• Sonuç bulunamadı

NATO‟nun Libya Müdahalesi ve MüĢterek Koruma Gerekçeleri

Kara, deniz ve hava kuvvetlerinden en az iki tanesinin olduğu harekâta “MüĢterek Harekât”, birden fazla ülke silahlı kuvvetlerinin birlikte katıldıkları harekâta ise “BirleĢik Harekât” denilmektedir. Birden çok ülkenin katıldığı harekâtta birbirleriyle uyum, bağlantı ve bütünleĢme kurmaya çalıĢırken uygulamada sorunlar meydana gelebilir. Libya‟ya baktığımızda ise her iki harekâtında gerçekleĢtiğini görmekteyiz (Kuloğlu, 2011: 53). Özellikle “BirleĢik Harekât” için yaĢanan zorluklarla karĢılaĢılması olağan bir durumdur. Farklı ülkelerin BM Güvenlik Konseyi‟nin kararlarını analiz ederken farklı yorumlamaları harekâtın hedefleri ve müdahale yöntemleri gibi konular ile ilgili tartıĢmalar gündeme gelmiĢtir. Libya Müdahalesinde de güçlü devletler tarafından benzer durumlar yaĢanmıĢtır. Bu sebeple NATO önderliğinde baĢlaması ve harekâtın yine NATO sorumluluğunda devam ettirilmesine iliĢkin fikirler sunulmuĢtur.

Ġngiltere ve Fransa‟nın liderlik ettiği, ardından Amerika‟nında bu liderliğe ortak olduğu sonrasında diğer ülkelerden de katılımın olduğu bir ortak yönetim BMGK kararlarından sonra, devreye girmiĢtir. Fakat Libya‟daki olayların büyümesiyle, Libya lideri Kaddafi‟nin güçlü birlikleri, karĢıt birlikler karĢısında üstünlük sağlamaya baĢlayınca Fransa bu duruma müdahale ederek öncelikli davranmıĢ ve harekâta öncülük yapmak istemiĢ bunu da gerçekleĢtirmiĢtir. Fransa‟nın bu hareketiyle NATO‟nun fiili olarak etkin bir rol almasını istemediği gözlemlenmektedir. OluĢturulan koalisyon ile birlikte Fransa, Libya için devletlerin ortak bir kararla birbirlerinden bağımsız olarak siyasi mekanizmanın iĢlenmesi gerektiği Ģeklinde bir yaklaĢım göstermiĢ daha sonra bu yaklaĢımını “askeri harekât NATO kontrolünde olsun ancak, oluĢturulan koalisyona ait siyasi mekanizma karar alsın ve NATO bunu uygulasın” Ģeklinde olmasını istemiĢtir. Bunlara dayanarak Fransa kendi çıkarlarıyla örtüĢmediğini düĢünerek NATO müdahalesini gereksiz bulmuĢ olduğu sonucuna ulaĢmıĢtır. Fransa yeni bir oluĢum ile beraberinde; Türkiye ve ona benzer olan ülkeleri devre dıĢı bırakabileceği fikrindeydi. Bununla birlikte Fransa bu harekât ile öncülük ettiği bu durumu uluslararası arenada kanıtlamıĢ adını tarihe yazdırmıĢtır. Bunların dıĢında, Fransa Libya üzerinde doğrudan bağlantı kurabiliyorken, Kuzey Afrika bölgesindeki etkisi azalmaya baĢlamıĢ ve bunu

güçlendirmek için çalıĢmaya baĢlamıĢtır. Fransa, daha sonrasında kurulacak Libya yönetimi için söz sahibi olma fırsatını da böylelikle elde edebilecekti.

BM kararlarına göre, NATO Libya‟da bulunan halkı ve sivil nüfusu içeren bölgeler için Libya iktidarının olası bir güç kullanımı ya da tehdidine karĢı bölgeyi korumak maksatlı bazı önlemler almıĢlardır. Bunlara baktığımızda; Libya‟nın kuzeyinde belirli bir alanını kapsayan hava sahasına yönelik “uçuĢa yasak bölge” tesisi kontrol altına alınmıĢtır. NATO bu görev için uçaklar vasıtasıyla BirleĢik Koruma-Unified Protector adı verilen harekât ile denetim sağlamıĢtır. Burada NATO esas olarak hedef noktalarına saldırıda bulunmak yerine öncelikle gerekli denetim ve kontrol ile yasağın uygulanmasını sağlamak olmuĢtur. Böylece meĢru müdafaa gereksinimi doğduğunda silah kullanılabilecekti. 14 Nisan‟da NATO ve NATO üyesi olmayan katılımcı ülkelerin dıĢ iĢleri bakanlarıyla toplantı yapılmıĢ ve bu toplantıda; sivillere ve sivil yerleĢim alanlarına yönelik bütün saldırıların durdurulması, Kaddafi rejimine ait bütün askeri ve milis güçlerinin üslerine çekilmesi ve son olarak Kaddafi rejiminin insani yardımlarını engellenmeden, güvenli bir Ģekilde Libya halkına ulaĢması hususunda kararlar alınmıĢtır. Libya‟daki demokratikleĢme hareketleri için atılacak adımlar 1 Eylül tarihinde Paris‟te yapılan toplantıda görüĢülmüĢtür. Aynı zamanda UçuĢa Yasak Bölge uygulamasının BirleĢik Koruma Harekâtı‟nın gerektiği müddetçe devam ettirilmesine karar verilmiĢtir.

BirleĢik Koruma Harekâtı kapsamındaki uygulama için, Libya lideri Kaddafi için deniz üzerinden gelecek silah ve mühimmatı almalarını engellemek için deniz ambargosu uygulamıĢlardır. Bu sebeple, Pentagon USS Enterprise uçak gemileri SüveyĢ Kanalı üzerinde Akdeniz‟e geçirmiĢtir. USS Ponce ve USS Kearsarge amfibi gemileri de Akdeniz‟de yerini almıĢtır. Ayrıca, 400 ABD deniz piyadesi gerektiğinde Libya için yapılacak müdahale olasılığına karĢın harekâtta kullanılmak için Girit adasında hazır bir halde bulundurulmuĢtur (Global Research, 2011: 1). Deniz ambargosu uygulayan ülkeler; Almanya, Fransa, Ġngiltere, Kanada, Türkiye ve Ġtalya olmuĢtur. Tüm bu yaĢananlar; Libya‟nın Akdeniz uzantısındaki bölgede üye devletlere verilen gemi ve denizaltı vasıtalarıyla gerçekleĢmiĢtir.

Bölgede yaĢayan siviller için herhangi bir saldırı tehdidine karĢı önlemler alınmıĢtır. ABD, Ġngiltere ve Fransa tarafından NATO‟ya hava kuvvetleri verilmiĢ ve bu Ģekilde saldırı ve tehdit durumu yaĢandığında NATO karĢılık verebilecek hale

getirilmiĢti. Bu sorumluluğu üstlenmeden önce NATO, Fransız uçaklarının ilk olarak bölgeyi kontrol etme uçuĢu ile baĢlayan harekâtına katılmıĢtır. UçuĢ sırasında ortaya çıkan 4 zırhlı aracın, tehdit arz etmesi sebebiyle ortadan kaldırılmıĢtır. Bunu takiben denizden ABD ve Ġngiliz gemilerinden fırlatılan Toma Hawk füzeleri ile devam edilmiĢtir. ABD ve Ġngiltere Libya‟nın baĢkentine Tomahawk Kruz füzeleri ile çatıĢmaya baĢlamıĢken, Bingazi‟deki isyancılara karĢı Fransa, harekât içinde olan Kaddafi‟nin kara birliklerine hava taarruzunda bulunmuĢlardır (Kuloğlu, 2011: 53). Harekâtın odak noktaları olarak; Libya‟nın hava savunma sistemi, haberleĢme sistemi, hava kuvvetleri ve muhalif güçlere karĢı kullanılan tank ve zırhlı araçlar seçilmiĢtir.

Fakat olaylar büyüyüp, durumlar değiĢince BM Güvenlik Konseyi karar alma sürecini geliĢtirmiĢ ve kararlar almıĢtır. Buna paralel olarak Koalisyon güçlerinin olaylara dâhil olmasıyla birlikte sorumluluğun NATO‟ya devredilmesi fikri gündeme gelmiĢ harekâtın ilerlemesiyle birlikte bu fikrin gerçekleĢtirilmesi de kesinlik kazanmıĢtır. Bu fikirlerin düĢünülmesinde asıl hedeflenen Fransa‟nın insiyatifinin önlenmeye çalıĢılması, 28 devletin ortak kararıyla yola çıkılması ve bu duruma Arap ve Afrika Birliği‟nin de katkıda bulunarak çeĢitli yönlerden gelebilecek tepkilerin önlenmesi düĢüncesi ağırlık kazanmıĢtır (Prashad, 2012: 168-208). Böylece, NATO sorumlulukları üzerine tam almasıyla birlikte harekât için daha uyumlu ve organize olmuĢtur. (NATO and Libya- Operation Unified Protector).

NATO‟nun harekâtın baĢına geçecek olmasını ilk baĢlarda Türkiye, Fransa ve Almanya istememiĢtir. Hatta bu durum Libya‟nın iç meselesi olduğu düĢünülerek çözümünü de kendisinin ulaĢmasının daha uygun olacağını düĢünmüĢlerdir. Fakat BM Güvenlik Konseyi kararlarının hukuki bağlayıcılığının olduğu düĢüncesi NATO konusunda devletlerin olumlu olmaya itmiĢtir. BirlemiĢ Milletler kararlarına göre herhangi bir durum olduğunda bunu durdurabilecekleri fikri daha fazla benimsemelerini sağlamıĢtır.

Öte yandan, NATO‟nun değiĢen dünya düzeni kapsamında üstleneceği görevin kendi kurallarına uygun olup olmadığı bu görevi yerine getirip getirmeyeceği konusunda bir durum ile karĢılaĢmaktayız. Bu yeni kavram bağlamında NATO‟nun üstleneceği üç temel görevden biri; MüĢterek Güvenlik ( Cooperative Security) konusu alt bir baĢlık olarak yer almıĢtır (Strategic Concept, 2010). Buna göre

koalisyon devletleri dıĢında politik ve güvenlikle ilgili geliĢmelerden etkilenmeleri hususu ortaya çıkınca, uluslararası düzeni korumak için ilgili ülke veya uluslararası örgütleri devreye sokarak aktif bir rol alabilir. Konsept metninin giriĢ bölümünde; “NATO bu faaliyetlerde bulunurken…. özellikle, BM ve AB ile yakın bir çalıĢma içinde bulunmayı taahhüt eder.” ifadesi yer almaktadır.

Bu bağlamda gerek duyulması halinde zaman zaman hava harekâtına, zaman zaman da füze taarruzlarına belirli periyotlarla baĢvurulmuĢtur. Belirli periyotlarda olmasının sebebine gelince, ABD liderliğindeki koalisyon ülkelerinin, müdahalede bulundukça verilen zararlar karĢısında Kaddafi‟nin sürdürdüğü direniĢi sonlandırabileceği ya da anlaĢmak için teklifte bulunabileceğini düĢünmüĢ olmalarındandır.

BM AntlaĢması VII bölüm md. 48‟de görüldüğü üzere üye ülkeler tarafından alınan kararların “üyesi bulundukları uluslararası kuruluĢlar içindeki eylemleriyle yürütülürler” tanımıyla ve 1973 sayılı kararda da, “uçuĢa yasak bölgenin uygulanmasını sağlama amacıyla kendi baĢlarına, ya da bölgesel kuruluĢlar ve düzenlemeler çerçevesinde hareket ederek, gerekli tüm önlemleri alma yetkisi verilmiĢtir.” Ġfadesi ile düzenleme yapılarak NATO gibi bölgesel güvenlik kurumlarının görev üstlenebileceği belirtilmektedir (Erdurmaz, 2012: 91).

Bilindiği üzere BMGK‟dan çıkan kararlarda en dikkat çeken Ģey, bölge halkının can ve mal güvenliğinin sağlanmıĢ olması sivil halkın huzurunu bozacak hareketlerden uzak durulması gerektiğidir. Bu kararlar baĢka bir taraftan bakıldığında Libya lideri Kaddafi için bir umut kaynağı olmuĢtur. Halkın can ve mal güvenliğini koruma, huzurunun bozulmaması gibi davranıĢlar gösterilmesi Kaddafi açısından direniĢlere devam edebilme ve yönetimini devam ettirebilme gücünü bulmasını sağlamıĢtır. Bunun yanında müdahalede bulunan ülkelerin esas hedeflerinin Kaddafi olmadığını belirtmiĢ olmaları bu fikirleri desteklemiĢtir. Libya lideri Kaddafi ise bu durumlara iliĢkin kendisini destekleyen yandaĢlarına zaman zaman konuĢmalarında psikolojik destekte bulunmuĢ aynı zamanda silah ve cephanelik temininde bulunacağını da ifade etmiĢtir. Harekâtın ilk zamanlarında olaylar Kaddafi aleyhine geliĢirken sonraki süreçte tersine bir seyir izlemiĢtir. Bu durum koalisyon ülkelerinin birbirlerine daha fazla destek çıkmasına neden olmuĢtur ki bir süre sonra da zaten muhalif devletler üstünlük kazanmıĢlardır.

Harekâtın stratejik analizini yaptığımızda; koalisyon güçlerinin üstünlük sağlama gayesiyle, Kaddafi güçlü birliklerini yıpratma yıldırma çalıĢmalarında bulunulduğu gözlemlenmiĢtir. ABD önderliğindeki koalisyon ülkeleri, Kaddafi‟ye karĢı silahlandırılmıĢ her türlü cephanelikleri sağlanmıĢtır. Kısacası, harekâtın stratejisinde bu devletleri güçlendirmek adına çalıĢıldığını söyleyebiliriz.

Yine konseptin içerisinde yer alan 20‟nci madde ve sonrasındaki maddenin ; “kriz yönetimi yoluyla güvenlik” baĢlığında, “NATO sınırları dıĢındaki çatıĢmalar ittifak ülkelerinin topraklarında ve askeri müdahale dâhil her türlü tedbirin baĢlangıçta uluslararası kurumlarla birlikte alınması uygun mütalaa edilmektedir.” ifadesi yer almaktadır. Bu bağlamda NATO bunları değerlendirerek görev üstlenebileceği sonucuna varmıĢtır.