• Sonuç bulunamadı

Minimalizmin Tanımı ve Ortaya Çıkışı

2. Minimalizm

2.1. Minimalizmin Tanımı ve Ortaya Çıkışı

Minimaliz, Fransızcadan gelmiş olan minimum kelimesinden türemiştir. Minimumun kelime anlamı ise, “bir şey için gerekli en az veya en küçük miktar (derece, nicelik)” olarak belirtilmiştir. Minimum kelimesinin matematiksel ifadesine bakacak olursak, “değişken bir niceliğin, inebildiği en alt basamak, asgari, minimal” şeklinde tanımlanmıştır (TDK, 1988).

Minimalizmin tam karşılığı olmadığından bu kelimeyi tanımlayan ünlü düşünürlerin görüşleri mevcuttur (Yinelek, 2014: 30);

• Hegel’e göre, minimalizm "Sade ama basit olmayan, yalın ama yayvan

olmayan bir güzellik anlayışıdır."

• Kant'a göre minimalizm, "Akla hem de saf bir akla hitabeden sadece saf akıl

ile haz alınan bir güzelliktir."

• Descartes'a göre ise , "Karmaşık şeylerin güzel olduğunu düşünmek insanların

ortak yanlışıdır."

19. yüzyıl eserlerinde estetik ve şekil kaygısı ön planda iken 20. yüzyılda ihtiyaca yönelik eserler oluşturulmuştur. 1900'lü yıllarda ressam Kazimir Malevich'in çalışmaları ve mimar Mies van der Rohe'nin minimal tasarımları ile ilk adımları atılmıştır. Minimalizmin kurucularından sayılan Mies minimalizmi “Fakirlik,

yoksunluk, eksiklik değildir minimalizm; aksine bilinçli bir tercihtir. Zor olanı seçmektir, azla çok yapmaktır.” diye açıklamakta ardından ,“Less is more” (Az çoktur)

ünlü sözü ile özetlemektedir. Malevich klasik formların dışına çıkarak yeni bir dil ortaya çıkarmıştır. Mies'in de bahsettiği gibi minimalizm, her alanda ve hatta düşüncede sade ve en az olanı tercih etmek demektir (Ertürk, 2011: 5).

Geçmişten günümüze minimalizm sade kelimesini karşılar nitelikte olmuştur. Minimal sanat, minimal mimarlık, minimal hayat tarzı, minimalist insan, minimal düzen derken de her zaman sadelik ve saflık akla gelmiş ve yapılan işler her ne olursa

43

olsun bu anlayışa göre yapılmıştır. Karmaşıklıktan uzak, sadelik, yalınlık minimalizmin içini dolduran kelimeler olmuştur.

New York'da ortaya çıkan minimalizm, 1960 lı yılların sonuna doğru müzik ve görsel alanlarda kendini göstermiştir. Minimalizm terimi ilk kez 1965 yılında Richard Woliheim'in Art Magazine'de yayımladığı minimal sanat adlı makalesinde kullanılmıştır (Germaner, 1997, Aktaran; Ertürk, 2011: 6). 1960'ların ortalarına doğru 'Siyah, Beyaz ve Gri' ve 'Temel Yapılar' gibi sergiler ile yeni bir hareket olarak gelişir ve geometrik formlarla minimalizmle ilişkilendirilerek ortaya konmuştur (Meyer, 2000: 76, Aktaran; Döl ve Avşar, 2001: 6). Minimalizmde her zaman sadelik ve yalınlık düşüncesi hakim olmuş, bu fikir çerçevesinde sanat eserleri ve yapıtlar oluşturulmuştur.

Minimalizm bir akım olarak değerlendirildiğinde modernizm ile başladığı bilinmekte ve Modern Sanat akımlarının bir kısmından etkilenerek bir kısmına da tepki olarak ortaya çıktığı bilinmektedir. Doğmasında öncülük eden akımlar De Stijl, Suprematizm, Pürizm, Konstrüktüvizm gibi gerçeklik, nesnellik, işlevsellik ve sadelik gibi kavramları ön plana çıkaran akımlar olmuştur (Özdoğru, 2004: 45). Minimalizmden önce bir çok akımın etkisi ile yoğunluk baz alınırken minimalizm tam anlamıyla sadelikten yana olmuştur. Bu değişimin nedenleri arasında Özkan Eroğlu'na göre modernizmin akabinde gelen teknolojik faaliyetler bireyler üzerinde yoğunluk ve karmaşıklık oluşturmuş, bu yorgunluğu gidermek adına da minimal düşünceler ve denemeler sakinliğiyle birlikte ortaya çıkmıştır (1998: 120-126).

Toplum yapısına göre minimalizmi benimseyenler değişmiş ve minimal yaşam tarzına en fazla benzeyen toplumun Japonlar olduğu görülmüştür. Dinlerinin etkisiyle minimal yaşamı benimseyen Japonlar her zaman sadelikten ve tabiatla iç içe olmaktan yanadırlar. Shibui düşüncesinin hakim olduğu Japonya'da minimalizmin etkili olduğu da görülmektedir. Trevanian'ın ifadesi ile Shibui, basitliği ve zarifliği ifade eder ve ruh ile yaşamın her alanında rahatlamayı arzular. Shibui ise ruhun basitliğine varmak ve az ile yetinmek ister (Trevanian, 1981, Aktaran; Ertürk, 2011: 55).

Minimalizmi benimseyen bir çok sanatçı bunu eserlerinde de göstermişlerdir. Tony Smith, Donald Judd, Carl Andre gibi heykel sanatçıları, Ellsworth Kelly, Frank

44

Stella gibi ressamlar ürünleri ve anlatımlarıyla "Minimalist Sanat"ı tanımlamışlardır. Marcel Duchamp, eserlerinde hem pratik hem teorikte minimalizmi destekleyen yapıtlar ortaya koymuştur. Frank Stella, eserlerinde soyut dışavurumculuğa karşı homojen ve çarpıcı eseler ortaya koyarak minimalizmi savunmuştur (Islakoğlu, 2006: 66). Eserlerde renk ve biçim en aza indirilmiş, eserlerin kendi renklerine en az müdahale ile yapıtlar oluşturulmuştur. Çoğu sanatçı minimalizmi daha da ileri götürerek yapıtlarını kimlikten arındırmış ve isimsiz olarak tanımlamışlardır (Yinelek, 2014: 24).

Minimalizm, "hayatın fazlalıklarını elemenin, esas olana odaklanmanın,

mutluluğu bulmanın, kendinizi gerçekleştirmenin ve özgürlüğün aracıdır" (Mıllburn, Nıcodemus, 2018:40).

Minimalizm sadece sanat eserlerinde değil hayatın her alanında yer bulmuş ve modern modaya da dahil olmuştur. 1980 li dönemlerin abartısı ve gösterişi karşısında ortaya çıkan minimalizm, 1990larda bunu değiştirerek tam anlamıyla sadeliğe yönelmiştir. Modada da bu akım kendini göstererek gösteriş ve abartıyı bir kenara bırakmış ve bu tarz, tüm markalara ve reklamlara da yansımıştır. Calvin Klein sadeleşme hareketinin ilk temsilcilerinden biri olmuş Armani, Issey Miyake, Jill Sander, Dona Karan NY ve Bottega Veneta gibi mağazalar minimalizmi sergileyen butikler haline gelmişlerdir (Pamuk, 2009: 40).

Minimalist sanatçıların eserlerinde asıl gayeleri; "Tanımlı geometrik objeler ile

tanımsız düzenlemelerin dizayn edilmesi, hareketsiz, kütlesel formların dinamik kompozisyonlarla kurgulanması ve birtakım geometrik yüzey ve nesnelerin mekan içinde yeni bir mekan şeklinde tasarlanması gibi durumlar, görünürde bu yalın algıyı karmaşık bir duruma getirerek, seyirciyi sadece form ve boşlukla beraber mekanı ve nesneler ile mekan arasındaki bağı algılamaya yöneltmektedir. Bu şekilde seyirci sadece alıcı durumdan çıkar ve eserin bir parçası halini alır." (Aydın, 2019:30).