• Sonuç bulunamadı

Poster Sunumları Poster Presentations

Çetinkaya 3 Murat Demirbilek 4 , Emir Baki DenkbaĢ

1Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, NöroĢiruji AbD, Ankara

2Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji AbD, Ankara 3Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kök Hücre Merkesi, Ankara

4Hacettepe Üniversitesi, Nanoteknoloji ve Nanotıp Bölümü, Ankara

Cerrahi onarım gerektiren periferik sinir hasarlarında günümüzde halen altın standart tedavi olarak kabul edilen otolog duysal sinir grefti kullanımı, donör sinir alanında morbiditeye neden olmaktadır. Bu çalıĢmada biyouyumlu ve biyobozunur olan bakteriyel polyesterlerden PHBHHX ile insan kaynaklı MSC‘nin ( hMSC ) periferik sinir hasarında kullanımının, aksonal rejenerasyona etkisi araĢtırıldı. Üç gruba ayrılan Spraque-Dawley albino ratlarda 10 mm uzunluğunda deneysel siyatik sinir hasarı oluĢturuldu. Birinci grupta otogreft ile onarıldı. Ġkinci grupta tüp halinde üç boyutlu yönlendirilmiĢ nanofiber yüzeye sahip PHBHHX ile içi boĢ olarak ve üçüncü grupta aynı greft ile içerisine hMSC konularak onarım yapıldı. Dört ve sekizinci haftalarda deneklerdeki fonksiyonel düzelme siyatik sinir fonksiyon indeksi ile değerlendirildi. Primer sütür (otograft) uygulanan grupta düzenli akson fasiküllerinin varlığında gerçekleĢen eĢgüdümlü ve sağlıklı bir sinir rejenerasyonu süreci izlendi. Bu gruptaki akson sayısı diğer iki gruba göre anlamlı bir biçimde daha fazlaydı (sırasıyla p=.0.001 ve p=0.001). PHBHHX tüp uygulanan grupta, tüpün lümeni fibravasküler bağ dokusu ve beraberindeki az sayıda düzensiz sinir dokusu bileĢenleri ile doluydu. Kan damarı sayısı primer sütür grubunda hücre ve tüp uygulanan gruba göre daha azdı (p=.004). Polimer tüp uygulanan hücresiz grupla hücreli grup arasında kavitedeki damar sayısı açısından anlamlı bir fark izlenmedi. Kök hücre uygulanan grupta tek baĢına polimer uygulanan gruba göre daha iyi organize olmuĢ perinöriyum izlendi. Elektron mikroskobunda miyelin kalınlığı primer sütür grubunda polimerik tüp (p=0.001) ve kök hücre ile tüp uygulanan gruptan (p=.0.002) daha fazlaydı. Kök hücre ile tüp uygulanan gruptaki ortalama miyelin kalınlığı yalnız tüp uygulanan gruptan anlamlı biçimde daha fazlaydı (p=0.001). Sonuç olarak mezenkimal kök hücre uygulamasının tek baĢına tüp uygulamasına göre sinir rejenerasyonu prosesini bir miktar hızlandırdığı saptanmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Bakteryel polyester, kemik iliği stromal hücre, MKH, periferik sinir, PHBHHX

The effect of poly(3-hydroxybutyrate-co-3-hydroxyhexanoate) PHBHHX and mesenchymal stem cells ( MSC ) on axonal regeneration in experimental sciatic nerve damage

Mustafa Sakar1, Gökhan Bozkurt1, Elif Bilgiç2, Petek Korkusuz2, Sevil Arslan3, Duygu Uçkan

Çetinkaya3, Murat Demirbilek4, Emir Baki DenkbaĢ4

1Hacettepe University Faculty of Medicine, Dept of Neurosurgery, Ankara

2Hacettepe University Faculty of Medicine, Dept of Histology and Embryology, Ankara 3Hacettepe University, Stem Cell Center, Ankara

4Hacettepe University, Dept of Nanotechnology and Nanomedicine, Ankara

The autologous sensorial nerve graft usage in surgical nerve gap repair is still gold standart but it has its own disadvantages leading to extra morbidity in donor site. In this study the effect of biocompatible and biodegredable bacterial polyester PHBHHX and human mesenchymal stem cells (hMSC) on axonal regeneration was investigated. Three groups Spraque-Dawley albino rats were constituted with 10 mm length experimental sciatic nevre damage. In first group the gap was repaired with autologous nerve graft. In second group PHBHHX tube with oriented nanofiber three dimensional surface alone and in third group PHBHHX tube with oriented nanofiber three dimensional surface filled with hMSCs inside. The rats were evaluated for functional recovery at the end of fourth and eighth weeks with sciatic functional index and morphologically assessed for microscopic nerve regeneration criteria. In the primary sutured (autografted) group, a well coordinated and regenerating nerve exhibiting regular fascicles of axons was noted. The number of axons was significantly higher comparing to two other groups (p=.0.001, p=0.001). In the PHBHXX applied group, the tube lumen was filled with a fibrovascular tissue containing some irregular nervous tissue elements. The blood vessel density was significantly higher in cell and PHBHXX grup when compared to primary suture group (p=.004). A relatively well-organized perineurium is observed in MSC administred group comparing to polymer only group. At the TEM the myelin sheath thickness was higher in primary suture group when compared to both the PHBXX (p=0.002) and PHBXX-MSC (p=0.001) groups. MSC-PHBXX group exhibited higher myelin thickness comparing to PHBXX group (p=0.001). As a conclusion, the MSC application slightly improved the nerve regeneration process comparing to the polymeric tube applied group.

P123

Kulak kıkırdağında BMP-7 eksprese eden primer kondrosit yerleĢtirilmiĢ kriyojel iskele kullanımı ile iyileĢme

Sedat OdabaĢ1, Erhan PiĢkin1, Ġlyas Ġnci1, Gustav Feichtinger2, Elif Bilgiç3, Petek Korkusuz3, Sevda

MenevĢe4, Atiye Seda Yar4, Ġbrahim Vargel5, Tarık ÇavuĢoğlu5

1Hacettepe Üniversitesi, Kimya mühendisliği ve Biyomühendislik Bölümü, Ankara 2Ludwig Boltzman Enstitüsü, Viyana, Avusturya

3Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji AbD, Ankara 4Gazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Genetik AbD, Ankara

5Kırıkkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Plastik ve Estetik Cerrahi AbD, Kırıkkale

Kıkırdak dokusunun travma, tümör uzaklaĢtırılması veya mikrotia, anotia gibi konjentinal hasarlar sonucu kaybı baĢ ve boyun cerrahisinde karĢılaĢılan en temel sorunlardan birisidir. Hasarlı bölgeye otolog hücre nakli ve/veya çeĢitli polimerik implant veya silikon protez gibi mekanik destek sağlamak amacıyla çeĢitli implantların yerleĢtirilmesi geleneksel tedavi yaklaĢımlarıdır. Ne var ki pek çok dezavantajı vardır. Doku mühendisliği ve gen terapisi gibi geleneksel olmayan yaklaĢımlar kıkırdak doku oluĢumu için uygun olabilir. Bu çalıĢmada primer kıkırdak hücreleri BMP-7 ifade eden plazmid ile transfekte edilerek hücrelere bu faktörü sentezleme özelliği kazandırılmıĢtır. In-vitro deneylerin yanı sıra tavĢan kulağında oluĢturulan 15mmx15mm‘lik kıkırdak hasarının iyileĢmesi yalnız hasar, yalnız doku iskelesi, doku iskelesi, primer kıkırdak hücreleri ve doku iskelesi ve genetik modifiye (transfekte) primer kıkırdak hücreleri olmak üzere 4 farklı grupta 4 ay boyunca incelenmiĢtir. Elde edilen sonuçlar radyolojik, histolojik ve erken gen ekspresyonu düzeyinde ayrıntılı olarak incelenmiĢtir. Ġncelen tüm gruplarda defekt alanında değiĢen sayılarda kıkırdak adası ve pekçoğunda da kalsifikasyon (kemikleĢme) odaklarına rastlandı. Hücre uygulanan her iki doku iskelesi grubunda da diğer gruplara göre Weigert ile iĢaretli elastik kıkırdak adalarına daha çok sayıda rastlandı. Tek baĢına doku iskelesi uygulanan gruplarla defektin boĢ bırakıldığı kontrol gruplarında fibröz kıkırdak oluĢumuna daha sıklıkla rastlandı. Doku iskelesi biyouyumluydu ve kıkırdak rejenerasyonu için uygun bir rehberlik sağladı. Ancak 4 ayın sonunda kritik defekt boyunca her yerde elastik kıkırdak oluĢumunu sağlayamadı. OluĢan yeni kıkırdak dokusu homojen değildi ve tüm gruplarda yer yer fibröz bağ dokusu ile devam etti. transfekte hücre-doku iskelesi grubu 4 ayda tek baĢına doku iskelesi uygulanan gruba gore anlamlı bir biçimde daha iyi skorlar aldı (p=0.012).

Anahtar Kelimeler: kulak kıkırdağı, kemik morfogenik transfeksiyon proteinleri, non-viral transfeksiyon,

primer kondrositler, plazmid DNA

Auricular cartilage repair using criyogel scaffolds loaded with BMP-7 expressing primary chondrocytes

Sedat OdabaĢ1, Erhan PiĢkin1, Ġlyas Ġnci1, Gustav Feichtinger2, Elif Bilgiç3, Petek Korkusuz3, Sevda

MenevĢe4, Atiye Seda Yar4, Ġbrahim Vargel5, Tarık ÇavuĢoğlu5

1Hacettepe University, Chemical Engineering Department and Bioengineering Division, Beytepe,

Ankara

2Ludwig Boltzman Institute, Vienna, AUSTRIA

3Hacettepe University, Faculty of Medicine, Department of Histology and Embryology, Ankara 4Gazi University, Faculty of Medicine, Department of Medical Genetic, Ankara

5Kirikkale University, Faculty of Medicine, Department of Plastic and Aesthetic Surgery,

Kırıkkale

The loss of cartilage tissue due to trauma, tumour surgery or congenital defects like microtia and anotia is one of the major concerns in head and neck surgery. Autologous cell transplantation and/or using various polymeric implants or silicon prosthesis to support the defect are conventional treatment methods for repairing damaged cartilage. However, there are many drawbacks in application. Non-traditional approaches, such as tissue engineering and gene therapy can be considered as the development of proper cartilage tissue. In this study, primary chondrocytes were genetically modified with plasmid encoding Bone Morphogenetic Protein-7 (BMP-7) via commercially vector. It was a goal to bring in the ex-vivo transfected chondrocytes to re-synthesize BMP-7 in in-vitro like as in-vivo. Genetically modified cells were implanted into gelatin/oxide dextran scaffolds and cartilage tissue formation was investigated in 15x15mm auricular cartilage defects in- vivo in 48 New Zealand (NZ) White Rabbits for 4 months. Results were evaluated via histology and early gene expression. Early gene expression results indicated that, there is a strong effect of exogenous BMP7 on matrix synthesis and chondrocyte growth. In addition, histological analyses results exhibited significantly better cartilage healing with BMP-7 modified (transfected) cells in comparison with non-modified (non-transfected) group and as well as the control. All of the groups exhibited the formation of various amounts of cartilage islands and several of them revealed varying quantity of calcified foci within the defect. Both of the cell seeded scaffold groups presented more Weigert positive elastic cartilage islands comparing to the other groups. The cartilage was more fibrous type in scaffold only and control groups. The new cartilage-like tissue was not homogeneous and it was sometimes continuous with the fibrous connective tissue throughout the defect in all

of the groups. The transfected cell scaffold group was significantly better than the scaffold only group (p=0.012) on month 4.

Keywords: Auricular cartilage, bone morphogenetic proteins, non-viral ex-vivo transfection, primary

chondrocytes, plasmid DNA

P124

TGF-β3 ve BMP-2 salan doku iskeleleri ile hayvan modellerinde yarık damak tamiri

Aybüke Alıcı1, Erhan PiĢkin1, Halil Aydın1, Ġlyas Ġnci1, Elif Bilgiç2, Petek Korkusuz2, Kerem AĢkın3,

Hamdi Çelik4, Kamile Öztürk5, Ġbrahim Vargel6

1Hacettepe Üniversitesi, Kimya Mühendisliği Bölümü ve Biyomühendislik Birimi, Ankara 2Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji AbD, Ankara

3Hacettepe Üniversitesi, DiĢ Hekimliği Fakültesi, Endodonti Bölümü, Ankara 4Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Anatomi AbD, Ankara

5Aksaray Üniversitesi, Biyoloji Bölümü, Aksaray

6Kırıkkale Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Plastik ve Estetik Cerrahi AbD, Kırıkkale

Damak, dudak yarıkları ve alveolar defektler karĢılaĢılan en yaygın konjenital kronofasiyal anomaliler arasındadır. Bu çalıĢmada, cerrahi tedavideki eksiklikler nedeniyle yeni bir starteji geliĢtirilmesini hedeflenmiĢtir. Bu amaçla, alveolar defektli bir hayvan modeli geliĢtirilmiĢ ve büyüme faktörleri içeren yeni bir biyobozunur laktat and ε-kaprolakton kopolimerlerinden oluĢan doku iskelesi geliĢtirilmiĢtir. TGF-β3 ve BMP-2 büyüme faktörleri yüklenmiĢ jelatin filmler 3 farklı Ģekilde (boĢ, yalnız BMP-2 ve BMP-2/TGFβ-3 içeren), üretilen doku isklelerine yüklenmiĢtir. Bu doku iskeleleri alveolar defekt yaratılmıĢ sıçanlara implante edilmiĢtir. Doku rejenerasyonu M-CT, histolojik,biyokimyasal çalıĢmalar ve qPCR çalıĢmalarıyla saptanmıĢtır. Örnekler, M-CT ve histolojik çalıĢmalar için 1. ve 4. ayda toplanmıĢ, biyokimyasal ve qPCR analizleri için 7. Ve 21. Günlerde toplanmıĢtır. Grupların kendi içlerinde zamana bağlı karĢılaĢtırmalarında yalnız TGF-β3/BMP-2 grubu anlamlı yeni kemik formasyonu değerleri göstermiĢtir. TGF-β3/BMP-2 grubu Kemik Spesifik Alkalen Fosfataz (BALP) ve gen ifadesi çalıĢmalarında anlamlı farklılıklar göstermiĢtir. Birinci ayda otogreft grubundaki yeni oluĢan kemik miktarı tüm defekt alanı ile oranlandığında kontrol grubu, boĢ doku iskelesi grubu ve BMP uygulanmıĢ doku iskelesi grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı biçimde daha fazlaydı (sırasıyla p=0.011, p=0.004, p=0.016). Dördüncü ayda otogreft uygulanan gruptaki yeni kemik miktarı boĢ doku iskelesinin uygulandığı gruba göre daha çoktu (p=0.00). Dördüncü ayda yine TGF ve BMP uygulanan grupla yalnız BMP uygulanan gruptaki yeni kemik miktarları boĢ doku iskelesinin uygulandığı gruba göre daha çoktu (sırasıyla p=0.008 ve p=0.008). Bu sonuçlara göre incelenen tüm zaman dilimlerinde otogreft uygulanan gruplarda aktif kemik yapımı hızlanmıĢtır. Dördüncü ayda BMP ve TGFve BMP uygulanan gruplarda aktif kemik yapımı altın standart olan otogreft uygulamasını yakalar düzeyde belirgin biçimde artmıĢtır. Buna rağmen grupların hiçbirisinde kritik büyüklükteki alveol defekti tam olarak kemikleĢmemiĢtir. Bu durum literatür ile uyumludur.

Anahtar Kelimeler: BMP-2, doku iskelesi, TGF-β3, yarık damak

Cleft palate repair in animal models with “TGF-β3” ve “BMP-2” releasing scaffolds

Aybüke Alıcı1, Erhan PiĢkin1, Halil Aydın1, Ġlyas Ġnci1, Elif Bilgiç2, Petek Korkusuz2, Kerem AĢkın3,

Hamdi Çelik4, Kamile Öztürk5, Ġbrahim Vargel6

1Hacettepe University, Department of Chemical Engineering and Bioengineering Division, Ankara 2Hacettepe University, Faculty of Medicine, Department of Histology and Embryology, Ankara 3Hacettepe University, Faculty of Dentistry, Department of Endodontics, Ankara

4Hacettepe University, Faculty of Medicine, Department of Anotomy, Ankara 5Aksaray University, Department of Biology, Aksaray

6Kırıkkale University, Faculty of Medicine, Department of Plastic and Reconstructive Surgery,

Kırıkkale

Cleft palate, lips and alveolar defects are among the most frequently observed congenital craniofacial anomalies. This study was designed to create new strategies to find solution for surgical treatment problems. For this reason, an animal model with alveolar defect was developed and novel scaffolds were produced from biodegradable lactide and ε-caprolactone homo and copolymers. Two growth factors, having induction of osteogenic cell (TGF-β3) and stimulation of bone formation (BMP-2) potentials loaded in the gelatin films which have different growth factor-release profiles. These materials were loaded to gelatin films in 3 different groups as unloaded, only BMP-2 and BMP-2/TGFβ-3 loaded. The gelatine films, both unloaded and loaded with growth factors,were placed into the poly(L-lactate) and poly(ε-caprolactone) scaffolds. Specimens were collected on 1st and 4th months for M-CT and histological analysis and on 7th and 21th days for biochemical and gene expression analysis. Data obtained from histological studies showed that there was a quick regeneration in autogreft group in 1st and 4th months whereas BMP-2 and TG-β3/BMP-2 groups showed closer results to new bone generation values of autogreft groups in 4th months. Time dependent comparison of groups within themselves only TGF-β3/BMP-2 group showed significant new bone generation values.

Significant differences were observed in TG-β3/BMP-2 group of Bone spesific ALP (BALP) concentrations and the gene expression analysis. When we compared the total defect area; in the first month the newly forming bone was significantly higher than the control group, empty scaffold group and BMP obtained scaffold group (p=0.011, p=0.004, p=0.016). On the fourth month newly forming bone was higher in autograft group when compared to empty scaffold group (p=0.00). According to these results in all time parts that examined the active bone formation was accelerated. On the fourth month the new bone formation at BMP and TGF applied groups were nearly gold standard.

Keywords: BMP-2, doku iskelesi, TGF-β3, cleft palate P125

Testis hasarında kök hücre yararı

Mehmet Ġbrahim Tuğlu1, Mahmud Özkud1, Feyzan Özdal Kurt2, Fatma Öztürk1, Alican Gümürdü1,

Tuncay Varol1

1CBÜ, Tıp Fak. Histoloji Embriyoloji AD, Manisa 2CBÜ, Fen Fak. Biyoloji Bölümü, Manisa

Testis hasarında kök hücre transplantasyonu gelecek vaad etmektedir. Sıçan testisinde biopsiye benzer Ģekildeki yara modelinde kök hücre uygulamasının iyileĢmeye olan etkileri ile oksidatif stres ve geliĢen apoptozis araĢtırıldı.

Anne sıçanın tibial kemik iliği stromal hücreleri yavrularına transplante edildi. Enjektör iğnesi ile testise girilip yarısına kadar ilerlendi ve geri çekilme aĢamasında hücreler testise bırakıldı. Kontrol olarak hücresiz besiyeri kullanıldı. Uygulamaları takiben 7 ve 14 günlük bekleme süreleri sonrasında doku örnekleri Hematoksilen Eozin, iNOS, eNOS ve TUNEL immunohistokimyası için boyandı.

Testis hasarı seminifer tübüllerindeki bozulma, ödem, germ hücre sayısında azalma ve vakuolizasyon olarak gerçekleĢti. 14 gün bekleme süresinde iyileĢmenin büyük oranda gerçekleĢtiği görüldü. Stromal kök hücre uygulamasının testiste bu iyileĢmeyi hızlandırdığı saptandı. Etkisi 7 günde baĢladı ve özellikle 14. günde oldukça anlamlı hale geldi. Önemli bulgulardan bir tanesi süre ile artan, kök hücre uygulanan örneklerde daha fazla olduğu saptanan özel bir hücre grubunun bazen 5 veya 6 hücre olarak bir araya gelip yuvarlak halkalar yapması oldu. Yara yerinde belirgin bir Ģekilde NOS hâkimiyetinin olduğu ve kök hücre uygulaması ile azaldığı saptandı. NOS hâkimiyeti ile uyumlu TUNEL pozitif apoptotik hücre varlığı kök hücrenin testiste destek hücreler kadar ölmekte olan hücreler için de yarar sağladığını gösterdi.

Sonuçlarımız kök hücre uygulamasının sadece kendi etkileri ile değil oluĢturdukları mikroçevre ile de testiste iyileĢmeye katkısı sağladıklarını göstermektedir. Bu aĢamada testiste gerçekleĢtirdikleri farklılaĢma germ hücre yapımı ile iliĢkili gözükmektedir.

Anahtar kelimeler: kök hücre, kemik iliği stromal hücresi, testis, germ hücresi, hasar, oksidatif stres, NOS, apoptoz.

Anahtar Kelimeler: Testis, sperm, hasar, kök hücre, NOS, apoptoz P126

Sıçanlarda silikon implant etrafında kapsül oluĢumuna otojen yağ dokudan elde edilen mezenkimal kök hücrelerinin etkisinin histomorfometrik değerlendirilmesi

Ünal Uslu1, Fatma Nilay Yoğun2, Alev Cumbul1, Mehmet Veli Karaaltın2, Ethem Güneren2

1Yeditepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji Aanabilim Dalı, Ġstanbul

2Bezmialem Vakıf Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Plastik Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı,

Ġstanbul

Silikon implantlar vücuda yerleĢtirldiği zaman etrafında kapsül dokusu oluĢur ve bu doku zamanla veya radyoterapi gibi tedaviler sonrası kalınlaĢabilir ve kontraktüre yolaçarak implantın distorsiyonuna yol açabilir. Bu çalıĢmanın amacı, otojen yağ dokudan elde edilen mezenkimal kök hücrelerin silikon etrafındaki kapsül oluĢumuna etkisini histomorfometrik olarak ortaya koymaktır.

ÇalıĢmada 270-310 gr ağırlığında 12 adet Wistar Albino cinsi sıçan kullanıldı. Denekler deney ve kontrol grubu olmak üzere eĢit sayıda iki gruba ayrıldı. Tüm grupların pektoral bölgesinde protez kadar poĢ açılarak cilt altına silikon implantlar yerleĢtirildi. Grup 1 için herhangi bir uygulama yapılmazken Grup II için 40milyon/ml hücre bulunan süspansiyon silikonun olduğu poĢa enjekte edildi. Tüm gruplardan ameliyattan 8 hafta sonra protezler çıkarıldı. OluĢan kapsül iki tabaka halinde çıkarıldı ve 0.1 M fosfat tamponda hazırlanmıĢ %10‘luk Nötral formaldehit ile fikse edildi. Rutin histolojik takip iĢlemi sonrası elde edilen bloklar ½ oranında, 10 μm kalınlığındaki seri kesitler 1/50 oranında örneklendi. Örneklenen kesitler Masson Trikrom tekniğine göre boyandı. Örneklenen kesitlere Leica DM4000B mikroskobu üzerine Sterioinvestigator 7.0.5 programı kurulu stereolojik iĢ istasyonuna Cavalieri sondası kullanılarak değerlendirildi.

Kapsül kalınlığı ortalama hacmleri; Grup I‘de 56,2±5,53 mm3 ve Grup II‘de 35,9±3,89 mm3 olarak ölçüldü. Histomorfemetrik değerlendirme sonucu protez poĢ alanına kök hücre uygulamasının kapsül hacmini anlamlı olarak azalttığı saptandı (p<0,006).

Silikon implant ile birlikte mezenkimal kök hücre uygulaması yara iyileĢme mekanizmalarını düzenleyerek kapsül kalınlığını azalttığı ve bununda kontraktür komplikasyonu azaltabileceği sonucuna varıldı.

Anahtar Kelimeler: Histomorfometri, mezenkimal kök hücre, silikon implant

Histomorphometric evaluation of the research of the effect of mesenchymal stem cells derived from autogenous fat tissue to the capsule formation around silicone implants

Ünal Uslu1, Fatma Nilay Yoğun2, Alev Cumbul1, Mehmet Veli Karaaltın2, Ethem Güneren2

1Department of Histology and Embryology, Yeditepe University, Ġstanbul, Turkey

2Department of Plastic Reconstructive and Estetic Surgery, Bezmi Alem University, Ġstanbul, Turkey

Subsequent to the placement of silicone implants in the body a capsule is formed around the implant, which may thicken in time or following treatments such as radiotherapy, and may lead to distortion of the implant due to capsular contracture. The purpose of this study is the histomorphologic evaluation the effects of autologous mesenchymal stem cells derived from fatty tissue on capsule formation around silicone implants. The study used 12 Wistar Albino rats weighing 270-310 g which were divided into experimental and control groups. A pectoral pouch was opened and silicone implants were placed subcutaneously in all the rats. While no further treatment was implemented to Group I, a solution containing 40milyon/ml cells was injected around the pouch in Group II. All implants were surgically removed after 8 weeks. The capsule formation was removed in two layers fixed in 10% neutral formaldehyde (0.1 M phosphate buffered saline; pH=7.4) and submitted to histological evaluation. Physical fractionators and systematic sampling methods were used and stained with Masson's Trichrome technique. Capsule tissue volume was measured by using the Cavalieri probe.

The average capsule volume was measured: 56,2±5,53 mm3 in Group I and 35,9±3,89 mm3 in Group II. The