• Sonuç bulunamadı

Negotium Alienum (İşin Başkasına Ait Olması)

B. Negotiorum Gestio’nun Objektif Öğeleri

2) Negotium Alienum (İşin Başkasına Ait Olması)

Negotioruın gestio'nun kabulü için zorunlu şartlardan biri de görülmüş işlerin, negotium alienum (negotium alterius), yani başka bir kişinin hukuki alanına giren bir iş olması gerekir50. Klasik Hukuk Döneminde bu koşul, ilke olarak kabul edilmiş olmakla birlikte iş sahibinin tanımında terminolojik birlik yoktu51. Kaynakların bir kısmında, negotia alterius terimini kullanılırken, bir kısmında negotium absentis, diğerlerinde ise, negotium alienum ifadeleri kullanılmıştır. Ancak, bu ifadelerin hepsinden çıkan ortak anlam, görülmekte olan işin, gestor'un iş çevresi dışında, başka bir kişinin iş çevresine ait bir iş olması zorunluluğudur52.

Mevcut niteliği ile, doğal ve açık yapıda olan bu kuralın varlığı mandatum'da (vekâlet) olduğu gibi negotiorum gestio'da da bazı örneklere dayanılarak kanıtlanabilir.

48 Avorel-Tunca, s. 44; Özdemir, s. 31.

49 Avorel-Tunca, s. 44-45.

50 Tahiroğlu, s. 286.

51 Avorel-Tunca, s. 45.

52 Özdemir, s. 32.

Scaevola D. 17, l, 60, l (1. resp.):

"Ad eum qui uxorem ducturııs erat litteras fecit tales" Titiııs Seio salutem.

Semproniam pertinere ad animum meıım cognovisti: ideoqııe cııın ex voto meo nııptura tibi sit, velim certus sis secundum dignitatem tuam contrahere te matrimonium. Et qııamvis idonee repromissuram tibi Titiam matrem puallae dotem sciam, tamen et ipse quo magis conciliem animum tııum domııi meae, fidem meam interponere non dııbito: qııare scias, quodcumque ab ea ex hac causa stipulatus fueris, id me mea fide esse iussisse salvum te habiturum. "

atqııe ita Titia, quae neque Titio mandaverat neque ratum habuer at quod scripserat, dotem Seio promisit, quaero, si heres Titii ex causa mandati praestiterit, an actione mandati heredem Titiae convenire potest. respondi secundum ea qua proponuntur non posse, item quaesitum est, an nec negotiorum gestio, non tam Titiae nomine, quam quod consultum vellet, mandasse…”

Titius, Titia'nın kızlarından biri olan Sempronia'nın müstakbel kocasına gönderdiği bir mektupta, Titia'nın çeyiz vaadinin ifasından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirmiştir. Bir kredi vekâleti sözleşmesinin yapılmasına ilişkin bir icap olarak nitelendirilmesi gereken bu teklifi, Seius kabul etmiştir ve böylece kendisine Titia tarafından bir dos vaad edilmiştir. Titius ve Titia öldükten sonra, Seius kredi vekâletine dayanarak, Titius'un mirasçısına başvuruyor ve gerekli ödemeyi de alıyor (heres Titü ex causa mandati praestiterit). Şimdi bu mirasçı da, Titia'nın mirasçısına rücu etmek istemektedir. Scaevola, mirasçının mandatum (vekâlet) sözleşmesine dayanarak, ödediği miktarı geri alamayacağını ileri sürmektedir. Çünkü, olayda Titius ile Titia arasında bir vekâlet sözleşmesi

bulunmamaktaydı. Aynı biçimde, mirasçının actio negotiorum gestorum yoluna başvurması da mümkün değildir. Çünkü böyle bir olayda, mandatum'un (vekâlet) eksik olduğu durumlar için kefile rücu hakkını kullanabilmesini amaçlayan actio negotiorum gestorum yolu kapalıdır. Mektubun içeriğinden çok açık bir biçimde anlaşıldığı üzere, Titius söz konusu kredi vekâletini, Titia'yı yükümlülükten kurtarmak için vermemiştir. Tam tersine, sırf Seius'a bazı yararlar sağlamak amacını gütmüştür. Olayda negotiorum gestio için aranan, başka bir kişinin hukuki alanına giren bir işin yapılmış olması koşulu gerçekleşmediği için mirasçının rücu için, actio negotiorum gestorum'a başvurması düşünülemez53.

Labeo da aşağıdaki metinde benzer görüşü savunmuştur.

Ulpianus D. 3, 5, 5, 5 (Lib 10 ad ed.) : “Sed et si quis negotia mea gessit non mei contemplatione sed sııi lucri caıısa, Labeo scripsit sıııım cum potiııs quam meıım negotium gessisse...”.

Burada, iş sahibini değil, iş görenin kendi yararını düşünerek bir iş görmesi durumunda, Labeo'nun görülen işi negotium suum (iş görenin kendi işi) olarak nitelendirdiği aktarılmaktadır54.

Roma Hukukunda, negotium suum'un sınırlarının kesin olarak belirlenemediği görülmektektedir. Kaynaklarda pek çok metinde, birbiriyle çelişecek nitelikte düzenlemeler yer almaktadır.

Paulus D. 7, l, 48 pr. (Lib. 9 ad Plaut): “Si absente fructuario heres qııasi negotiom eius gerens reficiat, negotiorum gestorum actionem adversus fructuarium habet, tametsi sibi in futurum heres prospiceret, sed si paratus sit recedere ab usu

53 Özdemir, s. 32, dipnot:83 (Seiler, s. 17-18.)

54 Avorel-Tunca, s. 50.

fructu fructuarius, non est eogendııs reficere, sed actione negotiorum gestorum liberatur.”

Metinde, Paulus, üzerinde bir intifa hakkı bulunan malın, mal sahibinin mirasçıları tarafından onarılması durumunda, bu mirasçıların intifa hakkı sahibine karşı actio negotiorum gestorum açabileceklerini kabul ediyor. Burada, iş gestor'un doğrudan doğruya kendi işi değildir; ancak gördüğü işten ileride, kendisinin yararlanması söz konusudur. Buna karşın, iş bir negotium suum olarak kabul edilmemiştir55.

Birbirine çok benzeyen olaylar farklı hukukçular tarafından incelenmiş ve farklı sonuçlara varılmıştır. Paulus'a ait metinde, negotium suum reddedilip, negotiorum gestio'nun konusunun dışında bırakılırken, Ulpianus'a ait olanda ise, negotium suum kabul edilmiştir. Bu da bize, Roma Hukukunda negotium suum 'un sınırlarının açıkça belirlenmediğini bir kez daha göstermektedir56.

Konuyla ilgili bir başka örnekte ise, oldukça tartışmasız bir nokta vurgulanmaktadır.

Ulpianus D. 3, 5, 5, 6 (Lib, 10 ad ed.): “Si quis ita simpliciter versatus est, ut suum negotium in suis bonis quasi meum gesserit, nıılla ex ııtroque latere nascitur actio, quia nec fides bona hoc patitıır....”.

Sözü edilen metne göre, gestor kendi işlerini başkasının işi sanarak görmüştür. Böyle bir durumda negotiorum gestio söz konusu olamaz ve her iki

55 Avorel-Tunca, s.50.

56 Avorel-Tunca, s. 51; Özdemir, s. 34.

taraf için de herhangi bir hak ve borç doğmaz. Bunun tersi, iyi niyet kurallarınca hoş görülemez57.

Diğer taraftan yapılacak olan işin gestor'a ve dominus'a ortak olarak ait olması durumunda animus’a bakılmaksızın negotiorum gestio’dan sorumlu olduğuna ilişkin durumlarda kaynaklarda yerini almıştır. Ulpianus’un genel bir hükmü bu durumu kanıtlamaktadır:

Ulpianus D. 3, 5, 5, 6 (Lıb. 10 ad ed.): “….qııod si et suum et meum quasi meum gesserit, in meum tenebitur....”

Metinde, gestor'un, kendi işini de dominus'unki ile birlikte ve dominus'un sanarak görmesi durumunda, gestor işin dominus’ a ait bölümünden, dominus’a karşı sorumlu olur58.

Aynı görüşü doğrulayacak nitelikte başka metinler de bulunmaktadır.

Bunlardan birisi de Paulus'a aittir.

Paulus. D. 3, 5, 39 (Lib. 10 ad Sabin):

“Si communes aedes tecum habeam et pro parte damni infecti vicino cavero, dicendıım est quod praestitero negotiorum gestorum actione potiııs quam commııni divi dundo iudicio posse me petere…”

Yukarıdaki metinde şöyle denmektedir: “Ben seninle ortak bir binaya sahip olsam ve olası bir zarar tehlikesine karşı komşuya teminat vermiş olsam, ödediğim

57 Avorel-Tunca, s. 49.

58 Avorel-Tunca, s. 52-53.

miktarı, actione communi dividundo (ortaklığın taksimi davası) yerine actio negotiorum gestorum ile talep edebilirim"59.

Papinianus D. 3, 5, 30, 7 (Lib. 2 respons.): “Uno defendente causam communis aquae sententiz praedio datur: sed qui sumptus necessario ac probabiles in communi lite fecit, negotiorum gestorum actionem habet.”

Yukarıdaki metne göre, bir kişi, ortak bir su yolu hakkındaki bir davada savunmada bulunuyor. Hüküm, yükümlü gayrimenkulun lehine veriliyor; ancak zorunlu nitelikte ve iyiniyet kuralları çerçevesindeki masraflarda bulunan bir kişiye, bir actio negotiorum gestorum hakkı tanınıyor60.

Bu metinlerde gestor ve dominus'un ortak bir işi yapılmakta, gestor işin kısmen de olsa başkasına ait olduğunun bilmektedir. Bu durum, negotium alterius gerere'nin koşullarını gerçekleştirdiğinden, bu metinlerde actio negotiorum gestorum'a başvurma olanağı tanınmıştır61.

Oysa, bazı metinlerde görüldüğü gibi, bu görüşün aksini savunan hukukçular da bulunmaktadır.

Ulpianus D. 42, 5, 9, 4 (Lib. 62 ad. ed.): “....nam negotiorum gestorum agere non magis potest, quam si socius commune aedificium fıılsit, quia hic quoque creditor commune, non alienum negotium gessisse videtur.”

Yukarıdaki metinde, Ulpianus, ortak maliklerden birisinin, ortak mülkiyetin konusunu oluşturan evin onarılmasını negotiorum gestio olarak

59 Avorel-Tunca, s. 53.

60 Avorel-Tunca, s. 53.

61 Avorel-Tunca, s. 53; Koshaker-Ayiter, s. 255.

kabul etmemektedir. Hukukçu bu durumda, bir negotium alienum değil, negotium commune (ortak iş) söz konusu olur demektedir62.

Ulpianus bu görüşüyle, negotium commune'nin negotium alterius gerere sayılamayacağını ortaya koymakta, ve ortak bir iş gören kişi, başkalarının yararından çok kendi yararını gözeterek işe koyulur, düşüncesini savunmaktadır63.

Riccobono da, ortak işler hakkında bu görüşü benimsemiştir. Ortak malikler ya da mirasçılardan herhangi biri, ortak mala ilişkin bir iş görürse, bunun negotiorum gestio'nun konusuna girip girmeyeceğini anlamak için, iş görenin amacını incelemek gerekir. Riccobono'ya göre, eğer iş görenin animus'u (amacı), kendi yararını korumak ise, actio negotiorum gestorum olanağı tanınamaz. Ancak, diğer maliklerin yararına, iş görme amacıyla hareket etmişse, artık o, bir actio negotiorum gestorum'a hak kazanır64.

Riccobono'nun bu görüşü, Klâsik Hukuk Dönemi koşullarına uymaz, çünkü Klasik Hukuk Döneminde, animus negotia aliena gerendi aranmadığı ileri sürülmektedir. Bu koşulun, Klasik Hukuk Dönemi sonrasına ve Iustinianus Dönemine ait olduğu kabul edilmektedir65.

Dominus'a ve gestor'a ait ortaklaşa işlerin görülmesinde, negotiorum gestio'nun ikincil (tali) bir dava olarak kalmaktadır. Çünkü, ortak bir iş genellikle, communio, societas (miras şirketi) gibi temel bir ilişkinin varlığından doğar. Bu tür ilişkiler de, actiones communi dividundo, familiae erciscundae gibi kendilerine

62 Avorel-Tunca, s. 51-52; Özdemir, s.35, dipnot:92 (Kreller, s.372.)

63 Avorel-Tunca, s. 52.

64 Avorel-Tunca, s. 52, dipnot:51(Riccobono, s. 41 vd.); Özdemir, s. 35-36, dipnot:94(Riccobono, s.

74-75).

65 Kochaker-Ayiter, s. 255; Avorel-Tunca, s. 52; Özdemir, s. 36, dipnot:95 (Frese,

"Procurator und Negotiorum Gestio, 328).

özgü davalarla korunmuşlardı. Hakim olan görüşe göre, bu gibi durumlarda actio negotiorum gestorum'a başvurulabilmesi, ancak ilişkiyi düzenleyen özel bir davanın bulunmaması veya bu tür bir davaya başvurma olanağının ortadan kalkmış olması nedenleriyle söz konusu olabilir66.