• Sonuç bulunamadı

Libya‟daki Eylemlerin Ġç Dinamiklerini OluĢturan Unsurlar

3.4. Libya‟da Eylemlerin BaĢlaması ve Kaddafi‟nin YaklaĢımı

3.4.1 Libya‟daki Eylemlerin Ġç Dinamiklerini OluĢturan Unsurlar

Libya‟da ayaklanmanın amacı her ne kadar aynı gibi görünse de, geliĢen olayların temelinde gösterilen tepkiler ve uygulama Ģekli olarak Tunus ve Mısır‟dakinden daha farklı olduğu söylenebilir (Yavuz ve Erdurmaz, 2012: 87). Dikkat edilmesi gereken nokta ise; sosyal, ekonomik ve güvenlik boyutunda etkili

gücün, geleneksel olarak aĢiretlerin elinde bulunmasıdır (Kadlec, 2012: 1). Ġsyan hareketinin Bingazi bölgesinde halkın protestolara baĢlamasıyla ortaya çıkmasının ötesinde, esas nedenin doğudaki aĢiretlerle Kaddafi arasında devam eden anlaĢmazlıkların gün yüzüne çıkmıĢ olmasıdır.

14 Ocak 2011‟de, Libya‟da olayların baĢlamasından hemen önce Muammer Kaddafi, Tunus ve Mısır‟da yaĢanan olaylardan dolayı üzüntü içerisinde olduğunu belirtmiĢtir. Aynı zamanlarda Libya içinde de huzursuzluklar da baĢlamıĢtır. Buna örnek olarak da; 1 ġubat 2011‟de Libyalı yazar ve siyaset yorumcusu Cemal el Hacı‟nın, Tunus ve Mısır devrimlerinden esinlenerek Libya halkına internetten ülkedeki rejimi protesto etme çağrısında bulunmuĢ olması verilebilir (Amnesty International, 2011). Medyanın yansıttıklarına bakacak olursak; Libya‟daki isyanların baĢlama nedeni, Haziran 1996‟da Trablus‟taki Ebu Selim Cezaevi isyanında yaĢamını yitiren 1300‟e yakın mahkûmun davasını 15 ġubat 2011 de tekrar gündeme getiren rejim karĢıtı Fethi Terbil‟in tutuklanması gösterilmiĢtir. Terbil‟in tutuklanması, ilk protestonun sebebi olmuĢtur. Medya‟da yazılanlara göre; Avukatın tahliye edilmesi için Bingazi‟de yapılan protestoları polis Ģiddet kullanarak bastırmak durumunda kalmıĢtır. Avukat Terbil serbest bırakılmıĢ olsa da eylemler devam etmiĢtir. Bu olayda polis ile göstericiler arasında yaĢanan çatıĢmada birçok kiĢinin yaralandığı, zarar gören bu kiĢilerin Libya‟da mensubu oldukları kabilelerden olmaları nedeniyle sürecin, kabileler arasındaki iktidar savaĢına dönüĢeceği yönünde yorumlar yapılmıĢtır. Eylemlerin ilk gününden itibaren El Cezire, El Arabiya ve Libya‟daki pek çok medya organı tarafından “iç savaĢ” sözcükleri kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Bu medya organları yaĢanan geliĢmeler üzerine, bunu bir dava olarak gören Kaddafi karĢıtı kabileler Kaddafi otoritesini sona erene kadar bu isyan hareketlerini sürdüreceklerini bildirmiĢler, yıllarca iktidardan dıĢlanmıĢ olmalarını da altta yatan bir sebep olarak sunmuĢlardır (ÖzĢimĢir, 2011).

Ülkede kabile faktörünü önemli bir güç merkezi olarak gören Kaddafi ise ortak çalıĢma gösterdiği bu kabilelere iĢbirliği sonrası maddi anlamda ödüllendirmelerde bulunmuĢtur. Bu kabilelerin ilk halkasını, Kaddafi‟nin kendisinin de içinde bulunduğu Kaddafi kabilesi ve birinci derece yakınları tarafından oluĢmuĢtur. Kaddafi, özellikle istihbarî pozisyonlar ve kilit noktalarda bulunan askerleri kendi kabilesinden olanlardan seçmiĢtir. Kaddafi‟nin güvenlik halkasında

kendilerine yer bulan Megariha kabilesi ve az da olsa El-Avakir kabilesi olmuĢtur. Megariha kabilesi, Libya‟nın en büyük kabilelerinden birisidir. Bu kabilelerde yer alan Abdüsselam Calud ve Abdullah Es-Senûsi gibi isimler üst makamlarda önemli pozisyonlarda görev almıĢlardır. Kaddafi‟nin muhalif gruplar ile çatıĢmasında son aĢamaya kadar Kaddafi‟nin yanında yer almıĢ olsalarda, 19 Ağustos‟ta Calud bu yanlılığını bırakarak Ġtalya‟ya kaçmıĢtır. Es-Senusi ise aynı Ģekilde Kaddafi yandaĢlığını bırakıp izini kaybettirmiĢtir. Ġsyan fitilinin tutuĢmasıyla beraber Kaddafi safında yer alanların dıĢında karĢıt gruplarda dikkat çekmiĢtir. Kaddafi muhalifi olan bu gruplar Ebu Leyl, Ubeyde, el-Avakir, Misrata ve Verfala gibi kabilelerin üstlendikleri rollerde Kaddafi yandaĢlarının üstlendikleri kadar önem arz etmektedir. Gösteriler el-Beyda merkezli olarak baĢlamıĢ, Derne ve Tobruk‟a kadar yayılmıĢtır. Kabileler arasındaki iliĢkilerin güçlü olması yayılmalarında da etkili olmuĢtur. Bu Ģehirlerde Ebu Leyl kabilesi mensupları gösterilerde öncü konumda olmuĢlardır. Ayrıca Senûsi tarikatının bu yerleĢim yerinde etkin olması muhalif gösterilerin artmasını tetiklemiĢtir (SETA Raporu, 2011: 20).

Bu kabilelere mensup askerlerden ve üst düzey devlet görevlilerinden birçoğu isyanın baĢlaması ile birlikte muhalif saflarda yer almıĢlardır. Örneğin el-Avakir kabilesinden Mustafa Abdulcelil, Kaddafi döneminde Adalet Bakanlığı yapmıĢ olmasına rağmen, daha sonra muhalif saflara katılarak UGK‟nın baĢkanlığı görevinde bulunmuĢtur.

Verfala kabilesi, yaklaĢık 1 milyonluk nüfusuyla, 6,5 milyon kiĢinin içinde yaĢadığı Libya‟nın en kalabalık kabilesi olarak önemli bir noktadadır. Kaddafi kabilesiyle ittifak halinde bulunan Verfala, gösterilerin baĢında Kaddafi yanında yer almıĢ sonrasında hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir Ģekilde Kaddafi karĢıtı gruba geçmiĢtir. Kaddafi‟nin kendi kabilesini ve iliĢkide bulunduğu diğer kabileleri ön plana çıkarmıĢ olması, 1993 yılında ismi Kaddafi‟ye darbe giriĢimine karıĢan Verfala kabilesinin, bu kararı almasında önem arz etmiĢtir. Yine Libya‟nın en büyük kabilelerinden birisi olan Tureg‟in de göstericilerin safına katılması, Kaddafi karĢıtı olanların sayısal üstünlüğü açısından önemli bir rol oynamıĢtır. Ancak Sahara çölünde geniĢ bir bölgeye ve komĢu ülkelere kadar yayılan Tureg‟lerin bir kısmı Kaddafi güçleriyle silahlı çatıĢmada bulunmamıĢlardır. Tureg‟lerden de önceki

dönemlerden Kaddafi‟nin destek olduğu bazı bölgeler bağlılıklarını devam ettirmiĢlerdir.

Kısa zaman içerisinde oluĢan algı; Kaddafi ve rejim karĢıtı olan kabilelerin savaĢı baĢlattığı ve artık isyanların ülkeyi saracağı doğrultusu yönünde olmuĢtur. 14 ġubatta baĢlayan ayaklanmalara Kaddafi‟nin silahlı güç ile müdahalede bulunması katliam olarak dünyaya duyurulmuĢtur. Kaddafi‟nin halkın isteklerini göz ardı ederek silahlı kuvvetleri, kendi halkına karĢı kullanma yaklaĢımının bir iç savaĢ görüntüsünün çıkmasına neden olduğu gözlenmiĢtir (Pannell, 2011). Tunus ve Mısır‟da ayaklanan sivil halka Avrupa ve ABD destek verirmiĢ gibi görünüp ateĢi daha çok fitillerken, Kaddafi‟nin karadan ve havadan ayaklanan halkına karĢı silah kullanmasına da neredeyse tüm dünya tepki göstermiĢtir. Kaddafi Doğu‟daki isyanları en Batı‟dan baĢlayarak bastırmaya çalıĢırken büyük bir sabır ve kararlılıkla yoluna devam etmiĢtir. Ġsyanın merkezi haline gelen Bingazi‟ye doğru ilerleyen isyancılar da özellikle, isyanın çıkıĢına sebep olan gösterilerin el Kaide ve yandaĢlarının yaptığını ilan etmiĢ ve düĢünülenin tersine ülke içinde yaĢanacak iç çatıĢmayı önlediklerini basın toplantısıyla Dünya‟ya bildirmiĢlerdir. Kaddafi‟nin oğlu Saif Kaddafi, ülkenin yaĢadığı kaostan faydalanmak isteyen ABD ve Ġngiltere‟nin ülkeyi iĢgal etme niyetlerinde olduğunu yapmıĢ olduğu basın toplantısındaki konuĢmasında açıklamıĢtır. Bu nedenle halkı birleĢmeye çağırmıĢtır (Sanal, 2011). Öte yandan protestoların hızlı bir Ģekilde ilerleyip geniĢ bir bölgeye yayılması Kaddafi‟nin endiĢeye kapılmasına neden olmuĢtur. Bu nedenle, güvenlik tedbirleri artırılarak aĢiret liderlerinden gençleri gösterilerden uzak tutmalarını istemiĢtir. Kaddafi‟nin iktidarda güçlü bir Ģekilde kalma yolundaki ısrarının nedenine gelecek olursak; ülkenin rejimini bağımsız bir Ģekilde devam ettirme yetkinliğinde ve yeteneğinde alternatif kurumların mevcut olmayıĢından kaynaklandığı söylenebilir. Bu bütün devlet kurumları için geçerli olmasına rağmen siyasi alanda, parti sisteminin tesis edilmiĢ olması siyasi liderliği sindirmiĢtir. Diğer taraftan, Tunus ve Mısır‟da geliĢen protestolara göre tavrını belirleyerek, rejimin değiĢmesine direkt etkide bulunan silahlı kuvvetlerin Libya‟da bu fonksiyonu yerine getirmekten son derece uzak bir yapı ve zayıflık içinde olduğu ifade edilebilir ( Erdurmaz, 2012: 31).

Silahlı kuvvetleri bir bütün halinde bulundurmaktan kaçınan Kaddafi‟nin bu davranıĢının asıl nedeninde, askeri darbe ile devrilme korkusu olmuĢtur (Salem, June

2012: 1-10). 1980‟li yıllarda Çad çatıĢmasından sonra Kaddafi‟nin bilinçli olarak silahlı kuvvetlerini yenilememesinin altında, bu nedenin olduğu düĢünülmüĢtür. Askeri birlik içindeki üst rütbeli yöneticilerin sayısının fazla olması, orta kademe ve sevk idarede kullanılacak personelin yetiĢtirilmesinde de sıkıntılar ortaya çıkarmıĢtır. Silahlı kuvvetler modernize edilmemiĢ modern silah ve savaĢ araçları alınması konuları göz ardı edilmiĢtir. Bu konulardan dolayı silahlı kuvvetler halk içinde popülaritesinin oldukça düĢtüğünü söyleyebiliriz. Buna karĢılık, Kaddafi oğullarının komutasında bulunan, özel askeri birlikleri kendisi ve birinci derece yakınları için görevlendirmiĢtir. Bu birlikleri modern silah ve teçhizatlarla donatmıĢlardır. Muttasım (77‟nci Tugay) ve HamiĢ (32‟nci Takviyeli Tugay) komutasındaki bu birliklerin askerleri sadık ve güvenilir aĢiret üyelerinden oluĢmaktaydı (Salem, June 2012: 7-8). Birlik mensuplarının dokunulmazlığı ve ayrıcalıkları olduğundan, seçkin grup olarak nitelendirilmiĢlerdi. BaĢlangıçtan itibaren Trablus‟u korumak için bu özel birlikler görevlendirilmiĢtir. Bu birliklerin bulundukları yerlerde özel korumalı konutlar yapılmıĢtır. Bu özel birlikler sadakat konusunda Kaddafi‟ye son derece bağlı, diğer askeri birliklerden daha farklı tutulmuĢlardır. Mart ayının baĢlamasıyla birlikte yavaĢ yavaĢ ilerlemiĢler ve 16 Mart‟ta Bingazi‟ye girmeye baĢlamıĢlardır. Askeri birliklerin karar verme yetkisi bizzat Kaddafi‟nin ailesi ve birinci derece yakın çevresini oluĢturan generallerin elinde olmasından dolayı, Tunus ve Mısır‟da olduğu gibi ordunun halka karĢı güç kullanma fikrine karĢı çıkılması ve halkın ayaklanmalarını destekleyici Ģekilde tavır sergilemesi yapısı nedeniyle mümkün olamamıĢtır. Ġsyanlar, bir Ģekilde bastırılmaya çalıĢılmıĢ havadan ve karadan müdahalelerde bulunulmuĢtur. Bu birliklere bağlı 12 tabur kadar bir güçle Trablus‟un güvenliği sağlanmıĢtır.