• Sonuç bulunamadı

3. DEĞERLENDĠRME

3.3. TaĢ Süslemede Görülen Motif ve Kompozisyonlar

3.3.1. Geometrik Süslemeler

3.3.1.6. Mukarnas

Ġslam mimarisinde süsleme ve geçiĢ unsuru olarak kullanılan mukarnasın ilk öncüleri, Ġsfahan Mescid-i Cuması‟nda (1080–1088) kubbeli mekanındaki köĢe tromplarının daha küçük tromplara bölünmesiyle ortaya çıkmıĢtır. Gülpayegan Mescid-i Cuması‟nda (1105) tromp dört sıra trompa bölünerek artık bildiğimiz mukarnasa dönüĢmüĢtür134. Ġslam sanatında görülen mukarnas Türkler tarafından da benimsenmiĢ ve yapıların birçok bölümünde kullanılmıĢtır. Mukarnas, yapılarda özellikle taçkapı ve mihrap kavsarasında görülen süsleme türüdür.

Kayseri Selçuklu Türbeleri‟nde mukarnasın kullanım alanı oldukça geniĢtir. Mukarnasın ilk örneği, günümüzde bulunmayan, ancak yayınlardan var olduğunu bildiğimiz Hasbek Kadı Kümbeti mihrabı kavsarasında görülmektedir. Yayınlardan, alçıdan yapılmıĢ mihrabında mukarnas süsleme olduğunu bildiğimiz yapının mukarnas süslemeleri hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır.

134

Yapılarda mukarnas süslemeler Alaca Kümbet taçkapısında (Foto 219); Avgunlu Medrese Türbesi tromplarında (Foto 53, 56-57, 59) ; Çifte Kümbet taçkapı kavsarasında (Foto 67), cephe köĢelerindeki sütunce baĢlıklarında (Foto 78) ve mihrap kavsarasında (Foto 81); Huand Hatun Kümbeti kaidesinde (Foto 84-85), saçak altı kuĢağında (Foto 143), cephe köĢelerindeki sütunce baĢlıklarında (Foto 144) ve mihrap kavsarasında (Foto 151); Döner Kümbet‟te kaide ile gövdenin birleĢme yerinde (Foto 161), taçkapı kavsarası ve sütunce baĢlıklarında (Foto 165), mihrabiye kavsaralarında (Foto 166), pencere açıklıkları üzerindeki kavsaralarda (Foto 176), saçak altı kuĢağında (Foto 191) ve mihrap kavsarasında (Foto 196); Develi, Seyyid-i ġerif Türbesi mihrap kavsarasında (Foto 207); Develi, Hızır Ġlyas Türbesi mihrap kavsarasında (Foto 221) görülmektedir. Genel olarak mukarnaslar tromp ve yelpaze Ģeklinde düzenlenmiĢ olup, yüzeyleri üçgen motifler veya dilimlerle hareketlendirilmiĢtir. Uygulandığı alana göre basık ve yayvan Ģekillerde olan mukarnaslar iki ve yedi kademe arasında yapılmıĢtır.

Anadolu Selçuklu yapılarında özellikle taçkapı ve mihrap kavsaralarında oldukça yoğun görülen mukarnas süsleme, türbelerde bahsettiğimiz gibi, bazı yapılarda farklı alanlarda oldukça yoğun kullanılmıĢtır. Bu yapılardan Huand Hatun ve Döner Kümbet mukarnasın uygulandığı alan ve yoğunluk açısından ön plana çıkmaktadır. Kaidesi tamamen yan yana sıralanmıĢ mukarnas kompozisyonlarından oluĢan Huand Hatun Kümbeti bu uygulamanın ilk ve tek örneğini teĢkil etmektedir. Bunun dıĢında Huand Hatun Kümbeti‟nde saçak altında görülen mukarnas kompozisyonlarının benzeri Döner Kümbet‟te karĢımıza çıkmaktadır. Yine, Döner Kümbet‟te altta kaide ile gövdenin birleĢtiği noktada, aynen saçak altında olduğu gibi yapıyı çepeçevre saran mukarnas sırası bulunmaktadır. Bunların yanı sıra Huand Hatun‟da cephe köĢelerinde yer alan sütunce baĢlıklarında görülen mukarnas süslemenin benzer örnekleri Kayseri‟de ilk kez Çifte Kümbet‟te uygulanmıĢtır. Çifte Kümbet‟teki gibi Huand Hatun Kümbeti‟nde de iki sıradan meydana gelen mukarnas süsleme, Huand‟da baĢlığın üzerine külah yerleĢtirilmesiyle daha abidevi bir görüntü kazanmıĢtır.

3.3.2. Bitkisel Süslemeler

Doğada var olan veya insanların hayal güçleriyle yarattığı çeĢitli bitkisel motifler birçok medeniyet tarafından, birçok alanda süsleme unsuru olarak kullanılmıĢtır. Bitkisel motiflerin ilk örneklerine Türklerde, Pazırık Kurganı ve Tüekta Kurganı‟nda çıkarılan at koĢum takımlarında rastlanmaktadır. KoĢum takımları üzerinde görülen bitkisel motifler nevruz çiçeği, rumi ve lotusların orijinlerini oluĢturmaktadır135. Ġslam sanatında ise bitkisel motifler en erken dönemden (Emeviler) itibaren uygulanmıĢtır. Ġslam sanatında akantus yaprakları, üzüm salkımları, asma yaprakları, palmetler, yarım palmetler, çam kozalağı, nar, lotus ve tomurcuklardan oluĢan ve Geç Antik ve Sasani medeniyetinden alınan motifler kullanılmıĢtır136

.

Kayseri‟de Selçuklu Türbeleri‟nde bitkisel süslemeler, geometrik süslemeye göre, ikinci planda kalmıĢtır. Süslemede kullanılan bitkisel motifler kendi içerisinde Yaprak Karakterliler, Çiçek Karakterliler, Sap-kıvrım Dal ve KarıĢık Bitkisel Süslemeler Ģeklinde olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır. KarıĢık Bitkisel Süslemeler baĢlığında verdiğimiz süslemeler ise kendinden önceki üç baĢlıkta yer alan motiflerin birlikte tasvir edilmesi ile ortaya çıkmıĢ motiflerdir. Bu nedenle bu baĢlıktaki süslemeler üç gruptaki süslemelerin birleĢimidir.

3.3.2.1. Yaprak Karakterliler 3.3.2.1.1.Akantus

Akantus, “acanthaceae” familyasından bir bitki olup 200‟den fazla cinsine rastlanmaktadır. Türkçede ayı pençesi olarak bilinen bitkinin yaprakları geniĢtir. Kengere benzetilen bitkinin çiçekleri asimetrik olup, 4-5 dilimli çanak ve 5 dilimli

135

H. Gündoğdu, “İkonografik Açıdan Türk Sanatında Rûmi ve Palmetler”¸ Sanat Tarihinde

Ġkonografik AraĢtırmalar, Güner Ġnal’a Armağan, Ankara, 1993, s. 199-201

136

taç bölümünden oluĢur137. Yunan mimarisinde korint baĢlıkların baĢlıca bezeme türü olan akantus, Roma mimarisinde yaprak uçları yuvarlatılarak ve dilimleri üç bölüme ayrılarak daha çok asma yaprağı veya defneyaprağı biçiminde kullanılmıĢtır138

. Anadolu Selçukluları‟nda ise akantus, Bizans devrine ait yapılardan getirilen devĢirme malzemeler ve bu malzemelerden etkileĢim sonucunda ortaya çıkmıĢ olan örneklerden oluĢmaktadır. Selçuklu akantusları Bizans örneklerine göre uzamıĢ ve yaprakları yay gibi içe doğru kıvrılmıĢ bir halde yapılmıĢtır 139

. Anadolu Selçuklu eserlerinde akantus yapraklarına daha çok devĢirme olan malzemelerde rastlanmaktadır.

Türbelerde, Selçuklular tarafından yapılmamıĢ olan bu süsleme türü, iki yapıda devĢirme malzemelerde karĢımıza çıkmaktadır. Bunlar, Han Kümbeti kuzeydoğu cephesi penceresi (Foto 11) ve Huand Hatun Kümbeti kuzeybatı cephesi penceresi ortasına (Foto 92) yerleĢtirilmiĢ olan sütun baĢlıklarında, Helenistik karakterli akantuslardır. Her iki yapıda motifler sivri uçlu ve üçgen yüzeyli yapraklara sahip olup yaprakların uç kısımları bitiĢmektedir. Han ve Huand Hatun Kümbeti‟nde karĢımıza çıkan bu tür süslemelere Kayseri‟de Tuzhisarı Sultan Han‟ı (1232-36) giriĢ eyvanı kemerlerinin oturduğu üzengi taĢı yüzeylerinde rastlanmaktadır. Sultan Hanı‟ndaki akantusların üzerlerine, türbelerdekinden farklı olarak, nevruz çiçekleri motifi iĢlenmiĢtir. Anadolu Selçuklu Mimarisinde oldukça fazla rastlanan akantus, Huand Hatun Cami (1238) mihrabı sütunce baĢlıklarında, Kayseri Sahibiye Medresesi (1267-68) taçkapısı sütunce baĢlıklarında, Konya II. Kılıçarslan Türbesi (1197) kapısı devĢirme sütunce baĢlıklarında, Konya Alâeddin Cami (1155-1220) içerisinde devĢirme sütun baĢlıklarından birkaçında ve taçkapı bordüründe, Aksaray Sultan Han (1229) taçkapısı sütunce baĢlıklarında, Eğirdir Han‟dan sökülerek Dündar Bey Medresesi‟ne monte edilen taçkapının sütunce baĢlıklarında (Eğirdir Hanın inĢa tarihi 1239), Konya Karatay Medresesi (1251) taçkapısı sütunce baĢlıklarında ve taçkapı bordüründe, Konya Ġnce Minareli Medrese

137

Y. Özbek, age., s. 532; C. E. Arseven, Akantus kelimesini hiç kullanmadan, motifi doğrudan “Kenger” olarak isimlendirmektedir. Bkz. C. E. Arseven, Sanat Ansiklopedisi, C.II, Ġstanbul, 1965, s. 1025

138

C. E. Arseven, age., s. 1025; Y. Özbek, age., s. 533

139

(1263-68) taçkapısı sütunce baĢlıklarında, Konya Sahip Ata Cami ve Hangahı (1258) taçkapıları sütunce baĢlıklarında, Sivas Buruciye Medresesi (1271) taçkapısı sütunce baĢlıklarında karĢımıza çıkmaktadır. Bu yapılardaki akantuslar Kayseri örneklerindeki gibi sivri uçlu yapraklara sahip olup, uygulandığı alana göre yaprak sayısı farklılık göstermektedir.

Görüldüğü üzere, birkaç örnek dıĢında, Anadolu Selçukluları akantus motiflerini daha çok sütun veya sütunce baĢlıklarında süsleme unsuru olarak kullanmıĢtır.

3.3.2.1.2. Rumi

Anadolu Türk Mimarisinde en çok karĢılaĢılan yaprak karakterli bitkisel motif olan rumi kelime olarak Anadolulu, Anadolu‟ya ait anlamlarındadır140

. Anadolu anlamına gelen rûm kelimesinin sonuna nispet y (î)‟si eklenerek mensubiyet konusunda sıfatlaĢmakta ve Anadolulu, Anadolu‟ya ait, Anadolu ile ilgili anlamına gelmektedir. Rumi motifi Ġslam öncesi devirlerden itibaren, Karahanlı, Gazneli, Abbasi, Büyük Selçuklu ve diğer Ġslam coğrafyasında da kullanılmıĢtır. Rumi motifine hangi zamanda, ne amaçla bu isimin verildiğini kesin olarak bilinmemektedir. Motife bu adın verilmesi Anadolu Selçukluları döneminde, Anadolu‟da bazı değiĢiklikler geçirerek, gerek mimaride gerekse el sanatlarında çok sevilerek kullanılması olmalıdır141

. Daha çok palmet motifi ile birlikte kullanılan motifin anavatanı olarak eski Mısır sanat çevresi kabul edilmektedir. Rumi motifinin erken örnekleri M.Ö. I. binde Akdeniz çevresinde oluĢan diğer kültür çevrelerinde de yaygınlaĢmıĢ ve M.Ö. VII. yüzyıldan itibaren de bu çevrelerde sevilerek kullanılmıĢtır142

.

140

A. Akar-C. Keskiner, Türk Süsleme Sanatlarında Desen ve Motif, Ġstanbul, 1978, s. 19; C. E. Arseven, Sanat Ansiklopedisi, C.IV, Ġstanbul, 1983, s. 1714-1715; Y. Özbek, age., s. 532

141

S. Mülayim, “ Rumî Motifinin Zoomorfik Kökeni Hakkında”, Uluslararası Osmanlı Öncesi Türk

Kültürü Kongre Bildirileri (4-7 Eylül/1989), Ankara, 1997, s. 154; Z. ġimĢir, Konya'daki Selçuklu Mimarisinde Rumi Motifi, (Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Ana Bilim

Dalı, YayınlanmamıĢ Doktora Tezi), Konya, 2002, s. 12

142

Genel form itibarıyla, yay Ģeklindeki bir çizgiye “S” kıvrımı yapan diğer çizginin birleĢtirilip, tabanına da bir sap eklenmesi ile rûmî motifi meydana gelir143

. Anadolu Selçuklu Mimarisinde rumiler birçok alanda kıvrık dallara bağlanmıĢ biçimde yalnız kullanılmasına rağmen, çoğunlukla palmet motifleri ile bir arada görülmektedir.

Rumi'ler çizim özelliklerine göre, sade, piçide (kıvrılmıĢ), hurde (iç içe), kanatlı, dilimli (dendanlı) gibi değiĢik isimler alırlar. Kompozisyonlardaki iĢlevlerine göre de, tepelik, ortabağ veya kapalı form olarak Ģekillendirilir144. ÇalıĢma kapsamımızda eserlerde bahsedilen rumi motiflerinden sadece ikisi, dilimli ve kapalı formda rumiler görülmektedir.

3.3.2.1.2.1. Dilimli Rumi

Türbelerde görülen rumi motifleri içerisinde en çok uygulanan türdür. Yaprak sayıları bir veya birden fazla olan dilimli rumiler, çoğunlukla saçak altındaki yazıların aralarındaki boĢlukları doldurmak için yazıyı çerçeve içerisine alan üst ve alt silmelerden uzanan kıvrık dallara bağlanmıĢlardır. 1245‟ten önce inĢa edilen yapılarda oldukça az rastlanan bu motif sandukalar üzerinde, kitabelerde, saçak altlarındaki yazı kuĢaklarında ve geç dönemde Hızır Ġlyas Türbesi mihrabında görülmektedir.

Yalnız baĢına dilimli rumiler saçak altında yazı kuĢağı içerisinde, Han Kümbeti (Foto 12), Anonim Kümbet II (Foto 35), Hacib Çavlı Kümbeti (Foto 41), Gevher Nesibe Hatun Kümbeti (Foto 48), Çifte Kümbet (Foto 73) ve Huand Hatun Kümbeti‟nde (Foto 138) görülmektedir. Genellikle kıvrık dallara bağlanmıĢ bu motiflerin yüzeyleri dilimlendirilmiĢ olup, sap ve uç kısımları volütlendirilmiĢtir. Kitabelerde ise Hasbek Kümbeti (Foto 6), Alaca Kümbet (Foto 29), Çifte Kümbet

143

Z. ġimĢir, agt., s. 12

144

Y. Özbek, age., s. 541; Ġ. A. Birol-Ç. Derman, Türk Tezyînî San’atlarında Motifler, Ġstanbul, 2001, s. 182-183

(Foto 70) ve Develi Seyyid-i ġerif Türbesi‟nde (Foto 202) bulunmaktadır. Saçak altındaki yazılarda görülen süslemeler, kitabelerde de aynen uygulanmıĢtır.

Sandukalarda yazı aralarında dilimli rumi motifleri Huand Hatun Kümbeti‟nde, Mahperi Huand Hatun (Foto 154) ve Selçuk Hatun‟a (Foto 155) ait sandukalarda bulunmaktadır.

Dilimli rumilerin en güzel örnekleri Develi Hızır Ġlyas Kümbeti‟nin mihrabı kavsara kuĢatma kemeri yüzeyinde bulunmaktadır (Foto 220, Çizim 75). S hatlarındaki kıvrımdallara bağlanmıĢ dilimli rumiler içe ve dıĢa dönük bir haldedir.

Kayseri Selçuklu Türbeleri‟nde yazı içerisinde dekoratif unsur olarak kullanılan dilimli rumiler çoğu zaman palmet ve kıvrık dallarla birlikte diğer Selçuklu yapılarında da yazı içerisinde sıkça karĢımıza çıkmaktadır. Bu türün Kayseri‟deki diğer örnekleri Huand Hatun batı taçkapısı üzerindeki ayet kuĢağında, Hacı Kılıç Cami ve Medresesi (1249) taçkapılarında yan niĢler üzerindeki yazı kuĢaklarında, Develi Sivasi Hatun Cami (Develi Ulu Cami) (1282) mihrabında karĢımıza çıkmaktadır. Kayseri dıĢında, yazı içerisinde serbest dilimli rumi ve palmet motiflerinin en güzel örnekleri Konya‟da Karatay Medresesi (1251), Sahip Ata Cami (1258), Ġnce Minareli Medrese (1263–68) taçkapılarında ve Sivas‟ta Gök Medrese (1271), Buruciye Medresesi (1271) Çifte Minareli Medrese (1271-72) taçkapılarında görülmektedir. 1245‟ten önce inĢa edilen türbelerde, rumi ve palmetler yazılar arasındaki boĢlukları doldurmak için kullanılırken, 1245‟ten sonra özellikle Sivas‟taki yapılarda yazı içerisinde belirli bir düzen içerisinde yoğun bir biçimde kullanılmaya baĢlanmıĢtır.

3.3.2.1.2.2. Kapalı Rumi

Yapılarda çok fazla örneğine rastlamadığımız kapalı rumi ana motif olarak en güzel Huand Hatun Kümbeti‟nin iki penceresinde (Foto 99, 120, Çizim 31) görülmektedir. Kapalı rumiler, uç kısımları dairesel döngü yapan S formundaki kıvrık dalların dairelerinden çıkmaktadır. Kapalı rumileri dilimli rumilerden ayıran en önemli özellik, sap kısımlarının yaprakların çatallaĢtığı noktanın altından uzanmasıdır.

Huand Hatun Kümbeti pencerelerinde görülen bu kompozisyonun benzer örneği, Konya‟da Karatay Medresesi‟nin (1251) taçkapısında yatay yazı panoların çerçevelerinde bulunmaktadır. Huand Hatun‟daki kompozisyonla neredeyse aynı olan süslemedeki tek fark, Karatay Medresesi‟nde çerçeve köĢelerine palmetler yerleĢtirilmiĢtir.

3.3.2.1.3. Palmet

Genel Ģema itibarıyla bir orta eksenin iki yanına alt ve üstü kıvrık bitki sapları ile bunların üst kısımlarındaki boĢlukların da iki yandan doldurulmasıyla elde edilen bir çiçek tomurcuğu Ģeklinde beĢ ana hattan oluĢan motif, Ģema olarak palmiyeyi andırdığı için “palmet” denilmiĢtir145. Nevruz Çiçeği ile karıĢtırılan motif için bazı uzmanlar tarafından ilk kez Hun Kurganları‟nda rastlandığı söylenmektedir146

. Ancak, Hun Kurganları‟nda görülen motiflerin palmet değil, “Nevruz Çiçeği” olduğu ortadadır147

.

Ġslam öncesinde Akdeniz çevresindeki tüm uygarlıklarda görülen motif, Helenistik akım yoluyla Doğu sanatına girer ve Abbasilerle birlikte Ġslam sanatı yoluyla bir ölçüde doğduğu topraklara geri döner148. Ġslam Sanatı‟nda 11. yy. dan baĢlayarak geliĢen palmet motifi Gazne, Büyük Selçuklu, Zengi ve Eyyubi eserlerinde karĢımıza çıkmaktadır149. Anadolu Selçuklularında ise bu motif, kendinden önceki Türk devletlerinde görülen zengin örneklerden oldukça uzaklaĢmıĢtır150 . 145 H. Gündoğdu, agm., s. 199 146

Hamza Gündoğdu, “Çifte rumilerin birleĢimiyle oluĢtuğu düĢünülen palmetlerin Türk sanatında ilk örneklerine Hun kurganlarında rastlanmaktadır” demektedir. Bkz. H. Gündoğdu, agm., s. 200, 203

147

R. Duran, “ Osmanlı Devri Mimarlık Abidelerinde Tezyini Unsur Olarak Nevruz Çiçeği Motifi”,

XIII. Türk Tarih Kongresi, Kongreye Sunulan Bildiriler ( 4-8 Ekim 1999), Ankara, 2002, s. 1249

148

Y. Demiriz, Osmanlı Mimarisinde Süsleme, Erken Devir (1300-1453), Ġstanbul, 1979, s. 27; Y. Özbek, age., s. 534

149

S. Mülayim, “Selçuklu Palmet Motiflerinin Tipolojisi”, Anadolu (Anatolia), S. XX, Ankara, 1974, s. 145; H. Gündoğdu, agm., s. 200, 203;

150

Yalnız baĢına palmet motifi, rumideki gibi fazla görülen bir uygulama değildir. Rumi gibi sandukalar üzerinde, saçak altı yazı kuĢağı ve kitabelerde görülen palmetler, aynı zamanda birkaç yapının taçkapısında ve pencere kenarlarında süsleme unsuru olarak kullanılmıĢtır. Sandukalarda palmet motifleri sadece iki yapıda: Han Kümbeti ve Huand Hatun Kümbeti sandukalarında karĢımıza çıkmaktadır. Saçak altında yazı kuĢağında ise palmet motifleri Han Kümbeti, Anonim Kümbet II, Hacib Çavlı Kümbeti, Gevher Nesibe Hatun Kümbeti, Çifte Kümbet ve Huand Hatun Kümbeti‟nde bulunmaktadır. Genellikle kıvrık dallara bağlanmıĢ bu motiflerin, yazıların olmadığı boĢluklara serbest yerleĢtirildiği de görülmektedir. KuĢaklarda bulunan palmetler genellikle üç yapraklı olup yaprak yüzeyleri çizgisel hatlarla hareketlendirilmiĢtir. Sap kısımları ise çifte volütlerle ĢekillendirilmiĢtir. Kitabelerde ise palmet motifi Hasbek Kümbeti, Alaca Kümbet ve Develi Seyyid-i ġerif Türbesi‟nde görülmektedir. Alaca Kümbet ve Develi Seyyid-i ġerif Türbesi‟nde birer örnek bulunmasına karĢın, Kayseri‟deki en erken tarihli türbe olan Hasbek Kümbeti kitabesinde oldukça fazla kullanılmıĢtır.

Yan yana sıralanan daimi karakterli palmet motifleri, kıvrık dallara bağlı olanlar ve çanak yaprakları ile birbirlerine bağlı olanlar olmak üzere iki türde görülür. Alaca Kümbet‟in batı cephesinde üst pencerenin kenar bordürlerinde S çizen kıvrık dallara bağlı palmetler bulunmaktadır (Foto 31). Yapraklar yüzeyleri oyulmuĢ olan motifler dönüĢümlü olarak içe ve dıĢa dönük haldedir.

Çanak yaprakları ile birbirlerine bağlanmıĢ olan palmetler ise Çifte Kümbet (Foto 66, Çizim 8) ve Develi Seyyid-i ġerif Türbesi‟nde (Foto 201, Çizim 65) karĢımıza çıkmaktadır. Çifte Kümbet‟te taçkapı kavsara kuĢatma kemeri üzerine oldukça irice yapılan palmetler adeta iki ruminin birleĢmesiyle meydana gelmiĢ biçimdedir. Bordür yüzeyinde, volütlü sap kısımları olan palmetlerin çanak yaprakları yanlara doğru yay Ģeklinde uzanarak birleĢtirilmiĢ ve daimi bir karakter kazandırılmıĢtır. Develi Seyyid-i ġerif Türbesi‟nde ise palmetler kapı açıklığı üzerindeki basık kemer yüzeyine yapılmıĢtır. Dairesel düzlemde yan yana sırlanan motifler yayvan formlarda olup, taç yaprakları ile birbirlerine bağlanmıĢtır.

Yazı içerisinde dekoratif unsur olarak kullanılan palmet motiflerinin Anadolu‟da diğer Selçuklu yapılarında görülenleri, dilimli rumilerle birlikte anlatıldığı için tekrardan kaçınılmıĢtır.

Alaca Kümbetin batı cephesinde üst pencerenin kenar bordürlerinde S çizen kıvrık dallara bağlı palmet motifleri genel form itibarıyla Anadolu Selçuklu yapılarında sıkça karĢımıza çıkmaktadır. S hatlarda ilerleyen kıvrık dallara tutturulan palmetler, rumiler, yarım palmetler Ģeklinde bu kompozisyonun benzer türleri bulunmaktadır. Kayseri‟de bu türün genel form olarak benzeri, Develi Hızır Ġlyas Türbesi mihrabında S hatlarındaki kıvrık dallara bağlanmıĢ dilimli rumilerde karĢımıza çıkmaktadır. Kayseri dıĢında ise bu süslemelerin en güzel örnekleri Erzurum Çifte Minareli Medresesi (13. yy. sonları) ve Sivas Gök Medrese taçkapılarında (1271) görülmektedir.

Çifte Kümbet taçkapısındaki palmetlerin benzer örnekleri yine Kayseri Erkilet‟te Hızır Ġlyas KöĢkü (1241) taçkapısında karĢımıza çıkmaktadır. KöĢkün mermer taçkapısının en dıĢtaki bordüründe yan yana sıralanan palmetler, form itibarıyla Çifte Kümbet‟teki palmet motiflerinin tekrarı niteliğindedir.

Develi Seyyid-i ġerif Türbesi kapı açıklığı üzerinde dairesel düzlemde yan yan sıralanmıĢ palmet motiflerinin benzer örnekleri Aksaray Sultan Hanı (1229) taç kapı bordüründe, düz bir alanda görülmektedir.

3.3.2.1.4. Hayat Ağacı

Hayat Ağacı, bütün dünya kültürlerinde en yaygın inançlardan biridir ve ağaç kültüyle ilgili bütün inançların kökeninde hayat ağacı yatmaktadır. Gök, bereket gibi kavramların yanı sıra evrenle yaĢam arasındaki tüm iliĢkileri simgeleyen evrensel bir motif olan hayat ağacı, bütünlüğü temsil eder, aynı yapıya sahip olan dünya dağı ve hayat suyu ile diğer objelere de örnek olur151. Orta Asya ġaman kaynaklarına göre ise hayat ağacı dünyanın merkezi olarak kabul edilir ve aynı zamanda ġaman‟a yeraltı ve gökyüzü seyahatinde merdiven vazifesi görür. Hayat ağacına çeĢitli hayvanlar refakat eder ve bu hayvanlar tarafından ağaç korunur. Selçuklu yapılarında

151

D. Kuban, age., s. 85 ; P. Ergun, Türk Kültüründe Ağaç Kültü, Ankara, 2004, s.145; M. Üçer, “Selçuklu’nun Erzurum-Sivas-Kayseri Hattındaki Hayat Ağaçlar”, Sivas Kültür ve Sanat Dergisi

görülen hayat ağaçları bulundukları eserlere önemli bir yapı olduğu değerini kazandırır. Yakutlarda olduğu gibi Orta-Asya inançlarına göre ölünün ruhunun kuĢ Ģeklinde uçtuğu kabul olunur. ġaman ağacı bu yolculukta ölü ruhlarının öbür dünyaya yükselmesine yarar152

.

Kayseri‟deki Selçuklu türbelerinde hayat ağacı motifi üç farklı yapıda karĢımıza çıkmaktadır. Bunlardan en erken tarihli türbe olan Hasbek Kümbeti kitabesindeki hayat ağacı motifi en eski örnektir. Kitabe içerisinde, farklı alanlara farklı boyutlarda yerleĢtirilmiĢ olan hayat ağaçları bir saptan yanlara doğru geniĢleyen, yaprak uçları dilimlendirilmiĢ palmet tarzındadır153 (Foto 6).

Yine hayat ağacı olarak tasarlandığını düĢündüğümüz bir diğer süsleme, Anonim Kümbet II pencere ortasındaki sütun baĢlığında görülmektedir. Kazınarak yapılan, çizgisel karakterli olan motif yedi yapraklıdır (Foto 38).

Zengin taĢ iĢçiliğine sahip yapılardan birisi olan Döner Kümbet, hayat ağacı motifinin görüldüğü en önemli örnektir. Yapının üç cephesinde karĢımıza çıkan bu hayat ağaçları, çeĢitli hayvan figürleri ile birlikte tasvir edilmiĢtir (Foto 170, 183, 190, Çizim, 55, 60–61). Hayat Ağacını koruyan figürler büyük oranda tahrip edilmesine rağmen, ağaçlar oldukça sağlam biçimde günümüze kadar gelebilmiĢtir. Palmiye benzeri bir görüntüye sahip olan hayat ağaçları genel olarak birbirinin tekrarı niteliğindedir. Ancak ayrıntılardaki farklılıklar ağaçların aynı Ģablona göre yapılmadığını göstermektedir. Genel Ģema olarak ağaçlar, ağız kısmı hilal Ģeklindeki üçayaklı bir vazodan uzanan, her iki yanda altı adet yaprağın üst üste yerleĢtirilip yanlara doğru açılmasıyla meydana gelir. Yapraklar üstte dik olarak uzanmıĢ bir yaprakla birleĢmektedir. Balıksırtı Ģeklinde düzenlenmiĢ olan yaprakların uçları üçgen Ģeklinde düzenlenmiĢtir.

Ayrı baĢlıklar altında ele aldığımız hayat ağacı motifi ve çeĢitli hayvan figürlerinin birlikte tasvir edilmesi Döner Kümbet örneğinde olduğu gibi Anadolu Selçuklu sanatında birçok alanda sıkça karĢımıza çıkmaktadır. Genel olarak bir

152

G. Öney, “Anadolu Selçuklu Sanatında Hayat Ağacı Motifi”, Belleten, C.XXXII, S.125-128, Ankara, 1968, s. 34, 36

153

Hayat ağaçları her zaman ağaç Ģeklinde tasvir edilmeyebilir. Bir yaprak, bir palmet, bir ağaç ya da bir bitkisel kompozisyon ağacı simgeleyebilir. Bu konuda bkz. D. Kuban, Divriği Mucizesi,

kompozisyon meydana getiren motif ve figürler, Anadolu‟da Osmanlı öncesi Türk- Ġslam sanat eserlerinde yalnız baĢına kullanıldığı gibi, bir veya birden çok motif ve figürle de karĢımıza çıkmaktadır.

Döner Kümbet‟teki hayat ağacı ve çeĢitli hayvan figürlerinin benzer örnekleri Anadolu‟da, Sivas Gök Medrese (1271-72) taç kapsında, Erzurum Çifte Minareli Medrese (13. yy. sonları) taçkapısında, Erzurum Yakutiye Medresesi (1310) taçkapısı yan yüzünde karĢımıza çıkmaktadır.

Sivas Gök Medrese (1271) taçkapısında, üzerinde çift baĢlı kartal figürü bulunan iri yapraklı hayat ağacı motifi bulunmaktadır. Üzeri bitkisel motiflerle süslü yelpaze Ģeklinde saptan yukarı doğru uzanan hayat ağacının alt yaprakları yanlara doğru uzanan palmet ve rumilerden oluĢmaktadır. Üstte yer alan yapraklarının uç kısımları ise kuĢ ve nar motifleri ile süslenmiĢtir. En üstte ise heraldik duruĢta çift