• Sonuç bulunamadı

V. M.Ö II Binde Çukurova Tarihi: Kizzuwatna Krall›¤› ve Hititler Devri’nde

1. Hititler, Akdeniz ve Liman Kenti Ura

Antik yaz›l› kaynaklar özellikle de çivi yaz›l› belgeler, tarihi co¤rafya ve topo¤rafya ile ilgili çok az bilgi içerir. Ayr›ca verilen bilgilerde bir süreklilik ve tutarl›l›k yok- tur. En kötüsü, kil üzerine yaz›lm›fl olan bu belgelerin ço- ¤u kez k›r›k dökük olmas› ve araflt›rmac›y› yar› yolda b›- rakmas›d›r. Bundan dolay›, bu belgelere dayanarak antik kentlerin yerini aray›p bulmaya çal›flan bir araflt›rmac›, elinde sanki yar› sönük bir meflale ile bir ma¤aran›n için- de ilerlemektedir. Yanarken bile güçlükle ayd›nlatabilen bu meflale söndü¤ünde, araflt›rmac› tamamen karanl›kta kal›r ve hangi yöne do¤ru ilerleyece¤ini bilemez. Burada

söz konusu olan antik liman kenti Ura’n›n yerini aramak da iflte buna benzer.

Tüm di¤er kavimlerde oldu¤u gibi Hititler de sürekli olarak kendi ellerinde ve ülkelerinde bulunmayan çeflitli do¤al kaynak ve mal zenginliklerine ulaflmak için ellerin- den gelen çabay› göstermifllerdir. Zengin kaynaklara ulafl- mak iptidai kavimlerde ço¤u kez savafl ve ya¤malar ile ye- nilen veya iflgal edilen ülkeleri haraca ba¤lamak suretiy- le yap›lm›flt›r. Hititlerin de bu yöntemi devletleri y›k›l›n- caya dek uygulamalar›, zengin kaynaklara ulaflmay› tica- ret veya de¤ifl tokufl dedi¤imiz bar›flç› yollarla yapmay› ih- mal etmifl olmalar› flafl›rt›c›d›r. Ticaret, çok özel ve hassas bir oluflumdur ve medeniyetin geliflmesiyle, her fleye as- keri araçlarla ulafl›lamayaca¤›n›n anlafl›lmas›yla oluflmufl ve geliflmifltir. Ticaretin kusursuz ifllemesini sa¤lamak için titizlikle uygulanmas› gereken kurallar vard›r. Bu kural- lar›n uygulanmad›¤› yerde mal al›fl verifli olmaz. Eksiksiz ve kesintisiz uyguland›¤› yerlerde ise tüccarlar art›k asker- lerin bile ulaflamad›¤› yerlere kadar girer ve gerekli mal- lar› krallar›n ayaklar›na kadar getirirler.

Ne var ki, tüccar deyince belirli mallar› pazar pazar do- laflarak satan orta s›n›f insanlar anlafl›lmamal›d›r. Öyle an- lafl›l›yor ki, Hititler devrinde bu iflle u¤raflan insanlar, var- l›kl› yüksek s›n›fa dahildiler ve onlar›n komflu veya dost ülkelerle yürüttükleri ticaret faaliyetleri kral›n koruyucu- lu¤u alt›ndayd›.135

Üç taraf› denizlerle çevrili Anadolu’nun ortas›nda, o zaman›n flartlar›na göre de¤erlendirildi¤inde büyük bir devlet kurmufl olan ve yaklafl›k 450 sene boyunca bu ya- r›madan›n baz› sahil kesimleri dahil birçok k›sm›na hâ- kim olmufl olan Hititler’in denizler, deniz ticareti ve do- nanma ile pek iliflkileri olmam›flt›r. Daha sonraki devir- lerde de karfl›laflt›¤›m›z geliflmelerin gösterdi¤i gibi bu du- rum, Hitit askeri ve politik gücünün çekirde¤ini olufltu- ran Orta Anadolu topraklar›n›n, denizlerden oldukça uzak olmas›ndan ve sahillerin Karadeniz da¤lar›, Toroslar ve ‹ç Ege’deki s›rada¤lar vas›tas›yla iyice ayr›lm›fl olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Vurgulamak gerekir ki, denizlerin kendileri için stratejik ve ticari bir önemi olmayan bir top- luluk için Orta Anadolu gerekli hemen tüm yaflam flart- lar›n› sa¤l›yordu. Bu yaflam flartlar›n›n en bafl›nda ise stra- tejik unsurlar gelmekteydi. Denebilir ki, Orta Anadolu Hititler’i daha çok stratejik aç›dan ilgilendirmifl, ekono- mik unsurlar ikinci planda gelmifltir. ‹mparatorlu¤un eko- nomik kaynaklar›, sahil kesimleri saf d›fl› b›rakan bölge- lerde aranm›flt›r. Bundan ötürü Hititler’in tarihleri bo- yunca ilgi duyduklar› tarihi rota, Hattusa’dan güneydo- ¤uya do¤ru, yani Kuzey Suriye’ye uzanan alan içinde yer al›yordu. Gerçekten de Anadolu co¤rafyas›nda sadece do- ¤u ve güneydo¤uya giden yollar denize ulaflmazken, di- ¤er tüm istikametlere yap›lacak yolculuk, insan› eninde sonunda Anadolu’nun dört denizinden birinin sahilleri- ne ulaflt›r›r. ‹flte Hititler’in yay›lma alan› olarak ilk baflta bu güzergâh› seçmifl olmalar› üzerinde uzun uzun düflün-

mek laz›md›r. Bu güzergâh›n seçiminde daha önce birçok yerde de¤indi¤imiz gibi, Hititler için uygarl›k ve ekono- mi kaynaklar›n›n Kuzey Suriye ve Mezopotamya’da bu- lunmas› rol oynam›flt›.136

Gerçi eski Hititçe tarihi belgeler, ilk Hitit kral› Labar- na’n›n denizi s›n›r yapt›¤›ndan söz eder. Ama bu sadece bir klifleden ibarettir ve burada bahsedilen denizin han- gisi oldu¤u bile maalesef bilinmez. Burada söz konusu edilen bir göl bile olabilir. Metinlerde denizle ilgili di¤er tüm kay›tlar, onlar›n ne Ege sahillerindeki Arzawa Ülke- si’nde, ne Ahhiyawa, ne Lukka, ne de Kizzuwatna taraf- lar›nda kal›c› bir hâkimiyet ve deniz üssü kurma çabas› içinde olduklar›n› gösterir.137Zaten denize komflu top-

raklarda Hitit varl›¤›n›n oldu¤u da pek kuflkuludur. Hititçe’de “deniz” anlam›na gelen sözcük aruna-‘n›n ayn› zamanda “göl” dahil tüm di¤er su birikintilerine ifla- ret ediyor olmas›, Eski Anadolu hidronomisinin araflt›r›l- mas›n› oldukça güçlefltirir. Sonraki Pers ve Osmanl›lar dö- nemlerinde de oldu¤u gibi deniz ticaret ve donanmas› bafl- ka kavimlerin elindeydi. Hititler’i denize en yak›n yerle- re ulaflt›ran Kizzuwatna ve Levant’ta yaflayan halk da za- ten yerliydi. Hitit tebas› olmalar› ve onlar›n koruyucu güç- lerinden yararlanmalar› d›fl›nda onlar› Hititli yapan hiç- birfley yoktu. Anlafl›lan ancak imparatorlu¤un çöküflü ön- cesinde, genel kan›ya göre Deniz Kavimleri olarak bili- nen ve denizden gelen potansiyel tehlikeler karfl›s›nda de- nizlerin stratejik önemini kavramaya ve onlara ilgi duy- maya bafllam›fllard›r. Son Hitit kral› I. Suppiluliuma, bir deniz filosuna sahip olan, bir deniz savafl›na kat›lan ve K›br›s’ta baz› üsleri iflgal etmeyi baflaran tek ve son Hitit

kral›d›r. Ondan sonra da krall›k zaten k›smen denizler- den de gelen bu tehlikeler sonucu y›k›lacakt›r.

Denize duyulan afl›r› ilgisizlik sonucunda metinlerde bilinen liman kentlerinin say›s› da yok denecek kadar az- d›r. Ura bunlardan bir tanesidir ve biz burada Ura’n›n lo- kalizasyonu üzerinde durmak istiyoruz. Ancak unutma- mak gerekir ki, Ura sadece bir Anadolu liman› de¤ildir. Onun bir de Yak›n Do¤u kültür tarihi ve ticaret hayat›n- da önemli bir yeri vard›r ancak yay›nlarda bunlar üzerin- de hemen hiç durulmam›flt›r.138

Hitit metinlerinin verdi¤i bilgiler içeriklerine ve me- tin türlerine göre s›n›fland›r›larak incelendi¤inde, Ana- dolu’da Ura ismini tafl›yan çok say›da kent oldu¤u görü- lür. Bu bilgiler gelifligüzel de¤erlendirildi¤inde ise, iflin içinden ç›k›lmaz hale gelir ve kent say›s› keyfi olarak dör- de hatta alt›ya kadar ç›kar›labilir.139Ama bu durum çok

abart›l›d›r ve bunun biri Akdeniz sahillerinde, di¤eri de Do¤u Anadolu’da Azzi Ülkesi hududunda olmak üzere iki kente indirilmesi, ancak çok gerekli durumlarda say›- n›n üçe ç›kar›lmas› düflünülebilir. Bu sonuncusu hiç de önemli bir kent de¤ildir. Metinlerde sadece bir kez ad› ge- çer. O da II. Mursili’nin bir Do¤u Anadolu seferi s›ras›n- da sarp ve yüksek bir tepe üzerinde müstahkem bir kale olarak kurulmufl olan bu askeri garnizon kentinin kufla- t›lmas›yla ilgilidir.140K›br›s’ta var oldu¤u bildirilen Ura

yer ad› da t›pk› Soloi ve Arsinoe gibi Anadolu’daki isim- lerden esinlenerek verilmifltir.

Afla¤›da ayr›nt›lar›yla görece¤imiz gibi kaynaklar esas olarak dört ana grupta toplanmaktad›r. Birinci grubu Or- ta Hitit Kral› I. Arnuwanda’n›n Ura’n›n yafll› kabile reis-

leriyle yapm›fl oldu¤u bir antlaflma, ikinci grubu M.Ö. 13. yüzy›lda Ura’y› ‹ç Anadolu, M›s›r ve Yak›n Do¤u’ya ba¤- layan ve yard›m malzemesi getiren bir liman kenti olarak gösteren Hattusa ve Ugarit ç›k›fll› yaz›l› kaynaklar, üçün- cü grubu ise Yeni Babil Kral› Neriglissar’›n Kilikya sefer- leriyle ilgili raporu oluflturmaktad›r. Mursili y›ll›klar›n- dan oluflan dördüncü grup d›fl›nda kalan tüm di¤er bilgi- lerin bu üç ana grup etraf›nda toplanmas› ve Akdeniz Ura’s›na dönük olarak de¤erlendirilmesi gerekmektedir. Hemen belirtelim ki, y›llardan beri yer ad›n›n etimo- lojisi de yanl›fl yap›lm›fl, onun Pan-Luvistler taraf›ndan Luvice ura- “büyük, ulu”dan geldi¤i öne sürülmüfl, ura unsuru, Gazziura, Urauna ve Tiliura gibi yer adlar›nda da bulunmak istenmifltir. Bu üç yer ad›nda da ura unsuru- nun bulundu¤undan hiç kuflku yoktur. Ama ura-’n›n Lu- vice kökenli oldu¤u sav› yanl›flt›r. Öncelikle bu kentlerin üçü de Kuzey Anadolu’da, yani gerçek Luvi bölgesi d›fl›n- da kalmaktad›r. Bundan dolay› da ura Luvice de¤il, yerli Anadolu veya Hurro-Hatti kökenli bir sözcüktür ve “p›-

nar, kaynak, çeflme” anlam›na gelir.141

Kent tarihiyle ilgili haberler, yukar›da sözünü etti¤i- miz gibi en az›ndan dört ana grup kaynaktan gelmektey- se de, bunlar maalesef çok k›s›tl›d›r. ‹lk haber epik stilde efsane nitelikli bir metinden gelmektedir.142Metin bü-

yük bir olas›l›kla Ura liman›n›n ve Ural› tüccarlar›n Eski Hitit ve hatta eski Assur Ticaret Kolonileri Ça¤›’nda (M.Ö. 19. yüzy›l) faal olduklar›n› göstermesi ve ayr›ca, Hititler ça¤›nda onlarla ilgili an›lar› yans›tmas› bak›m›ndan önem-

lidir.143Metinde, Kuzey Suriye’de veya Çukurova’da bir

liman ve ticaret merkezi olan U[ra]l› ve Zall[ara]l› tüccar- lar, bol miktarda köle (NAM.RA), tah›l, flarap, s›¤›r, ko- yun, kat›r, merkep, gümüfl, alt›n, lapislazuli, Babil tafl›, da¤ kristali, demir, bak›r, tunç ve kalay getirip onlar› stok- ta tutmakla övünmektedirler. Ancak metin gerçek bir ti- caret eylemini yans›tmaktan çok efsanevi bir nitelik tafl›- maktad›r. Ne var ki, di¤er Hititçe metinlerden bu çapta ve nitelikte canl› bir ticaret faaliyeti bilinmedi¤i için, met- nin içeri¤inin do¤rudan Koloni Ça¤›’yla ilgili olmas› ge- rekir.144

Bu karmafl›k haberden yaklafl›k 400 sene sonra I. Ar- nuwanda Devri’ne tarihlenen ve Ura Protokolu olarak li- teratüre geçen, gerçekte ise bir antlaflma metni olan bel- ge gelmektedir.145Metin maalesef k›r›k döküktür. ‹yi ko-

runmufl yerlerinde Ura ve çevresindeki kentler ve bu kent sakinlerinin ileri gelen yafll›lar›n›n isimleri an›lmaktad›r. Anlafl›lan burada da bir kent devletinden ziyade, t›pk› Kas- kal›lar, Ismerikal›lar ve di¤er baz› kabile devletlerinde ol- du¤u gibi, Ura merkez olmak üzere çevre kentleri de kap- sayan bir kabile devleti söz konusudur. ‹simleri say›lan bu kifliler, Arnuwanda’n›n antlaflma yapmak üzere toplay›p bir araya getirebildi¤i ve muhatap olarak kabul etti¤i kent ileri gelenleri ve kabile reisleridir. Kentler aras›nda Uksu, Partanta, Iyaninna, Huddu/Huttu, Lalatta; flah›slar ara- s›nda ise ...]u, Muw[a..., ...]x-riu, Zappananda ve Parkuli say›lmakta, gerek kent, gerekse flah›s isimlerinin Anado- lu/Kizzuwatna kökenli oldu¤u dikkati çekmektedir. Me-

tinde bundan sonra kral›n bu flah›slara yemin ettirdi¤i be- lirtilmektedir:

“... Ve ba[k›n]›z, ben size majesteye karfl› sadakat ye- mini ettirdim [ve (sizin için) yem]in tableti yaz[d›r]d›m. (Bu yemini unutmaman›z için) siz [istisna]s›z Ura’ya AYARI-Bayram› (veya Tanr› Yarri) için göndermifl ol- du¤um gümüfl ritondan içki içiniz! [Her] kim majeste ve Hatti Ülkesi’ne [düflman] ise, (böyle bir durumda) majestelerine (yard›m için) seferberlik ilan edin ve hiç tereddütsüz benim düflman›ma karfl› savafl›n! ... Be- nim dediklerime hep kulak verin ve majesteye [itaat] edin! ‹yi bir orduyla sefere ç›k›n! [...]... ve onu (gerekli olan) her tarafa sevk edin. Ben majestelerinin düflman bildi¤im kimseler [size de düflman olsun! Yard›mc› güç- ler ve] ... veriniz ve askerlerin tümüyle birlikte geliniz! [....] ve hiç tereddüt etmeden savafl›n›z! ...”.146Bunu iz- leyen k›r›k yerde “kardefl, akraba, arkadafl ve tan›d›k

(sakkant-)” herkesin yard›m amac›yla savafl maha-

line getirilmeleri buyurulmaktad›r.

Görüldü¤ü gibi metinde, I. Arnuwanda’n›n dahil ol- du¤u Orta Hitit Ça¤›’nda bu metinde söz konusu olan Ural›lar’›n ticaretle u¤raflt›klar›na dair en ufak bir ima yok- tur. Aksine, Ura’n›n çok say›da kabile ve köylerden olu- flan bir kabile konfederasyonun merkezi olma konumu arzedilmektedir. E¤er ayn› kent halk› idiyseler ticaret ko- nusunda as›l faal olduklar› devir Hitit ‹mparatorluk Ça- ¤›’d›r. Bu konudaki bilgilerimiz hem Hattusa, hem de Uga-

rit’te bulunan belgelerden gelmektedir. Ama iptidai bir kabile toplumunu yans›tan Ura sakinleri 200 senelik bir zaman zarf›nda nas›l olup da birdenbire Yak›n Do¤u’nun en etkin ve kurnaz tüccarlar› haline gelebilmifllerdi? Bu tüccarlar›n yerli kimseler olduklar›n› kabul etmek güçtür. Bundan dolay›, Hitit devletinin Yak›n Do¤u, Do¤u Ak- deniz ve M›s›r’a aç›ld›¤› Hitit ‹mparatorluk Ça¤›’nda, co¤- rafi olarak tüm bu bölgeler aras›nda deniz ve kara ticare- tine uygun bir konumda olan Ura kentine d›flardan, tica- retten anlayan kiflilerin göç edip burada ticaret kolonile- ri kurduklar›n› kabul etmek gerekecektir. Bu tez, baflka bir Ura kenti kabul etmekten daha akla yak›nd›r. Anadolu ve Kizzuwatna sahillerinde ticaretten anlayan kiflilerin ol- mad›¤› göz önünde tutuldu¤unda, bu yabanc› tüccarlar›n Ugarit ve yak›n çevresinden buralara geldikleri ve ticaret tekelini ellerine geçirdikleri muhakkakt›r. Nitekim Ural› tüccarlar›n elimize geçen isimlerinin Hurri ve Luvi kö- kenli oldu¤unu afla¤›da görece¤iz. Ancak bundan sonra- d›r ki, Ural› tüccarlar ticaret alanlar›n› çok daha genifllet- mifller ve bugün Latakiye yak›nlar›nda yer alan, o döne- min en önemli ticaret ve bilim merkezi olan Ugarit’e ka- dar yay›lm›fllard›r. Aksi taktirde Arnuwanda’n›n sözünü etti¤i Ura’n›n, Ugarit ile Anadolu aras›nda yer alan liman kenti Ura ile hiçbir iliflkisinin olmad›¤›n›, buras›n›n t›p- k› Ismerika ve Kaskal›lar gibi bir kabile devleti oldu¤unu kabul etmek gerekecektir ve bunun da bir anlam› kalma- yacakt›r.

Elimizde baflka bir metin daha vard›r ve bu da Orta Hitit Dönemi dil özellikleri tafl›yan bir antlaflmad›r. Ant-

laflmay› yapan taraflar›n her ikisi de bilinmemektedir. Ama içerik ve dilinin Ura Antlaflmas› ile k›yaslanmas›n- dan I. Arnuwanda Devri’ne tarihlenmesi mümkündür. Bu metinde, Ural› askerlerin Pamfilya bölgesinde yer al- mas› muhtemel Mutamutasili kenti askerleriyle birlikte büyük kral›n saf›nda askeri seferlere kat›lacaklar› ve kra- l›n verece¤i stratejik emirler do¤rultusunda savaflacakla- r› yaz›l›d›r.147

I. Arnuwanda’n›n saltanat›ndan çok sonralar›, yani Hi- tit ‹mparatorluk Ça¤›’nda Ura ile son bir kez daha karfl›- laflmaktay›z. Ancak bu kez bize verilen bilgiler hem daha fazla, hem de zengin içeriklidir. Ural›lar art›k çok tecrü- beli ve ticaret hayat›n›n tüm yöntemlerine hâkim tecrü- beli kifliler olarak karfl›m›za ç›kmaktad›rlar. Bu devre ait (M.Ö. 14. ve 13. yüzy›llar) Ugarit metinlerinden ö¤ren- di¤imize göre Ural› tüccarlar, Ugarit’te Hitit kral›n›n ko- rumas› alt›ndayd›lar ve orada kral ad›na ticaret yap›yor- lard›. Ugarit’te Hattili tüccar denince hep Ural› tüccarlar anlafl›l›yordu ve onlara ya “Ural› tüccarlar”, ya da “ma-

jestenin tüccarlar›” veya “kral›n tebalar›” deniyordu. M.Ö.

14. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru Anadolu’nun güneyinde Tar- hundassa Krall›¤›’n›n kurulmas›yla bölge büyük çapta bu krall›¤›n hâkimiyetine geçmifl oldu¤undan, onlara “Tar- hundassa kral›n›n tüccarlar›” da deniliyordu. Büyük kra- l›, onun ad›na Kargamis’teki mahalli kral temsil ediyor- du. Di¤er ticaret faaliyetleri yan›nda büyük çapta Suri- ye’de yetifltirilen tah›l ürünlerini Anadolu’ya ihraç etmek- le meflguldüler ve bu nedenle Ura üzerinden Ugarit ile ya- p›lan ticaretin Anadolu halk› için hayati de¤eri vard›.148

Tüccarlar›n faaliyetleri ve ticaret özgürlükleri Hitit ka-

nunlar› yan›nda di¤er birçok belge vas›tas›yla da koruma alt›na al›nm›flt›. Kargamis Kral› Initesub, Kargamis’ta fa- aliyet gösteren Ugaritli tüccarlar›n veya aksine Ugarit’te çal›flan Kargamisli tüccarlar›n öldürülmeleri veya soyul- malar› durumunda, suçlular›n bulunup cezaland›r›lma- lar›n› emretmiflti. Suriye’de Hititli tüccarlar›n öldürül- melerinden yak›nan III. Hattusili’ye ait bir mektubun da gösterdi¤i gibi, tüccarlar bahsedilen nedenlerden ötürü hep eflk›yalar›n hedefi halindeydiler.149Al›nan tüm bu

önlemlere ve antlaflmalara ra¤men tüccarlar her gittikle- ri yerde soyuluyorlard›. Son zamanlarda ele geçirilen Tell fieyh Hamad kökenli bir metinde de Kargamis Krall›¤›’na ba¤l› tüccarlar›n 10 eflekten oluflan kervanlar›n›n soyul- du¤u ve eflekler dahil tafl›d›klar› ya¤ ve bronz kaplar›n ça- l›nd›¤› kay›tl›d›r.150Katillerin veya eflk›yalar›n buluna-

mamas› durumunda, t›pk› Hitit kanunlar›nda oldu¤u gi- bi topraklar›nda cinayet ifllenmifl olan cemaat sorumlu tutulmakta ve 3 Sekel gümüfl ödemeleri gerekmekteydi. Büyük kral›n özel korumas› alt›ndaki fevkalade avan- tajlara sahip tüccarlar Ugarit’in yerli halk› için büyük bir yük teflkil ediyorlard›. Nitekim Kral Niqmepa III. Hattu- sili’ye Hattili tüccarlar›n tüm y›l boyunca Ugarit’te otur- malar›ndan yak›nm›fl ve bunun sonucunda Hattusili, tüc- carlar›n kenti en az›ndan ticaretin yap›lamad›¤› k›fl ayla- r›nda terk etmelerini bir talimatnameyle buyurmufltur.151

Kral ayr›ca tüccarlar›n olas›l›kla haks›z olarak sat›n alm›fl olduklar› topraklar› da iade etmelerini istemifltir.

Ugarit metinlerinde Ura’n›n yan›nda Ugarit’te ticaret- le u¤raflan Kutupa ad›nda baflka bir Anadolu kentinden daha bahsedilir.152Ugarit’te 1980’lerden beri yürütülen

Gülnar civar›nda karstik arazi yap›s› sadece bodur orman a¤açlar›n›n yetiflmesine müsait iken, keçiler ve tarla açma giriflimleri orman kaynaklar›n› bitirmek üzeredir (A. Ünal).

yeni kaz›larda RS 34.179’a benzeyen yeni metinler ele geçirilmifltir.153Bu kentin Orta Anadolu’da yer alan Ka-

tapa ile ayn› olmas› imkans›zd›r. Kutupal› tüccarlar da t›p- k› Ural›lar gibi Ugarit’te alabildi¤ine mal mülk ediniyor- lar, yerliler için birer tehdit oluflturuyorlard›. Ugarit kay- naklar›na göre154tüccarlar aras›nda o kadar zengin olan-

lar vard› ki, kazand›klar› fazla paralarla Ugarit’te ne kadar mal mülk varsa onlar› sat›n al›yorlar ve böylece yerlileri k›skand›r›yorlard›.155Sat›n alma yan›nda ço¤u kez borç-

lar›n› ödeyemeyen yerli Ugaritliler’in menkullerine de haciz yoluyla el koyuyorlard›. Böyle bir durumda, Ugarit kral› borcunu ödeyemeyen bir Ugaritliyi tüm aile fertle- riyle birlikte bir Ural› tüccara vermiflti. Gerçi bu kiflinin mal›na mülküne dokunulmam›flt› ama köle olarak sat›- lan bir kifliye mal ve mülkün ne faydas› olabilirdi ki? Kar- gamis Kral› Initesub’un Ugarit’teki temsilcisi Zuzuli, II- I. Niqmadu ile Ural› bir tüccar olmas› muhtemel Kumi- yaziti aras›ndaki antlaflmazl›¤› Ugaritli lehine karara ba¤- lama dürüstlü¤ünü göstermiflti. Buna benzer duruflma- larda Ural› tüccarlar tan›k olarak mahkemelere de kat›l›- yorlard›. Bir metinden Ural› bir tüccar›n zeytin bahçesin- deki tar›m aletlerinin çal›nd›¤›n›, ama daha sonra bulu- nup sahibine iade edildi¤ini ö¤reniyoruz.156

Hitit kral›n›n kendilerine tan›d›¤› yetkileri ve onun korumac›l›¤›n› gerçek kapitalizm aç›s›ndan amans›zca kullanan bu tüccarlar›n Ugarit’teki faaliyetleri, Hitit dev- leti y›k›l›ncaya kadar sürdü gitti. Ural› tüccarlar›n baz› ak›l almaz yolsuzluk ve sahtekarl›klara kat›ld›klar› bile me- tinlere aksetmifltir. Bo¤azköy’de ele geçen bir mahkeme tutana¤›na göre157büyük kral olas›l›kla Kargamis kral›-

na ulaflt›rmas› için Az[-... isimli Ural› bir tüccara alt›ndan mührünü vermiflti. Bu adam kral›n mührünü resmen çal- d›¤›n› ve bir baflka flahsa verdi¤ini itiraf etmektedir. Bu skandal bize, II. Mursili’nin yine Ugarit’te sahtesi yap›- lan mührüyle ilgili bir olay› an›msatmaktad›r. Keza Niq- mepa’ya ait bir metinde “Üç kiflinin büyük bir cürüm iflle-

dikleri, kral›n mührünün bir kopyas›n›n yaparak onunla sahte evraklar düzenledikleri” yaz›l›d›r. Hatta bu haber

dolay›s›yla, II. Mursili’nin Ugarit’te flimdiye dek ele geçi- rilen tek mührünü oluflturan eserin sahte oldu¤u bile dü- flünülmektedir. Bir baflka metne göre158II. Suppluliuma

olmas› gereken Hitit kral›, herhalde Hatti’de bafl gösteren açl›k ve k›tl›¤a karfl› Ugarit kral›ndan yaklafl›k 500 ton (200 kur) bu¤day›n Mukis’ten getirtilip Ura üzerinden Hatti’ye nakledilmesini istemektedir.159Baz› Hitit me-

tinlerinde de açl›k ve k›tl›k yüzünden Ura üzerinden Hat- ti’ye tah›l gönderilmesinden bahsedilir. Bunlardan birin- de ad› bilinmeyen bir Hitit kral› Hatti halk›n› k›r›p geçi- ren afl›r› k›tl›¤a ra¤men tah›l yüklü gemilerin al›konulma-