• Sonuç bulunamadı

D- Yargılamanın Gösterdiği Özellikler

I. Evlilik Hakkında Mutlak Butlan Davası

2) Mutlak Butlan Sebepleri

Nüfus müdürlüğüne gönderilen evlenme bildirimleri üzerinde yapılan ilk inceleme sonucunda; evlenmenin kanunen yetkili kılınmış memurlarca yapılmadığının anlaşılması, aile kütük kayıtlarına göre karı veya kocadan birinin başkasıyla evli olduğunun tespit edilmesi, eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması ya da evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması veya karı ve koca arasında Türk Medenî Kanununun 129. maddesinde belirtildiği şekilde evlenmeye mani derecede kan ya da kayın hısımlığının bulunması hallerinde evlenme aile kütüğüne işlenir ve durum tescil işlemini yapan nüfus müdürlüğünce Cumhuriyet savcılığına bildirilir (Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik 147 m. 57). Nüfus müdürlüğü, bu şekilde öğrendiği mutlak butlan veya yokluk ile geçersiz evlenmeleri Cumhuriyet Savcılığına bildirmek zorundadır.

i. Eşlerden Birinin Evlenme Sırasında Evli Bulunması

Mevcut bir evlilik varken eşlerden birinin üçüncü bir şahısla yeniden evlenmesi halinde, her iki evliliğin ortak tarafı için “çifte evlilik” söz konusu olacaktır. Çağdaş

147 Nüfus Hizmetleri Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, Bakanlar Kurulu Karar

Türk Aile Hukukunda çok evlilik (poligeine - poliandrie)148 kabul edilmemiştir. 1926 yılından bu yana ülkemizde tek evlilik ( Monoqamie) esası geçerlidir.149

Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu ispat etmek zorundadır (T.M.K. m. 130). Esasında mevcut evlilik ikinci evlilik bakımından kesin bir evlenme engelidir.

Sadece İmam nikahı ile yapılan evlilikler yokluk yaptırımı ile karşılaştığından,

bu şekilde evlenenlerin başkaları ile evlenmelerine bir engel yoktur.150 Ancak

aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (T.C.K.) 230/5. maddesinde düzenlenen suçu işlemiş olurlar. Dinsel törenden sonra aynı kişiler medenî nikâh yaptıklarında kamu davası açılmış ise veya cezaya hükmedilmişse kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

Erkek ve kadından her biri, nüfus cüzdanı ve nüfus kayıt örneğini, önceki evliliği sona ermiş ise buna ilişkin belgeyi, küçük veya kısıtlı ise ayrıca yasal temsilcisinin imzası onaylanmış yazılı izin belgesini ve evlenmeye engel hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık raporunu evlendirme memurluğuna vermek zorundadır (T.M.K. m. 136). Yeniden evlenmek isteyen kişi bu şekilde önceki evliliğinin sona erdiğini ispat etmek zorundadır.

Günümüzde teknolojinin getirdiği kolaylıklarla her bir Türk vatandaşının kimlik bilgileri (medeni hal de dahil) e-devlet projesi kapsamında dijital ortamda kayıtlıdır. Nüfus müdürlükleri vasıtasıyla vatandaşın bu tür hizmetleri alması eskiye nazaran daha güvenli ve daha süratli verilmektedir. Sonuç olarak yasal olarak evli bir kişinin resmi mercilerce tekrar evlendirilmesi imkansız denecek kadar zorlaşmıştır.

148 Poligeine: Erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesidir.

Poliandrie: Bir kadının birden çok erkekle evlenebilmesidir.

149 Tutumlu, Mehmet Akif, Evliliğin Butlanı, Boşanma, Ayrılık Sebepleri ve Boşanmanın Hukuki

Sonuçları, Ankara, 2006, s.38.

Ayrıca 5237 sayılı T.C.K.’da Aile Düzenine Karşı Suçlar arasında 230. madde151 ile Birden Çok Evlilik, Hileli Evlenme suçu da düzenlenmiş ve evli olmasına rağmen başkasıyla evlenme işlemi yaptıran veya kendisi evli olmamakla birlikte evli olduğunu bildiği bir kimse ile evlilik işlemi yaptıran kişiler için altı aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

Yukarıda yaptığımız açıklamada mevcut teknik imkanlar ve cezai müeyyideler karşısında mükerrer evlilik işleminin tamamlanmasının zor olduğunu söylesek de pratik hayatta bu tür bir hadise ile karşılaşmamız resmi “belgede sahtecilik” veya “yanlış kayıt” gibi nedenlerle imkansız değildir.

Evlenme sözleşmesi yapıldığı sırada eşlerden biri bir başkası ile evli bulunuyor ise, yapılmış olan bu yeni evlenme işlemi mutlak butlanla sakattır. Yeni evlenen diğer eşin mükerrer evliliği bilmemesi ve iyiniyetli olması dahi sonucu değiştirmez. Mutlak butlanla sakat olan ikinci evlilik devam ederken ilk evlilik herhangi bir nedenle (ölüm, boşanma, evliliğin iptali gibi) ortadan kalkarsa iyiniyetli yeni evlenen eşin hukuki durumu korunmakta ve mükerrer evliliğin iptaline karar verilememektedir.152 Ancak ikinci eş kötü niyetli ise yani evlendiği kişinin mevcut ve devam eden bir evliliğinin

151 5237 sayılı T.C.K. Sekizinci Bölüm:Aile Düzenine Karşı Suçlar:

Birden Çok Evlilik, Hileli Evlenme, Dinsel Tören:

Madde 230 - (1) Evli olmasına rağmen, başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kendisi evli olmamakla birlikte, evli olduğunu bildiği bir kimse ile evlilik işlemi yaptıran kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Gerçek kimliğini saklamak suretiyle bir başkasıyla evlenme işlemi yaptıran kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçlardan dolayı zamanaşımı, evlenmenin iptali kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

(5) Aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. Ancak, medenî nikâh yapıldığında kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

(6) Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimse hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir.”

152 Akıntürk, Turgut, Türk Medeni Hukuku Yeni Medeni Kanuna Göre Uyarlanmış Aile Hukuku,

olduğunu bilerek evlenme işlem yaptırmış ise Birinci evlilik sona erse bile ikinci evliliğin butlanını hem Cumhuriyet Savcısı hem de ilgili kişiler isteyebilirler.153

Eşlerden birinin ölümüne muhakkak gözüyle bakılan durumda kaybolan (ölüm

karinesi)154 kişi için nüfus kütüğüne ölüm kaydı düşüldükten sonra diğer eşin

evlenmesi halinde, hakkında ölüm kaydı düşülen eşin hayatta olduğu anlaşılırsa ikinci evliliğin batıl olduğu kabul edilmektedir. İkinci evliliğin iyi niyetle yapılmış olması sonucu değiştirmeyecektir. Çünkü birinci evlilik nüfus kütüğüne düşülecek kayıla değil ölümle sona erer.155 Alman hukukunda ise ölüm kararı verilen eşin yaşıyor olması tek başına ikinci evliliğin batıl sayılması sonucunu doğurmaz; ancak ikinci evliliği yapanların evlenme sırasında hakkında ölü kararı verilmiş eşin yaşıyor olduğunu bilmeleri durumunda evliliğin butlanına karar verilebilir.156

Türk Medeni Kanunu’nun 131. maddesine göre gaipliğine157 karar verilen

kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemeyecektir.

153 Özuğur, Ali İhsan, Boşanma ve Ayrılık,Ankara, 2000, s.29. 154 ÖLÜM KARİNESİ

“T.M.K. Madde 31 - Bir kimse, ölümüne kesin gözle bakılmayı gerektiren durumlar içinde kaybolursa, cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır.”

155 Öztan, Bilge, Aile Hukuku, Ankara, 2004, s.236; Oğuzman, K., Dural, M., Aile Hukuku,

İstanbul, 1994, s.94; Saldırım, s.81.

156 Oğuzman, K., Dural, M., Aile Hukuku, İstanbul, 1994, s.94-95. 157 GAİPLİK KARARI

1. GENEL OLARAK

Madde 32 - Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.

Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye'deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye'de hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir.

2. YARGILAMA USULÜ

Madde 33 - Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir.

Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilanla çağırır.

Bu şekilde usul ve yasaya uygun bir şekilde evliliğin feshi kararı ile birlikte ikinci evlilikten sonra hakkında gaiplik kararı verilen eşin daha sonra yaşadığının anlaşılması halinde ise ikinci evlilik bu durumdan etkilenmeyecek ve geçerliliğinin sürdürecektir.158

Ölüm karinesi sonucunda kaybolan kişi, cesedi bulunamamış olsa bile gerçekten ölmüş sayılır. Evliliği sona erdiren sebeplerden biri de ölüm olayıdır. Kanaatimce kanun koyucu ölüm karinesine “ölmüş sayılma” ifadesi ile ölüm olayının hukuki sonuçlarının ortaya çıkacağını anlatmak istemiştir. Bu nedenle ölüm karinesi halinde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 131. maddede düzenlenen evliliğin feshi davasına da gerek yoktur; ancak tespit davası açılabilir. Aksi halde, kanun, gaiplik kararına evliliğin feshi davasını tanıyıp ölüm karinesine evliliğin feshi davasını tanımamayarak kendi ile çelişecektir.159

ii. Eşlerden Birinin Evlenme Sırasında Sürekli Bir Sebeple Ayırt Etme Gücünden Yoksun Bulunması

743 sayılı mülga Türk Kanunu Medenisi’nde temyiz kudreti olarak nitelenen ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda fiil ehliyeti için aranan ayırt etme gücü, evlilik işlemi için aranan bir ön şarttır. Ayırt etme gücü, kişinin akla uygun biçimde davranma

3. İSTEMİN DÜŞMESİ

Madde 34 - Gaipliğine karar verilecek kişi, ilan süresi dolmadan ortaya çıkar veya kendisinden haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik istemi düşer.

4. HÜKMÜ

Madde 35 - İlandan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır.

Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.

158 Öztan, Bilge, Şahsın Hukuku, Ankara, 2000, s.35; Saldırım, s. 82.

159 Saldırım, olması gereken hukuk açısından T.M.K. 131.maddede bir değişiklik ile ölüm

karinesine de gaiplik gibi evliliğin feshini sağlayıcı bir etki tanımak gerektiğini belirtmiştir. (Saldırım,Mustafa, Özel Hukukta Cumhuriyet Savcısının Görevleri, Ankara, 2005, s.82.

yeteneğidir. Akla uygun davranma ise kişinin fiil ve hareketlerinin saiklerini ve sonuçlarını doğru olarak kavrayabilmesini ve buna uygun davranmasını ifade eder.160

Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar kişiler evlenemezler (T.M.K. m. 13, 125). Ayrıca eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması evliliğin mutlak butlan sebebi olarak sayılmıştır (T.M.K. m. 145/2.).

Evlenme engeli olarak kabul edilen husus, ayırt etme gücünden geçici olarak yoksunluk değil, sürekli olarak yoksunluktur. Ayırt etme gücüne sahip olmamak ile akıl hastalığı hali aynı şey değildir. Çünkü ayırt etme gücünden yoksun kimse akıl hastası olmayabileceği gibi her akıl hastası da ayırt etme gücünden yoksun değildir. Bu nedenle yasa koyucu, akıl hastalığını bağımsız bir mutlak butlan nedeni olarak düzenlemiştir (T.M.K. m. 148).161

Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması halinde mutlak butlan davasını yalnızca ayırt etme gücünü sonradan kazanmış eş açabilir; bu halde Cumhuriyet savcısının butlan davası açma görevi yoktur (T.M.K. m. 147/2).

iii. Eşlerden Birinde Evlenmeye Engel Olacak Derecede Akıl Hastalığı Bulunması

Evlenme akdi yapılırken eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması bir mutlak butlan sebebi olarak sayılmıştır (T.M.K. m. 145/3). Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbi sakınca bulunmadığı resmi sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça evlenemezler (T.M.K. m. 133). Akıl hastaları, sağlık kurul raporuyla evlenmelerinde sakınca görülmediği takdirde evlenebilirler.

Salt akıl hastalığının kesin bir evlenme engeli sayılmasının nedeni, kanun koyucunun sadece tarafların menfaatini değil, aynı zamanda neslin sağlık ve devamını koruma düşüncesidir. Doktrinde baskın görüşe göre de her türlü akıl hastalığı değil,

160 Bkz. Oğuzman, K./ Seliçi, Ö./ Oktay, S., Kişiler Hukuku, 6. Baskı, İstanbul, 1999, s.40; Öztan,

Bilge, Şahsın Hukuku, Hakiki Şahıslar, 7.Baskı, Ankara, 1997, s.71.

161 Feyzioğlu, Feyzi N., Aile Hukuku Dersleri, İstanbul, 1986, s.115; Saldırım, s. 83; Tutumlu,

Mehmet Akif, Evliliğin Butlanı, Boşanma, Ayrılık Sebepleri ve Boşanmanın Hukuki Sonuçları, Ankara, 2006, s.42.

sadece evlilik birliğine zarar verecek ve kalıtım yoluyla geçecek nitelikteki akıl hastalıkları kesin evlenme engeli teşkil etmelidir.162

Akıl hastalıklarının hepsi ayırt etme gücünü mutlaka ortadan kaldırmamaktadır. Nitekim sar’a (epilepsi), melankoli gibi bazı hastalıklar akıl hastalığı sayıldıkları halde, bunlardan birine yakalanmış olanlar ayırt etme gücünden hiçbir zaman sürekli olarak yoksun değildirler.163

iv. Eşler Arasında Evlenmeye Engel Hısımlığın Bulunması

Türk Medeni Kanunu’nun 145. maddesi ile eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması mutlak butlan yaptırımına tabi tutulmuştur. Evlenmeye engel olacak yasak hısımlar164 şunlardır (T.M.K. m. 129):

1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında,

2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu arasında,

3. Evlat edinen ile evlatlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında yasak hısımlık nedeniyle evlenme engeli bulunmaktadır.

Yukarıda sayılan yasak hısımlar arasında evlilik akdi yapılmış ise bu evlilik mutlak butlan yaptırımına tabidir. Bu tür bir evliliğin butlanını hem Cumhuriyet

162 Velidedeoğlu, H. Veldet, Türk Medeni Hukuku, C.2, Aile Hukuku, İstanbul, 1965, s.65-66;

Tekinay, Selahattin Sulhi, Türk Aile Hukuku, İstanbul, 1990, s.77; Feyzioğlu, Feyzi N., Aile Hukuku Dersleri, İstanbul, 1986, s.116; Zevkliler, Aydın, Medeni Hukuk, Ankara, 1995, s.696.

163 Akıntürk, Turgut, Aile Hukuku, Ankara, 1996, s.69.

164 Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 92. maddesini karşılayan T.M.K. 129. maddenin

gerekçesi şu şekildedir: “maddenin (1) numaralı bendi kısaltılmak suretiyle daha anlaşılır bir şekilde kaleme alınmıştır. Maddede sahih ve gayri sahih nesep ayrımı yapılmaksızın “üstsoy ile altsoy arasında” evlenme yasağı olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca kardeşlerin ana ve baba bir ya da ana bir baba ayrı, baba bir ana ayrı ayrımı yapılmaksızın bütün bunları kapsayan bir ifade olarak “kardeşler arasında” denmek suretiyle evlenme yasağı ortaya konulmuştur.

Maddenin (3) numaralı bendindeki evlenme yasağı, evlat edinen ile evlatlığı veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında olmak üzere genişletilmiştir.” (Türk Medeni Kanunu, Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun ve Gerekçeleri, Adalet Bakanlığı Yayını, Ankara, 2002, s.365-366.).

Savcısı hem de ilgililer dava edebilirler. Ancak evlilik herhangi bir başka nedenle sona ermiş ise Cumhuriyet savcısının dava hakkı düşer (T.M.K. m. 145/4; 147/1).

3) Mutlak Butlan Davasında Taraflar