• Sonuç bulunamadı

AYDIN VİLAYETİ'NDEN MADEN İHRACATI(1908-1911)

SENE SUSAM ZEYTİNYAĞI ÜZÜM İNCİR PALAMUT CEHRİ AFYON MEYANKÖKÜ HALI-KİLİM PAMUK YÜN-YAPAĞI TİFTİK ARPA

A. İTTİHAT ve TERAKKİ PARTİSİ VE “MİLLİ İKTİSAT” POLİTİKASINA GENEL BİR BAKIŞ

1. MİLLİ İKTİSAT’TA ÜRETİM

II.Meşrutiyet döneminde İT tarıma özel bir ilgi göstermiş, tarım-sanayi seçeneğinde uzlaştırıcı bir tavır almıştır. İttihatçılar sanayileşmeden yana çıkar, sanayileşme için özendirici önlemler alırlarsa da, örgütün taşrada toprak sahibi eşraftan güç aldığını da görmezlikten gelmemişlerdir 311.

İttihatçıların ünlü Maliye Nazırı Cavit Bey, daha meşrutiyetin ilk yıllarında Osmanlı Devleti’nin güçlü bir ekonomik yapıya sahip olması için tarıma dayanması gerektiğini “Biz bugün de yarın da bir ziraat memleketiyiz ” sözleriyle özetlemektedir. Cavit Bey’e göre, Osmanlı, tarım bakımından pek elverişli bir konumda bulunuyordu. Tarıma elverişli toprakları, zengin madenleri , Osmanlı Devleti’ni kısa sürede tahıl ve maden ambarına dönüştürebilirdi. Doğanın Osmanlı’ya bahşettiği tarım olanakları böylece değerlendirilebilir, Osmanlı tarımı kısa sürede dış pazarlara açılabilirdi 312.

Cavit Bey’in bu düşüncelerine destek siyasal yönü ağır basan ve İttihatçılarca örgütlenen Osmanlı Çiftçiler Derneği’nden gelmiştir. Bu dernek, İT’nin tarıma verdiği desteğin somut bir ifadesi olmuştur. Çiftçiler Derneği, kırsal kesimde İT’nin ilişkilerini pekiştirmeyi amaçlamakta ve her fırsatta tarımın ülke ekonomisindeki önemini vurgulamaktadır 313.

310 Zafer Toprak, “ Milli İktisat ”, TCTA, c:III, İstanbul, 1985, s.741

311 Zafer Toprak, “ II.Meşrutiyet Döneminde İktisadi Düşünce ”, TCTA, c:III, İstanbul, 1985, s.640 312 Zafer Toprak, Türkiye’de Milli İktisat (1908-1918), Ankara, 1983, s.118

Savaşın ilk yıllarında tarımsal üretimde beliren kararsızlık alınan önlemlerle giderek yok olmuştur. “Tekalif-i Harbiye” ve benzeri yöntemlerle üreticinin malına el koymaktan vazgeçilmiş, köylünün ürününe yüksek fiyatlar ödenerek üretim özendirilmeye çalışılmıştır . Muhtaç çiftçilere devlet eliyle bir yandan ücretsiz tohumluklar dağıtılırken diğer taraftan da Ziraat Bankası kanalıyla uzun vadeli ve düşük faizli krediler verilmesi sağlanmış, tarım araç ve gereçleri ithalinde vergi indirimleri yapılmıştır. Bu faaliyetler sonuçsuz kalmamış, savaşın tün olanaksızlıklarına rağmen pazara açılmış yörelerde üretim artışı kaydedilmiştir.

1.a- ÜRETİMDE DÜŞÜŞ VE BABIALİ’NİN TARIMSAL ÜRETİMİ ARTIRMA GİRİŞİMLERİ

Osmanlı Devleti, Almanya ile gizli olarak imzaladığı 2 Ağustos 1914 tarihli müttefik antlaşmasının hemen ertesinde, 3 Ağustos’ta seferlik ilan etmiş, kısa bir süre sonra da aktif olarak savaşa katılmıştır. Savaşa girilmesi kısa bir süre sonra temel besin maddelerinde darlığa neden olacaktır. Gerçi 1914 yılının mahsulü mükemmeldi fakat seferberlik yüzünden birçok yerde hasat yapılamamış, ürün ziyan olmuştu. Bundan iktisadi hayat da büyük darbe yemişti. Seferberliğin bu felaketli hali dolayısıyla askeri makamlarla mülki makamlar arasında gerginlikler hatta çatışmalar oluyordu. Harbiye Nazırı olan Enver Paşa Ekim ayının başlarında savaşa girmek için ilkbaharı beklemeye razı oldu ve hasat işleri için erlere ve subaylara izin verildi 314.

Savaş öncesi dönemde Osmanlı Devleti’nin 68 milyon dönüm olan ekili arazisi, savaşın ilk yılında 35 milyon dönüme, ikinci yılında ise 27 milyon dönüme düşmüştür. Ekim alanlarının daralması bütün memleketi açlık tehlikesiyle karşı karşıya getirmiştir315. Bu sıkıntılı günlerde süpürge tohumu, palamut ve hatta yabani

otlar gıda maddesi olarak tüketilmeye başlamıştır. Bunlara ek olarak bir de çekirge istilasının baş göstermesi memleket tarımını daha da kötüleştirdi316.

Savaş yıllarında Babıali tarımsal üretimi arttırmak amacıyla değişik yöntemlere başvurmuştu. Her şeyden önce orduya üretkenlik kazandırılmak istenmiş,

314 Ahmet Emin Yalman, Turkey in the World War , Haven, Yale Unicercity, 1930, s.107-109 315 Zafer Toprak, …Cihan Harbi, , s.82

cepheye sevk edilmeyen gayrimüslim Osmanlılardan ve Dördüncü Ordu’da olduğu gibi kadınlardan ziraat alayları ve çiftçi taburları oluşturulmuştur.

Bu arada orduda tarım derslerine yer verilerek askerlere çağdaş üretim teknolojisi öğretilmiş, yerel ziraat memurları ve ziraat müfettişlerinin katkılarıyla oluşturulan örnek tarlalarda askere uygulamalı konferanslar düzenlenmiştir. Öte yandan işlenmeyen devlet topraklarının ekime açılması amacı güdülerek devlete ait taşınmaz mallar, bedeli kırk yılda ödenmek kaydıyla emeklilere satılmış, bu toprakları alanlara Ziraat Bankası’ndan işletme kredisi sağlanmıştı. Böylece cepheye sevk yaşı geçmiş olan bir kesim üretkenleştirilmek istenmiştir. Ayrıca, portakallıklar, ekime açılan yeni tarlalar, bozulmuş bağlar yerine yapılan yeni bağlar on yıl süreyle vergiden bağışık tutulmuştur 317. Bağlardaki hastalıklara karşı kullanılan göz taşına

acil ihtiyaç duyulması nedeniyle ithalatında gümrük vergisinden muafiyeti sağlanmıştır . Örneğin 1916 yılı ortalarında Almanya’dan getirilecek 100.000 kg göz taşı için gümrük muafiyeti hakkında bir irade-i seniyye yayınlanmıştır 318.

Savaş yıllarında işgücü açığı en önemli sorundu. Bu koşullar altında tarımda makineleşme bir kat daha önem kazanıyordu. Bu nedenle Almanya ve Avusturya Macaristan’dan tarım makineleri getirtilerek çiftçiye dağıtılmıştır. Lokomotif, harman makinesi, orak makinesi, pulluk makineleri ve traktör makinesi ithal edilen belli başlı tarım araçlarıydı. Bu makineler en çok, pazara dönük tarımsal üretime geçmiş bulunan Konya, Ankara ve Bursa yörelerinde rağbet görmüştür 319.

Seferberlik nedeniyle kırsal kesimde önemli bir nüfusun askere alınmasının yanısıra, askere giden bir kısım köylünün ellerindeki tohumluklarını satarak kendilerine harçlık yapması, ardından Osmanlı topraklarının önemli bir kısmının çekirge afeti ile karşılaşması ve bu afette tohumluların da tahrip olması , işgücü bir yana tohumsuzluk nedeniyle üretimin sınırlı kalacağının habercisiydi. Babıali bu gelişmelere lakayt kalamamış, çiftçinin tarlalarını ekebilmesi için ücretsiz tohumluklar dağıtılması cihetine gitmiştir. Dönemin basında sık sık çiftçilere dağıtılacak ve dağıtılan tohumların miktarları hakkında haberler çıkmaktadır. Örneğin 1915 yılında İkdam gazetesinde İzmir’de Hükümet tarafından muhtac-ı zıraiyeye dağıtılan kışlık tohumlukların miktarı şu şekilde verilmektedir: Arpa ; 317 Zafer Toprak, age, s.319-320

318 TAKVİM-İ VEKAYİ, 18 Ağustos 1332, nr:2632

İzmir livasına 289.000 kilo, Saruhan livasına 33.150 kilo, Aydın livasına 15.410 kilo, Denizli livasına 10.240 kilo. Buğday; İzmir livasına 306.555 kilo, Saruhan livasına 63.110 kilo, Aydın livasına 29.470 kilo, Denizli livasına 56.000 kilo 320.

1.b- UMUR-U ZİRAAT KOMİSYONU

Savaş yıllarında, Ticaret ve Ziraat Nezareti Müşaviri Mösyö Halle’nin önerisi üzerine tarımsal üretimi geliştirmek amacıyla , Ticaret ve Ziraat Nezareti’nde on beş uzmandan oluşan bir Umur-ı Ziraat Komisyonu kuruldu. “Ahval-ı zıraiyyenin terakkisini temin maksadıyla ” oluşturulan bu komisyon Mösyö Halle’in “ahval-ı ziraiyyenin ıslahı”, tarımsal gelişmenin sağlanması hakkında verdiği raporu inceleyerek gerekli kararları almakla yükümlü idi 321.

1.c- MÜKELLEFİYET-İ ZIRAİYE KANUN-I MUVAKKATİYYESİ

Babıali, yukarıda saydığımız özendirici önlemler yanısıra, yükümlülük getiren yasalarla da üretimi arttırmayı amaçlamıştır. Bu yasalardan birisi de 18 Eylül 1916’da kabul edilen Mükellefiyet-i Zıraiye Kanun-ı Muvakkatiyyesidir322 . Bu

kanunla öteden beri tarım işleriyle uğraşan ve askere alınmamış tüm erkeklerin ve kadınların hükümetçe saptanacak çapta ülke tarımına katkıda bulunması ve ertesi yıl için nadas etmesi istenmiştir(Madde-1).

Tarımsal uğraşısı olmayan ve askere alınmamış olanlar ise, geçici yasa gereğince, bulundukları yörede en çok ekilen ürünleri yetiştirmekle yükümlü kılınmıştı (Madde-2). Kendi tarlasında ekimini bitiren çiftçiden çift hayvanlarıyla birlikte, yörede yardıma muhtaç asker ve yoksul ailelerin tarlalarında çalışması beklenmişti. Bu arada, tarım işçisi bulamayan toprak sahiplerine, talepleri oranında savaş tutsağı verilmişti. Ayrıca çiftçiler, sahip oldukları hayvanların her çifti için en az 45 dönüm ve bu hayvanların dişilerinin her çifti için 35 dönüm toprak işlemeye mecbur tutulmuştu. Birden fazla çift hayvanı bulunanların hayvanları icabında müsadere edilecek fakat çift hayvanları kesinlikle kasaplık olarak satılamayacaktı.

320 “ Tohumluklar ”, İKDAM, 30 Kanunevvel 1331, nr:7142 321 Zafer Toprak, …Cihan Harbi, s.93

322 Mükellefiyet-i Zıraiye Kanun- ı Muvakkatiyyesi, 5 Eylül 1332, Düstur, II.tertip, c:VIII, s.1297-

Her çiftçi günde en az 8 saat çalışmaya mecbur kılınmış, 500 dönüm ve üzerinde ekimde bulunanlar askerlikten muaf tutulmuş, 1000 dönüme kadar tarla sürenlerin iki, bundan fazla sürenlerin ise 3 işçisine askerlikten izin verilmiştir. Sahibi tarafından işletilmeyen arazinin köy ve kasaba namına ektirilmesi kararlaştırılarak topraklardan azami istifade imkanları aranmıştır.

Meclis-i Mebusan’da geçici yasayı savunan Ziraat ve Ticaret Nazırı Mustafa Şeref Bey, getirilen tarımsal yükümlülükle bir takım “müstehlik mıntıkaların müstahsil mıntıkalara” dönüştüğünü kaydetmişti. Şeref Bey’e göre, Edirne, Bursa, Çatalca ve İzmit yöreleri eskiden kendi nüfusunun ancak sekiz dokuz aylık talebini karşılayabilirken, tarımsal yükümlülük sonucu diğer yörelere besin maddesi göndermeye başlamıştır.

Mükellefiyet-i Zıraiye Kanun-ı Muvakkatiyyesi kısa sürede etkisini göstermiş, savaşın son yıllarında ekil alanlarda bir artış kaydedilmiştir. 1915-1916 mevsiminde 25 milyon dönüm toprak işlenmişken, 1916-1917 mevsiminde 32-35 milyon dönüme ulaşılmıştı. Bu rakam 1917 Mayıs ayında 52 milyona kadar yükselmiştir 323.

Dersaadet Ticaret ve Sanayi Odası, Mükellefiyet-i Ziraiyye Kanun-ı Muvakkatiyyesi gereğince alınan önlemler sayesinde Osmanlı tarımında yeni bir “devre-i saadet”in, mutluluk evresinin açıldığını ifade etmektedir. Devletin gündeme getirdiği bu önlemler sayesinde ülkenin iktisadi koşulları kökten dönüşüme uğrayacak, tarımsal yöntemler geliştirilecek, zihniyet değişecek ve kırsal kesimin sermaye yetersizliği telafi edilecektir 324.

1.d- ZİRAİ HİZMET KANUNU

1917’de Zirai Hizmet Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun birinci maddesine göre hükümete askerden muaf tutulan bilumum vatandaşların zirai hizmetlerde kullanılması yetkisi veriliyordu 325.