• Sonuç bulunamadı

MEVLÂNÂ VE KBAL’ N F KR YATINA YÖN VEREN ORTAK UN- UN-SURLAR

Belgede marife bilimsel birikim MEVLÂNÂ (sayfa 166-169)

MUHAMMED KBAL’ N F KR YATI ÜZER NDEK ETK S

I. MEVLÂNÂ VE KBAL’ N F KR YATINA YÖN VEREN ORTAK UN- UN-SURLAR

Aradaki yedi asKr gibi uzun bir zaman ve yaQadKklarK mekânlarKn farklKlKTKna raTmen, iki düQünürü fikri açKdan birbirine yaklaQtKran en önemli sebep, iki düQü-nürün de fikirlerinin oluQmasKna etki eden QartlarKn ve beslendikleri kaynaklarKn benzer ya da aynK olmasKdKr. Her iki düQünür de slam dünyasKnKn sKkKntKlK ve bunalKmlK dönemlerinde yaQamKQlardKr.

Mevlânâ'nKn yaQadKTK XIII. yy slâm'Kn yarattKTK görkemli medeniyetin yK-kKlKQKna tanKk oldu. Bu bir manevî ve kültürel çöküQ devresiydi. Din bilginleri sa-dece görüntü ve Qekille ilgileniyorlardK. Kur'an-K Kerim'i de sasa-dece bir kuramlar kitabK haline getirmiQlerdi. Sûfîler Budizm ve Vedantik felsefenin etkisiyle pasifli-Ti, kaderciliTi ve dünyadan kaçKQK benimsemiQlerdi. Hukukçular zamanlarKnKn çoTunu saçma sapan tartKQmalar ile geçiriyor ve slâm'K sadece bir yasal düzen hâline getiriyorlardK. Ulema ise sadece akKlcK bilimlerle ilgileniyor ve neredeyse ruhbanlKk sistemini benimser bir hâle geliyorlardK. Hurafeler ve batKl inançlar yayKlmKQ ve birçok tanKnmKQ Müslüman "HaQQaQîlerin" kurbanK olmuQtu15. Böylece, QaQkKn haldeki Müslüman halk için slamiyet bir anlam ifade etmekten yoksun kalmKQtK. Sözü edilen dönemde Anadolu, HaçlK ve MoTol tehlikesiyle karQK karQKya idi. Büyük siyasi bunalKmlarKn yaQandKTK bu dönemde insanlar bir yerden baQka bir yere kaçarak güvenliklerini saTlama çabasK içindeydi.

kbal’in yaQadKTK XIX. yüzyKlKn sonu ile XX. yüzyKlKn baQK da benzer karKQKk-lKklarKn hüküm sürdüTü bir devirdi. slam medeniyetinin görkemi hKzla tarihe

12 Asrar, “Muhammed kbal ve Mevlânâ Celaleddin Rumi”, II. Milletleraras Mevlânâ Kongresi, 3-5 MayKs 1990, s. 139.

13 kbal, Esrar- Hodi’nin önsözünde Qöyle der: “Rumi benim topraTKmK iksire çevirdi ve benim külleri-mi alevlendirdi.”; AyrKca bkz., kbal, Hicaz Arma;an , s. 42-43

14 Asrar, a.g.m., s. 139.

15 kbal, “ kbal ve Mevlânâ-Mukayeseli Bir ncelene”, II. Milletleraras Mevlânâ Kongresi, 3-5 MayKs 1990, s. 201.

karKQKyordu. OsmanlK mparatorluTu çökmek üzereydi. Uzun yKllar OsmanlK top-raTK olan pek çok belde ngiliz, FransKz ve talyanlarKn istilasK altKndaydK. OsmanlK DoTu Avrupa’dan çKkarKlmak üzereydi. Sevr AntlaQmasK sonucu itilaf devletleri Türkiye’yi bölmek üzere anlaQmKQlardK. kbal’in yaQadKTK Hint AltkKtasK’nda da durum bundan farklK deTildi. Bu bölge de ngiliz sömürüsü altKndaydK ve Müslü-manlar bir birlik oluQturamamKQlardK.

Netice itibariyle, hem Mevlânâ hem de kbal, MüslümanlarKn, slam’Kn ha-yat felsefesini kavramaktan aciz olduklarK, kadercilik ile uyuQturulduklarK, müca-dele gücünü kaybettikleri ortamlarda yaQamKQlardK. YaQadKklarK QartlarKn benzerliTi iki düQünürün fikrî yakKnlKklarKnKn en önemli sebebidir. kbal bu durumu Qu Qekil-de ifaQekil-de eQekil-der: “Ben Mevlânâ gibi Kâbe’Qekil-de ezan okudum. Can s rlar n ben ondan ö;-rendim. Eski asr n fitne devrinde o (vard ), bu asr n fitne devrinde ben (var m)”16 Diye-biliriz ki, Mevlânâ'nKn XIII. yüzyKlda kazandKTK baQarKyK, kbal de ondan ilham alarak XX. yüzyKlda kazanmKQtKr17.

FarklK asKrlarda yaQamKQ olmalarKna raTmen iki düQünürü birbirine yaklaQtK-ran bir baQka unsur da beslendikleri kaynaklarKn aynK olmasKdKr. Mevlânâ’nKn mensubu olduTu din, slamiyet, bütün dinleri içine alan evrensel bir dindir. sla-miyet yalnKz bir inanç ve yaQayKQ biçimi deTil, aynK zamanda insanlKk için barKQ ve sevgiye giden yoldur. slam, bir ahlak ve insanlKk ekolüdür. HoQgörü ve sevgi,

slamiyet’in en çok deTer verdiTi manevi, insani deTerlerdir18. Mevlânâ’nKn da en çok okuduTu kitap elbette ki, en son ve en mükemmel din olan slam’Kn ilk ve temel kaynaTK Kur’an-K Kerim idi. Mevlânâ ve eserleri üzerine çalKQma yapanlar, Mesnevi’nin temelinin Kur’an olduTu, Mesnevi’nin baQtanbaQa Kur’an’Kn açKkla-masK olduTu noktasKnda hemfikirdirler. Bundan dolayKdKr ki, Abdurrahman Cami:

“Mesnevi, Pehlevi (Farsça) dilinde Kur’an’dKr” deme cesaretini bulmuQtur19. Nite-kim slam DünyasK’nda Kur’an ve Hadis kitaplarKndan sonra en çok okunan ve kabul gören kitabKn Mesnevi olmasK, bu eserin esin kaynaTKnKn Kur’an olduTu iddiasKnK kuvvetlendirmektedir.

kbal de her Qeyden önce Müslüman bir düQünürdür. O da Kur’an’K esas almKQ, Mevlânâ’yK da kendine rehber edinmiQtir. kbal, bunlardan aldKTK ilham ve KQKkla halkKnKn sömürge ve haksKzlKklara direnmesini öTütlemiQ20, Pakistan’Kn

ba-16 kbal, Hicaz Arma;an , s. 37.

17 Javid kbal, a.g.m., s. 202.

18 Cin, “VII. Mevlânâ Kongresi AçKQ KonuQmasK”, VII. Mevlânâ Kongresi (Tebli;ler), 3-4 MayKs 1993, s.

3.

19 Asrar, a.g.m., s. 140.

20 Her ne kadar, MoTol istilasK sKrasKnda, sömürge ve haksKzlKklara direnmek Qöyle dursun, Mevlânâ’nKn MoTollarKn yanKnda yer alarak Türkmenlerle mücadele ettiTi, HacK BektaQ, Nasrettin Hoca ve Sadrettin Konevi'ye hakaretlerde bulunduTu, bütün bunlarK yaparken de MoTollara hizmet etmeyi hedeflediTi, iddia edilse de bu tür iddialara, en azKndan daha fazla kanKta ihtiyaç hissettiTi için, ihti-yatla yaklaQKlmasK gerektiTi kanaatindeyiz. “…Eski asr n fitne devrinde o (vard ), bu asr n fitne devrinde ben (var m)” Qeklindeki ifadeler, kbal’in de Mevlânâ’yK sömürge ve haksKzlKklara direnen bir düQünce adamK olarak kabul ettiTi, dolayKsKyla da sözü edilen iddialara itibar etmeyeceTi izlenimini vermekte-dir. (Mevlânâ’nKn sözü edilen QahKslarla iliQkileri ve mücadelesi hakkKndaki iddialar için bkz., Mikail Bayram, Tarihin I ; nda Nasreddin Hoca ve Ahi Evren, stanbul, 2001; AyrKca, konuyla ilgili bir tar-tKQma için bkz., http://www.iktibas.info/dergi/mayis/guncel.htm

TKmsKzlKTa kavuQmasKnda önemli bir rol oynamKQtKr. Onun yüklendiTi ve yerine getirdiTi misyon Mevlânâ Belgrami’ye Qu sözü söyletmiQtir: “Kendisine peygam-ber denemez, ama peygampeygam-berlik yaptK.” Onun bu deTerlendirmesi, Abdurrahman Cami’nin Mevlânâ için söylediTi: “Kendisi peygamber deTildir ama kitabK var”

sözünü anKmsatmaktadKr.

Mevlânâ’nKn fikriyatKna yön veren en önemli unsurlardan biri de içinde yaQadKTK kültürel çevredir. O da evrensel niteliTe sahip Türk kültürüdür. Bu kültü-re vücut vekültü-ren millet, en az üç kKtada insanlara barKQ, huzur ve medeniyet götür-müQtür. Bu sebeplerledir ki Mevlânâ evrensel bir kaynaTKn KQKTKnK din, dil, Krk, renk, cins ayrKmK gözetmeksizin Qiirlerinde, kitaplarKnda sohbetlerinde bütün insanlKk için terennüm etmiQtir.”21

Mevlânâ aQKTK ve Türk dostu M. kbal, Türkiye’ye gelirken uçaTKn Türk hava sahasKna girmesi ile beraber ayaTa kalkmKQ, bir müddet öyle bekledikten sonra yanKndakilerin "Niçin böyle yaptKnKz?" sorusuna Qu cevabK vermiQtir: "Bu topraklar Hz. Mevlânâ’n n kabrinin bulundu;u mübarek topraklard r. Mukaddes me-kânda ya ayan millet de öyle bir millettir ki, y llarca ,slam’ n muhaf zl ; n yapm t r.

E;er Türk milleti olmasayd , ,slam, Arap yar madas nda hapsolurdu. Bunun içindir ki, gönlümde Mevlânâ’ya ve O’nun necip milletine22 kar sonsuz bir sayg ve ihtiram vard r.

, te bundan dolay , yani onlara hürmeten aya;a kalkt m."23 Bu anlatK Türk kültür çevresinde yaQamamKQ olsa da kbal’in Türk kültürü hakkKnda azKmsanmayacak bilgiye sahip olduTunu, Türk Milleti’nin kaderiyle de ilgilendiTini göstermektedir.

1911 ve 1912 yKllarKnda Lahor’da yapKlan açKk hava toplantKlarKnda Trablus ve Balkan savaQlarK hakkKnda konuQan ve Türk kahramanlKTKnK anlatan kbal özellik-le, “Peygamber Efendimizin Huzurunda” adlK manzumesinde oldukça etkileyici olan Qu ifadeleri kullanKyordu:

“Varl k bahçesinde binlerce gül, lale var Ama ne renk, ne koku… hepsi de vefas zd r.

Yaln z bir ey getirdim kutlanm t r tekbirle Bir i e kan ki e i yoktur cennette bile Bu senin ümmetinin namusu, vicdan d r Bu Trablus ehidinin kan d r.”24

Buna ilave olarak, “Edirne MuhasarasK” adlK Qiirinde25 Türk adaletinin bü-yüklüTünü dile getiren kbal, bu Qiirleriyle Pakistan’da bugün de yaQayan Türk

21 Cin, a.g.m., s. 4.

22 BilindiTi gibi, Mevlânâ’nKn ranlK olduTu, Türk olmadKTK gibi Türkçeyi de bilmediTi yönünde iddialar mevcuttur. Bu tür tartKQmalar makalemizin sKnKrlarKnK zorlayacaTKndan bu konudaki tartKQmalara girmeyeceTiz; ancak Qu kadarKnK belirtmeliyiz ki, yukarKdaki ifadelerinden de anlaQKlacaTK üzere, k-bal’in nazarKnda Mevlânâ Türk’tür. Bu konuyla ilgili bir tartKQma için bkz., http://www.iktibas.info/dergi/mayis/guncel.htm

23 kbal, çok istemesine raTmen mürQidinin türbesini ziyaret edememiQtir; ancak, Mevlânâ müzesi bahçesinde kbal adKna bir anKt dikilmiQ, böylelikle, “MürQid-Mürid” iki büyük mistik Qair anKlarda ve gözlerde bir kez daha biraraya getirilmiQ olmakla ona karQK bir sevgi ve kadirQinaslKk borcu ödenmiQ-tir; Asrar, Do;udan Esintiler, s. 49.

24 kbal, Bang- Dara, s. 66.

sevgisinin ve Türkiye-Pakistan dostluTunun temellerini atmKQtKr. kbal’in Türk inkKlâplarKnK övücü mahiyette olan görüQlerine rastlanmakta26, mücadele gücünü yitirmiQ olan halkKna Türk KurtuluQ SavaQK ve Atatürk’ün mücadelesini örnek gösterdiTi, maddi ve manevi olarak KurtuluQ mücadelemizi desteklediTi bilinmek-tedir27. Bütün bunlar da kbal’in, Türk kültürüne olan ilgisini ve Türk kültürü hakkKnda azKmsanmayacak bir bilgiye sahip olduTunu göstermektedir.

Bütün bunlardan sonra, kbal’i Mevlânâ’nKn etki alanKna çeken en önemli unsurun, onun evrensel nitelikli metafizik ve tasavvuf anlayKQK olduTunu söyleye-biliriz. BaQka bir ifadeyle, kbal’in, Mevlânâ’nKn metafizik ve tasavvuf yorumu-nun slam’Kn temel ilkeleriyle, en önemlisi de evrenselliTiyle, uyum içinde oldu-Tuna dair güveni, kendisini Mevlânâ’ya yakKn hissetmesini saTlamKQtKr denebilir.

Böylece o, düQünce sistemini Mevlânâ’nKn yorum ve ifade tarzKndan yararlanarak tesis etmiQ, düQüncelerini ifade ederken sKklKkla manevi mürQidine göndermeler yapmKQtKr.

Çok yönlü bir düQünür olan kbal düQünce Qeklini belirlerken Avrupa’dan da faydalanmKQtKr. Özellikle Avrupa’dayken Nietzsche, Goethe, Dante, Schopenhauer Einstein, Newton, Aristo, Bergson gibi pek çok batKlK bilim adamK ve filozofu tanKmKQtKr. Özellikle Hegel onun için bir üstattKr; Ta ki Mevlânâ’yK tanKyana kadar. Kendi deyimiyle onun bu döneme kadarki hayatK bir rüyadan baQka bir Qey deTildir. Sonra rüyadan uyanKr ve karQKsKnda tüm ihtiQamKyla Mevlânâ vardKr. Bu tanKyKQ, bekli de keQfediQ, kbal'in hayatKnK tamamKyla deTiQti-rir ve kendi medeniyetine geri döner. Anlar ki yeniden diriliQin tek çaresi yeniden özüne dönüQtür. Bundan sonra en doTru için herkesi yargKlar. Ne Gazali’nin yap-tKTK gibi aklK arkaya itip sezgiyi ön plana alKr, ne de Kant'Kn yapyap-tKTK gibi sezgiyi bir köQeye atKp aklK ön plana çKkarKr. Bundan sonra kbal, insanK ve evreni anlamak için hem aklK hem de sezgiyi kullanKr28.

II. MEVLÂNÂ VE KBAL’ N ESERLER NDE BAZI TEMEL

Belgede marife bilimsel birikim MEVLÂNÂ (sayfa 166-169)