir. Bu iflaretler, özellikle bölgenin do- ¤usunda, ‹skenderun Körfezi’ndeki Kinet Höyük’te Geç Tunç Ça¤› II. evresine ait 15., 14. ve 13. katlarda ele geçen yerel üretim tabaklar ve di¤er kaplar ile çok az say›da in- got üzerinde bulunmufltur. Orta Anadolu ve di¤er Hitit hâkimiyet bölgelerinde ele geçen iflaretlerle çok büyük benzerlikler gösterirler.197

Kizzuwatna’ya “rahip” unvan›yla bir Hitit prensinin atanmas›, burada dinin oynad›¤› rolü ve Hititler aç›s›n- dan bunun önemini aç›kça kan›tlar. Kizzuwatna’n›n Da- nuna ad› alt›nda M.Ö. 1380’lere tarihlenen ve M›s›r’da bulunan bir Amarna mektubunda zikredildi¤ini yukar›- da görmüfltük.198Mektup, M›s›r Firavunu’nun Do¤u Ak-

deniz sahillerindeki mahalli iflbirlikçisi Tyros Kral› Abim- ilki taraf›ndan yaz›lm›flt›. Bölgeye yönelik istihbarat ha- berlerini içeren mektupta, Abimilki’nin Firavun’a kendi yak›n çevresindeki ülkelerle ilgili olarak bilgiler sundu- ¤unu ve bu ülkeler aras›nda Danuna (Adana), Ugarit (Su- riye’deki Ras Samra), Qidsu (Kades) ve Amurru’nun da bulundu¤unu anlatm›flt›k. Abimilki Firavun’a, Danuna

Buras› da bir tafl oca¤›, ama burada do¤a katledilmemifl. ‹nsanlar kullanacaklar› kadar tafl ç›karm›fllar ve bunlar› sanat eserleri üretiminde kullanm›fllar. ‹slahiye yak›nlar›ndaki Yesemek tafl ocaklar›nda heykeller kabaca iflleniyor ve çevre kentlere tafl›narak kullan›l›yordu (A. Ünal).

kral›n›n öldü¤ünü ve yerine kardeflinin tahta oturdu¤u- nu, bundan baflka ülkede bir kargaflal›¤›n söz konusu ol- mad›¤›n› ihbar etmektedir. Bu Kizzuwatna krallar›n›n kim olduklar› ve saltanatlar›n›n, Kizzuwatna’daki Hitit hâki- miyetiyle ne derece ba¤daflt›¤› maalesef bilinmemekte- dir. Böyle k›sa süren bir ba¤›ms›zl›k, olsa olsa, I. Suppilu- liuma’n›n saltanat›n›n bafl›ndaki taht kavgalar› s›ras›nda söz konusu olabilir. Öldü¤ü bildirilen bu kral ya Suppi- luliuma’n›n Kizzuwatna’y› tamamen iflgal ederek o¤lu Pi- yassili’yi rahip-kral olarak atamas›ndan önce ve Sunas- sura’dan heman sonra hüküm sürmüfl yar› ba¤›ms›z bir Kizzuwatna kral›yd›, ya da Piyassili idi. Buna ilaveten “kral” sözcü¤ünü mutlak kelime anlam›nda almaya gerek yoktur. Burada “kral” olarak sözü edilen kifli pekala Hi- titler’e tabi mahalli bir bey veya daha I. Arnuwanda dev- rinden itibaren Kizzuwatna’ya atanmaya bafllayan “rahip

krallar”dan biri olabilir. Ama askeri ve politik hilelerle ve

zorla boyunduruk alt›na al›nan bir kültür ülkesinin, Hi- titler’e kolay kolay boyun e¤meyece¤ini, bundan sonraki olaylar gösterecektir.

k. II. Murssili Devri’nde Kizzuwatna. Kizzuwatna Hitit T›bb›, Büyücülü¤ü, Dini ve Ayinleri

Aç›s›ndan Daha da Önem Kazan›yor

Bir yandan Suppiluliuma’n›n y›llarca Hitit topraklar› d›fl›ndaki yabanc› ülkelerde savaflmas›, di¤er yandan da ülkeyi kas›p kavuran veba salg›n›, Hatti Ülkesi’ni çok y›p- ratm›flt›. II. Arnuwanda’n›n k›sa saltanat›ndan sonra ço- cuk yaflta tahta oturan Suppiluliuma’n›n 2. o¤lu II. Mur- sili (M.Ö. 1339-1310) icraat›na çevresindeki isyanlar›

bast›rmakla bafllad›. Arinna’n›n Günefl Tanr›s›’na hitaben yapt›¤› bir flikayetnameyi an›msatan duas›nda,199kendi-

sine düflman ülkeler aras›nda Hurriler ve Arzawa yan›n- da Kizzuwatna’y› da saymas› bizi gerçekten flafl›rtmakta- d›r. Demek ki geleneklerine s›k› s›k›ya ba¤l› kalan Kizzu- watna Ülkesi, Prens Telipinu’nun oraya rahip-kral olarak atanmas›na ve bunca avantajlara ra¤men Hitit boyundu- ru¤unu kabul etmeyerek isyan etmiflti. Mursili’nin bu düfl- manla nas›l bafl etti¤ini, ç›kan isyanlar› askeri seferler dü- zenleyerek mi, yoksa sulh yoluyla m› bast›rd›¤›n› bilemi- yoruz. Bildi¤imiz birfley varsa o da, art›k onun saltana- t›ndan itibaren Kizzuwatna’n›n her nedense Hititler’in bir ‘arka bahçesi’ oldu¤udur. Yümüktepe kaz›lar›nda or- taya ç›kar›lan Orta Hitit Dönemi’ne ait surlar-e¤er bun- lar gerçekten Hitit surlar› ise ! -, muhakkak ki bu dönem- de de kullan›lmaya devam ediyordu. Politik ve askeri aç›- dan var olan Hitit hâkimiyetine ra¤men Kizzuwatna kül- türel özerkli¤ini hâlâ sürdürmekteydi. Keza Mersin ve Tarsus’ta bulunan epigrafik ve arkeolojik malzemeyle az say›daki seramik ve Hemite (Gökçedam) ile Sirkeli kaya kabartmalar› d›fl›nda Kilikya’da Hititli olabilecek kal›nt›- lar ve di¤er arkeolojik malzeme neredeyse yok gibidir. Bu malzeme aras›nda, birçoklar› bölgede bulunan bir k›sm› da sat›n al›narak Adana Müzesi’ne tafl›nan Hitit damga mühürlerini saymak gerekir.200Bunlar Hitit idari siste-

minin somut belgeleridir. Keza Tarsus’ta bulunmufl olan çok say›da Hitit mühür bask›s›nda geçen Hepapiya, Nu- hati, Kuwatnaziti, Kulama, Maza, Armanai ve Pukana gi- bi Kizzuwatnaca ve Hititçe isimler yabanc› idareci züm-