• Sonuç bulunamadı

Asetilsistein'in Siyatik Sinir Hasarındaki Etkisi: Deneysel ve Ultrastrukturel Bir ÇalıĢma

Poster Sunumları Poster Presentations

YavaĢoğlu 3 , Özen Akarca 1 , Gülperi Öktem

N- Asetilsistein'in Siyatik Sinir Hasarındaki Etkisi: Deneysel ve Ultrastrukturel Bir ÇalıĢma

Selçuk Tunik1, M. Ufuk Aluçlu2, Bülent KiĢin3, Hasan Akkoc4, Ercan Ayaz1, Mehmet SubaĢı5, Murat

AkkuĢ1

1Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji AD, Diyarbakır 2Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji AD, Diyarbakır

3Diyarbakır Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü, Diyarbakır 4Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Farmakoloji AD, Diyarbakır

5Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji AD, Diyarbakır

Periferik sinir yaralanmaları, fiziksel travmalar, sistemik hastalıklar, toksinler ve inflamasyondan kaynaklanabilir. Künt, kesici veya ezilmeye bağlı oluĢan periferik sinir yaralanmaları sensorik ve motorik fonksiyonların aniden kaybına neden olabilen, sıklıkla cerrahi onarım gerektiren durumlardır. Bir periferik sinir olan siyatik sinirin hasarının, enjeksiyon ve kalça cerrahisi gibi iatrojenik yaralanmalar ve delici ve ateĢli silah yaralanmaları gibi yaygın nedenleri vardır. Son zamanlarda, N-asetilsisteinin (NAC) sensorik ve motor nöronların retrograd dejenerasyonu önlediği yönünde bulgular vardır. Bu çalıĢmanın amacı, NAC‘inin siyatik sinir hasarındaki etkisini histolojik ve ultrastrukturel olarak ortaya koymaktı.

Bu çalıĢmada, her biri 280-320 g ağırlığında olan 32 adet Spraque-Dawley rat kullanıldı. Ratlar 4 eĢit gruba ayrıldı (n:8). Ratlar, genel anestezi altında yüzükoyun pozisyonda operasyon masasına alındı. Siyatik sinirler, diz ekleminden kalça eklemine kadar çevre dokulardan arındırılıp, sham grubu dıĢındaki ratlarda hasar oluĢturuldu. Cerrahi giriĢim tamamlandıktan sonra, hasar oluĢturulan gruplardan travma grubuna 1ml serum fizyolojik verildi. NAC-1 grubuna 30mg/ 0.3ml/ NAC verildi. NAC-2 grubuna bir kez 100mg NAC lokal olarak ve bir hafta boyunca her gün 30mg/0.3ml intraperitoneal olarak verildi. Deneyin sonunda ratlar sakrifiye edildi. Siyatik sinirler çıkarılıp, ıĢık ve elektron mikroskobik inceleme için hazırlandı.

Sham grubundan alınan siyatik sinir örnekleri normal histolojik yapı göstermekteydi. Travma uygulanan grup ile NAC-I grubunda çeĢitli formlarda myelin dejenerasyonu ve periferik nöropati ile karakterize aksonal çekilim izlenmekteydi. NAC-II grubu siyatik sinir kesitlerinde, az miktarda myelin dejenerasyonu izlendi. Bununla birlikte, bulgular sham grubuna yakındı.

N-asetilsistein kullanımının siyatik sinir hasarının iyileĢmesinde etkili olduğu sonucuna varıldı.

The Effect of N-acetylcystein in Sciatic Nevre Damage: An Experimental and Ultrastructural Study Selçuk Tunik1, M. Ufuk Aluçlu2, Bülent KiĢin3, Hasan Akkoc4, Ercan Ayaz1, Mehmet SubaĢı5, Murat

AkkuĢ1

1University of Dicle, Faculty of Medicine, Department of Histology and Embryology, Diyarbakir 2University of Dicle, Faculty of Medicine, Department of Neurology, Diyarbakir

3Diyarbakir Education and Research Hospital, Department of Orthopedy and Traumatology, Diyarbakir 4University of Dicle, Faculty of Medicine, Department of Pharmacology, Diyarbakir

5University of Gaziantep, Faculty of Medicine, Department of Orthopedy and Traumatology, Gaziantep

Peripheral nerves injuries results from physical trauma, systemic diseases, toxins, and inflammation. Blunt, penetrating, or crush injuries to peripheral nerves may lead to immediate loss of sensory and/or motor function, often requiring surgical repair. Common causes of one of the peripheral nerve sciatic nerve injuries are iatrogenic injuries caused by injection and hip surgery, penetrating trauma, and firearm injuries. Recently it has also been shown that NAC can rescue sensory and motor neurons from retrograde degeneration. The present study, investigates the effect of NAC on sciatic nerve repair at histologic and ultrastructual level. Thirty-two Spraque-Dawley rats weighing 280–320g were used in this study. Rats were separated into 4 groups(n:8). Under general anaesthesia rats placed in the prone position on the operating table. The sciatic nerve was cleared from the surrounding tissue from the knee to the hip joint and sciatic nerve injury was created except sham groups. After surgical procedure is completed, the rats created injury trauma groups was administered 1ml physiologic saline solution, NAC-1 group was administered 30mg/0.3ml/ NAC intraperitoneally each day during a week. NAC-2 group once 100mg NAC was given locally and 30mg/0.3ml intraperitoneally each during a week. At the end of experiment, rats were sacrified. The sciatic nerves were removed and prepared for light and microscopic investigations.

Sciatic nerves obtained from sham group showed normal histologic features. Myeline degeneration and axonal withdrawal characterized with neuropathies were onserved in several forms in injury created and NAC-1 groups. NAC-II grubu siyatik sinir kesitlerinde, a little degenerative changes were seen in some sciatic nerve samples of NAC-2 group. In addition findings were similar to sham group. It was concluded that using of N-acetyl csyteine was effective in sciatic nerve repair.

Keywords: N-acetyl cysteine, sciatic nerve injury, rat, ultrastructural P032

Hiperbarik Oksijen Tedavisinin Rat Nasal Mukozasına Etkisi

Ediz Yorgancılar1, Selçuk Tunik2, Engin Deveci2, Ramazan Gün1, Salih Bakır1, Vefa Kınıs1, Ercan

Ayaz2, Ġsmail Topçu1

1Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları AD, 21280 Diyarbakır, Türkiye 2Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji AD, 21280 Diyarbakır, Türkiye

Hiperbarik oksijen tedavisi(HOT), 1 atmosferlik oksijenden daha büyük basıncın olduğu bölmelerde, oksijenin %100 solunumu olarak tanımlanmaktadır. Bu tedavi yöntemi ilk kez 1953 yılında uygulamaya girmiĢ, pek çok rahatsızlıktan muzdarip olan hastaların tedavi edilmesinde, artan bir Ģekilde kullanılmaya baĢlanmıĢtır.

Bu çalıĢmanın amacı, hiperbarik oksijen tedavisinin rat nazal mukozası üzerinde meydana getirdiği histopatolojik değiĢiklikleri ortaya koymaktı. ÇalıĢmada, deney hayvanı olarak her biri 180-220 gr ağırlığında olan 12 adet yetiĢkin Sprague - Dawley rat kullanıldı. Ratlar, HOT ve kontrol grubu olmak üzere iki eĢit gruba ayrıldı. HOT grubundaki ratlar (n:6), 20 litrelik hiperbarik oksijen bölmelerine (2,5 Atm, 25-26°C ve %100 oksijen) alınıp, 90 dakika boyunca hiperbarik oksijene maruz bırakıldı. HOT uygulaması 7 gün boyunca devam etti. Kontrol grubundaki ratlara herhangi bir uygulama yapılmadı. ÇalıĢmanın sonunda ratlar sakrifiye edilip burun dokuları çıkarıldı. Dokular formalinle tespit edilip, parafin bloklara gömüldükten sonra 5 μm‘lik kesitler alındı. Alınan kesitler, Hematoksilen-Eozin, Periyodik Asit Schiff (PAS) ve Trikrom Masson boyama yöntemleri kullanılarak boyanıp, ıĢık mikroskobunda histopatolojik olarak değerlendirilip görüntülendi. Bununla birlikte, immünohistokimyasal olarak nazal mukozaya ait psödostratifiye epitel hücrelerindeki E-cadherin ekspresyonu değerlendirildi. Hiperbarik oksijen tedavisi uygulanan grup ile kontrol grubu arasında ortalama histopatolojik skorlar arasında anlamlı bir farklılık bulunmaktaydı. Hiperbarik oksijen uygulanan grupta, epitelyum hücrelerinde dejeneratif değiĢiklikler gözlendi. Goblet hücreleri yapısal olarak geniĢlemiĢlerdi. Bağ dokunun belli bölgelerinde mononükleer hücre infiltrasyonu, kan damarlarının geniĢlediği ve kanama odaklarının olduğu izlendi. E-cadherin ekspresyonunun immünohistokimyasal olarak, gruplar arasında herhangi anlamlı bir farklılığın olmadığı orta düzeyde bir ekspresyonun olduğu izlendi.

The Effect of Hyperbaric Oxygen Therapy on Nasal Mucosa of Rat

Ediz Yorgancılar1, Selçuk Tunik2, Engin Deveci2, Ramazan Gün1, Salih Bakır1, Vefa Kınıs1, Ercan

Ayaz2, Ġsmail Topçu1

1Department of Otorhinolaryngology, Head and Neck Surgery, Faculty of Medicine, University of

Dicle, Diyarbakir, Turkey

2Department of Histology and Embryology, Faculty of Medicine, University of Dicle, Diyarbakir,

Turkey

Hyperbaric oxygen therapy (HBO) is defined as breathing of 100% oxygen under a pressure greater than 1 atmosphere oxygen under increased pressure in a pressure chamber. This therapy was introduced in 1953 and increasingly used in a number of areas of medical practice to treat patients with numerous disorders. The objective of this study was to evaluate the histopathologic effects of hyperbaric oxygen (HBO) therapy on the rat nasal mucosa. Twelve adult Sprague-Dawley rats, each weighing 180-220 gm, were used as experimental animal. The rats were divided into HBO and control groups. The rats of HBO groups (n=6) were placed into a HBO chamber of 20 liters volume (2.5 atmospheres absolute (ATA), 25-26 °C with 100% oxygene) for 90 minutes per day. The rats received hyperbaric oxygen in a period of 7 days. The rats in the control group (n= 6) were not given HBO. All animals were sacrified at the end of the study, and nasal tissues were removed. Formalin fixed, parafin embedded tissues were cut into 5 μm sections. The sections were stained with Hematoxylin and Eosin (H-E), Periodic acid-Schiff (PAS) and Trichrome-Masson and evaluated under light microscope histopathologically. Expresson of E-cadherin on pseudostrafied epithelial cells of nasal mucosa was assessed by immunohistochemical staining. There were significant differences in average histopathological score between the groups exposed and non-exposed to HBO. In HBO group, degenerative changes in epithelial cells were observed. The goblet cells showed expansion of their structure. Mononuclear cell infiltration, dilation of blood vessels, and hemorrhage were observed in the significant areas of connective tissue. In the immunohistochemical evaluation of E-cadherin expression, there were not any significant differences between two groups and moderate level of expression was observed.

Keywords: E-cadherin,Hyperbaric oxygen therapy,immunohistochemistry,nasal mucosa,rat P033

The Effects of Extremely Low Frequency Pulsed and Sinusoidal Electromagnetic Fields on Rats Kidney

Selçuk Tunik1, Ercan Ayaz1, Veysi Akpolat2, Yusuf Nergiz1, M. Salih Çelik2, Uğur ġeker1

1Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji AD,21280, Diyarbakır 2Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik AD,21280, Diyarbakır

Ġnsanların, çeĢitli tipte elektrikli cihazlar ve yüksek gerilim hatları tarafından üretilen elektromanyetik alanlara maruz kalmaları kaçınılmazdır. Son zamanlarda elektromanyetik alanların insan sağlığı üzerindeki etkilerinin değerlendirildiği histolojik ve fizyolojik çalıĢmaların sıklığında bir artıĢ olmuĢtur. Ancak, elektromanyetik alan uygulamasının optimal uygunluk parametreleri ve etkisinin altında yatan temel mekanizma henüz açık değildir. Bu çalıĢmanın amacı, farklı iki tipteki çok düĢük yoğunluklu elektromanyetik alanın rat böbreği üzerindeki etkisini değerlendirmektir.

Bu çalıĢmada 27 adet erkek Wistar albino rat kullanıldı. Ratlar 3 eĢit gruba bölündü(n:9) kontrol grubu, Sinusoidal elektromanyetik alan (SEMF) grubu ve pulslu elektromanyetik alan (PEMF) grubu. SEMF ve PEMF gruplarındaki ratlar, 1,5 mT Ģiddetinde ve 50 Hz frekansında günde 6 saat haftada 5 gün ve 28 gün boyunca metakrilat kafes içerisinde EMF‘ye maruz bırakıldı. Deney hayvanları 14/10 saat, aydınlık/karanlık ve 22 ± 3°C sıcaklıkta tutuldu. Formalin ile fikse edilmiĢ parafin kesitlerden elde edilen örnekler, Hematoksilen-Eosin, Periodik asit Schiff (PAS) Masson ve Retiküler lifler için modifiye Gomori boyaları ile boyandı. E-cadherin, Matriks Metalloproteinaz-2 ve 9 ve Tip-IV kollajen ekspresyonları immunohistokimyasal olarak değerlendirildi. Kontrol grubu böbrek kesitlerinde, glomerüller, böbrek tubulleri ve intersisyel doku normal görünümde izlendi. PEMF grubu böbrek kesitlerinde tubüler dejenerasyon, bazal membranlarda kalınlaĢma ve yer, yer hemoraji izlendi. SEMF grubu böbrek kesitlerinde, glomerüllerde hipertrofi, Bowman aralığında daralma, inflammatuar hücre infiltrasyonu, tubular dejenerasyon izlendi. Ayrıca bu grupta, bazal membranlarda kalınlaĢma oldukça belirgindi. E-cadherin, MMP-9 ve Tip-IV kollajen ekspresyonu elektromanyetik alan uygulanmasından etkilenmiĢ iken, MMP-2 ekspresyonunun etkilenmediği izlendi.

Her iki tür elektromanyetik alanın normal böbrek dokusu üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu sonucuna varıldı.

The Effects of Extremely Low Frequency Pulsed and Sinusoidal Electromagnetic Fields on Rats Kidney

Selçuk Tunik1, Ercan Ayaz1, Veysi Akpolat2, Yusuf Nergiz1, M. Salih Çelik2, Uğur ġeker1

1University of Dicle, Faculty of Medicine, Department of Histology and Embryology, Diyarbakır 2University of Dicle, Faculty of Medicine, Department of Biophysics, Diyarbakır

Humans beings are unavoidably exposed to ambient electromagnetic fields (EMF) generated from various electrical devices and from power transmission lines. In recent years histological and physiological studies have increased in the evaluation of the effects of electromagnetic fields on human health. However, the underlying action mechanisms and optimal parameters of the EMF applications are unclear. The aim of this study was to compare the effects of different two types of extremely low frequency electromagnetic fields on kidney of rats.

Twenty-seven male Wistar albino rats were used in this study. The rats were divided into three equal groups (n=9): control group, SEMF group, PEMF group. The groups of sinusoidal electromagnetic field (SEMF) and pulsed electromagnetic field(PEMF) were subjected to 1.5 mT, 50 Hz, exposure 6 h a day, 5 days a week for 28 days in methacrylate boxes. The animals were kept in 14/10h light/dark environment at constant temperature of 22 ± 3°C. Formalin fixed, paraffin embedded tissue sections stained with H-E, Periodic Acid Schiff (PAS) Masson Trichrome and Modified Gomori stain for reticular fibers. E-cadherin, Matriks Metalloproteinase-2 (MMP-2), Matriks Metalloproteinase-9 (MMP-9) and Type-IV collagen expressions were examined immunohistochemically.

Glomerules, renal tubules and interstitial tissue of control group were normal. Tubular degeneration, thickening of basement membranes and hemorrhage were observed in PEMF group. Hypertrophie of glomerules, narrowing in Bowman space, inflammatory cells infiltration and tubular degeneration were viewed in SEMF group. Moreover, thickening of basement membrane was evident in this group. While the expression of E-cadherin,MMP-9 and Type-IV collagen was affected, MMP-2 level was not from electromagnetic fields. It was concluded that normal kidney tissue was affected adversely from both electromagnetic fields.

Keywords: Collagen-Type-IV,E-cadherin,Histopathology,Kidney,MMP-2,MMP-9,Rat P034

Puberte Döneminde Capsaicin Uygulanan Sıçanların Böbrek Dokusunda COX-1 ve COX-2’nin Ġmmunohistokimyasal Dağılımı

Sevda EliĢ Yıldız1, Gökhan Nur2, Mümtaz Nazlı3, Mahmut Sözmen4

1Kafkas Üniversitesi, Kars Sağlık Yüksekokulu, Kars

2Kafkas Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Zooloji Ana Bilim Dalı, Kars

3Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı, Burdur 4Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Patoloji Ana Bilim Dalı, Samsun

Bu çalıĢma; puberte döneminde Capsaicin (CAP) uygulanan sıçanların böbrek dokusunda Siklooksijenaz-1 (COX-1) ve Siklooksijenaz-2 (COX-2)‘nin immunohistokimyasal dağılımı ve capsaicinin histolojik olarak böbrek dokusunda meydana getirdiği değiĢiklikleri incelemeyi amaçlamıĢtır.

ÇalıĢmada 50 günlük 30 adet Sprague-Dawley ırkı sıçan kullanıldı. Sıçanlar deneme, sham ve kontrol olmak üzere 3 gruba ayrıldı. Deneme grubundaki (n=10) sıçanlara subkutan yolla her gün 1 mg/kg dozda capsaicin, % 10 ethanol, % 1 Tween, % 80 distile su içeren karıĢım bir hafta süre ile enjekte edildi. Sham grubunu (n=10) oluĢturan sıçanlara da aynı deneme grubundaki sıçanlarda olduğu gibi subkutan yolla CAP yerine sadece % 10 ethanol, % 1 Tween, % 80 distile su içeren karıĢım subkutan olarak yapıldı. Kontrol grubuna (n=10) ise herhangi bir uygulama yapılmadı. Her üç gruptaki hayvanların vücut ağırlıkları tartıldıktan sonra eter anestezisi altında öldürülüp böbrek dokusu alındı.

Grupların canlı ağırlıkları karĢılaĢtırıldı. Histolojik boyanma için üçlü boyama yöntemleri kullanıldı. COX-1 ve COX-2 lokalizasyonu, immunohistokimyasal yöntemle tespit edildi. Yapılan bu çalıĢma ile, puberte döneminde capsaicin uygulanan sıçanların böbrek dokusunda COX-1 ve COX-2‘nin immunohistokimyasal lokalizasyonu ve böbrek dokusu üzerine olası etkileri araĢtırıldı.

Bu çalıĢma ile organizmada baĢta gastrointestinal, kardiovasküler ve solunum sistemleri olmak üzere pek çok sistemi etkileyen capsaicinin böbrek dokusu üzerine ne kadar etkili olup olmadığı değerlendirildi. Elde edilecek bulgulardan hareketle capsaicinin, fizyolojik ve farmakolojik etkilerinden dolayı tıp alanı, ilaç sanayinde, veteriner hekimlikte kullanımı ve yeni tedavi yöntemlerinin geliĢtirilmesine ıĢık tutacağı düĢünülmektedir.

P035

Çok DüĢük Frekanslı Elektromanyetik Alanların Rat Femuru Üzerine Etkisi

Veysi Akpolat1, Selçuk Tunik2, Yusuf Nergiz2, M. Salih Çelik1, Sevda Söker2, M. Cihan YavaĢ1

1Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyofizik AD, Diyarbakır

2Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji AD, Diyarbakır

Elektromanyetik alanın(EMF) kapiller oluĢumu, endotel ve osteoblast hücre proliferasyonunu uyararak, kırık iyileĢmesi ve kemik oluĢumu üzerinde belirgin bir etkisinin olduğu gösterilmiĢtir. EMF, her ne kadar uzun süreden beri klinik ve mekanistik çalıĢmalarda kullanılmıĢ olsa da kullanımına iliĢkin optimal parametrelerin altında yatan etki mekanizması henüz net bir Ģekilde anlaĢılamamıĢtır. Pulslu elektromanyetik alanın(PEMF) insan osteoblast benzeri hücrelerinde proliferasyon azalttığı bildirilmesine rağmen, hücre proliferasyonu ve ekstrasellüler matriks ve mineralizasyonu arttırdığı görülmektedir. Bu çalıĢmaın amacı, pulslu ve sinuzoidal elektromanyetik alanın sağlıklı rat femuru üzerindeki etkilerini histopatolojik olarak ortaya koymaktı.

Bu çalıĢmada 27 adet erkek Wistar albino rat kullanıldı. Ratlar 3 eĢit gruba bölündü(n:9) kontrol grubu, Sinusoidal elektromanyetik alan (SEMF) grubu ve pulslu elektromanyetik alan (PEMF) grubu. SEMF ve PEMF gruplarındaki ratlar, 1,5 mT Ģiddetinde ve 50 Hz frekansında günde 6 saat haftada 5 gün ve 28 gün boyunca metakrilat kafes içerisinde EMF‘ye maruz bırakıldı. Deney hayvanları 14/10 saat, aydınlık/karanlık ve 22 ± 3°C sıcaklıkta tutuldu. Formalin ile fikse edilmiĢ parafin kesitlerden elde edilen örnekler, Hematoksilen- Eosin ve Masson boyaları ile boyandı. Osteopontin ve osteonektin ekspresyonları immunohistokimyasal olarak değerlendirildi.

Dekalsifiye edilmiĢ ve Masson ile boyanan rat femur diafiz kesitlerinin ıĢık mikroskobik incelenmesinde, kontrol grubunda normal histolojik kemik yapısı izlendi. PEMF grubu femur kesitlerinde, yer yer dejenere ve rejenere alanlar birlikte görüldü. Buna karĢın SEMF grubu femur kesitleri kontrol grubu ile karĢılaĢtırıldığında, ileri derecede dejenere alanlar ve ayrıĢmalar izlendi. PEMF ve SEMF gruplarında femurun kortikal kalınlığı kontrol grubuyla kıyaslandığında anlamlı olarak azalmıĢtır.

Her iki tür elektromanyetik alanın histopatolojik olarak normal böbrek dokusu üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu sonucuna varıldı.

Anahtar Kelimeler: Femur, Osteonektin, Osteopontin, PEMF,SEMF

The Effects of Extremely Low Frequency Electromagnetic Fields on Rats Femur

Veysi Akpolat1, Selçuk Tunik2, Yusuf Nergiz2, M. Salih Çelik1, Sevda Söker2, M. Cihan YavaĢ1

1University of Dicle, Faculty of Medicine, Department of Biophysics, Diyarbakir

2University of Dicle, Faculty of Medicine, Department of Histology and Embryology, Diyarbakir

It has been shown that electromagnetic field (EMF) have a significant effect on bone formation and fracture healing through stimulating osteoblast proliferation and mineralization, endothelial cell proliferation, and capillary formation. Despite a long history of clinical use of EMF and some mechanistic studies, the underlying action mechanisms of EMFs and their optimal parameters for usage remain poorly understood. While pulsed electromagnetic fields (PEMFs) were reported to cause decreased proliferation of human osteoblast-like cells (MG63), it appeared to induce cell proliferation and promote extracellular matrix production and mineralization. The aim of this study was to investigate the effects of pulsed and sinusoidal electromagnetic fields on healthy rats femur.

Twenty-seven male Wistar albino rats were used in this study. The rats were divided into three equal groups (n=9): control group, SEMF group, PEMF group. The groups of sinusoidal electromagnetic field (SEMF) and pulsed electromagnetic field(PEMF) were subjected to 1.5 mT, 50 Hz, exposure 6 h a day, 5 days a week for 28 days in methacrylate boxes. The animals were kept in 14/10h light/dark environment at constant temperature of 22 ± 3°C. Formalin fixed, paraffin embedded tissue sections stained with H-E and Masson Trichrome. Osteonectin and osteopontin expressions were examined immunohistochemically.

Normal histological feature were observed in specimen obtained from decalsified and Masson stained rats diaphysis of femur sections. Both degenerated and regenerated areas were observed together in PEMF group sections. On the other hand, advanced degenerative changes and sperations were observed in SEMF group as compared to control group. Cortical bone thickness was decreased in PEMF and SEMF groups.

It was concluded that normal femur tissue was affected adversely from both electromagnetic fields at histopathological levels.

P036

Global serebral iskemi-reperfüzyon sonrası hipokampusta ghrelinin etkisinin inos ve caspase-3 immunohistokimyası ile incelenmesi

Göksun BaĢaranlar Öncel1, Gamze Tanrıöver2, Narin Derin1, Sayra Dilmaç2, Necdet Demir2

1Akdeniz Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyofizik Anabilim Dalı, Antalya

2Akdeniz Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Histoloji ve Embriyoloji AnabilimDalı, Antalya

Serebral iskemi, serebral kan akıĢının beynin tamamında veya belirli bir bölgesinde hasar oluĢturabilecek biçimde kritik bir eĢik değerin altına düĢmesidir. Etkilenen alanın tekrar kanlanmasına da reperfüzyon denilmektedir. Ġskemiyi takip eden reperfüzyon, serebral kan akıĢını düzeltirken, nötrofil inflaksı, reaktif oksijen ve nitrojen türlerinde artıĢ, serebral ödem ve aĢırı kan kaybı gibi yollarla beyin hasarının oluĢmasına neden olmaktadır. Serebral iskemi reperfüzyon sonrasında NO seviyesindeki artıĢ; enfarkt alanına göç eden astrosit ve nötrofillerdeki iNOS aktivitesine bağlanmaktadır.

Ghrelin, bir peptit hormonu olup, büyük bir kısmı midede üretilmektedir. Literatürde, ghrelinin, iNOS ekspresyonuna etkisi olabileceği söylenmiĢtir. Bu nedenle çalıĢmamızda; iskemi reperfüzyon oluĢturulup ghrelin verilen sıçanların hipokampuslarında iNOS ve caspase-3 ekspresyon düzeylerinin immünohistokimyasal olarak değerlendirilmesi amaçlanmıĢtır.

3 aylık erkek Wistar sıçanlar, her grupta 6 sıçan olacak Ģekilde 4 gruba ayrılmıĢtır. Sham-opere (S), Ghrelin