• Sonuç bulunamadı

Aslında derginin yayınlandığı tarihi göz önünde bulundurduğumuzda yazarın, onunla aynı görüşte

Şerife Çağın

H. Harika Durgun *

42 Aslında derginin yayınlandığı tarihi göz önünde bulundurduğumuzda yazarın, onunla aynı görüşte

olmadığını idrak ettiği yıllardır. “Halbuki müşarünileyhi taklit benim haddim değil” demesinde bir tariz bile söz konusu olabilir.

Ahmet Mithat Efendi, Türk dili ve edebiyatının yenileşmesine neden ihtiyaç duyulduğunu ve buna kimlerin hizmet ettiğini anlattığı bir makalesinde “teceddüdat-ı lisaniye”ye ilk hizmet eden kişinin Şinasi olduğunu ve Namık Kemal’in de bu hizmeti daha ileriye götürdüğünü anlatır. Nitekim Ahmet Mithat’a göre Tasvir-i Efkâr gazete- sinde kullanılan dil, buna bir delildir. Yine aynı yazıda Namık Kemal’in dil konusunda birçok eleştirilere maruz kaldığını hatta hakkında “Kemal eski tarz-ı edepte bir şey yazamadığı için tarz-ı cedit dediği bir tarz-ı sade icat eyliyor” diyenler olduğunu ifa- de eden Ahmet Mithat, onun birçok yazısında eski kitabet üslubunu oldukça başarılı bir şekilde kullanarak kendisini eleştirenlere bu yolla cevap verdiğini belirtir. Bunun yanı sıra Namık Kemal’in yenileşme devrindeki öncülüğünü, rehberliğini her zaman muhafaza ettiğini de söyler:

Mahaza teceddüdat-ı lisaniyenin bu devri şimdi bizim için “kable’t-tarih” addolunacak devirdir. Zira o zaman Kemal’in en sade yazdığı şeyler bile bugün Veysiyane yazılmışçasına telakki olunurlar. Bu hâl Kemal’in de itiraf edeceği ve hatta ettiği bir nimettir. Bizce asıl şeh-rah-ı teceddütte terakki sadeliğin artması olduğundan nimet olarak dahi bunu sayarız. Fakat zannolunmasın ki Kemal’i devr-i teceddüdümüzden evvele irca ederek şimdiki zaman için hükümden düşürmek istiyoruz. Haşa! Kemal asıl devr-i teceddüdümüz içinde dahi gayet üstadane kalem yürütmüş hem de bu riyasetindeki nüfuz ve kuvvetini hiç suiistimal etmeksizin vazife-i pişdaraneyi ifa eylemiştir. Sekiz on senedir yazı yazmıyor ise istediği anda kalemini yine eline almak iktidar ve istidadını bi’l-muhafaza bu vukufta bulunuyor.43 Namık Kemal, on dört cilt olarak tasarladığı fakat sansür yüzünden tamamlaya- madığı Osmanlı Tarihi’nin ilk cüzünü neşrettikten sonra bu eseri Ahmet Mithat Efendi tarafından takdirle karşılanmıştır. Ahmet Mithat, “Kemal’in Osmanlı Tarihi” başlıklı yazısına44 şu övgü cümlesiyle başlar: “Aklam-ı cedide erbabının pişvası ve terakkiyat-ı

fikriyece dahi cümlenin muktedası olan atufetlü Kemal Beyefendi hazretleri...” Namık Kemal’in iki üç yıldan beri üzerinde çalıştığı Osmanlı Tarihi’nden haberdar olduğunu belirten Mithat Efendi, gerek “Hazret-i Kemal”i gerekse eserini klişe cümlelerle tebrik etmek istememiştir. Çünkü ona göre Namık Kemal, sadece fikirlerindeki “letafet” ve “zarafet”le değil aynı zamanda çalışma disiplini ve titizliğiyle öne çıkan bir fikir adamıdır. Kitabın başındaki “64 sahifelik dibacede” Namık Kemal’in tarihi ele alışına, tarih şuuruna, tarih ile hikmeti âdeta “mezc” etmesine hayran kaldığını ifade eder:

Vakıa bu iktidar her kula müyesser olacak şeylerden değildir. Olsa idi herkes bir “Kemal” kesilir idi. Kemal’de bu iktidarın vücuduna âlem kail olduğu gibi Kemal dahi kendi ikti- darından haberdar olarak bu işe başlamıştır. Binaenaleyh bunda Kemal’in muvaffakiyetini 43 Ahmet Mithat, “Tarih-i Teceddüdat-ı Lisaniye ve Edebiye”, Tercüman-ı Hakikat, nr. 2243, 14 Kânunuevvel

1885.

52 H. HARİKA DURGUN

temenniden ziyade devamını temenni eyleriz. Zira onun muvaffakiyeti her temenniden müstağni olup devamı ise bizim temenniyatımızın fevkindeki muvaffakiyatı da ona âsân eyler.

Yazarlık hayatı süresince “Namık Kemal’in yanı başında” kendine bir yer edin- meye çalışan Ahmet Mithat Efendi, Fatma Aliye Hanım’a yazdığı bir mektubunda ona birtakım tavsiyelerde bulunurken Namık Kemal’in neşriyat âlemindeki “saldıran, sataşan” tutumunu beğenmediğini ve şimdiye kadar kimseye onun gibi “itiraz ve hü- cum” etmediğini söyleyerek belki de kendisine yapılan hakaret-âmiz eleştirilere karşı kırgınlığını dile getirmiştir:

Kemal merhumun tarîk-i ta’arruzu hoş değildir. Ben şimdiye kadar hiçbir kimseye itiraz ve hücum etmedim. Fakat bana edilen hücumların da hiçbirisinden yüz çevirmedim. İşte bu meslek-i selamettir, yine bunda devam edelim.45

Tanzimat devri Türk edebiyatına gazete, roman, tiyatro faaliyetleriyle yön veren Namık Kemal ile Ahmet Mithat Efendi, devletin kurtuluşu için “medeniyet” fikrini benimseyip kabul etseler de bunu uygulamada farklı görüşe sahiptirler. Bu farklılık Namık Kemal’i İstanbul’dan uzaklaştırırken Ahmet Mithat’ı ise saraya/padişaha yaklaş- tırmıştır. Fakat Mithat Efendi, Namık Kemal’in yeni Türk edebiyatındaki öncülüğünü kabul etmiş ve edebiyat, tarih sahasına kazandırdığı eserleri takdirle karşılamış, ona karşı saygılı üslubunu her zaman muhafaza etmiştir.

KAYNAKLAR

Ahmet Midhat Efendi, Ahmet Metin ve Şirzad, haz. Fazıl Gökçek-Özlem Nemutlu, Ankara: TDK Yayınları, 2013.

, Fazıl ve Feylesof Kızım Fatma Aliye’ye Mektuplar, haz. F. Samime İnceoğlu-Zeynep S. Berktaş, İstanbul: Klasik Yayınları, 2011.

, “Mihnetkeşan”, Letaif-i Rivayat, haz. Fazıl Gökçek-Sabahattin Çağın, İstanbul: Çağrı Yayınları, 2001.

, Menfa/Sürgün Hatıraları, yay. haz. Handan İnci, İstanbul: Arma Yayınları, 2002. , Üss-i İnkılap, haz. İdris Nebi Uysal, İstanbul: Dergâh Yayınları, 2013.

, “Geçmiş, Gelecek”, Tercüman-ı Hakikat, nr. 9821-9826, 31 Temmuz-5 Ağustos 1908. , “İfade-i Meram”, Dağarcık, nr. 1, İstanbul, 1288, s. 2-3.

, “Kemal’in Osmanlı Tarihi”, Tercüman-ı Hakikat, nr. 2881, 13 Kânunusani 1888. , “Tarih-i Teceddüdat-ı Lisaniye ve Edebiye”, Tercüman-ı Hakikat, nr. 2243, 14 Kânunuevvel

1885.

“Ahmed Midhat Efendi tarafından Kemal Beyefendi’ye yazılan mektub”, Bedir, nr. 5, 20 Eylül 1288, s. 1-3.

Benzer Belgeler