• Sonuç bulunamadı

Ahmet Mithat Efendi’nin edebiyatla ilgili yazılarını yayıma hazırlayan Fazıl Gökçek ve Harika Durgun’a,

Gazete Yazılarında ve Seyahat ve Fikrî Kitaplarında

32 Ahmet Mithat Efendi’nin edebiyatla ilgili yazılarını yayıma hazırlayan Fazıl Gökçek ve Harika Durgun’a,

konumuzla ilgili metinlerin Latin harfli şekillerinden faydalanmama izin verdikleri için teşekkür ederim.

“Aynen Varaka: Tercüman-ı Hakikat Matbaasına”,34 başlıklı “Bu da Bir Çerkez”

imzalı yazı ise Çerkez Özdenler oyunu dolayısıyla yazılmıştır. Tarik’te “Bir Çerkez” im- zasıyla yayımlanan bir yazıda Çerkez Özdenler çeşitli açılardan eleştirilmiştir. Eleştirilme gerekçelerinden birisi muharrinin güya Jean Jacques Rousseau’yu takliden mugayir-i diyanet ve insaniyet olarak bu eseri tertip etmesidir. “Bu da Bir Çerkez” imzalı yazıda “hakim-i meşhur” Rousseau’yu tezyifin cahilce bir cesaret olduğu ve keşke Rousseau gerçekten taklit edilebilse şeklinde cevap verilir. Bu yazının sonunda Tercüman-ı Ha-

kikat ismi altında “Biz dahi mütalaamızı yarın yazarız.” ifadesi yer almaktadır. “Bu

da Bir Çerkes” imzalı yazıdan sonra Tercüman-ı Hakikat’in mütalaası olarak imzasız neşredilen yazılardan ikincisinin Ahmet Mithat’a ait olduğu kesindir. İhtiyatlı olmakla birlikte “Bu da Bir Çerkez” imzalı yazının da Ahmet Mithat’a ait olma ihtimalini göz önünde bulundurmalıyız. “Mütaalatımız”35 başlıklı yazıda ise, yazar J.J. Rousseau’nun

hangi eserini taklit ettiğini ve buna göre taklitte başarılı olup olmadığını öğrenmek ister. Ahmet Mithat’a Rousseau’yla ilgili edilen bir diğer itiraz, Rousseau’nun bir eserinde intihara başvurması, Ahmet Mithat’ın da ona öykünmesidir. Ahmet Mithat buna itiraz eder ve ilave olarak hiçbir eserinde intiharı özendirmediğini, ancak Çerkes Özdenler’de olduğu gibi çaresiz kalındığında intiharın dramatik eser için kaçınılmaz olduğunu be- lirtir. Üstelik oyunu izleyen herkesin intihara özenmek yerine onu tercih etmemek gibi bir karara varabileceğini de ilave eder. Bu tartışmalar bize, edebiyat eserinin işlev ve etkisi üzerine Platon ve Aristo’nun görüşlerini hatırlatmaktadır. Çok genel hatlarla ifade edecek olursak Platon, bilhassa gençlerin edebiyat eserlerinden olumsuz etkilenecekleri fikrinden hareketle edebiyatı zararlı bulur, sadece didaktik eserlere önem verir. Aristo ise katarsis/arınma kavramını ileri sürerek edebiyatın da bir çeşit bilgilenme vasıtası olduğunu iddia eder. “Tahsin ve Mütalaa”36 başlıklı son yazı ise yeğeni Mustafa Refik’e

hitaben yazılmış, yazma ve yaratma süreci psikolojisini değerlendiren ilgi çekici bir ya- zıdır. Ahmet Mithat Efendi, bir edebi eserin yaratılma sürecinde yazarların keşiş cübbesi giyme, çekmecede çürük elma bulundurma vs gibi psikolojik olarak ortam ve atmosferi hazırlama endişelerini yersiz bulur. Bu vesileyle Rousseau’dan bahseder:

Jean Jack Rousseau gibi var sen de bol bol gezin! Saha-i tabiatı temaşa et. Fakat bu hâl onun gibi sende dahi bir merdümgirizlikten neşet etmesin. İnsan kendi mensup olduğu cemiyet-i beşeri- yeyi beğenmeyip ondan daima kaçarsa pek gülünç olur. Rousseau dahi böyle gülünç olmuştur. Keyifle ve ilgiyle okunan bu yazının sonunda Ahmet Mithat Efendi’nin gazete yazarlığı ile edebî yazarlığı pek ayırt etmediği görülmektedir. Onun gazete yazılarına baktığımızda Rousseau’yu genel olarak takdir eder gibi gözükmekle birlikte söz gelimi 34 Tercüman-ı Hakikat, nr. 1927, 18 Teşrinisani 1884.

35 “Mütalaatımız”, Tercüman-ı Hakikat, nr. 1928, 19 Teşrinisani 1884. 36 Tercüman-ı Hakikat, nr. 3077, 21 Eylül 1887.

106 ÖZLEM NEMUTLU eğitimin önemi ve hayat tarzı ve sanat anlayışları bakımlarından ondan farklı düşündü- ğünü görüyoruz. Bütün bunlarda Rousseau’yu takdim ve onun fikirlerini telaffuz ederken Müslüman bir kamuoyunun tepkilerinden çekindiğini de göz önünde bulundurmalıyız. Bunun da ötesinde o Rousseau’yu biraz da görmek istediği gibi anlamış ve takdim etmiştir.

Gazete yazıları dışında seyahat ve fikir eserlerine baktığımızda şunları söyleme- miz mümkündür:

Ahmet Mithat Efendi Avrupa’da Bir Cevelan’da37 Rousseau’nun doğduğu şehir

Cenevre’yle ilgili izlenimlerini anlatırken şehrin tarihi hakkında bilgi verir ve bilhassa 18. yüzyılda birçok kanlı hadiseye sahne ve şahit olduğunu anlatır. Bu vurgulama- lardaki gaye, bir taraftan öykündüğümüz Batı medeniyetinin olumsuz taraflarına, diğer taraftan da Batı’nın fikir tarihindeki mücadelelerine dikkat çekmek olabilir. Cenevre’deki elim hadiselerin sebeplerinden biri olarak da Rousseau’nun eserlerini gösterir, onun eserleri “pespayegân-ı ahali”yi kışkırtmış, 1763’te eserleri ve kendisi gıyaben mahkûm edilmiş, âsâr-ı muzırradan dolayı idama mahkûm edilmiş, kararı infaz etmekle yükümlü cellat sadece eserlerini yakmıştır. Ahmet Mithat’ın uğradığı yerlerden birisi de J.J. Rousseau Adası olarak anılan yerdir. Burada ziyaretçileri yazarın heykeli karşılar. Ahmet Mithat Efendi, bir zamanlar Rousseau’nun Contract Social’ini büyük bir dikkat ve ehemmiyetle mütalaa eylediğini, Confessions-İtiraflar ile diğer eserlerini de seve seve okuduğunu, eserlerinin miktarının eşit olmamakla birlikte “hikmetçe” Voltaire ile denk olduğuna karar verdiğini ifade eder. Bir zamanlar idama mahkûm edilmiş olan bu “büyük adam”ın daha sonradan heykelinin dikilmiş olmasını vatanın şükrane-i hikmeti olarak yorumlar, bu heykelin ve dolayısıyla Rousseau’nun hayat hikâyesinin kendisini çok heyecanlandırdığını ifade eder. (s. 819-821) Cenevre şehrine benzerliğinden dolayı Küçük Cenevre diye tesmiye edilen Montrö’nün Vevey kasabasından da Nouvelle Heloise’nin kişilerini burada gezdirmesi ve burayı övücü sözleriyle anlatmaları dolayısıyla bahseder. (s. 843)

Ahmet Mithat, Ahbar-ı Âsâra Tamim-i Enzar’da38 “Siyasî Romanlar” başlığı

altında Courtin’den tercüme ettiği makalesine yer verir. Bu makalede sekizinci asrın sonlarına doğru değişen efkâr-ı umumiyeye bağlı olarak Fransa idare usulünün, me- deni ve ahlakî yapısının da alenen istihzaya alındığı ifade edildikten sonra halktaki söz konusu müstehzi tavrın romanlara da “siyasî” bir suret verdiği anlatılmaktadır. Bu vesileyle Nouvelle Heloise’den bahsedilmekte, bu eserin kendinden öncekilerden farklı olarak yalnız gülmek, eğlenmek için değil gerçek hayatta anlatılanlarla mukayese edilmek ve bir siyasî fikir edinmek gayesiyle okunduğu belirtilmektedir. Ahmet Mithat Efendi, bu yazıdan hareketle romanın her asrın eğilim ve şartlarına göre değiştiğini, 37 Ahmet Mithat Efendi, Avrupa’da Bir Cevelan, s. 789.

Benzer Belgeler