• Sonuç bulunamadı

MEVLÂNÂ VE KBAL’ N ESERLER NDE BAZI TEMEL KAVRAM- KAVRAM-LAR

Belgede marife bilimsel birikim MEVLÂNÂ (sayfa 169-175)

MUHAMMED KBAL’ N F KR YATI ÜZER NDEK ETK S

II. MEVLÂNÂ VE KBAL’ N ESERLER NDE BAZI TEMEL KAVRAM- KAVRAM-LAR

Mevlânâ biçimci deTildi, her türlü kKsKtlamanKn karQKsKndaydK. Edep, vefa, sabKr, eTitim gibi ahlak kavramlarKnKn gerçek anlamKnK aramayK ve insanlara bunu öTretmeyi iQ edinmiQti. Ona göre, asKl konu "insan"dK. Din, felsefe, ahlak, insanK daha mutlu etme yolunda geliQen araçlardK. Bu araçlara takKlKp kalmak, geliQmeyi ve geliQme hKzKnK kesecek yanlKQ davranKQlardK. DoTru olan, gerçeTe giden yolu bulmaktK ve bu yol, "aQk" tan geçerdi: Bu sonsuz sevgi, hoQgörü ve vefa kavramla-rKyla desteklenecek, beslenecekti. blis, ilmi olsa da, aQk olmadKTK için Âdem’de toprak suretinden baQka bir Qey bulamamKQtKr29; fakat hemen belirtelim ki,

25 kbal, Bang- Dara, s. 81.

26 kbal, Reconstruction, s. 121 vd.

27 kbal’in, “TanrK onu güçlendirsin” duasKyla “Mustafa Kemal PaQa’ya SesleniQ” adlK bir Qiiri de vardKr.

28 S. AydKn, a.g.m., s. 231.

29 Mevlânâ, Mesnevi, çev. Veled zbudak, VI/262.

Mevlânâ, akla karQK olmaktan çok, aklK yegâne bilgi vasKtasK olarak kabul edenlere karQKdKr30.

“ Mevlânâ, dünyaya dair hükümler veren pratik aklKn gereTine ve deTerine, lâhî sKrlarK idrak etme iddiasKnda olan ve metafizik âlem hakkKnda görüQler sunan teorik aklKn ise yetersizliTine inanKr.”31 AkKl, insan için bir üstünlük vesilesi, bir meziyettir; zira insanKn sahip olduTu cüz’î akKl; melek ve ruh gibi latiftir ve akl-K külden bir parçadKr. Melek ve Qeytan nasKl birbirine zKtsa; akKl ve nefis de aynK Qekilde tezat oluQtururlar32. AklKn özelliTi her iQin sonunu düQünmek, nefsin özel-liTi ise akKbetten habersiz olmaktKr33. “Ak l galip olursa, nefsin zay flar; zira a; r biniciden e ek hâlsiz dü er.”34 sözleri de aklKn nefis karQKsKndaki üstünlüTünü dile getirir. Bu anlamda akKlsKz dost, gerçekte insan için düQmandKr35. Ona göre, aQk tüm negatif duygularK, duygusal engelleri ve zorluklarK saTlKklK bir tavra yönelten bir iksirdir. Ona göre, düQünme ve rasyonalize etme sKnKrlKdKr. Halbuki yaQam ve anlatKm tek baQlarKna aQkKn karakteristik nitelikleri olarak sKnKrsKzdKr. AQk, insan-lardaki yaratKcK niteliTin ve doTal kalkKnmanKn arkasKndaki dinamik güçtür36.

kbal’e göre, slamiyet’te akli temelleri araQtKrma bizzat Hz. Peygamber ta-rafKndan baQlatKlmKQtKr. Onun sürekli olarak tekrarladKTK dua; “Ey Rabbim! Bana e yan n hakikati ve mahiyeti hakk nda bilgi ver” idi. kbal, bu gerçeTin daha sonra tasavvuf ehlince iQlendiTine iQaret ederek slam tarihinde Yunan felsefesinin dini düQünceyi hayli geniQletmesine raTmen, genellikle Müslüman düQünürlerin Kur’an ile ilgili görüQlerini kararttKTKnK belirtir. Kur’an, gözle görülür elle tutulur geçeklere aTKrlKk veren bir ruh taQKrken, Yunan felsefesi hayal ve faraziyelere da-yanKr. Bu bakKmdan kbal’e göre, Yunan felsefesi çok akKlcK olduTu için deTil yete-rince akKlcK olmadKTK için ilk dönem slam düQünürleri için zararlK olmuQtur37. Ona göre, peygamberliTin kendi kendini ortadan kaldKrmasK bilginin bir aracK olarak aklKn rolünü ortaya koymasK açKsKndan oldukça önemlidir. Buna göre, peygamber-liTin son bulmasK, kendini tam anlamKyla bilmesi için insanKn en son kendi im-kânlarKyla baQ baQa kalacaTK gerçeTinin bir ifadesidir38.

AklKn önemine bu Qekilde iQaret eden kbal’e göre de, tKpkK Mevlânâ’da ol-duTu gibi, din, felsefe, ahlak, vs hayatKn hizmetkârKdKr39. AkKl da ilim de aQkla beraber olursa faydalK olur. AQktan nasibi olmayan ilim hayatKn gerçeklerinden uzaktKr40. O Qöyle der: “Kalp ate inden yoksun olan ilim erdir; onun k diye

gösterdi-30 Demirci, “Mesnevi’de AkKl-AQk KarQKlaQtKrmasK”, 4. Milli Mevlânâ Kongresi, 12-13 AralKk 1989, s. 153.

31 Yeniterzi, “ Mevlânâ’nKn Tefekkür DünyasK ve nsan”, http://www.susam.selcuk.edu.tr

32 Mevlânâ, Mesnevi, III/3215-19.

33 Mevlânâ, Mesnevi, II/1564.

34 Mevlânâ, Mesnevi, II/1877.

35 Mevlânâ, Mesnevi, II/2144-54; Bu konuda detaylK bilgi için bkz., Göztepe, “ Mevlânâ Celaleddin Rumi’nin Akla EleQtirel BakKQK”, Tasavvuf, Mevlânâ Özel SayKsK, ss. 417-438.

36 Aminuddin, a.g.m., s. 7.

37 kbal, Reconstruction, s. 102.

38 kbal, Reconstruction, s. 101; kbal’in bu konudaki görüQleri hakkKnda detaylK bilgi için bkz., Kaplan, Muhammed ,kbal’in Kelami Görü lerinin De;erlendirilmesi, s. 28-31.

39 kbal, Esrar- Hodi, s. 28.

40 kbal, Cavidname, s. 147.

;i zifiri karanl kt r.”41 AQktan uzak ilim ruhu öldürür, milleti yok eder42. DolayKsKyla tKpkK Mevlânâ gibi kbal de aklKn tek baQKna bilgi vasKtasK olmasKna ve aQkKn devre-den çKkarKlmasKna karQKdKr. Ona göre, benlik ya da egonun kendi imkân ve yete-neklerini gerçekleQtirebilmesinin en temel ve en gerekli QartK aQktKr. AQk olmadan ego, kendi imkân ve kabiliyetlerini gerçekleQtiremez43. Ego aQk sayesinde baQka egolara açKlKr. Bu açKlma sürecinin neticesinde toplum meydana gelir. AQk saye-sinde insan biyolojik yapKsKnKn üzerine çKkarak kendi gücü nispetinde ilahi sKfat-larla mücehhez bir varlKk haline gelir44. Ona göre, insana gerçek kKymetini veren aQk, insanK pasifliTe deTil, aksine aktiviteye yöneltir. Onun düQüncesinde aQk, aktif ve yaratKcK bir kuvvettir45.

Bu noktada, Mevlânâ ve kbal’in benzer kanaatte olduklarK bir baQka konu-ya; benlik felsefesi ve buna baTlK olarak da dinamizm anlayKQKna gelmiQ bulunuyo-ruz. Hem Mevlânâ hem de kbal, insan kiQiliTini yüceltmiQ ve benliTin güçlenme-sine önem vermiQlerdir. KiQinin yeryüzündeki görevi, daha fazla özgürlük kazan-mak ve kendi kiQiliTini güçlendirerek ölümsüzlüTe ulaQkazan-maktKr. Bu anlamda, tüm evren benliTin ortaya çKkmasK ve mükemmelleQmesine hizmet etmek için var olmaktadKr.46 Mevlânâ, Kur’an’Kn bize dinamik ve gerçekçi bir dünya görüQü ver-diTini savunurken, kbal de aynK paralelde faaliyetçi bir dünya görüQünü benimser ve pasifliTi reddederek her an dinamizmi ve daimi hareketi tavsiye eder.47 Diyebi-liriz ki, Mevlânâ’nKn, yaQamK sürekli bir eylemlilik olarak gören felsefesini ciddi Qekilde benimseyen48 ilk düQünür, belki de kbal idi. Ona göre yaQam eylemdir, eylem de yaQam. Onun felsefesinde eylemsizlik ya da savaQtan kaçma diye bir Qey yer bulamaz. HayatKn sKrrK iQ ve eylem altKnda gizlenmiQtir. HayatKn kanunu da yaratma lezzetidir.49 Daimi mücadele ve hareket insanK olgunlaQtKrKr ve güçlendi-rir.50 Mevlânâ’nKn: “bo una gayret uykudan iyidir” felsefesi kbal tarafKndan “Putun önünde uyan k gözlü bir kâfir, Harem’de uyuyan bir mü’minden daha iyidir” 51 Qeklinde dile getirilmiQtir.

Ona göre, evren, dinamik, sürekli büyüyen ve geniQleyen bir yapKya sahip-tir. Önceden belirlenmiQ bir amaca ulaQtKrKcK bir süreç olarak düQünülen evren, baTKmsKz, sorumlu ve iyi ahlaklK unsurlarKn diyarK deTildir. Bu Qekilde kabul edilen evren, sadece ipleri arkadan çekilmek suretiyle hareket ettirilen kuklalarKn

oyna-41 kbal, Cavidname, s. 144.

42 kbal, Hicaz Arma;an , s. 147.

43 kbal, Esrar- Hodi, s. 33-35.

44 kbal, Cavidname, s. 402.

45 S. AydKn, “ kbal’in Felsefesinde nsan”, AÜ,FD, C. XXIX, Ankara, 1987, s. 95.

46 Muhammed kbal’in felsefesinin ana temasK olan “Benlik Felsefesi”nin köklerini Mevlânâ’nKn, insan haysiyetine saygK ve ulûhiyet ile ilgili öTretilerinde bulmak mümkündür. Benlik felsefesini geliQtirir-ken de manevi mürQidinden ilham alan kbal, bir adKm daha ileri giderek insan kiQiliTinin var olmasK ve insan benliTinin güçlendirilmesi için ayrKntKlK bir sistem geliQtirmiQtir. Javid kbal, a.g.m., s. 202.

47 Yeniterzi, a.g.m., s. 26; kbal, Esrar- Hodi’de Qöyle der: “Hayat mütemadiyen yürümektir. DalganKn bütün varlKTK, seTirtip koQmasKndan ileri gelir.”

48 Aminuddin, a.g.m., s. 6.

49 kbal, Esrar- Hodi, s. 50.

50 kbal, Cavidname, s. 161.

51 kbal, Cavidname, s. 72.

tKldKTK bir sahnedir.52 Bu da ikbal’in felsefesinde asla yeri olmayan eylemsizlik anlamKna gelir. kbal’e göre, belirlenmiQ evren düQüncesi Kur’an’Kn ruhuna aykKrK-dKr. Bu türden bir düQünce, hükmetme gücünü elinde bulunduran insanKn bu âlem içindeki faaliyetlerini belirsiz kKlmakta, evreni insan için bir zindana dönüQ-türmektedir. BelirlenmiQ evren anlayKQK insanK bir nesne haline getirmekte, onu eylemsizleQtirmekte, onun istem ve özgürlüklerini yok saymaktadKr. Böylesine bir kabul, insanKn varlKk âlemindeki hâkim konumunu, biricik düzenleyici oluQu nite-liTini ciddi bir Qekilde sarsmaktadKr.53

Hem evrenin hem de insanKn dinamik bir yapKya sahip olduTu Kur’an’Kn Ks-rarla vurguladKTK konulardan biri olmasKna raTmen, slam yanlKQ anlaQKlmKQ, maddi dünyadan vazgeçilmiQ ve maddi zenginlik kötülenmiQtir. Böylece Müslümanlar maddi ve manevi açKdan geri kalmKQlar, geri kalmKQlKTKn suçlusu da “alKn yazKsK”

Qeklinde anlaQKlan kader ilan edilmiQtir. Bu anlayKQK kbal Qu Qekilde eleQtirir:

“Mü’mini ay ve y ld za egemen k lan Kur’an’dan imdi dünyay terk etme anlay ç kar l yor

Geçmi te iradelerinde Allah’ n emri sakl olanlar n davran lar ndan Bugün kadere ba;l l k havas seziliyor.”54

MüslümanlarK maddi ve manevi açKdan geri bKrakan zihniyet, yani, insan için olmaktan ç kar l p insana ra;men hale getirilen “örf dini”55, Mevlânâ ve kbal’in Qiddetli tenkitlerine maruz kalmKQtKr. Kur’an’da insanlara sunulan dinin insan için bir din olduTunu, yaQatKlan slam’Kn ise bu nitelikte bir anlayKQ sergilemediTini öne süren kbal’e göre, o günkü MüslümanlarKn hareket ve algKlayKQ tarzlarKyla Kur’an’Kn menzil ve maksadK baQka baQkadKr. kbal, mezhep imamK, ulema, efendi, vs gibi adlarla putlaQtKrKlan ve insan kaderine egemen kKlKnan örf dini mensuplarK-na Qöyle seslenmektedir: “Softa ve mollan n eserisin. Kur’an’daki hikmetten hayat alm yorsun. Kur’an ayetleriyle senin ilgin, Yasin okutup rahat ölmekten ibarettir.”56 Bu maskeli putlarKn devreden çKkarKlKp Kur’an dinine geçilmesi için57 kbal’in önerisi:

“Put yapmay b rak p, kendini in a etmeye ba la”58 ve “Kur’an’ n ; yla bak” Qeklinde özetlenebilir.

Mevlânâ’nKn XX. yüzyKldaki takipçisi kbal’in geçmiQin kabullerini kutsa-yan anlayKQlara da ciddi eleQtirileri söz konusudur. GeçmiQin kabullerini kutsakutsa-yan anlayKQKn, Kur’an’Kn dini yerine bir “sahte din” vücuda getirdiTini ve çöküQün esas sebebinin bu anlayKQ olduTunu söyleyen kbal, Kur’an’Kn özünden uzak olan bu anlayKQKn hayKr getirmeyeceTini Ksrarla vurguluyor59. O diyor ki: “Vay o dine ki, seni uyutuyor, derin uykulara dald r yor. Acaba bu büyü ve efsun hap m d r, din midir?”60

52 kbal, Reconstruction, s. 13.

53 Düzgün, Sosyal Teoloji, s. 27.

54 kbal, Darb- Kelim, s. 137.

55 Öztürk, Yeniden Yap lanmak; Kur’an’a Dönü , s. 103.

56 kbal, Hicaz Arma;an , s. 41.

57 Öztürk, a.g.e., s. 103.

58 kbal, Cavidname, s. 52, Beyit: 303.

59 Öztürk, a.g.e., s. 116.

60 kbal, Cavidname, s. 150, Beyit, 990-991.

kbal, özellikle Qiirlerinde cehalet, tembellik, sKTlKk, iftira, haset, estetik ve hikmet düQmanlKTK, bozgunculuk, hokkabazlKk, dini nefret unsuruna dönüQtürme gibi olumsuzluklarKn temsilcisi olarak gördüTü molla zihniyetine de ciddi eleQtiri-ler yöneltmektedir.

kbal’e göre, softa ve baTnazlar yüzünden “HakkKn dini, kâfirlikten daha kötü anKlKr oldu. OnlarKn gönlü, hakikate göklerin ötesi kadar uzaktKr. Peygambe-rin dininden onlarKn nasibi yoktur. Ümmet onlarKn lakKrdKlarK yüzünden parça parça olmuQtur. Medrese ve molla ile Kur’an’Kn sKrlarK arasKndaki iliQki, kör doT-muQ biri ile güneQin KQKklarK arasKndaki iliQkiye benzer.” Fesat ve basiretsizlik sem-bolü olarak gördüTü mollanKn karQKsKna merd-i hak veya merd-i mümin olarak nitelediTi Kur’an insanKnK koyan kbal61, Qu karQKlaQtKrmayK yapKyor: “MollanKn cenneti Qarap, huri ve oTlandKr; Hürlerin cenneti ise sürekli yürüyüQtür. MollanKn cenneti yemek, uyku ve QarkKdKr; aQkKn cenneti ise varlKTK ibretle gözlemektir.

MollanKn haQri, mezarKn çatlamasK ve israfilin sesidir; heyecanlandKrKcK aQk ise baQlK baQKna bir kKyamettir.”62

GörüldüTü gibi, Mevlânâ’nKn merd-i hak’K ile kbal’in merd-i mü’min’i arasKn-da yakKn bir benzerlik söz konudur. Her ikisinde de ideal insan, tefekkür ve eyle-mi kendinde toplamKQ insandKr. Aradaki tek fark, kbal’in Mevlânâ’ya oranla ey-leme daha fazla vurgu yapKyor olmasKdKr63. Mevlânâ ve kbal’in, yaQama deTer verip insanoTlunun saygKnlKTK ve yüceliTini savunan mistisizm anlayKQlarKnKn, insanK olumlu davranKQlara yönelten müspet yapKya sahip bir görüntü arz ettiTini söylemek mümkündür.

SONUÇ

kbal’in bir yandan Mevlânâ’yK kendine mürQid edindiTini söyleyip “ÇaTKn MevlânâsK” Qeklinde anKlKrken, diTer taraftan tasavvufa ciddi eleQtiriler yöneltme-si, ilk bakKQta bir çeliQki olarak deTerlendirilme imkânKna sahip görünse de, kbal bir bütünlük içinde deTerlendirildiTinde, bunun bir çeliQki olmadKTK kolaylKkla anlaQKlacaktKr. Çünkü, kbal’in eleQtirileri tamamen tasavvufun yozlaQmKQ, Kur’an ile baTdaQmayan Qeklinedir. BaQka bir ifadeyle, kbal’in eleQtirileri, tasavvufu din haline getiren anlayKQlara yöneliktir.

kbal’in düQünüQ sistemi geniQ ölçüde Mevlânâ’ya dayanmaktadKr; ancak bu, kbal’in Mevlânâ’yK aynen tekrar ve taklit ettiTi anlamKna gelmemelidir. kbal için Mevlânâ’nKn daha çok bir ilham kaynaTK ve dolayKsKyla bir çKkKQ noktasK oldu-Tunu söylemek mümkün görünmektedir. Her iki düQünürün görüQlerini genel çerçeveleri içinde göz önünde bulundurarak diyebiliriz ki, kbal’in Mevlânâ’dan öTrendiTi ilk ve en önemli hakikat, AydKn’Kn da dediTi gibi, kaynaTK Kur’an olan dinamik bir hayat felsefesidir. kbal’i daha önce sahip olduTu vahdet-i vücut an-layKQKndan vazgeçiren de bu dinamizm anlayKQKdKr. Yine kbal’in Mevlânâ’dan yararlanarak geliQtirdiTi en önemli konulardan biri de akKl ve gönül birliTinin

sa-61 Öztürk, a.g.e., s. 118.

62 kbal, Cavidname, s. 169, Beyit: 1100-1102.

63 Aminuddin, a.g.m., s. 6.

vunulmasK ve gönlün aleyhine geliQen akKlcKlKTa karQK çKkmasKdKr. kbal’in Mevlânâ’dan esinlenerek gündeme getirdiTi slam’Kn yanlKQ algKlanKQ tarzlarK ve bu yanlKQ algKlamalara iliQkin eleQtirileri, onu tKpkK manevi mürQidi gibi, slam düQün-cesinde müstesna bir yere oturtmuQtur. kbal’in bu eleQtirileri bazK kesimler tara-fKndan dinden çKkmayla eQdeTer bir anlam ifade etse de, topluma yeniden dina-mizm kazandKrma ve toplumu yeniden Qekillendirme noktasKnda oldukça anlamlK bir görev icra etmiQtir. Son olarak, diyebiliriz ki, geride kalan asrKn en önemli Müslüman düQünürlerinden biri olarak haklK bir üne kavuQan Muhammed k-bal’in icra ettiTi en önemli görevlerden biri de, Mevlânâ Celâleddîn Rumî’nin mesajKnKn, çaTKn insanK tarafKndan nasKl anlaQKlmasK gerektiTi noktasKna yaptKTK katkKdKr.

KAYNAKÇA

Aminuddin, M., “Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin Dr. kbal Üzerindeki Etkisi”, Pakistan Postas , KasKm, 1977.

Asrar, N. Ahmed, “Muhammed kbal ve Mevlânâ Celaleddin Rumi”, II. Milletleraras Mevlânâ Kongresi, 3-5 MayKs 1990, Konya, 1990.

----, Do;udan Esintiler, stanbul, 1981.

AydKn, Mehmet S., “ kbal’in Felsefesinde nsan”, AÜ,FD, C. XXIX, Ankara, 1987.

----, “Muhammed kbal’in Eserlerinde Mevlânâ”, I. Mevlânâ Kongresi, 3-5 May s 1985, Teb-li;ler, Konya, 1986.

Cin, Halil, “VII. Mevlânâ Kongresi AçKQ KonuQmasK”, VII. Mevlânâ Kongresi (Tebli;ler), 3-4 MayKs 1993, S.Ü. BasKmevi, Konya1994.

Demirci, Mehmet, “Mesnevi’de AkKl-AQk KarQKlaQtKrmasK”, 4. Milli Mevlânâ Kongresi (Tebli;-ler), 12-13 Aral k 1989, Konya, 1991.

Düzgün, !aban Ali, Sosyal Teoloji, Ankara, 1999.

Göztepe, Yüksel, “ Mevlânâ Celaleddin Rumi’nin Akla EleQtirel BakKQK”, Tasavvuf, Mevlânâ Özel SayKsK, ss. 417-438.

kbal, Javid, “ kbal ve Mevlânâ-Mukayeseli Bir nceleme”, II.Milletleraras Mevlânâ Kongre-si, 3-5 MayKs 1990, Konya, 1990.

kbal, Muhammed, Bang- Dara, çev., N. Ahmet Asrar, (Do;udan Esintiler), stanbul, 1981.

----, Cavidname, çev. Ahmet Metin !ahin, Irmak yay., Bursa, 1996.

----, Hicaz Arma;an , çev. Ali Nihat Tarlan, stanbul, 1968.

----, The Reconstruction of Religious Thought in Islam, Lahore, 1989.

----, Esrar- Hodi, çev. Ali Nihat Tarlan, stanbul, 1958.

----, Rumuz-u Bihodi, çev. Ali Nihat Tarlan, stanbul, 1958.

----, Cavidnâme, çev. Annemarie Schimmel, Ankara, 1989.

----, Cavidname, çev. Ahmet Metin !ahin, Irmak yay., Bursa, 1996.

Kaplan, brahim, Muhammed ,kbal’in Kelami Görü lerinin De;erlendirilmesi, EÜSBE, BasKl-mamKQ Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 1999.

Karahan, Abdülkadir, Dr. M. ,kbal ve Eserlerinden Seçmeler, stanbul, 1974.

Mevlânâ Celâleddin Rumî, Mesnevi, çev., Veled zbudak, MEB Yay., stanbul, 1990.

Öztürk, YaQar Nuri, Yeniden Yap lanmak; Kur’an’a Dönü , Yeni Boyut Yay., stanbul, 1997.

Yeniterzi, Emine, “Mevlânâ ve kbal”, Mevlânâ Panellerinde Sunulan Bildiriler I, Konya, 2000.

----, “ Mevlânâ’nKn Tefekkür DünyasK ve nsan”, http://www.susam.selcuk.edu.tr

Belgede marife bilimsel birikim MEVLÂNÂ (sayfa 169-175)