• Sonuç bulunamadı

Merkez, II Beyazıt Külliyesi Camii ġadırvanı

2. AMASYA YAPILARINDA DUVAR RESĠMERĠ

2.2. Amasya Ġlinde Duvar Resimli Yapılar

2.2.2. Amasya’da Duvar Resimli ġadırvanlar

2.2.2.1. Merkez, II Beyazıt Külliyesi Camii ġadırvanı

Külliye içerisindeki caminin kuzeyinde, onikigen planda olan şadırvanın kubbe içerisi birçok konuyu barındıran resimlere sahiptir. Kubbe eteğini dolayan şerit içerisinde yer alan resimlerde manzaralar ve natürmortlar ile sembolik anlamlı birçok tasvir bulunur.

Ġnceleme Tarihi: 31. 05. 2017

Koordinatları: Enlem: 40°39‟2. 17”K Boylam: 35°49‟37. 23”D

Konumu: Şadırvan, Amasya Merkez Hacı İlyas Mahallesi‟nde yer alan II. Beyazıt

Külliyesi Camii‟nin avlusu içerisindedir.

Tarihi, Banisi ve Sanatçısı: Şadırvanın yapım tarihi ile ilgili farklı görüşler yer

almaktadır. Görüşlerden birine göre şadırvan külliyeye muvakkithanenin de yapım tarihi olan h. 1258/ m. 1843‟te eklenmiştir (Aslanapa, 2004, s. 142). Diğer bir görüşe göre Divan- ı Hümayün hocalarından Kapancızade el- Hac Hüseyin Zeki Efendi tarafından külliyeye h. 1258/ m. 1842 yılında bir muvakkithane ile kütüphane eklenmiş ve doğusuna da küçük bir şadırvan yaptırarak emlakını vakfetmiştir (Abdi- zade Hüseyin Hüsameddin, 1986, s. 106). Bununla beraber h. 1256/ m. 1840 yılında Kapancızade el- Hac Hüseyin Zeki Efendi tarafından külliyeye bir muvakkithane bir kütüphane ve bir de şadırvan eklendiği belirtilmekte olup (Eyice, 1992, s. 40)

89

muvakkithane kapısı üzerindeki kitabede de bu tarih açıkça görülmektedir ki bu tarih çoğu yerde yanlış okunmuştur (Renda, 1976, s. 181). Bütün bunlardan anlaşıldığı kadarıyla şadırvan, Kapancızade el- Hac Hüseyin Zeki Efendi tarafından muvakkithane ile aynı tarihte yaptırıldı ise muvakkithanenin de kesin tarihi olan h. 1256/ m. 1840 yılında inşa edilmiş olmalıdır.

Şadırvanın kubbesinde yer alan duvar resimlerinde herhangi bir sanatçı imzası bulunmamakla beraber üslup özelliklerinden hareketle Zileli Emin‟e ait olduğu anlaşılmaktadır (Arık, 1975, s. 13, 1988, s. 85; Renda, 1977, s. 160; Uz Taşkesen, 2011, s. 179). Şadırvan göbeğinin merkezinde yer alan altı kollu yıldız (Mühr- ü Süleyman) motifinin içerisinde “Hicri 1289 Sin (Şaban)” yazısı okunmakta buradan resimlerin m. 1872 yılının Ekim ayında, sanatçının imzasının bulunduğu Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟nın resimlerinden üç yıl önce yapılmış olduğu ortaya çıkmaktadır (Uz Taşkesen, 2011, s. 179).

Plan ve Mimari Özellikleri: Onikigen plandaki şadırvanın örtüsü sivri kemerler ile

birbirine bağlanan on iki adet ahşap sütunla taşınmaktadır. Şadırvan içten bağdadi bir kubbe, dıştan ise kurşun kaplı piramidal külahla örtülüdür (Erken, 1983, s. 224; Uzay Peker, 2007, s. 30; Uz Taşkesen, 2011, s. 178), (Resim 89).

Bezeme ve Duvar Resmi Programı: Şadırvan Yeşilırmak kenarında yer almasından

dolayı uzun yıllar nem almış, bu nedenle gerek duvar resimlerinde gerekse sıvalarında bozulmalar olmuştur. VGM tarafından 2006 yılında yapılan restorasyonda şadırvandaki duvar resimlerinin, eski fotoğraflarından hareketle rengi solan veya tahrip olan kısımları aynı şekilde onarılmış hiçbir belge veya fotoğrafı olmayan kısımlar ise olduğu gibi bırakılmıştır. Kubbe içerisindeki bezeme programı üç ayrı bölümden oluşmakta olup bunlardan ilki kubbe göbeğinde yer alan kalem işi kompozisyon, ikincisi kubbe eteğindeki manzara şeridinin üzerinde yer alan kartuşlar ile madalyonlardan oluşan ve sülüs harflerle yazılmış yazı şeridi, üçüncüsü ise kubbe eteğinde bulunan duvar resimlerdir (Uz Taşkesen, 2011, s. 178- 179). Şadırvanın resim ve bezemeleri Merzifon‟daki Kara Mustafa Paşa Camii‟nin şadırvanındakiler ile üslup yönünden benzerlik göstermekte fakat buradaki resimler Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı resimlerinin bir özeti gibi ana hatlarıyla ve daha sıkışık olarak yer almaktadır. Yine Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟nda resimler kubbe eteğindeki yazı kuşağı üzerinden tavan göbeğine kadarki geniş bir alanı kaplamaktayken

90

buradakiler kubbe eteğindeki yazı kuşağının alt kısmında bulunur (Arık, 1975, s. 13, 1988, s. 83- 85). Şadırvanın resimlerinde birçok konu yer almakta olup bunları manzaralar, natürmortlar, yapı tasvirleri ile sembolik anlamı bulunan çeşitli tasvirler oluşturmaktadır (Resim 90- 91).

Kubbe göbeğinde yer alan altı kollu yıldız motifini on altı dilimli bir çarkıfelek motifi çevrelemekte, çarkıfeleğin kırmızı ve mavi dilimleri üzerinde bitkisel bezemeler yer almaktadır. Bu kompozisyonun dışında palmet bezemeli bir bordür ve en dışta ise tığ motifleri bulunur (Uz Taşkesen, 2011, s. 179- 180), (Resim 92). Resimlerin üst kısmındaki yazılar altı adet ince uzun yazı kartuşları ile aralardaki oval madalyonlardan oluşmaktadırlar. Oval madalyonlar ile uzun kartuşları birbirlerine düğüm motifleri bağlamaktadır. Yazılar siyah zemin üzerine beyaz hatlarla yazılmış olup aralarda beyaz küçük çiçekler dolgu motifi olarak kullanılmıştır (Arık, 1988, s. 83; Uz Taşkesen, 2011, s. 181). İnce uzun kartuşlar içerisinde sülüs hatlarla “Accilû bi‟s- salati kable‟l- fevti ve accilû bi‟t- tevbeti kable‟l- mevt (…) (Namaza acele ediniz, vakti geçebilir. Tevbede acele ediniz, ölüm gelmeden önce)” Hadis- i Şerifi işlenmiştir. Oval madalyonlarda ise Rad Suresi‟nin 24. ayeti olan “Selamun aleyküm bima sebertum. Fe- ni‟me ukbe‟d- dâr (…) (Melekler: Din uğruna dünyanın zevk ve zorluklarına karşı) sabretmenizden dolayı size selam olsun, (dünya) yurdun (un iyi) sonucu ne güzel! (derler.)” (Uz Taşkesen, 2011, s. 181) yazısı okunmaktadır. Madalyonların ikisinde ise Allah Celle Celalühü yazılıdır. Yazıların üst kısmında kulplu ve kaideli antik vazolar içerisinde çiçeklerden oluşan natürmortlar yer almaktadır (Resim 93).

Kubbe eteğindeki resimlerin merkezi denebilecek olan İstanbul tasvirinin sağ yanında Tarihi Yarımada resimlenmiştir. Önden sur duvarları ile çevrili olan İstanbul tasvirinde kiremit çatılı bir veya iki katlı evler yer almaktadır. İstanbul‟daki ünlü camilerden olan Ayasofya, Süleymaniye ve Beyazıt Camileri arasından sancağıyla beraber Beyazıt Kulesi yükselmektedir (Renda, 1977, s. 158). Buradaki üslup ile beraber yapılar ve ağaçlardaki renkler Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı resimleri ile neredeyse aynı denebilecek özelliktedir. Yine ünlü İstanbul camilerinin minare ve alemleriyle beraber Beyazıt Kulesi‟nin resim kuşağını aşarak kubbe yüzeyine yükselmesi Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟ndaki gökyüzüne ulaşan İstanbul yapılarını hatırlatmaktadır (Arık, 1988, s. 85), (Resim 94). Tarihi

91

Yarımada‟dan sonra soldaki dikdörtgen bir alan içerisinde en sağda yelkenli bir gemi, bunun solunda dubaların taşıdığı iki köprü ile yandan çarklı ve buharlı bir gemi yer almaktadır (Uz Taşkesen, 2011, s. 181). Sahnenin benzerine Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟nda da rastlanmaktadır ki burası Haliç, köprüler ise Galata Köprüsü ile ilk Unkapı Köprüsü, (Arık, 1975, s. 10, 1988, s. 72; Uz Taşkesen, 2011, s. 182) Haliç‟in ön kesiminde yer alan kırmızı bayraklı kule de Galata Kulesi olmalıdır. Haliç‟in üst kısmında yine kiremit çatılı bir veya iki katlı evler bulunmakta, dikdörtgen alan içindeki bu tasvirlerden sonra solda üst üste dizilmiş gibi evler yer almaktadır. Evlerin bulunduğu bu alanda kırma çatılı ve minareli bir cami, üstte kuleli bir yapı ve camisi silinmiş bir minare görülür (Resim 95). İstanbul‟a ait bu tasvirlerden sonra solda büyük bir alanın resimleri silinmiş olduğundan buradaki tasvirler bilinememektedir. Boş alandan sonra yarısı silinmiş bir kale tasviri görülmektedir. Burçları bulunan kalenin içerisinde bir bayrak ve çeşitli yapılar yer almakta, en önde ise birbiri ardına dizili tepeler içerisinde ara sıra ağaçlar bulunmaktadır. Kale tasvirinin solunda kaleye doğru çevrilmiş olan tekerlekli bir top arabası, onun da solunda bir sandalye iki büyük ağaç arasında kalmaktadır. Büyük ağacın solunda önde lokomotifi ve arkasında iki adet vagonuyla Anadolu‟ya yeni gelmiş olan tren ile trenin sağında muhtemelen gar binası olan bir yapı vardır (Uz Taşkesen, 2011, s. 181- 182, 187),

(Resim 96). Tren tasvirinin solundaki evler arasında sarı meyvelerinden biri yere

düşmüş olan büyük bir meyve ağacı yer almaktadır. Ağacın da solunda bir minare ve yanında sanki bir cami görünüşünde fakat üzeri külah örtülü yapı bulunur. Yapı tasvirinin solunda ağaçlar arasında mimari bir kalıntı, bunun da solunda tekrar üzeri külah örtülü bir yapı ile yanında kule benzeri bir tasvir daha bulunmaktadır (Resim

97).

Söz konusu resimlerden sonraki alanda bulunan resimler tamamen silinmiştir. Boş alandan sonra merdivenlerle ulaşılan bir yapı veya mahalle tasviri yer almaktadır. Yapıların oluşturduğu bu tasvirden sonra solda altıgen pençe ayaklı bir masa veya sehpa, kümbet, dört sütunlu bir havuz ve ibrik içerisinde çiçeklerin oluşturduğu bir natürmort şeklindeki tasvirler hep yan yana dizilmiştir. Büyüklüleri birbirinden farklı olan ve birbirleriyle ilgisi olmayan bu tasvirler resimli el yazma eserlerin etkisini düşündürmektedir (Uz Taşkesen, 2011, s. 186), (Resim 98). Tasvirlerin solunda Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟nda olduğu gibi yazı çekmecesi üzerinde divit ve hokkadan oluşan bir kompozisyon yer almaktadır. Merzifonluların

92

Abdülkadir Geylani adını verdiği yazı çekmecesi grubu ilim hayatını ifade etmekte olup bu tasvirlerin Kadiriyye tarikatı7 ile ilgili olduğu düşünülmektedir (Tanman, 1993, s. 498; Uz Taşkesen, 2011, s. 185- 186). Yazı çekmecesi üzerinde Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟ndakinden farklı olarak makas yer almazken kulplu bir bardak görülmektedir (Resim 99). Bu kompozisyona benzer bir kompozisyon Gümüşhacıköy ilçesindeki Özdarendeliler Konağı‟nın resimleri arasında da yer almaktadır. Konaktaki tasvirde sehpa üzerinde divit kutusu, hokka, geometrik bezemeli ve ucu sivri bir tasvir ile natürmort çiçek bulunur. Benzer tasvirlerin hem bir konakta hem de şadırvandaki tarikat konulu sembolik tasvirler arasında görülmesi, sadece Kadiriyye tarikatı ile bağlantılı olamayacağını düşündürmektedir.

Yazı çekmecesinin solunda bir limon ağacı tasviri, limon ağacının solunda ise kubbeden sarkan zincire bağlı dört kandilin bulunduğu bir baldaken türbe tasviri yer almaktadır. Sanatçının birçok resminde karşılaşılan bu türbe tasvirine (Uz Taşkesen, 2011, s. 185) Merzifonlu yaşlıların Seyyid Ahmed Rufai adını verdikleri bilinmektedir ki (Arık, 1988, s. 74) Rufaiyye tarikatının8

piri olan Seyyid Ahmed Rufai‟nin Basra civarındaki Umm Ubeyde köyünde bulunan türbesinin temsili olmalıdır (Tanman, 1993, s. 497; Uz Taşkesen, 2011, s. 185). Baldaken türbe tasviri 2006 yılındaki restorasyon çalışmasında kalan izlerden hareketle yeniden canlandırılmış olup sağ tarafındaki sancakta bulunan yazılar okunamamaktadır. Türbe tasvirinin solunda yine sanatçının hemen bütün eserlerinde rastlanılan ve kalan meyvelerinden hurma ağacı olduğu anlaşılan ağaç yer almaktadır. Hurma ağacının konumundan hareketle sanatçının hurma ağacını genellikle tarikat sembolleri, türbeler ve Kabe tasviri gibi tasavvufi konuların yanında resimlediği anlaşılmaktadır (Uz Taşkesen, 2011, s. 184- 185), (Resim 100). Hurma ağacı tasvirinin solunda yer alan ve Osmanlı‟ya yeni gelen, sofra çatal bıçakları olduğu söylenen tasvirlerin (Renda, 1976, s. 190, 1977, s. 158)

7 Abdülkadir Geylani tarafından 12. yüzyılda kurulan tarikat, İslam‟ın bilinen en eski tarikatıdır. Tarikat

Anadolu‟da Rumiyye ve Eşrefiyye kolları ile yaygınlık göstermiştir (Türer, 2014, s. 261- 262). İslam dünyasında en çok yaygınlık gösteren tarikatlardan biri olan Kadiriyye tarikatında sesli zikir esas alınmış ve Hanbeli mezhebinin kaideleri uygulanmıştır (Kara, 2012, s. 229- 230). Bu tarikatta Rufaiyye tarikatındaki kadar olmasa da vücutlarına şiş saplayarak, kızgın madenden taşları başlarına giyerek veya kızgın aletleri vücutlarına saplayarak burhan gösterilmiştir (Atasoy, 2016, s. 129).

8 Basra civarındaki Betayih‟te h. 512/ m. 1118 yılında doğmuş olan Seyyid Ahmed Rufai‟nin kurmuş

olduğu bir tarikattır. Tarikat bazı bölgelerde Ahmediyye olarak da isimlendirilmiş olup gezginci dervişler tarafından yayılma göstermiştir. Çeşitli aletleri kendilerine saplamak, vurmak ve kızgın aletleri vücutlarına batırmak gibi birçok farklı şekilde burhan gösterilmiştir. Bektaşiyye tarikatı ile yakın ilişkileri bulunan Rufaiyye tarikatı 1826 yılında Bektaşiliğin yasaklanması ile sıkıntılı zamanlar yaşamıştır (Atasoy, 2016, s. 181- 182).

93

2006 yılındaki restorasyonda aslında tarım aletleri olduğu anlaşılmıştır ki bunlar bir daire etrafında yer alan tırpan, tırmık, dirgen, merdiven, kürek, yaba gibi aletlerden oluşmaktadırlar. Tarım aletlerinden sonraki tepeler arasında yer alan evler ve ağaçlardan sonra Merzifon şadırvanında da bulunan bir su dolabı tasviri görülmektedir ki su dolabı da restorasyon sırasında kalan izlerden hareketle yeniden canlandırılmıştır. Sanatçının su dolabı ile tarım aletlerini bir arada resimlemesi o zamanın günlük yaşamından bir konu vermek için olmalıdır (Resim 101). Su dolabının solunda, öndeki tepeciklerin arkasında bulunan duvarın gerisinde saray tasviri olduğu anlaşılan yapılar topluluğu bulunmaktadır. Yapının sağ ve sol yanında kule benzeri ve külahlı birimleri bulunmakta, bütün bu yapıların sanatçının hayal dünyasından bir resim mi yoksa İstanbul‟dan bir saray tasviri mi olduğu kesin olarak bilinememektedir. Daha solda büyük bir ağaç içerisinde ev tasviri ile onun da solunda ağaçlar içerisinde tahtırevan araba yer almaktadır (Uz Taşkesen, 2011, s. 183- 184). Büyük ağaç ve içerisindeki ev tasviri Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟nda yer alan ağaçlı tasvirle neredeyse aynıdır. Fakat buradaki ağaçtan büyük bir kılıç asılmamasına rağmen yine Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟ndaki gibi ağacın gövdesinde iki adet kapı yer almaktadır. Buradan hareketle bu ağacın da aynı sembolik anlamlara sahip olabileceği düşünülebilir (Resim 102).

Tahtırevan arabadan sonra solda bir cami tasviri ile şadırvanın kendi resmi olabileceği düşünülen bir şadırvan resmi görülür (Uz Taşkesen, 2011, s. 183). Caminin de II. Beyazıt Camii‟nin kendi resmi veya İstanbul‟dan bir caminin resmi olabileceği akla gelmektedir (Arık, 1988, s. 85). Ancak buradaki caminin tek minareli ve iki şerefeli oluşu II. Beyazıt Camii olma ihtimalini zayıflatmakla beraber caminin sağ yanında bulunan kule, minarenin olması gerektiği yerde ve tepesi ikiye ayrılarak hafif yana yatmış şekildedir (Uz Taşkesen, 2011, s. 183). Bu kule Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟nın kubbesindeki resimler içerisinde yer alan ve üzerinde “Horasan Cami- i Şerifi” yazılı olan caminin minarelerini hatırlatmaktadır (Arık, 1975, s. 10, 1988, s. 76). Bu kulenin ikiye ayrılan kısımları boynuz gibi kıvrım yapmış ve beden örgüsündeki taşlar oldukça belli bir şekilde verilmiştir. Caminin solunda yer alan söz konusu şadırvan ise dört destek üzerine baldaken tarzda resimlenmiş olup bu haliyle şadırvanın kendi görünümüne benzememektedir (Resim

94

Şadırvanın da solunda ibrik içerisindeki çiçeklerden oluşan bir natürmort yer almaktadır. Natürmordun benzerine Merzifon Kara Mustafa Paşa Camii Şadırvanı‟nda da rastlanılmakla beraber sanatçı buradakini geleneksel üslupta verirken diğer şadırvandakini Batılı üslupta ışık- gölge etkileriyle resimlemiştir. İbrik tasvirinin solundaki büyük tahtın içinde bir gül, üzerinde ise sekizi gösteren bir saat kadranı ile saatin de üzerinde bir taç tasviri yer alır. Sanatçı buradaki gül ve saatin üzerindeki taç ile sultan olan II. Beyazıt‟ı sembolize ederken, saatin sekizi göstermesi ile de sekizinci sultan olduğunu vurgulamak istemiş, (Uz Taşkesen, 2011, s. 182- 183) ve yine saat tasviri ile külliye içerisinde yer alan ve şadırvanın hemen yakınında bulunan muvakkithaneden de etkilenmiş olmalıdır (Renda, 1976, s. 190). Bu saat tasviri Sanayi Devrimi‟nin getirdiği modern araç ve gereçlerden biri olarak sembolik anlamda da resimlenmiş olabilir (Uzun, 2017, s. 853). Taht tasvirinden sonra tekrar İstanbul tasvirinin başlangıcındaki büyük ağaç tasvirine gelinmektedir. Ağaç büyük bir meyve ağacı olup kırmızı ve sarı renkli meyveleri bulunur (Resim 104).