• Sonuç bulunamadı

Memur: Kimdir? Kim değildir?

Belgede Toplumsal bir tip: Memur (sayfa 67-70)

2.3. Metodoloji

3.1.1. Memur: Kimdir? Kim değildir?

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, memurun en genel tanımını yaparken şu şekilde açıklamaktadır: “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler, bu kanunun uygulanmasında memur sayılır. Ayrıca aynı madde ile, yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır” (URL-2). Ayrıca çağdaş bürokrasi üzerine çalışmalar yapan Weber de, memuru tanımlanırken sosyal itibara ve düzenli bir aylığa sahip olması, görevinin ömür boyu sürmesi, kariyer edinmede bir hiyerarşiyi içinde bulundurması gibi faktörlerin memurun genel özelliklerinin olduğunu ifade etmektedir.

Memurlarla gerçekleştirilen görüşmelerde memurun kim olduğu ya da olması gerektiği üzerine görüşmeciler, memurun devletin hizmetini yürütmek adına verilmiş

görevleri yerine getiren, vatandaşın işlerini kanunlar çerçevesinde yapan, devletine sadık olan, çalıştığı kurama faydalı olmaya çalışan, özveriyle çalışıp kendini geliştiren, gerektiğinde fedakarlık yapıp kendisinden ödün veren, insanlara faydalı olmaya çalışan, insanlarla iletişimine ve kılık kıyafetine dikkat eden, güler yüzlü olup insanları dinleyen, insanların işlerini yürütürken karşılaştıkları sorunlara çözüm bulmaya çalışan, belli bir aylık karşılığında emeğini satan kişi gibi düşünceler etrafında birleşmektedir.

“Devlet Memuru Kanunu’yla sınırlanmış, devletin adına işleri yürüten, vatandaşa hizmet eden, vatandaşın işlerini kanunlar çerçevesinde yapan kişi memurdur. Memurluk özveriyle çalışmayı gerektiren bir meslektir. Devletimiz bize bir maaş veriyor ve maaş karşılığında burada çalışmayı gerektiriyor. Fakat öyle bir şey oluyor ki kişi, devlet memurluğuna girdikten sonra ya nasıl olsa ben girdim, nasıl olsa beni atamazlar düşüncesi hâkim oluyor ve gerekirse verim alamayabiliyorsun. Bu zor bir durum, burayı kullanabiliyorlar. Fakat memur çalıştığı sürece, verimli olduğu sürece iyi bir yer. Memurun kendisini her konuda geliştirmesi lazım. Özveriyle çalışmalı ki verim alınsın yoksa sorunlu olunca diğer memurlarında performansını da bozuyor yavaş yavaş. Mesleğini de sevmek lazım. Memur, çalıştığı işte alternatif üretmeli” (A. K., Erkek, 56, Nüfus).

“Hayatını belli bir maaş potansiyeline sabitlemiş, belli bir mesai saatleri çerçevesinde hayatını idame ettiren ve bu saatler içerisinde kazanmış olduğu parayla da dış hayatın vermiş olduğu ekonomik zorlukla hayatını idame ettiren bir kitle” (M. D., Erkek, 38, Belediye).

“Verilmiş görevleri yerine getiren, zamanında yerine gelip zamanında çıkan, memura verilmiş hakları hukuki çerçevede işlemleri yapacak olan kişidir” (G. K., Kadın, 49, Nüfus).

“Bulunduğu görevi, üzerine yüklediği görevleri, hizmetleri zamanında yapan, layıklayla yapan, kamu hizmeti veren, vatandaş karşısında devletin yüzü olan kişidir. Memur devletin yüzüdür, devletin temsilcisidir. Devlet bir makina değil, bir yaratık değil. Devletin kanun, kurumları ve kuralları var. Memur vasıtasıyla devlet kendi yasal yapısını, iş ve işlemlerini yürütür” (K. A., Erkek, 53, Tarım).

“Bürokratik engele takılmayan, kuruma daha fazla nasıl faydalı olurum diyen kişidir. Ama üstlerin ben olma duygusu, kıskançlıkları bunu engelliyor. Eğer kuruma faydalı olmak istiyorsak mevzuatları uygulamayacağız. Çünkü mevzuatlarda insanları geriye iten işleyişler var” (H. A., Erkek, 37, PTT).

Görüşmecilerden H. A., memurun çalıştığı kurum için faydalı olması gerektiğini ifade ederken bürokratik engellerin olduğundan söz etmektedir. Ast-üst ilişkilerinde kimi zaman görülen çekememezlik, kıskançlık, üste yakın olma duygusu gibi etkenler memurların kurum adına etkin rol oynamasında engel olarak görülmektedir. Bununla beraber mevzuatların sık sık değişmesi memuru sorumluluk almaktan geri tutmakta ve tipik memur algısının oluşmasına yol açmaktadır. Tipik memur tasavvurunun oluşmasında bir başka etken ise, bazı kurumlarda çalışan memurların işine özen göstermemesi, vatandaşın işini halletmemesi, keyfi davranması etkili olmaktadır. Memurlar tarafından tipik memur, sabah 8’de gelip akşam 5’te giden, verimli çalışmayan, sorumluluk almayan, kendini geliştirmeyen, önüne verilen işi yapıp sorgulamayan, sadece maaşını alacağı günü hesaplayan, çalıştığı kurumun misyonuyla, vizyonuyla ilgili bir düşüncesi olmayan, yan gelip yatan bir tip olarak tanımlanmaktadır. Yapılan görüşmelerde memurların, tipik memur tasavvurları şu şekildedir:

“Bana göre tipik memur sorumluluk almayan, girişimcilik ruhu olmayandır. Devletin belli kanunlarla sınırlandırdığı memurdur. Bu sınırlamalar sonucu özendirilmeye izin verilmiyor. Memurların sabit kalması isteniyor” (H. A., Erkek, 37, PTT).

“Kamuya atanalım ondan sonrası zaten iş garanti. İşimizi yapalım gerisine karışmayalım, kendimizi geliştirmeyelim düşüncesi yaygın günümüzde. Kamu sektörü insanların biraz törpülendiği yer. Yükselme şartları ve sınavları var ama herkesin değerlendireceği şanslar değil yani yükselmeyi düşünmüyor. Yani mesela öyle insanlar var ki 25-30 yıllık memurdur ama aynı koltukta oturur, hiçbir yer değiştirmemiştir. Hatta iş değiştirmemiştir” (M. B., Erkek, 50, Belediye).

“Memurluk yan gel yat yeri değildir. Salla başı al maaşı değil, olmamalıdır. Ay 30, maaş 29 olmamalı. Tabi böyle memurlar var. Bankamatik memurları var. Sadece

imza atıp, işe gelmeden aydan aya bankamatiğe gelip maaşını alan memurlar var. Öylelerini de görüyoruz. Bu bağlamda memur verimli olmalı, aktif olmalı, devlet ve özel sektör çizgisi ortasında olmalı, tembel olmamalı” (A. N., Erkek, 53, KYK).

Devlet memurluğunun mevzuatlara bağlı ilerlemesi bir bakıma memuru belli kalıplara sokmakta ve girişimciliğe dair çalışmalar yapmasını kısıtlamaktadır. Görüşme yaptığımız birçok memur, mevzuatın katı olmasından, memuru kısıtlamasından ötürü memurun kendini geliştiremediğini, girişimci bir ruha sahip olamadığını, memuriyette etkin bir rol oynamaktan ziyade sadece görevlerini yürüttüğünü ifade etmektedir. Bu durum kamuoyunda memurların yan gelip yatığı, oturduğu yerden maaş aldığı gibi algıların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Ayrıca devlet memurluğunun, memurlar tarafından iş garantisi olarak görülmesi memurları pasifliğe, üretken olmamasına, işinde etkin rol oynamamasına, sabit kalmasına ittiği görülmektedir. Dolayısıyla memurun kendisini geliştirmesi ve bunun için devletin imkân sağlaması, çalıştığı kurumu kalkındırması ve vatandaşa karşı sorumlu bir şekilde hizmet etmesi gerekir ki ilerleyebilsin.

3.1.2. Devlete ve Vatandaşa Hizmet: “İnsanların En Hayırlısı Faydalı

Belgede Toplumsal bir tip: Memur (sayfa 67-70)