• Sonuç bulunamadı

4.4. ARAŞTIRMANIN BULGULARI

4.4.8. Muhafazakâr Kesimdeki Sermaye Birikimi

İslami finansın ortaya çıkış sebeplerinden birisi de muhakkak ki muhafazakâr kesimin finansal ihtiyaçlarının karşılanmasıydı. Türkiye’de İslami finansın gelişimi de muhafazakar kesimin genel ekonomiden alacağı pay ile yakından ilgilidir. Bu durumu Feridun Yılmaz şu sözleri ile ifade etmektedir:

…Türkiye’nin sermayedarları, kapitalistleri aslında Türkiye ekonomisinin dünya sistemine eklemlenmesi sonucunda Türkiye’de pay almış olan kesimler tarafından oluşturulmaktadır. Yani Türkiye’nin kapitalistleri, dünya içerisindeki Türkiye ekonomisinin payına düşeni almış olan kesimlerdir ve o kesimlerin sosyolojik olarak ve tarihsel olarak Türkiye içerisinde İslami eğilimlere ya da muhafazakâr eğilimlere çok da sıcak bakmayan kesimler olduğunu belirtmemiz gerekiyor… Böyle olunca da pratik uygulama olarak İslami finansa geçmiş olsanız bile söz

169

konusu pratik uygulama nüfusun geniş kesimlerinin davranış biçimlerine, dindarlıklarına hitap eden birtakım öneriler içeriyor olmasına rağmen, söz konusu geniş kesimlerin sermayeden aldığı payın küçüklüğü dolayısıyla Türkiye’deki İslami finansın toplam finansal sektör içerisindeki payının küçük olduğu kanaatindeyim… buradaki hikâye söz konusu geniş nüfus kesiminin toplam sermayeden aldığı payın küçük olduğudur. Nüfusun geniş olması önemli değil. Sermayeden aldığı pay küçük olunca bunların finansal kesime katılımları da doğal olarak küçük olmalıdır…

170 SONUÇ VE ÖNERİLER

60’lı yıllardan itibaren modern anlamdaki uygulamalarına başlanan İslami finans, bugüne dek çeşitlenen ve derinlik kazanan bir sektör olarak 75 ülkede faaliyet alanı bulmuş ve 2013 yılında küresel finans pazarında %1’lik bir payla 1,8 trilyon dolar aktif büyüklüğüne ulaşması beklenmektedir. 2008 küresel finans kriziyle birlikte geleneksel finans yapısına yönelik eleştiriler, İslami finansın küresel çapta araştırmalar konu olmasını sağlamıştır. Amerika’da ve Avrupa’da yeni kurulan birçok İslami banka ya da geleneksel bankacılık yapısı içerisinde oluşturulan İslami pencereler, İslami ürün ve hizmetler sunmaya başlamıştır. Yüksek yıllık büyüme oranları sebebiyle İslami finans sektörüne yatırımlar başlatılmış, İngiltere ve Hong Kong İslami finans faaliyetleri için birer ana merkez olabilmek için altyapı çalışmalarını hızlandırmıştır.

İslami finans; değer hükümlerinden arınmış (value-neutral) değildir. Aksine kendine özgü değerler grubuna ve içinde faaliyet gösterdiği özdeğerler çerçevesine sahiptir. İslami finans kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlerin sınırı, İslam hukukunda yapılması uygun görülen ve yasaklanan faaliyetler ile çizilmiştir. Kural olarak İslami finansta herhangi bir zarar ve mağduriyete yol açmayan; düzgün bir şekilde işleyen hukukî ve ticarî hayata müdahale edilemez. Bununla birlikte yanlış ve haksız uygulamalar konusunda bazı sınırlar çizilmiş ve yasaklar getirilmiştir. İslami finanstaki temel yasaklar, ribâ, garar, şans oyunları ve kumar, kaynakların israfı, lüks ve diğer yasaklar şeklinde sıralanabilir.

İslami finans kapsamında gerçekleştirilecek tüm uygulamalar, mutlaka İslam’ın yüksek ahlaki değerlerine istinad ettirilmelidir. Bu kapsamda İslami finans faaliyetlerinin en temel amacı toplumda sosyal ve ekonomik adaletin sağlanmasıdır. Sosyal adalet, toplumdaki üretken her bireye fırsat eşitliği ve istihdam edilme imkânı sağlanması sonucu, herkesin bütün yeteneklerini işte kullanmak suretiyle kendi çabasının karşılığını kazanabilmesi durumunda ortaya çıkar. Ekonomik adalet, ancak toplumun tüm birimleri ekonomik ihtiyaçlarını karşılayabildiğinde mümkündür. Bu ise ekonomik rekabette yer alamayacak insanların ve rekabete girebilmek için

171

yardıma ihtiyacı olanların dâhi ekonomide var olma imkânına sahip olması anlamını taşır. İslami finansta temel amaçlardan bir diğeri tek bir ailenin üyesiymiş gibi kardeşlik duygusunun geliştiği bir toplumsal yapının kurulmasıdır. Bu anlayışta evrensel bir kardeşlik söz konusu olup coğrafi sınır, grup, ırk gibi kavramlardan bağımsızdır. Ayrıca İslami finansta insanların ekonomik aktivitelere katılımı ve arz ve talebe göre belirlenen adil bir fiyatlandırmanın olduğu serbest piyasa yapısı teşvik edilmiştir. Sermayenin toplumun tüm kesimlerine dağıtımı, toplumsal düzenin korunmasında, huzur ve refahın sağlanmasında en önemli amaçlardan birisidir.

Kişiler ve firmalar, yasaklanan durumlar dışında, faaliyetlerin niteliğine ve tarafların içinde bulunduğu şartlara göre farklı hukuki ve ekonomik uygulamaları gerçekleştirerek para kazanabilirler. Fertlerin ve firmaların yapmış olduğu bu işlemler İslami finans sistemi içerisinde gerçekleşir. İslami finans sisteminin İslam hukukuna dayalı olarak geliştirilen modelleri, yöntemleri ve araçları vardır. Bunların başında da çeşitli ticaret ve ortaklık modelleri gelmektedir. Ortaklık modelleri; emek- sermaye ortaklığı olan mudarabe (mudarabah), sermaye-sermaye (+emek) ortalığına dayalı muşareke (musharakah) ve diğer ortaklık modelleri şeklinde tasnif edilebilir. Ticaret alanındaysa kâr paylı satış olarak adlandırılan murabaha, vadeli teslim modeli olan selem, eser sözleşmesi olarak bilinen istisna ve kiralama olarak bilinen icare modelleri kullanılmaktadır. Sukuk ve tekafül ise modern dönemde uygulama bulan diğer finansman modelleridir.

Türkiye’de İslami finans uygulamaları, 80’li yıllardaki bankacılık alanında özel finans kurumlarının faaliyete geçmesi ile başlamıştır. Zaman içinde varlık değeri, şube ve personel sayıları artan özel finans kurumları, yeni bir düzenleme ile 2005 yılında “Katılım Bankası” adını almıştır. Türkiye’de Aralık 2012 itibariyle aktif büyüklüğü 69,98 milyar TL‘ye ulaşan ve finans sektörü içerisindeki payı %5,35 olan 4 katılım bankası bulunmaktadır. 2005-2012 yıllarına ilişkin aktif değeri birleşik büyüme oranı %32 olan katılım bankalarınin, geleneksel bankacılık sektörü birleşik büyüme oranının %19’da kaldığı da dikkate alındığında, gelecek yıllarda Türkiye ekonomisi açısından önemi ortaya çıkmaktadır.

172

İslami sermaye piyasaları enstrümanlarının Türkiye’ye girişi oldukça geç olmuştur. Şu an sınırlı sayıda ve hacimde enstrümanın sistemde yer aldığı görülmektedir. 2012 yılında Hazine tarafından gerçekleştirilen sukuk ihracı ile birlikte sistem hareketlenmiş ve yeni ihraç planları dile getirilmiştir. Borsa’da yayınlanan katılım endeksi ve Hazine tarafından yayınlanan “Gelire Endeksli Senetler” bu alandaki bir başka girişimdir. Fakat GES’lerle ilgili ortaya çıkan meşruiyet tartışmaları bu yöndeki talebi oldukça etkilemiştir.

İslami finansın, dünyadaki gelişimine paralel bir şekilde Türkiye’de de hızla büyüyeceği tahmin edilmektedir. Fakat burada önem arz eden konu, sistemin mevcut sorunlarının ortadan kaldırılması ve bir finans merkezi olma yolunda ilerleyen Türkiye’nin bölgesel potansiyelini iyi değerlendirmesidir.

İslami finansın Türkiye’deki gelişimi, elbette birtakım faktörlere bağlıdır. Düzenleyici ve denetleyici otoriteler, akademik çevreler, katılım bankaları ve müşteriler tarafından yapılan değerlendirmeler ışığında 7 başlıkta toplanan temel sorunların Türkiye’de geçen 30 yıllık süreçte sektörün gelişimini ciddi şekilde etkilediği ortaya çıkmıştır. Bu sorunlar: otoritenin sektöre bakışı; geleneksel bankacılık yapısına benzerlik; meşruiyet tartışmaları; sermaye kısıtı/şube ve personel sayılarının yetersizliği; enstrüman yetersizliği; insan kaynakları, tanıtım ve pazarlama alanında yaşanan sorunlar ve muhafazakâr kesimdeki sermaye birikimi olarak tespit edilmiştir. Bu duruma çözüm olarak sunulan öneriler 5 ana başlık altında toplanmaktadır.

Katılım Bankalarının İşleyişini Düzenleyen Müstakil Bir Kanunun Hazırlanması:

Katılım bankalarıyla ilgili yaşanan tartışmalar, geleneksel literatürü kullanmaları, işleyiş açısından mevduat bankaları ile aynı kanuna tabî olmaları ve meşruiyeti sağlayacak prosedürlerin yasal olarak mümkün olmaması yönündedir. Mevcut sisteme eklemlenme sürecinde katılım bankalarının benzer bir işleyişe sahip olmaları, kurumsallaşma sürecini hızlandırmış olabilir. Nitekim katılım bankaları çalışanlarının büyük bir kısmının geleneksel bankacılık tecrübesine sahip kişilerden

173

oluşması, sistemin adaptasyon sürecinde büyük katkı sağlamıştır. Bununla birlikte bugün için sistem pazarda kendini ispat etmiş ve belli düzeyde yer bulmuştur.

Kabul etmek gerekir ki İslami bankacılık, değer hükümlerindenden arınmış (value neutral) bir sistem değildir ve işin başından sonuna kadar birtakım dini prensiplere uygunluk gerektirir. Kendilerini “İslami” olarak nitelendirecek kurumların, sadece sözde değil yazılı olarak da işleyişini bu prensiplere göre düzenlemeleri ve uygulamanın bu yönde geliştirilmesi gerekir. Mevcut kanunlar çerçevesinde bu mümkün değildir. Dolayısıyla katılım bankalarının işleyişini düzenleyen müstakil bir kanunun hazırlanması gerekmektedir. Bu kanunla katılım bankalarının kendine has işlem ve prosedürlerinin teoriye uygun olarak tanımlanması ve bu alanda yapılacak denetimlere ilişkin esasların belirlenmesi gerekmektedir.

Danışma Kurulları ve Mali İşler Yüksek Şurasının Kurulması

İslami finans alanında yaşanan en önemli sıkıntılardan birisi de yapılan muamelelere verilen fetvalar arasındaki farklılıktır. Katılım bankalarının yetkilileri, herhangi bir ürün ya da prosedürü hayata geçirmeden evvel mutlak suretle fetva aldıklarını, işin meşruiyeti üzerinde hassasiyetle durduklarını ifade etmektedirler. Bununla birlikte, katılım bankaları alınan fetvalarla ilgili resmi bir açıklama yapmamakta, alınan fetvanın kaynağı ve içeriği ile ilgili bir bilgi resmi kanallarla sunulmamaktadır. Üstelik zaman zaman farklı uzmanlar tarafından aksi yönde yorumlar çıkmakta ve müşteriler nezdinde sistemin meşruiyeti ile ilgili ciddi şüpheler uyanmaktadır.

Tüm bu sıkıntıların ortadan kaldırılması amacıyla öncelikle tüm katılım bankalarında resmi “danışma kurulları” oluşturulmalıdır. Danışma kurulları doğrudan kuruma bağlı olabileceği gibi, bağımsız üyelerden de oluşabilmelidir. Bununla birlikte yapılan her işlemin onaylandığına dair danışma kurullarından yazılı bir belge alınmalıdır. Alınan bu onaylar kurumların resmi web sayfalarında yayınlanmalıdır. Sistemin tamamen şeffaf olması sağlanmalıdır.

174

Devletin bir olaya bakışı her zaman toplumun kararlarını etkilemektedir. Bir devlet kurumu olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gerek katılım bankalarıyla ilgili gerekse diğer alanlarda uygulanan İslami finans enstrümanları ile ilgili yorumları halkın nazar-ı itibarındadır. Dolayısıyla katılım bankalarının kendi içerisinde aldıkları onayların değerlendirmesini yapmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı “Mali İşler Yüksek Şurası” oluşturulmalıdır. Şura, alınan fetvalarla ilgili yorumlarını resmi kanaldan açıklamalı ve halkın ulaşılabilirliği sağlanmalıdır. Şuranın fetvalara vereceği onay, lisanslama ya da işleyiş için resmi bir şart olmamalıdır. Burada amaç, halkın her zaman güven duyduğu devletin olaya bakışını ortaya koymaktır. Fakat, devlet eliyle gerçekleştirilecek bazı proje veya uygulamalar için şuranın onayı şart koşulabilir. Özellikle dış müşteriler açısından devletin onayladığı işlem ve uygulamaların göreceği itibar çok daha fazla olacaktır.

Üniversitelerde İslami Finans Eğitimlerinin Verilmesi

İslami finansın Türkiye’de yaşadığı en büyük sorunlardan bir diğeri de nitelikli insan kaynağı eksikliğidir. Bugün Türkiye’de sistemi hem fıkhi hem de finansal açıdan değerlendirebilecek sınırlı sayıda akademisyen bulunmaktadır ve bu durum da tamamen kendi ilgi ve gayretlerinden kaynaklanmaktadır.

Körfez bölgesinde yıllar önce başlayan İslami finans eğitimleri, bugün Malezya’da hat safhaya ulaşmış, İngiltere, Fransa, İtalya gibi Batı üniversitelerinde kendine yer bulmuştur. Ülkemizde şu an için bu alanda bir lisans programı mevcut değildir. Fatih Üniversitesi’nde lisans düzeyde katılım bankacılığı dersleri verilmektedir. Sabahaddin Zaim Üniversitesinde ise “Uluslararası Finans ve Katılım Bankacılığı” tezli/tezsiz lisansüstü eğitim programı bulunmaktadır. Devlet üniversiteleri arasından ise Sakarya Üniversitesi 2013/2014 akademik yılında başlamak üzere “İslam Ekonomisi ve Finansı” tezsiz yüksek lisans programını açmıştır. İslami finansın yalnızca bankacılık sektöründen müteşekkil olmadığı ortadadır. Dolayısıyla işin felsefesi, temel ilke ve yasakları, çeşitli finansman modellerinin tanıtıldığı, bankacılık, sermaye piyasaları ve sigortacılık sektörlerini kapsayan derslerin yer aldığı lisans programlarının Türkiye’de ivedilikle başlaması

175

ve yaygınlaştırılması gerekmektedir. Katılım bankaları yıllardır kendi elemanlarını yetiştirebilmek için kurum içi eğitimler düzenlemektedir. Dolayısıyla nitelikli eleman sıkıntısının mağdurları bizatihi katılım bankaları ve sistemden yararlanan müşterilerdir. Bu yüzden bu tür eğitim programlarına katılım bankalarının öncülük etmesi gerekir, üniversitelerle yapılabilecek protokollerle staj yapma imkânı hatta mezuniyet sonrası iş garantisi bile verilebilir. Bu alanda çalışma yapan yüksek lisans ve doktora öğrencilerine objektif burs imkanları sunulabilir.

Disiplinlerarası Ortak Akıl Çalışmalarının Yapılması ve Finansal Mühendislik Faaliyetlerinin Geliştirilmesi

Bugün sisteme yapılan eleştirilerden birisi de, ilahiyatçıların olaya klasik açıdan yaklaştığı, mevcut finansal ve ekonomik yapıyı tanımadıklarıdır. Diğer taraftan finans ve ekonomi alanında çalışanlar da yeterli fıkıh bilgisine sahip değildir. Bu durum Türkiye’de İslami finans alanında yapılan çalışmaların sınırlı olmasının en büyük sebebidir. Yurtdışında yapılan çalışmaların sayısı belirsizdir. Bugün google akademikte “Islamic finance” terimini taradığınızda karşınıza 9.300 sonuç çıkmaktadır. “İslami finans” şeklinde yapılan bir taramanın sonucu ise sadece 33’tür. Ayrıca Türkiye’de yapılan çalışmalar daha çok teorik boyutta kalmış, piyasanın işleyişinden ziyade, İslam ekonomisinin teorisi sunulmuştur. Son dönemde çıkan birkaç yayın ise daha çok katılım bankalarının işleyişiyle ilgili bilgiler sunmaktadır.

Tüm bu anlatılanlardan ulaşılmak istenen sonuç, Türkiye’de ilahiyatçılar, iktisatçılar, işletmeciler, hukukçular ve mühendislerden oluşan bir grubun ortak akıl çalışmalarını yürütmesidir. Gurubun farklı yaş ve tecrübe düzeyindeki insanlardan oluşması sinerjiyi artıracaktır. Elbette böyle bir yapının devlet eliyle oluşturulması beklenemez. Dolayısıyla burada iş yine katılım bankalarına ve TKBB’ne düşmektedir. Bu kurumların sağlayacağı mali destek ve formel bir yapılandırma ile ortak akıl çalışmaları yürütülebilir, “Neler yapılabilir? Ne tür enstrümanlar geliştirilebilir?” sorunlarına yenilikçi çözümler sunulabilir. Ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen pek çok konferans, toplantı vb. faaliyetler dikkatlerin bu konular üzerine çekilmesine ve çözüm yolları üzerine etütler yapılmasına yardımcı olmaktadır. Zira İslami finansın güvenlik, likidite ve çeşitlilik gerektiren ve dinamik

176

bir yapı sergileyen küresel finans pazarında yer bulması ve alternatif bir yapı olarak kabul görmesi mümkün olmayacaktır. Şu an için pek çok banka benzer ürünleri sunmakta olup, enstrüman çeşitlendirmesi istenilen düzeye ulaşmamıştır. Yenilik ve etkinliği artırıcı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Şeffaf Bir Yapı ve Güven Temini

Müşterilerin meşruiyetle ilgili şüphelerinde en çok dile getirilen husus, sistemin nasıl işlediğinin bilinmezliğidir. Fonların nerelerde, hangi oranlarda, nasıl değerlendirildiği bilinmelidir. Dolayısıyla bugün katılım bankalarının en büyük sorunlarından birisi şeffaflık sorunudur.

Katılım bankaları, müşterilerin mevduatlarını birer emanet olarak gördüklerini ifade etmekte ve o mantıkta en verimli alanlarda değerlendirdiklerini söylemektedir. Fakat bugün herhangi bir AB ya da devlet fonundan yararlandığınızda, bu fonun hangi kalemlerde ne amaçla harcandığı teker teker rapor edilmek zorundadır. Böylelikle fonun meşru ve etkin kullanımı ile ilgili hiçbir şüphe kalmamaktadır. Benzer bir mantığın katılım bankalarında da yapılandırılması gerekmektedir. Yani bugün havuza para yatıran birinin, bu havuzda toplanan fonları kaç kişiye hangi vade ve kar payı oranları ile kullandırıldığı, ne kadar kâr elde edildiğini ve bu kârdan kendine düşen hissenin ne olduğunu ortaya koyabilecek bir sistemin kurulması gerekmektedir. İslami finans basit yapılandırılmış bir sistemdir ve temel mantığına uygun bir işleyiş, sistemle ilgili tüm şüpheleri ortadan kaldıracaktır. Zaruretler karşısında fon kullanan pek çok insan bile, alınacak kar payının nereden elde edildiğini bilmediği için fonunu katılım hesaplarında değerlendirmediği görülmüştür. Sistemin yastık-altı paraları ekonomiye kazandırma gibi bir amacı var ise mutlaka bu şeffaf işleyişin oluşturulması gerekmektedir. Bugün için bu bir hayal değildir. Türkiye’de toplamda 4 adet katılım bankası vardır ve bu bankalarının her birinin 200’er şubesi vardır. Gelişen bilişim teknolojileri sayesinde, yeterli irade oluşursa yapılabilir bir projedir.

177

KAYNAKÇA

Abod, Sheikh Ghazali Sheikh, Syed Omar Syed Agil and Aidit Hj. Ghazalı (2005), An

Introduction to Islamic Economics & Finance, CERT Pub., Kuala Lumpur.

Aghnides, Nicolas P. (2001), İslam Hukuku’na Giriş, Çev: Servet Armağan, İstanbul: Beta Basım.

Ahmad, Abdel- Yousri (2010), “Islamic Modes of Finance and the Role of Sukuk”,

Islamic Finance: Instruments and Markets, Editors: Adam Durchslag and

Thomson Reuters, Bloomsbury Information Ltd.

Ahmad, Adel (2010), “Global Financial Crisis: an Islamic Finance Perspective”,

International Journal of Islamic and Middle Eastern Finance and Management,

Vol. 3 No. 4.

Ahmad, Imran and Mr. Ghulam Shabbir Frequently Asked Questıons on Islamic Banking http://www.sbp.org.pk/departments/ibd/FAQs.pdf; E.T. 08.05.2011.

Ahmad, Zinaddin (2003), Ribâ Teorisi, Çev: Ali Rıza Gül, AÜİFD, Cilt XIV, Sayı 1. Ahmed, Adel (2010), “Global Financial Crisis: An Islamic Finance Perspective”,

International Journal of Islamic and Middle Eastern Finance and Management,

Vol. 3 No. 4.

Ainley, Michael, Ali Mashayekhi, Robert Hicks, Arshadur Rahmah and Ali Ravalia (2007), Islamic Finance in the UK: Regulation and Challenges, Financial Services Authority, UK.

Akın, Cihangir (1986), Faizsiz Bankacılık ve Kalkınma, İstanbul, Kayıhan Yayınları. Akın, Faruk ve Nalan Ece (2010), “İslami Finans Sistemi İçerisinde İslami Bankacılığın

Yeri ve Türkiye’de Katılım Bankacılığının Gelişimi”, Mevzuat Dergisi, Yıl:13, Sayı:151, Temmuz, http://www.mevzuatdergisi.com/2010/07a/01.htm; E.T. 16.01.2012.

Aktan, Coşkun Can, Dilek Dileyici ve Özgür Saraç, “İslam Vergi Hukuku ve Anayasal İktisat PerspektifindenBir Değerlendirme”

178

http://www.canaktan.org/canaktan_personal/canaktan-arastirmalari/maliye- tarihi/anayasal-perspek-islam.pdf, E.T. 16.01.2011.

Aktan, Hamza (1997), “Ticaret Hukukunun Yeni Bazı Problemleri Üzerine İslam Hukuku Açısından Bir Değerlendirme (Borsa, Teminat Mektubu, Leasing)”, 1.

Uluslararası İslam Ticaret Hukukunun Günümüzdeki Meseleleri Kongresi – Tebliğler, Müzakereler ve Sonuç Bildirileri Kitabı, Ed: Mehmet Bayyiğit,

Konya: Kombad Yayınları.

Aktepe, İshak Emin (2010), İslam Hukuku Çerçevesinde Finansman ve Bankacılık, İstanbul, Erkam Matbaası.

Algaoud Latifa M. and Mervyn K. Lewis (2007), “Islamic Critique Of Conventional Financing”, Handbook of Islamic Banking, Ed: M. Kabir Hassan and Mervyn Lewis, Edward Elgar Pub.

Al-Omar Fuad, Mohammed Abdel-haq (1996), Islamic Banking, Oxford University Press.

Al-Suwailem, Sami Ibrahim (2010), Decision-making under Uncertainty: an Islamic

Perspective, in Islamic Banking and Finance, Ed: Munawar Iqbal, Islamic

Foundation Pub.

Altan, Mikail (1998), Modern Bankacılık Fonksiyonları Açısından Özel Finans

Kurumlarının Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya: Selçuk

Üniversitesi.

Altaş, Gökbel, (2008), “İslami Finans Sistemi”, Sermaye Piyasasında Gündem, Sayı:69 Mayıs.

Apaydın, Yunus (1995), Diyanet İşleri Ansiklopedisi, Cilt 12, Fesad.

Asutay, Hasip (2011), Alım-Satım ve Faiz, 7. Baskı, İstanbul: Hâcegân Yayınları.

Asutay, Mehmet (2008), “Point of View: Islamic Banking and Finance - Social Failure”,

179

Asutay, Mehmet (2012), “Faizsiz Finansın Temeli Olarak Etik Ekonominin Geliştirilmesi: Teorik Bakış”, Sabahaddin Zaim İslam ve Ekonomi Sempozyumu

4- Faizsiz Bankacılık ve Günümüz Uygulamaları Tebliğler Kitabı, İstanbul.

Atar, Fahrettin (1988), “Fıkıh Usulü”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı

Yayınları, No:24, İstanbul.

Atılgan, Ahmet (1996), İslam’ın Ekonomik Politikaları, İstanbul: Nesil Yayınları.

Ayan, Ebubekir (2011) “90’lı Yıllarda Türkiye’de Medya ve Bankacılık Sektörleri İlişkilerinin Analizi”, İletişim, Kuram ve Araştırma Dergisi, Güz:2011, Sayı: 33, Ankara: Gazi Ünv. İletişim Fakültesi Yayınları.

Ayup, Muhammad (2007), Understanding Islamic Finance, John Wiley and Sons Pub., England.

Azhar, Abdul Rahman, Mohd Azlan Yahya and Mohd Herry Mohd Nasır (2010), “Islamic Norms for Stock Screening: A comparison between the Kuala Lumpur Stock Exchange Islamic Index and the Dow Jones Islamic Market Index” ,

International Journal of Islamic and Middle Eastern Finance and Management,

Vol. 3, No. 3.

Bakar, M. Daud (2011), “Islamic Finance's Full Potential Still to be Unlocked”, The banker. 01 November.

Bakar, M. Daud (2008), “Contracts in Islamic Commercial Law and Their Application in The Modern Islamic Financial System”, Essential Islamic Reading in Islamic

Finance, Editors: Mohd Daud Bakar and Engku Rabiah Adawiah Engku Ali,

CERT Publications.

Barden, Kenneth E. (2010), “Both a Borrower and Lender Be Can Islamic Microfinance Bring Peace to Palestine?”, World Policy Journal, Spring.

Battal, Ahmet (2012), “Modern Faizsiz Finansman Araçlarından GES ve Teverruk’un Fıkhi Tahlili” isimli çalışmaya ilişkin Müzakere, Fıkhi Açıdan Finans ve Altın İşlemleri” Tebliğler ve Müzakereler Kitabı, İstanbul: Ensar Neşriyat.

180

Bayındır, Servet (2012), “Modern Faizsiz Finansman Araçlarından GES ve Teverruk’un