• Sonuç bulunamadı

Menâkıb-ı Emir Sultan

Belgede Emir Sultan ve vakıfları (sayfa 62-68)

EMİR SULTAN: HAYATI VE VAKIFLAR

2.4. Menâkıb-ı Emir Sultan

Arapça bir kelime olan menakıb “nekabe” isabet etmek, haber vermek anlamlarına gelmektedir. Arapçada „nekabe‟den türeyen “menkabe” ise övünülecek güzel işler ve hareketler manasında kullanılmaktadır. İlk olarak IX. yüzyılda hadis külliyatında Peygamberimizin ashabının faziletleri için kullanılmıştır.76 Başka kullanımı da tarihi

71 H. Şahin, Osmanlı Devleti’nin…, 88.

72 Mustafa Nuri Paşa, Netâyicu’l-Vukûât Kurumları ve Örgütleriyle Osmanlı Tarihi, Cilt I-II, Neşet Çağatay (sad.), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1992, 11.; Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, Cilt I, Ekmeleddin İhsanoğlu (ed.), İstanbul: İslâm Tarih Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi, 1994, 17.

73 Mülazım Abdülkadir, Bursa Tarihi Kılavuzu, M. Fatih Birgül ve L. Ali Çanaklı (haz.), Bursa: İl Özel İdaresi, 2008, 76- 79.

74

Hoca Sadeddin Efendi, 295; G İrfan Gündüz, Osmanlılarda Devlet Tekke Münasebetleri, İstanbul: Seha Neşriyat, 1989, 23.

75 Mustafa Nuri Paşa, 31.

76 Menâkıbnâme tabiri, “ilk olarak Hz. Peygamberin ashabının faziletlerine dair hadisleri ihtiva eden bölümlerin adı olarak “Kitâbü‟l-Menâkıb” ismiyle kullanılmaya başlanmış, daha sonraki dönemde ise

48 kişilerin övgüye değer işleri için kullanılmıştır.77

XI. yüzyıldan itibaren menâkıb kelimesinin sûfilerin kerametlerini anlatan küçük hikâyeler için kullanıldığını söyleyebiliriz.78

Emir Sultan hakkında en çok menâkıbnâme yazılan sûfiler arasında yer almaktadır. Özellikle hayatı ve menkıbevi kişiliği hakkında bilgi veren kaynakların başında ise onun adına yazılan menâkıbnâmeler önemli yer tutmaktadırlar. Emir Sultan hakkında yazılmış menâkıbnâmeler edebî bir değeri olmakla birlikte onun yaşadığı dönemde Anadolu‟da halkın Veli anlayışı, günlük yaşamı ve Emir Sultan‟ın İslam dinindeki yeri gibi konularda da bilgiler vermektedir. Emir Sultan hakkında bugün elimizde sekiz adet menâkıbnâme bulunmaktadır. Bu menâkıbnâmeler Emir Sultan‟ın Buhara‟da gösterdiği keramet ile başlayıp, sırasıyla hacca gidişini, oradan Anadolu‟ya yaptığı yolculuğu ve Bursa‟da geçen hayatını anlatmaktadırlar. Emir Sultan menâkıbnâmelerine baktığımız zaman Emir Sultan‟ın kerametlerinden sonra halife olanlar hakkında da bilgiler içermektedir. Halifelerden çoğu aynı zamanda yazar olup, bazı eserler de yazmışlardır. Menâkıbnâmelerin edebiyat tarihleri için önemi büyüktür.

Emir Sultan adına yazılan menâkıbnâmeler de bolca onun kerametleri79 anlatılmaktadır. Halk arasında da dilden dile onun menâkıbnâmeleri günümüze kadar anlatıla gelmiştir. Bu da onun halkın gözünde ne kadar derin bir sevgiye sahip olduğunu göstermektedir. Bilindiği üzere menâkıbnâmeler de tarihî gerçeklere

sûfilerin hikmetli sözlerini ve örnek alınacak faziletli davranışlarını kaleme alan hâl tercümeleri için kullanılmıştır. XI. yüzyıldan itibaren Kâdiriyye ve Rifâîyye gibi ilk büyük tarikatların ortaya çıkmasıyla birlikte, Abdülkâdir-i Geylânî, Ahmed er-Rifâî gibi tarikat pirleri için vefatlarının ardından yazılan eserlerde kerametlerin anlatılmaya başlanmasıyla menkıbe kelimesi giderek kerametle aynı anlamda kullanılmıştır. Bu durum, tasavvufî bir tür olarak menâkıb metinleri (menâkıbnâme) ve menâkıb yazma geleneğini ortaya çıkarmıştır.” Ahmed Ateş, Menâkıp, İslâm Ansiklopedisi, Cilt 7, İstanbul: Milli Eğitim Basımevi, 1977, 701-702.

Ahmet Yaşar Ocak, Türk Halk İnançlarında ve Edebiyatında Evliya Menkabeleri, Ankara: Başbakanlık Basımevi, 1983. Haşim Şahin, Menâkıbnâme, Türk Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt 29, Ankara: Diyanet Vakfı Yayınları, 2004, 112-114.

77 Ahmet Yaşar Ocak, Kültür Tarihi Kaynağı Olarak Menâkıbnâmeler (Metodolojik Bir Yaklaşım), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1997, 27.

78 Ocak, Kültür Tarihi Kaynağı…, 27. Menâkıb kelimesi büyük sûfilerin hayatlarını, sözlerini ve kerametlerini anlatmak için kullanılmaya başlanmıştır.

79

Yazar bu eserinde motiflere de değinmiştir. “Bir şeyi yoktan var etme, çok kısa zamanda uzun mesafeler aşma, ırmak veya deniz üstünde yürüme ve ölü diriltme” gibi birtakım unsurlar evliya menkabelerinin motiflerini teşkil etmektedir. Daha geniş bilgi için bkz. Ahmet Yaşar Ocak, Kültür Tarihi Kaynağı Olarak Menâkıbnâmeler (Metodolojik Bir Yaklaşım), Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1997.

49 dayandırılarak yazılmaktadırlar. Ama gerçeklerle olan ilişkileri sıkı bir şekilde incelendikten sonra kaynak olarak kullanılabilmektedirler. Emir Sultan adına çeşitli menâkıbnâmeler yazılmıştır. Hepsi de aynı ismi Menâkıb-ı Emir Sultan ismini taşırlar. İçerik bakımından da hemen hemen aynıdırlar. Menâkıbnâmelerin hemen hemen hepsinde Emir Sultan ve çevresin de yer alanların menkibeleri anlatılır. Hatice Liman‟ın tezinde Emir Sultan ile ilgili yer alan başlıca keramet motifleri şunlardır:“Emir Sultan‟ın kaldığı yerin üstünde gece nurdan bir sütunun görülmesi,

Emir Sultan‟ın verdiği paranın bitmemesi, Emir Sultan‟ın Hatun Ana‟ya attırdığı bir okun içinden kırk ok çıkması, Emir Sultan‟ın mana âleminde Rûm erenleriyle görüşmesi, Emir Sultan‟ın, meclisine gelenlerin akıllarından geçen soruları onlar söylemeden bilmesi Emir Sultan‟ın kendi gömleğini Sultan Murat‟a giydirmesi sonucu kardeşi Sultan Mustafa‟yı mağlup etmesi, Emir Sultan‟ın başkalarına çok zarar veren Sultan Murat‟ın atını terbiye etmesi, Bursa‟ya geldiğinde Emir Sultan‟ı imtihan etmek isteyen devrin âlimlerinin onun karşısına geldiklerinde dillerinin tutulması, Emir Sultan‟ın çatıdan düşmek üzere olan direğin havada asılı kalmasını sağlaması” ve daha birçok kerametlerinden bahsedilmektedir.80

Emir Sultan hakkında mühim bilgiler veren menâkıbnâmeler Emir Sultan‟ın o zamanın toplumunda önemli bir şahsiyet olduğundan bahsedilmektedir. Onun yaşadığı zamanda ve vefat ettikten sonra da menkabeleri anlatılmıştır. Hatta vefatından kısa bir zaman sonra menkabeleri yazıya geçirilmeye başlanmıştır. Bugün Emir Sultan hakkında yazılmış sekiz menâkıbnâme bulunmaktadır:

2.4.1. Yahya Bin Bahşî, Menâkıb-ı Emir Sultan (Menâkıbü’l-Cevâhir)

Bunlardan ilki Yahyâ bin Bahşî tarafından yazılmıştır. Menâkıb-ı Cevâhir Yahyâ b. Bahşî (ö. 840/1436)‟nin menâkıbnâmesidir.81

Menakıb-ı Cevahir Hatice Liman tarafından yazarı Yahyâ bin Bahşi‟yi de konu alarak, yüksek lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Bu çalışmada Hatice Liman Emir Sultan ve Bursa hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra Menâkıb-ı Cevâhir‟in müellifi Yahyâ bin Bahşî tanıtılmıştır. Menâkıb-ı Cevâhir‟in konusu hakkında bilgi verildikten sonra eser, dil ve imla

80 Liman, Yahyâ Bin Bahşî’nin…, 30.

81 Hatice Liman, Yahyâ Bin Bahşî’nin Menâkıb-ı Emîr Sultân (Menâkıb-ı Cevâhir) Adlı Eseri: İnceleme-Metin, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2008, 45.

50 özellikleriyle ve üslup açısından incelenmiştir. Bu eserde, tespit edilen keramet motifleri hakkında bilgiler sunulmuştur. Eserin tarihî önemi açıklandıktan sonra bir nüshası transkribe edilmiştir. Yahyâ bin Bahşi Emir Sultan zamanında Bursa‟da ilim, siyaset, tasavvuf ve sanat erbabının sevgisini kazanmıştır. Emir Sultan hakkında kaleme alınan menâkıbnâmelerin çoğunun kaynağını oluşturan Yahşi bin Bahşi‟nin Menakıb-ı Cevahir isimli eseri başlıca menkibevi eserler arasındadır.

2.4.2. Müdamî, Menâkıb-ı Emir Sultan

İkincisi Emir Süleyman‟ın müridlerinden olan Kefeli Müdamî tarafından kaleme alınmış olan eserdir. Asıl adı Mustafa‟dır. Sermet Çifter Kütüphanesi‟nde bulunan

Dîvânçe nüshasında künyesi “Mustafa bin Ahmed el-Kırimî s̱ümme el -Kefevî”

olarak kayıtlıdır. Müstakimzâde 947H/1540-1541M senesinde Menâkıb-ı Emir

Buhârî adlı eseri yazdığını söylemektedir. Müdamî, menâkıbnâme yazarları arasında

ilk manzum eseri yazmış olmakla ayrı biryer işgal eder. Bugün Müdâmî‟nin eserinin dört adet nüshası vardır.82

2.4.3. Zeynelâbidin Bin Hacı Kasım, Vesîletü’l-Metâlib

Üçüncüsü İbrahim Çelebi tarafından Vesîletü‟l-Metâlib adı ile yazılmıştır. Bu eser Arapça olarak yazılmıştır. Türkçeye de tercüme edilmiştir. Emir Sultan hakkında yazılmış tek Arapça menâkıbnâmedir. Çoğu yazar Arapça menâkıb yazmaya pek rağbet etmemişlerdir. İbrahim Çelebi‟nin bu eseri Arapça yazarak daha üst düzey bir okuyucuya ulaşmak istemiş olabilir. Çoğu yazar eserlerini sade bir dil ile ile yazarak daha fazla okunmasını istemişlerdir.83

2.4.4. Senâyî, Menâkıb-ı Emir Sultan (Keşifnâme)

Dördüncüsü eser Senâyî tarafından kaleme alınmıştır. Senayi aslen Manisalı olup şehzade Mustafa‟nın Manisa‟da iken onun hocalığını yapmıştır. 970H/1562M yılında vefat etmiştir. Bu eserin Matbu nüshaları da vardır. Süleymaniye Kütüphanesi Galata Mevlevihanesi 1164 numarada olan bir yazma nüshası da vardır.84 Mehmet Veysi Dörtbudak tarafından Senâyî Çelebi ve Risale-i Menakıb-ı Emir Sultan Keşifname

82 Uğur, 38.

83 Uğur, 40. 84

51 adlı makalesinde tanıtılır. Burada da Senâyî ve eseri hakkında bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca burada menâkıbnâmeden alıntılar yapmıştır. “Bursa Keşiş dağında bir keşişin

gizli Müslüman olması, Bursalı âlimlerle sohbetleri, Emir Sultan‟ın Hundi Hatun‟la evlenmesi, Sultan Murat‟ın Emir Sultan‟a atını vermesi, Edremitli Sarı Yusuf adlı kişinin Emir Sultan‟la sohbeti sırasında başına gelenler, halifeleri Yahya bin Mesih‟in esir olması, Ulu Cami ile ilgili anlaşmazlık, naaşının yıkanması” için

yaptığı vasiyet ve daha birçok menkibe anlatılarak eser sonlandırılır.85

2.4.5. Şevkî, Menâkıb-ı Emir Sultan

Beşincisi eser ise Bursalı sahaf Şevkî tarafından yazılan menâkıbnâmedir.86

Şevki aslen Bursalıdır. Asıl adı Ahmet‟tir. Zamanında Yavuz Sultan Selim‟in Trabzon‟da vali iken onun yanında olduğunu Âşık Çelebi yazmıştır.87

2.4.6. Nimetullah Efendi Cenâhu’s-sâlikîn

Altıncısı olan eser Nimetullah Efendi tarafından yazılmıştır. Cenâhu‟s-Sâlikîn, üçüncü halife olan Lütfullah Efendi (ö. 891H/1486M)‟nin yazmış olduğu bir menâkıbnâmedir . Abdullah Uğur tezinde bu eser hakkında şu bilgileri verir; bu eser tam olarak menakıbname sayılamaz. Fakat içerisinde çok önemli bilgiler barındırmaktadır der.88

2.4.7. Hüsameddin Bursevî, Menâkıb-ı Emir Sultan

Menakıbnâmelerden yedincisi olan Menâkıb-ı Emir Sultan Hüsâmeddin Bursevî tarafından kaleme alınmıştır. Menâkıb-ı Emir Sultan, Bursalı Mehmet Şevki Efendi‟nin 962H/1555M‟te telif ettiği eserdir. Hüsâmeddin Bursevî‟nin eseri olan

Menâkıb-ı Emir Sultan, Emir Sultan hakkında yazılan son eserlerden biri olarak

önemini korur. Zira bu durumu Hüsâmeddin Bursevî‟nin kendisi de şu sözlerle dile getirir; “herkes bilsin ki Emir Sultan‟ın menâkıbını yazan ilk kişi Şeyh Yahyâ‟dır,

sonraları da Müdâmî, İbrahim Çelebi, Senâyî, Sevkî ve Nimetullah Efendi telif

85 Bkz. Dörtbudak, 205-218. 86

Bu menâkıbnâme ile ilgili Mustafa Okan Baba‟nın doktora çalışması vardır. Mustafa Okan Baba, Menâkıb-ı Emir Sultan (Metin-İnceleme-Gramer-İndeks), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1991.

87 Uğur, 45. 88

52

etmiştir ve Emir Sultan‟la ilgili ne kadar menâkıbnâme yazılmışsa hepsi bunlardan sonra yazılmıştır”. Bu eserlerin çoğu da Alaşehir‟de yatan Şeyh Sinan ve

oğullarından bazılarının isteği üzerine yazılmıştır. Hüsâmeddin Bursevî bir eser yazmamış, Emir Sultan menkabelerinibir araya getirmiştir. Bursevî de daha önce yazılan menâkıbnâmelerden yeni bir eser ortaya koymuştur. Şimdiye kadar olan menâkıbnâmelerin en geniş olanıdır. Çünkü bu eserde Emir Sultan‟ın halifelerinin menkibeleri de anlatılmaktadır.89

Nurettin Kahraman, Menâkıb-ı Emir Sultan (Hüsâmeddin Bursevî) İnceleme ve Metin, adlı yüksek lisans tezinde Emir Sultan‟ın tarihî ve menkabevi kişiliğine, hakkında çeşitli bilgilere rastlanmaktadır.90

2.4.8. Baldırzâde, Tercüme-i Hâl-i Emir Sultan

Sekizinci eser Baldırzâde tarafından yazılmıştır. Tercüme-i Hazret-i Emîr Sultân adı ile Hayrullah Nedim Efendi tarafından matbu hale getirilen eser de Baldırzâde‟nin

Ravza-i Evliyâ‟sının Emir Sultan‟la ilgili kısmı vardır. Bursa‟da Abdullah Efendi

tarafından 1037H/1627-1628M‟de basılmıştır. Eserin ilk kısmında Hayrullah Nedim Efendi, Emir Sultan‟ın hayatı hakkında bilgiler yer alır. Baldırzâde bu eserini kaleme alırken önceden adları geçen Cenahü‟ssâlikîn ve Müzillü‟ş-Şukuk‟tan yararlandığını söyler. Bu eser ile ilgili tek elden bir çalışma olmadığından için eserin içeriğini anlamak biraz zordur.91

Abdullah Uğur, tezinde, başka menâkıbnâmelerin de olduğunu yazmaktadır. Vat.Turco302 numarası ile Vatikan Kitaplığı‟nda bulunan Hüsâmeddin Bursevî‟ye ait Menâkıbnâme “Emir Sultan hazretleri menakıb-ı şeriflerin yazan kibar-ı müellifin

ve muzannifin hazeratının beyan-ı ʿalileridir” başlığı altında sırasıyla Yahyâ bin

Bahşi, Müdâmî, İbrahim Çelebi, Senâî, Şevkî, Nimetullah Efendi‟nin isimleri anıldıktan sonra “...dahi ne kadar yazılmış var ise bu cümle bunlardan sonralar olub

dahi bu cümlenin ekseri Alaşehir‟de medfun olan şeyhü‟l-evliya Şeyh Sinan

89

Kahraman, 15.

90 Nurettin Kahraman, Menâkıb-ı Emir Sultan İnceleme ve Metin (Hüsamettin Bursevi) Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi,2009.

91

53

hazretlerinin ve baʿzı evlad-ı kiramlarının işaret-i ʿaliyyeleri ile cem olunma olub….”sözlerinin bulunması Emir Sultan hakkında yazılmış daha çok

menâkıbnâme olduğunu söylemektedir. Ayrıca Yâdigâr-ı Şemsî‟de menâkıbnâme müelliflerinden bahsedilirken sırasıyla “Müdâmî, Yahyâ, Nimetullah, Sinânî, Şevkî,

Zeynelâbidin Çelebi, Hüsâmeddin hazerâtı gibi hulefâsı taraflarından da yedi sekiz kadar menâkıb-ı âlîleri yazılmış...” denmektedir. Şemseddin Efendi‟nin bahsettiği

Sinânî‟nin menâkıbnâmesi halen bulunamamıştır.”92

Emir Sultan bazen Nakşibendi şeyhi olan Emir Buhari ile karıştırılmaktadır. Abdürrezzak Efendinin Menâkıb-Emir Buhari veya Hediyyetül-Asdıka adlı eserleri Nakşibendî şeyhi Emir Buhari için yazılmıştır. Asıl adı Ahmet olan bu şeyh Buharalı olduğu için böyle anılmıştır. Simav‟da yaşayan bu zat, daha sonraları İstanbul‟da yaşamıştır. 93

Belgede Emir Sultan ve vakıfları (sayfa 62-68)