• Sonuç bulunamadı

Duygusal zekâ ve yaşamımızdaki etkileri için bkz Daniel Goleman, Duygusal Zekâ-Neden IQ’dan

Şiirde Özgünlük Meselesi ve Cemal Süreya’ya Göre Büyük Şiir, Cins Şiir Ayrımı

18 Duygusal zekâ ve yaşamımızdaki etkileri için bkz Daniel Goleman, Duygusal Zekâ-Neden IQ’dan

82 ÖZGÜR İLDEŞ konusu olabilir. Biz bu makalede şunu önermekle yetineceğiz: Cins sanat ya da şiir ürünleri, esas olarak “yanal düşünme”yle ilişkilendirilebilecek bazı “deha” özelliklerinin kişide inkişaf etmesi ve zamanla “aktüel deha”ya (sofistike üretimlere) dönüşmesi ile mümkün olabilmektedir. Bu noktada, görünen o ki cins şair, ya doğuştan ya da (belki kısmen) sonradan, cins üretimlerin neleri gerektirdiğini sezgisel olarak bir şekilde biliyor olmalıdır. Cins şair, ne türden “yanal imgelemelerin” sahih ve kıymetli, hangilerinin sahte ve değersiz sonuçlar üreteceğini, sezgisel olarak bilecek bir öngörü yetkinliğine sahip ise, sanatını ilerletebilme şansına sahip olabilecektir. Öte yandan, rastgele ve öngörüsüz şekilde, yeni ve özgün olma çabası, şairin çoğu defa “saçmalaması” ve komik duruma düşmesi ile neticelenecektir.19

Özgünlük ile saçmalık arasında “pek ince bir çizgi” olduğu muhakkaktır. Anlam- lılığı kesin ve bariz olan şeyler genelde özgün ol(a)mazken, anlamlılığı kuşkulu şeyler bazen orijinallik payesine ulaşabilmektedir. Esasen anlamlılığı kuşkulu olmanın, aynı zamanda “saçmalık bölgesi” ile iç içe ya da en azında onunla teğet durumda olduğu da bir gerçektir. Saçmalığa doğru alabildiğine savrulmak ve tam saçma olma noktasına doğru uçacakken, bir anda nasılsa sınırın uç bir noktasında “durmayı başarabilmek”, sanatta orijinalliği mümkün kılan strateji gibi görünmektedir. Fakat şair bunu yap- maya çalışırken çoğu defa “saçmalığın uçurumu”ndan aşağı doğru yuvarlanmaktan kurtulamayacaktır. Orijinal olma çabası ve bu yolda çizgiyi aşma girişimi ne kadar ileri giderse, kişinin uçurumdan düşme riski de o kadar fazla olacaktır. Bu noktada, bir sanatçının saçmalığın çizgisine yaklaşmayı herhangi bir şekilde aklının ucundan geçir- memesinin; görünür “anlamlılık” açısından ne kadar güvenli olursa olsun, özellikle bir şairin şiirlerinde orijinalliğin epeyce uzağına düşmesi ile sonuçlanacağı hemen hemen kesindir. “Kişi, saçma ya da komik olma riskini ne ölçüde göze alabilirse; o ölçüde orijinal olabilme ihtimali ya da şansına sahip olabilecektir,” şeklindeki bir denklem, sanatçılar için pek çok durumda geçerli gibi görünmektedir.

Herkesin burnunun dibinde olduğu halde insanların göremediği ya da hissede- mediği pek çok durum mevcut olabilir. Yanal düşünme ya da imgeleme biçimleri, bu tür durumları ortaya koyma şansını beraberinde getirebilir. Yanal imgelemenin ortaya konmasının başarıldığı durumlarda okuyucunun tepkisi genellikle şöyle olur: “Bunu 19 Burada elbette nelerin “saçma” olduğu ya da olmadığı, ya da hangi saçma görünümlü şeylerin estetik

bir değere sahip olup olmadığı meselesi, kendi içinde tartışmaya açık bir konudur kuşkusuz. Örneğin şiirlerinin bir kısmı bazı kişilerce “anlamsız” olarak nitelenmiş olan Ece Ayhan, “anlamsızlığın anlamına doğru gitmek” ten söz etmiştir: “İkinci Cephe’yi açmak, us dışında da bir anlam olduğunu savunmak, şiir kuralları konusunda anarşist davranmak, anlamsızlığın anlamına doğru gitmek, bu gerçeklikleri dil kurallarıyle sınırlandıramadığım için dili aşmak, tilcikleri özdeğinden kurtararak, yeni özün zorunlu olan yeni biçim, yeni biçimin de zorunlu sonucu olan yeni özü getirmek diye özetleyebilirim”. Bkz. Ayhan, Şiirin Bir Altın Çağı, s. 13.

ben nasıl fark edememişim?!”, “Bunları ben neden daha önce hayal etmedim ki?” ya da “Bunu ben daha önce neden böyle ifade edememişim ki!” Okuyucunun yakınında olduğu halde fark edemediği ya da orijinal şekilde ifadeye muktedir olamadığı du- rumlar, cins şairin en iddialı olduğu alanlardır.20

“Büyük şair”, herkesin içinden geçeni (harcıâlem duyguları) en iyi ifadeye döken kişi iken; cins şair, pek çok kişinin belki de aklından geçirmediği şeyleri ifadeye döke- bilen, veyahut da pek çok insanın aklından geçirmekte olduğu şeyleri kendince “ters” ya da “muzip” bir şekilde ifadeye dökmeyi başarabilen şairdir.21 Bu noktada, denilebilir

ki büyük şair, toplumun sağduyusu ile (bir kere daha) haklı çıkmaya yönelirken, cins şair bilinen yollara muhalefeti ile kendi yolunu kurma ve onu kitleler karşısında öne sürme riskini üstlenmeyi seçen kişidir, denilebilir.

Teknik düzeyde, cins şiir ile büyük şiir ilişkisinin biraz daha yakından irdelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Büyük şiirin, ortak değerler ve paylaşımlar dünyasına ait olması ölçüsünde; büyük şairlerin, insanların ortak duygu dünyasına tercüman olmaya yöneldikleri görülmektedir. Öte yandan cins şairin ayırt edici yönü ise, oriinal ve aykırı imgelere yönelmesidir diyebiliriz. Ne var ki cins imge üretimi sırasında şairin ortak dilden ne ölçüde ayrılabileceği ve bunun hangi dereceye kadar hoş görülebileceği ve “anlamlı” kabul edilebileceği, kendi içinde tartışmalı bir konudur.

Öyle ki, cins şair olarak adlandırılabilecek bir şairin ayrıksı temalara yönelmesi ve zaman içinde giderek deyim yerindeyse “aşırı derecede cins” bir stile doğru yö- nelmesi, o şairin ortak dil dünyasıyla bağ kurma ve büyük bir şiir söyleme şansını belli bakımlardan azalttığı iddia edilebilir. Örneğin Ece Ayhan, zamanında yaptığı fevkalade egzantrik dil deneyleriyle o kadar seçkin ve “ayrışmış” bir dil deneycisi (ya da şair) haline geldi ki, Süreya’nın kastettiği anlamda, tam olarak “cins” bir şair haline geldi, ama bunu yaptığı nispette de “kitlenin arzularını” bir takım büyük temalar dahilinde ifade etme şansını da muhtemelen yitirmiş oldu. Zaten Ece Ayhan’ın büyük şair değil, cins şair olmaya yönelerek, kendisine bunu uygun gördüğü, her bakımdan gayet açıktır diyebiliriz.

Yahya Kemal ve Nazım Hikmet’in hem büyük hem de cins şair olabilmeleri ise, muhtemelen bu şairlerin deyim yerindeyse “kolektivite ruhunu şahıslarında toplamış olmaları” ile ilişkilendirilebilir diye düşünüyoruz. Burada Türk edebiyatının bir başka 20 Uzak bağlantı kurma, özellikle bağlantı noktaları kapalı ve fazla fantastikse, geleneksel şiirde sorunlu

bir durum olarak kabul edilebilirken, modern şiirde ve İkinci Yeni şiirinde bu durum oldukça yaygın rastlanan ve ayrıca makbul kabul edilen bir imgeleme şekli olarak dikkat çekmektedir.

Benzer Belgeler