• Sonuç bulunamadı

B- Nüfus Davalarında Cumhuriyet Savcısının Görevleri

2. Nüfus Davalarının Türleri

a- İsim Değiştirme ve Düzeltme Davaları

İsim (ad), kişileri birbirinden ayırt etmeye yarayan ve kişilik hakkı içinde yer alan değerlerden biridir. Kişilerin bir ön (öz) adı bir de soyadı bulunmaktadır. Kural olarak bir çocuğun öz adı anne ve babası tarafından konur (T.M.K. m. 339/5). Çocuğa verilecek öz ad konusunda ana ve baba hakimin müdahalesini isteyebilir (T.M.K. m. 195/1). Evlilik dışı doğmuş çocuklarda öz adı koyma yetkisi velayet hakkına sahip olandadır. Türk Medeni Kanunu’nun 337/1. maddesine göre ana ve baba evli değilse çocuğun velayeti anaya aittir. Ana ve babası belli olmayan bulunmuş çocukların öz adı ise nüfus müdürünce konur (5490 sayılı N.H.K. m. 19/3). Evlat edinmede ise evlat edinen isterse çocuğa yeni bir ad verebilir (T.M.K. m. 314/3).

Her Türk öz adından başka soy adını da taşımağa mecburdur (2525 sayılı Soyadı Kanunu244 m.1). Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; evli değilse ananın soyadını taşır. Ancak, ana önceki evliliğinden dolayı çifte soyadı taşıyorsa çocuk onun bekarlık soyadını taşır (T.M.K. m. 321). Ana ve babası belli olmayan bulunmuş çocukların soyadı ise nüfus müdürünce konur (5490 sayılı N.H.K. m. 19/3). Evlat edinmede ise evlatlık küçük ise evlat edinenin soyadını alır (T.M.K. m. 314/3).

Kişileri birbirinden ayırt etmeye yarayan ve kişilik hakkı içinde yer alan ad ve soyadın, gerek tescil sırasında meydana gelen yanlışlık nedeniyle, gerekse bazı haklı

243 Demiralp s.103, Özkan / Ataç s.48.

244 Soyadı Kanunu; Kanun Numarası: 2525; Kabul Tarihi: 21/06/1934; Yayımlandığı Resmi

sebeplerden dolayı değiştirilmesi ya da düzeltilmesi gerekebilir. Bu durumda Türk Medeni Kanun’un 27/1. maddesine dayanarak 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36. maddesine göre kişinin adı ya da soyadı değiştirilebilir.245

Bu konuda tam ehliyetliler ile kendilerine yasal danışman atanmış kişiler tek başlarına dava açabilirler. Evli kadın, soyadı değişikliği için dava açamaz. Çünkü evli kadının soyadı kocasının soyadıdır (T.M.K. m. 187). Ayırt etme gücüne sahip küçüklerde de soyadına ilişkin düzeltme davası açma yetkisi babaya aittir. Ayırt etme gücüne sahip küçükler ile kısıtlılar öz ad değişikliği için bizzat dava açabilirler. Çünkü ad değişikliği isteme kişiye sıkı şekilde bağlı bir hakkın kullanılması niteliğindedir.246

Nüfus kaydı düzeltilecek olan küçük yargılama sırasında erginliğini kazanırsa dava hakkında diyecekleri mutlaka sorulmalıdır.247

Uygulamada, davanın Cumhuriyet savcısı tarafından açılması halinde, davalı olarak ismi düzeltilecek kişi gösterilmekte ve nüfus idaresi de davada hazır bulunmaktadır. Eğer davayı ilgili kişi açmışsa davalı olarak nüfus idaresi gösterilmektedir.248 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 36/1-a maddesine göre kayıt düzeltme davaları; ilgilinin yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır. Kayıt düzeltme davaları Cumhuriyet savcısı ve nüfus müdürü veya görevlendireceği nüfus memuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır (N.H.K. m. 36/1).

b- Yaş Düzeltme Davaları

Kişinin yaşı, doğduğu günden itibaren hesaplanır. Ancak özellikle kırsal kesimlerde doğan çocuklar zamanında nüfusa kaydettirilmemekte ve kişinin gerçek yaşı ile nüfus kaydında görünen yaşı arasında farklılık meydana gelmektedir. İşte bu tür farklılıkları gidermek amacıyla, yaş düzeltme davaları açılmaktadır.

245 Saldırım s.143; Demiralp s.149; Özkan/Ataç s.76-77.

246 Ayan, Mehmet/Ayan, Nurşen, Kişiler Hukuku, Gözden Geçirilmiş 2. Baskı, Konya, 2007, s.89. 247 Yargıtay 18. H.D., 22.10.1996, 8850/9192 sayılı kararı; Gençcan, Ömer Uğur, Nüfus Davaları

Genel Hükümler, Ankara, 2000, s. 130.

Bir kimsenin yaşının doğru olarak tespit edilmesinin önemli hukuki sonuçları vardır. Örneğin; kişinin reşit sayılması için 18 yaşın ikmali gereklidir. Bunun gibi askerlik, emeklilik, okula başlama, cezai sorumluluk, medeni hakları kullanabilme ve daha bir çok durumda kişinin yaşı önem arz etmektedir. 249 İşte bu nedenle kanun

koyucu, nüfustaki yaş ile ilgili kayıtların gerçeğe uygunluğunu sağlamak için Cumhuriyet savcısına da kayıt düzeltme davası açma yetkisi tanımıştır.

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunun 36/1-a maddesinde nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının Cumhuriyet savcısı tarafından açılacağı belirtilmiştir. 5490 sayılı Kanunda yaş, ad, soyadı gibi kayıtlardan açıkça söz edilmemiş olmasına rağmen, özünde bu kayıtlar da nüfus kayıtlarıdır ve düzeltilmesi için Cumhuriyet savcısı tarafından dava açılabilir. Bu açıklamalarımız ışığında Cumhuriyet savcısı ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine yaş düzeltme davasını açar.

Yaş düzeltme davası mahkemece kabul edilip, yaş düzeltildiğinde artık kişinin yaşı mahkemece düzeltilen yaş olur. Yaşa hukuki sonuçlar bağlanan hallerde ve tüm resmi işlemlerde kanunda açıkça öngörülen istisnalar hariç (örneğin; Emekli Sandığı Kanunu m.105) düzeltilen yaş esas alınır. 250

Diğer nüfus davalarında olduğu gibi, yaş düzeltme davası da hukuk mahkemesinde iki türlü açılabilir. Birinci halde davayı düzeltmeyi isteyen şahıs, ikinci halde ise ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine ya da resen Cumhuriyet savcısı açar. Birinci halde yargılama giderlerini düzeltmeyi isteyen taraf, ikinci halde de devlet karşılar. Ancak bu ikinci halde ilgilinin yaşı düzeltilirse, ilk etapta devlet tarafından karşılanan yargılama giderleri yaşı düzeltilen kişiden tahsil edilir.251

Cumhuriyet savcısı, görevli olduğu diğer hukuk davalarında olduğu gibi, yaş düzeltme davasında da iddianame değil davaname düzenleyecektir. Davaname H.U.M.K.’nun 179. maddesindeki dava dilekçesi şeklinde olacaktır.252 Yaş düzeltme

249 Demiralp s. 190, Özkan / Ataç s.126. 250 Demiralp s.191, Saldırım s.131 251 Demiralp s.103,196.

davası da diğer kayıt düzeltme davaları gibi, ilgilinin yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılır (5490 s.K. m. 36/1-a).

Yaş düzeltmesi davasıyla ilgili olarak uygulamada sıkça karşılaşılan bir durum belirtmede fayda vardır. Şöyle ki, özellikle kırsal kesimlerde, çocuğun nüfusa kaydedilmesinden sonra ölümü halinde kişisel durum siciline ölüm kaydı düşülmeyip, ölen çocuğun nüfus cüzdanı daha sonra doğun kardeşi için kullanılmaktadır. Bu durumda da kendisi adına kişisel sicilinde kayıt bulunmayan, fakat kendisinden önce doğmuş ve ölmüş olan kardeşinin nüfus cüzdanını kullanarak resmi işlemler yapan kişi, bu durumu ileri sürerek yaşının küçültülmesi için dava açmaktadır. Mahkeme önüne böyle bir dava geldiğinden davayı reddetmelidir. Çünkü davacı adına mevcut bir sicil kaydı yoktur ve olmayan bir kaydın değiştirilmesi ya da düzeltilmesi söz konusu olamaz.253 Bu durumda ölen kardeşin nüfus kütüğüne ölü kaydı düşülmesi ve aslında kendi adına bir kayıt olmadığı halde ölen kardeşinin nüfus cüzdanını kullanan kişinin ise nüfusa kaydedilmesi gerekir.254

Şahsi veya kamusal bir yaş düzeltme davası sonucunda asliye hukuk mahkemesince, Cumhuriyet savcısının mütalaasına uygun ya da aykırı karar verilebilir. İster mütalaaya uygun isterse aykırı olsun verilen kararın Cumhuriyet savcısının görüldü işleminden geçmesi gerekir. Cumhuriyet savcısı kararı inceler ve bir hata tespit etmezse, karara görüldü yazıp, tarih ve imza atar. Kararda bir hata tespit ederse, tıpkı ceza mahkemesi kararlarında olduğu gibi verilen kararı temyiz edebilir.255

Cumhuriyet savcısının açtığı diğer hukuk davalarından farklı olarak, yaş düzeltme davalarında özel bir durum vardır. Bu konuyu ayrı bir başlık altında inceleyeceğiz.

253 “Evli ve çocuklu bir kişinin nüfusta, bekar ve çocuksuz görünmesi halinde yapılması gereken

idari bir işlemdir. Bu konuda mahkeme kararı almaya gerek yoktur.” 18 HD, 29.9.2003 T. 2003/4316 -6901, Saldırım s.132.

254 “Davacı dava dilekçesinde oğlu Sadrettin’den evvel doğan bir çocuğun ölümü üzerine bu yolda

kayıt düşürülmediğini ve nüfus teskeresinin sonradan doğan oğluna verildiğini beyan etmiştir. Bu durumda dava dilekçesinde söz konusu edilen çocuğun öldüğünün belirtilmesi idari mahiyetidir. Bu sebeple davanın reddi gerekirken bundan zuhul olunması yolsuz bulunduğundan hükmün bozulmasına… “ 6 HD: 8.3.1965 T. 6910/1147, Demiralp s.233.

Ceza Mahkemelerinde Yaşın Düzeltilmesi;

5271 sayılı C.M.K.’nun 218. maddesine göre “yüklenen suçun ispatı, ceza mahkemelerinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise, ceza mahkemesi bu sorunla ilgili olarak da bu Kanun hükümlerine göre karar verebilir. Ancak, bu sorunla ilgili olarak görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması ile ilgili olarak bekletici sorun kararı verilebilir.” Birinci halde ceza mahkemesinin nisbi yargılama yapması, ikinci halde ise görevli mahkemenin vereceği kararı bekletici sorun yapması söz konusudur. Fakat C.M.K. 218/2. maddesi yaşla ilgili özel bir düzenleme getirmiştir. Buna göre “Kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşması halinde, mahkeme ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir” (C.M.K. m. 218/2).

Maddenin 2. fıkrasına göre, ceza mahkemesi kovuşturma sırasında mağdur veya sanığın yaşıyla ilgili bir problemle karşılaşırsa, nisbi yargılama yapmak zorundadır. Bu konuyla ilgili asliye hukuk mahkemesinde dava açılmışsa, asliye hukuk mahkemesince resen görevsizlik kararı verilip dosya ceza mahkemesine gönderilmelidir.256 Ceza mahkemesi, ceza yargılaması sırasında yaş düzeltme davasını

görürken, yargılamayı Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre yapar.

Ceza yargılaması sırasında mağdurun veya sanığın yaşının düzeltilmesi, sanık, mağdur, bunların vekilleri ya da Cumhuriyet savcısı tarafından istenebileceği gibi, mahkemede resen yaş düzeltilmesi davasının görülmesine karar verebilir. Ceza mahkemesindeki yaş düzeltilmesi davasının, Cumhuriyet savcısı tarafından bir iddianame ya da davaname ile açılamasına gerek yoktur. Mahkeme bir ara kararı ile davaya başlar.257

Yaş düzeltme davasının görülmesi gereken ceza mahkemesi ağır ceza ya da asliye ceza mahkemesi ise bu mahkemelerde Cumhuriyet savcısı bunduğundan sadece

256 Demiralp s.218, Saldırım s.137. 257 Demiralp s.217.

nüfus temsilcisi çağrılır ve davaya devam edilir. Ancak sulh ceza mahkemesinde Cumhuriyet savcısı bulunmadığı için yaş düzeltme davası sırasında mahkeme hem Cumhuriyet savcısını hem de nüfus temsilcisini çağırır ve davayı görür. Yargıtay sulh ceza mahkemesinde Cumhuriyet savcısı bulunmadan görülen yaş düzeltme davasında verilen kararı bozmuştur.258

Nüfus Hizmetleri Kanununun 36/1-b maddesine göre, nüfus kaydının düzeltilmesi davası aynı konuyla ilgili olarak sadece bir kere açılabilir. Bu durumda bir kişinin yaşı hukuk mahkemesi tarafından düzeltilmişse, ceza yargılaması sırasında olsa bile, kayıt ikinci kez düzeltilemez (H.U.M.K. m. 237). Konuyla ilgili olarak verilen bir Yargıtay kararına göre, bir kişinin yaşı daha önce hukuk mahkemesince düzeltilmişse bile ceza yargılaması sırasında yaş ile ilgili olarak yeniden inceleme yapılabilir ve adli tıp raporunda belirlenen yaş, sanığa verilecek ceza açısından esas alınır. Ancak bu durumda kesin hüküm nedeniyle nüfus kütüğündeki hüküm değiştirilmez. Saldırım’a göre Yargıtay’ın bu yorumunu kesin hüküm kurumuyla bağdaştırmak zordur. 259

c- Diğer Kayıt Düzeltme Davaları

1587 sayılı Nüfus Kanununun 46/1 maddesi nüfus davalarını yaş, ad, soyadı ve diğer kayıt düzeltme davaları diye saymıştır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ise nüfus davalarını tek tek saymamış, “nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları” tabirini kullanmıştır (N.H.K. m. 36/1-a).

Uygulamada yaş, ad, soyadı kayıtlarının düzeltilmesinden başka rastlanan belli başlı kayıt düzeltme davaları; dinin kayıttan silinmesi260 ve künyesinde ölü kaydı düşülen kişinin daha sonra sağ olduğunun anlaşılması halinde, Cumhuriyet savcısı

258 Saldırım, s.138, (Bkz. Yargıtay 2.C.D., 11.4.1985 T. 3007/3985 sayılı kararı).

259 Saldırım, s.137-138, (Bkz. Yargıtay C.G.K. 30.3.1981 T. 5-2/106 dipnot no: 207 naklen) 260 “Davacı Hıristiyan olan dininin kayıtlarından silinmesinde bir isabetsizlik mevcut değil ise de

İslam olan dininin nüfus kütüğüne geçirilmesi idari bir işlem olup bu husus mahkemenin görevi dışında bulunduğu halde karar alınması usul ve kanuna aykırıdır.” 18.HD. 27.11.2000 T. 1182/12785, Saldırım s.151.

tarafından açılan davalar örnek olarak gösterilebilir. Ancak bunlardan başka da kayıt düzeltme davası açılabilir.261