• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyet Savcısının Bağımsızlığı, Tarafsızlığı ve Reddi

E) Mevzuatımızda Savcılık Kurumu

V. Cumhuriyet Savcısının Bağımsızlığı, Tarafsızlığı ve Reddi

Bağımsızlık, davranış, tutum ve girişimler konusunda herhangi bir güç

etkisinde kalmama92; muhakeme hukuku bakımından da Cumhuriyet Savcısının

görevini her türlü müdahaleden uzak bir şekilde yerine getirebilmesini ifade eder. Bunun uygulamadaki hali ise Cumhuriyet Savcılığı görevinin yasama ve yürütme organlarına bağlı kalmaksızın emir ve talimat almaksızın yürütülmesidir.93 Bağımsız olma veya olmama sonuçta tutum ve davranışlar konusunda bir yerden emir alıp almamaya bağlıdır.

Doktrinde genellikle kabul edildiği üzere, savcılar bağımsız değildirler. Öztürk, savcıların yürütme erki içinde yer alması ve savcılar için söz konusu olan hiyerarşi ilişkisi nedeniyle savcıların bağımsız olamayacağından bahseder. Bağımsızlık, “hiç kimseden emir almamak” olarak tanımlanınca; savcının bağımsızlığı da iddia

edilemeyecektir94. Ancak Öztürk, devamında, savcılara dava açmama gibi bazı

92 www.tdk.gov.tr (Türkçe Sözlük).

93 Kuru, Baki; Hakim ve Savcıların Bağımsızlığı ve Teminatı, Ankara, 1966, s.6. 94 Öztürk / Erdem / Özbek, (Ceza Muhakemesi) s. 274

emirlerin de verilemeyeceğinden hareketle, savcıların belli bir “fonksiyonel özerkliğe” sahip olduklarını da belirtmektedir.

Kunter’e göre; “devlet adına davacı olan makamın, yani savcılığın işi, elbet yargılama değildir. Yasama da olmadığına göre, bir yürütme ve daha doğrusu onun bir çeşidi olan idare olup, savcılık, idare mekanizmasının bir parçasıdır. Devletin yürütme organlarından biri olan Bakanlar Kurulunun bir üyesi olan ve adliye kuruluşunun işlemesinin siyasi sorumluluğunu taşıyan Adalet Bakanı’nın, toplum adına ceza iddiası görevini yapan savcılar üzerinde yönetim değil, fakat denetim yetkisini tabii görmek lazımdır”.95

Tosun da aynı görüştedir. Savcının, ülkenin huzurundan sorumlu olan yürütme organına bağlı olması doğal karşılanmalıdır. Savcının Adalet Bakanına bağlanmaması durumunda, bakanın sorumluluğunun kabul edilmesine karşılık, yetkisinin kabul edilmemesi sonucu doğabilecektir. Tosun’a göre; savcı, emir alma derecesi diğer memurlardan farklı da olsa, nihayetinde yürütmeye dahil olan bir memurdur.96

Savcıyı yürütme erkinin içerisinde kabul eden Yurtcan da, savcının bağımsız olmadığını, zaten böyle bir durumun topluma yarar değil zarar getireceğini ve suçların kovuşturulmasında bir geriye gidiş doğuracağını ifade etmektedir.97

Buna karşılık, savcının da hakimler gibi bağımsız olması gerektiğini savunan görüşler98 de mevcuttur. Bu görüşü savunan yerli ve yabancı müelliflerin hareket noktası, savcının da hakimler ile aynı fakültelerde okuyup, aynı şekilde staj aşamasından geçerek mesleğe kabul edilmeleridir. Bu açıdan değerlendirme yapıldığında hâkim ve savcılar arasında bir fark yoktur. Ceza yargılamasının değişik safhalarında sınırlı da olsa, hakim ve savcıların birbirlerinin bazı işlemlerini yapabilmeleri; meslekler arası geçişlerin mümkün olması gibi hususlar da yine bu

95 Kunter, Nurullah, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. Bası,

İstanbul, 1978, s. 227; Kunter, Nurullah / Yenisey, Feridun, Muhakeme HukukuDalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku Öğrenme Kitabı I, 12. Bası, İstanbul, 2002, s. 347.

96 Tosun, Öztekin, Türk Suç Muhakemesi Hukuku Dersleri C. I, 4. Bası, İstanbul, 1984, s. 575. 97 Yurtcan, Erdener, Ceza Yargılaması, s. 127-128.

görüş sahiplerinin dayanağıdır. Savcı, bağımsız olmalıdır ki, idare aleyhine de hareket edebilsin.

Öğretide ağırlıklı olarak benimsenen, savcının bağımsız olmadığıdır. Yukarıda da belirtildiği üzere, 1412 sayılı C.M.U.K.’nda yer alan Adalet Bakanı’nın savcıya doğrudan dava açma emri verme yetkisine 5271 sayılı C.M.K.’da yer verilmemiş olması, savcının bağımsız haklara sahip olduğu anlamına gelmemelidir. Bu değişiklik, yalnızca bakanın savcı üzerinde mevcut olan adli yetkisinin kaldırılması anlamınadır. Bakanın, savcı üzerindeki denetim yetkisi ise devam etmektedir. Nitekim, 1982 Anayasası’na göre savcıların bağımsızlığı söz konusu değildir. Gerçekten, hakimlerin bağımsızlığından bahseden 140/2. madde hükmü, savcıların bağımsızlığına değinmemiştir. Anayasa Mahkemesi de, 1961 Anayasası döneminde vermiş olduğu bir kararında99 Anayasanın 7. ve 132. maddelerindeki bağımsızlığın yalnızca mahkemeler ve hakimler için söz konusu olabileceğini; buna karşılık, Cumhuriyet savcısının bağımsızlığının mevcut olmadığını ifade etmektedir.

Anayasa’da hakimlerin bağımsızlığından açıkça bahsedilmiş olmasına rağmen Cumhuriyet Savcılarının bağımsızlığından bahsedilmemiştir (1982 Anayasası 138. madde). Ancak Anayasa’da “Hakimlik Ve Savcılık Teminatı” başlığı altında 139. maddede, güvenceler açısından, hakimler ve savcılar arasında fark yaratılmamıştır. Bu güvenceler bakımından Hakimler ve savcılar azlolunamaz; kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz; bir mahkemenin veya kadronun

99 Anayasa Mahkemesi’nin 22.09.1964 tarih, 1963/140 E. ve 1964/62 K. sayılı kararı:

“Yazılı emir C. Başsavcısına verilmektedir. Hâkim ve mahkemelere emir verilmesi tabiatiyle

bahis konusu değildir. Hâkim ve mahkemelerin yazılı emir karşısında tamamiyle bağımsız ve serbest oldukları şüphesizdir. C. Başsavcısı da savcılar gibi hâkim değildir. Yargı yetkisinin bağımsızlığı ilkesi ve Anayasa'nın 7 ve 132. maddeleri karşısında C. Başsavcısı da yukarıda 2 numarada Adalet Bakanının emir vermesi noktasından kanunî durumları incelenen C. Savcıları gibidir. Gerçi Anayasa'nın 137. maddesinin birinci fıkrasında "Kanun C. Savcılarının ve kanun sözcülerinin özlük işlerinde ve görevlerini yapmalarında teminat sağlayıcı hükümler koyar" denildikten sonra ikinci fıkrasında "C. Başsavcısı, Başkanun sözcüsü ve Askerî Yargıtay Başsavcısı, Yüksek Mahkemeler hâkimleri hakkındaki hükümlere tâbidir" denilmiştir. Ancak, "Yüksek Mahkemeler hâkimleri hakındaki hükümlere tâbi" oluş özlük işleri bakımından olup, kanunun Başsavcıyı Yüksek Mahkeme hâkimi gibi bağımsız telâkki etmiş olmasından değildir.”(www.anayasa.gov.tr/eskisite/KARARLAR/IPTALITIRAZ/K1964/K1964-62.HTM).

kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.100

Adalet Bakanı’na, dava açılması konusunda Cumhuriyet Savcısına emir verebilmesine ilişkin hüküm 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu döneminde yürütülmüş ve 5219 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda, Adalet Bakanı’na, dava açılması konusunda Cumhuriyet Savcısına emir verebilmesine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durum ile Cumhuriyet Savcılığının bağımsızlığı yürütmeye karşı kuvvetlendirilmiştir. Zaten Cumhuriyet Savcısı, soruşturma evresi sonunda toplanan delilleri birlikte değerlendirerek suçun işlendiği hususunda yeterli şüpheye varmışsa bir iddianame düzenleyerek kamu davasını açacak (C.M.K. m. 170); veya soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir (C.M.K. m. 172). Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi başkanına itiraz edebilecektir. (C.M.K. m. 173). Bu şekilde bağımsız yargı, herhangi bir müdahaleye uğramadan sağlıklı, adil ve en kısa sürede yargılamayı tamamlayabilecektir.

i. Cumhuriyet Savcısı ve Başsavcı ilişkisi

Mahkeme kuruluşu bulunan her il merkezi ve ilçede o il veya ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı kurulur. Cumhuriyet başsavcılığında, bir Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı bulunur. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararıyla bir veya birden fazla Cumhuriyet başsavcıvekili atanır (5235 s k. 101 m. 16).

Cumhuriyet başsavcısının görevleri, Cumhuriyet başsavcılığını temsil etmek,

100 Centel, Nur, Nur Centel’in Tebliği, Bir Adli Organ Olarak Savcılık, T.B.B., 2006, s.194. 101 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş,

Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanun. (Kabul Tarihi: 26/09/2004,Yayımlandığı R.G. Tarihi: 07/10/2004;Yayımlandığı R.G. Sayısı: 25606).

Başsavcılığın verimli, uyumlu ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak, iş bölümünü yapmak, gerektiğinde adli göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmaktır. Cumhuriyet Başsavcısının bu görevlerinin yanında kanunlarla verilen diğer bazı görevleri de bulunmaktadır. (5235 s.K. m. 18).

Ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcısının; ağır ceza mahkemesinin yargı çevresinde görevli Cumhuriyet başsavcıları, Cumhuriyet başsavcıvekilleri, Cumhuriyet savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi vardır. Asliye ceza mahkemesi Cumhuriyet başsavcısının o yer yargı çevresinde görevli Cumhuriyet savcıları ile bağlı birimler üzerinde gözetim ve denetim yetkisi vardır (2802 s.K. m. 5; 5235 s.K. m. 18).

Başsavcı, alt seviyedeki savcıların gözetimi, işlerin hukuka uygun yapılmasını istemekle denetleme yetkisini icra eder. Başsavcı kendine bağlı savcıları yönetmek hak ve ödevini yüklenmiştir. Bu alanda başsavcıya düşen görev Emir Verme, Görevi Bizzat Yerine Getirme ve İkame (yani bir işin takibinde görevlendirdiği bir savcının elinden bu görevi alarak bir başka savcıya verebilme) yetkileri ile diğer savcıları yönetme görevini yerine getirir.102

Başsavcı ve savcı ilişkisi bir iç ilişkidir. Dışa karşı makam önemlidir.103

ii. Cumhuriyet Savcısı ve Adalet Bakanı ilişkisi

5219 sayılı Kanun ile Ceza Yargılamasında iddia faaliyetinin yürütülmesi konusunda savcının görevi ile ilgili olarak Adalet Bakanı ile olan ilişkisi sona erdirilmiştir. Daha önce savcıya dava açma emri Adalet Bakanına tanınmışken 5219 sayılı yasa ile bu yetki kaldırılmıştır.104

102 YURTCAN, Erdener, Cumhuriyet Savcısının ve Ceza Yargıcının Başvuru Kitabı, 2007,s. 6. 103 Kunter/Yenisey/Nuhoğlu; Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku,

14.Baskı; İstanbul 2006, s.377.

104 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usul Kanunun 148/3. maddesi 5219 sayılı kanunun 3/D

maddesi ile değişiklikten önceki metinde şu hüküm yer almaktaydı:

“Hukuku amme davası açmak için Adliye Vekili Cumhuriyet Müddeiumumisine emir

Adalet Bakanı, yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin görevler hariç hakim ve savcılar üzerinde gözetim hakkını haizdir. Hakim ve savcılar idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar (2802 s.K. m. 5).

b) Cumhuriyet Savcısının Tarafsızlığı

Bağımsızlık ile tarafsızlık birbirleriyle iç içe ve ancak birbirlerinden farkı kavramlardır. Tarafsızlık, yan tutmama, objektif-nesnel olma, gerçeğe varmak amacıyla taraf tutmadan, kişisel görüşten dahi soyutlanarak karar vermek anlamına gelir.105

Savcının taraf olup olmadığı meselesi, doktrinde tartışılmaktadır. Esasen, savcının bağımsız olmadığı büyük çoğunlukla kabul edilmiş olmakla beraber, tartışma, savcının ceza yargılamasında bir taraf olup olmadığı meselesi üzerinde yoğunlaşmış bulunmaktadır.

Taraf, Yurtcan’ın ifadesiyle, yargılamaya katılarak kendi çıkarlarını korumak üzere, diğer taraflardan ve süjelerden bağımsız haklar kullanan kimseye denir.106 Bazı yazarlar, savcının kendi menfaatini değil, toplumun, kamunun menfaatini koruduğunu; sanığın menfaati ile savcının menfaatinin farklı olmadığını ve dolayısıyla savcının ceza yargılamasında taraf olmadığını ifade ederler. Savcının, şüpheli veya sanığın hem lehine hem aleyhine işlemler yapması, taraf olmadığını gösterir.107

Savcının, ceza yargılamasında taraf olduğunu savunan görüşe ise, savcının bir hakim gibi reddedilemeyeceğinden hareket etmektedir. Aynı şekilde sanık da reddedilemez. Sanık ve savcı, yargılamanın karşılıklı iki tarafıdır; tez ve antitezi oluştururlar108. Kaldı ki, savcının herhangi bir şekilde o davaya bakamayacağı hallerde,

Valiler de hukuku amme davası açılmasını kendi vilayetleri dahilindeki Cumhuriyet Müddeiumumilerinden isteyebilirler. Cumhuriyet Müddeiumumileri, mucip sebepler göstererek bu talebi kabul etmezse valinin müracaatı üzerine Adliye Vekili yukarıki fıkrada yazılı salahiyeti kullanmak lazım gelip gelmeyeceğini takdir eder ve icabını yapar.”

105 www.tdk.gov.tr (Türkçe Sözlük; tarafsızlık -nesnel). 106 Yurtcan, Erdener, Ceza Yargılaması, s. 128.

107 Öztürk/Erdem /Özbek, Ceza Muhakemesi, s. 274. 108 Kunter, Ceza Muhakemesi, s. 231.

yerine başka bir savcı görevlendirilmektedir. Bu da, savcının şahsı yönünden değil; bulunduğu makam yönünden taraf olduğunu gösterir.109

Erem, savcının ceza yargılamasının bir tarafı olup olmadığı hususunun bir yararının olmadığını, savcının adli görev ifa eden bir organdan ibaret olduğunu söylemekte ve Öztürk de bu görüşe katılmaktadır.

Doktrinde, Kunter/Yenisey110, Yargıtay yanında kurulmuş olan Yargıtay

Cumhuriyet Başsavcılığı’nın diğer savcılıklardan farklı bir statüde olduğunu, taraf gibi gözükse de aslında taraf olmadığını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına da dayanarak ifade etmektedir. Kunter/Yenisey’e göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın asıl görevi Yargıtay’a tarafsız biçimde ışık tutmaktır. Hal böyle olunca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tarafsız olduğunu söylemek mümkündür. Ancak aynı yazarlar yine belirtmektedir ki, bu tarafsızlık Yargıtay’a yardımcı olmak bakımındandır. Zira, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın, Yüce Divan’daki yargılamalarda ve Yargıtay’ın bir olay mahkemesi gibi hareket ettiği hallerde tarafsız olduğundan bahsedilemez.

Cumhuriyet Savcısının tarafsızlığı, şüpheliye ve suçtan zarar görenlere (suçun taraflarına) karşı tarafsız olması, taraflardan herhangi birini herhangi bir nedenle kayırmaması ve soruşturma açma, delil toplama, soruşturmayı iddianame veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile tamamlaması, mütalaa vermesi gibi işlerinde kanun ile belirlenmiş kurallar çerçevesinde sadece maddi gerçeğin ortaya çıkarılması düşüncesi ile hareket etmesi olarak anlaşılmalıdır. Bu konularda Cumhuriyet Savcısı görev itibariyle tarafsızdır; ancak iddia makamını teşkil ettiği için Ceza Muhakemesi Süjesi olarak bir taraftır. Cumhuriyet Savcısının muhakeme Süjesi olarak taraf olması, kürsünün diğer tarafında yer alan tarafların karşısında veya yanında olması şeklinde değerlendirilmemelidir. Kanımızca Cumhuriyet savcısı taraflar üstü niteliğiyle, sui generis bir taraftır.

109 Toroslu/Feyzioğlu, Ceza Muhakemesi, s. 117. 110 Kunter/Yenisey, Ceza Muhakemesi, s. 353.

5271 sayılı C.M.K. 160. maddesi ile Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağını belirtmiştir. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.

Cumhuriyet Savcısı sadece şüphelinin aleyhine olan delilleri değil lehine olan delilleri de toplamakla görevlidir. Bu kural da göstermektedir ki Cumhuriyet Savcısı yaptığı iş bakımından tarafsız ve objektiftir. Nitekim, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Cumhuriyet Savcısı yaptığı iş bakımından değil, makam itibariyle taraf olarak değerlendirilmiştir (C.M.K. m. 34, 277/1, 297/3).111

c) Cumhuriyet Savcısının Reddi

Cumhuriyet Savcısının, kamu davasında iddia makamını işgal ettiği veya özel hukuk davalarına katıldığı hallerde, yasaklanması ya da reddi konularında ne C.M.K.’da ne de H.U.M.K.’nda hüküm bulunmamaktadır.

Cumhuriyet Savcısının reddi konusunda kaynak Alman C.M.U.K.’nda bu konuya ilişkin özel hükümler konulmasının gereksiz olduğu, savcının yerine başkasının geçirilmesinin gerekli görüldüğü hallerde, bunun diğer taraflarca veya ilgili savcının isteği üzerine veya re’sen başsavcı tarafından yapılmasına savcılık örgütünün uygun ve müsait bulunduğu, bu konuda biçimsel bir prosedürün gerekmediği düşüncesi yatmaktadır.112

Savcıların reddi ve çekinmesi konusunda tek kanuni düzenleme 353 sayılı

kanunun113 Askeri Savcıların Çekinmesi ve Reddi başlıklı 46. maddesinde yer

111 Centel, Nur, Nur Centel’in Tebliği, Bir Adli Organ Olarak Savcılık, T.B.B., 2006, s.194. 112 Centel, Nur, Ceza Muhakemesi Hukukunda Hakimin Tarafsızlığı, İstanbul, 1996, s.34.

113 353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu, Kabul Tarihi:

almaktadır. Bu hükme göre Askeri Savcıların reddedilemezleri; ancak hâkimin davaya bakamayacağı hâllerden veya hâkimin ret sebeplerinden birisinin bulunduğu hallerde davadan çekinebilirler. Bu hüküm, kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevli mahkemelerde görev alan askeri savcılar için geçerli olup adli ve idari yargıda görevli savcılar için bu şekilde bir yazılı bir kurak yoktur.