• Sonuç bulunamadı

Devlete ve Vatandaşa Hizmet: “İnsanların En Hayırlısı Faydalı

Belgede Toplumsal bir tip: Memur (sayfa 70-73)

2.3. Metodoloji

3.1.2. Devlete ve Vatandaşa Hizmet: “İnsanların En Hayırlısı Faydalı

Devlet memurları hem devlete karşı olan sorumlulukları bağlamında hem de devleti temsil etme adına görevlerini yürütmektedir. Devlet adına vatandaşlara hizmet götürmekte ve bunu yaparken devlet ile vatandaş arasında bir köprü rolü üstlenmektedir. Görüşmecilere göre memur, gücünü devletten alır ve dolayısıyla devlete karşı bir korku beslemekten ziyade sorumlulukları çerçevesinde hareket eder. Ancak sorumluluk kimi zaman memurun işini yürütürken korkmasına sebep olmaktadır. Çünkü herhangi bir memurun üstlendiği sorumluluk arttıkça üzerinde hissettiği baskı da artmakta ve işini doğru bir şekilde yürütmesi gerekmektedir.

“Devlet bana göre ekmek kapısı yani ekmek yediğin yere ihanet edemezsin. Görevinizi sonuna kadar doğru bir şekilde yaparsınız. Sorumluluklarınız da korkuya sebep oluyor. Ne kadar çok sorumluluğunuz varsa baskınız o kadar fazla oluyor. İşi doğru yapmanız çok önemli. Memurum ne de olsa salla başı al maaşı olarak

bakmıyoruz memurluğa. Herkes işini hakkıyla yerine getirmeye çalışıyor” (M. B., Kadın, 29, PTT)

Memur, görevini bir anlamda sorumlulukları çerçevesinde yürütürken, devletten aldığı aylığın karşılığını verme anlamında da görevini yürütmektedir. Hem devlet adına vatandaşa hizmet götürmekte hem de emeğinin karşılığında belli bir aylık almaktadır. Dolayısıyla memurun, hafta içi çalışırken gerektiğinde hafta sonları da çalıştığı görülmektedir.

“Devlete bir vicdan meselesi olarak bakıyorum. Çünkü denetleyen bir mekanizma yok. Sadece hak ettiğin parayı helalinden kazanmaya çalışıyorsun. Yeri geldiği zaman hafta sonu bile çalışıyorsun, mesai ücreti düşünmeden. Yani hafta sonları bile sırf devletimiz için çalışıyoruz” (H. U., Kadın, 27, Adliye).

“Memur aynı zamanda devlettir. Çünkü devlet adına çalışıyor, devleti temsil ediyor. Devlet yanımızda değil ama biz devlet adına iş yaptığımız için etik kurallarına uymamız gerekiyor. Mesela: diyelim ki, Selçuklu nüfusta çalışan bir memurun yaptığı iş Selçuklu nüfusun adını ortaya çıkarır, iyi ya da kötü yönde. Böyle olunca memur iyi çalışırsa çalıştığı kurum adına memurlar iyi çalışıyor ya da hizmetini iyi yapıyor diye söylenir. Bunun tam tersi de olabilir. Vatandaşa iyi muamele yapmaz o zaman da o kurum iyi değil, memur işini yapmıyor, kimsede memura bir şey demiyor diye söyler. Bu yüzden memurların, zaman zaman vatandaşa davranışlarıyla ilgili eğitime alınması lazım. Çünkü bizim işimiz hep vatandaşla ilgili. Hizmet içi eğitim almalı. Memura hizmet içi eğitimi empoze etmemiz gerekiyor. Yani devlet her zaman yanımızda. Devleti biz kanunla biliyoruz, yanımızda hissetmek için bende devletim, bu işi yapmam lazım. Devletin adına yaptığım için severek yapmam lazım” (A. K., Erkek, 56, Nüfus).

Görüşmecilerden A. K., memurun devletle bütün halinde olduğunu ifade etmektedir. Bakıldığında devletin memuru denetleyen bir mekanizması bulunmamaktadır. Ancak memur, devleti temsil ettiğinden, devlet adına devletin işlerini yürüttüğünden davranışlarına, düşüncelerine dikkat etmesi gerektiği görülmektedir. Bununla beraber memurun Nüfus, PTT gibi kurumlarda vatandaşla

içli dışlı olmasından, yüz yüze gelmesinden ötürü tutum ve davranışlarına dikkat etmesi gerekmektedir.

“Memur kendisini devletle vatandaş arasında köprü olarak görmeli, ona göre hareket etmeli. Vatandaşı devlete küstürmemeli” (Ş. U., Erkek, 50, KYK).

Devlet memurunun vatandaşla devlet arasında köprü rolünü üstlenmesi vatandaş ile devlet arasındaki ilişkinin sağlamlığı açısından da önemlidir. Bu noktada memurun geçiş noktasında olması üstlendiği görevin ciddiyetini de göstermektedir. Dahası memurun vatandaş ile ilişkisi, insanlara faydalı olma düşüncesi vatandaşın devlete olan bağlılığını arttırmaktadır.

“Kişi niye memur olmak ister? Sabit bir maaşı, sabit bir mesaisi, izni var. Onun için ister. Ama bunların dışında en çok istenmesinin sebebi bence peygamber bir hadisinde insanların en hayırlısı insanlara en faydalı olanıdır diyor. Evet bu hadisi şerif benim için bir rehberdir ondan dolayı ben şu anda ki makamı insanlara hizmet etmek amacıyla kullanıyorum. Bir araçtır. Yoksa rahat olayım olayı yok. Ben şu an da çok riskli noktalarda imza atıyorum, sorumluluğum var. Ama buna rağmen ben ne kadar çok insana hizmet edebilirsem, ne kadar çok insanı güldürebilirsem o benim için kârdır diyorum” (H. B., Erkek, 44, Milli Eğitim).

H. B., şube müdürü olması nedeniyle görevinin kendisine yüklediği sorumluluğun fazla olduğunu ancak insanlara faydalı olabilmek, insanları memnun edebilmek adına gerektiğinde riskli görevler yürüttüğünü dile getirmiştir. Bu noktada memur, bulunduğu konumu insanlara faydalı olmak için araç olarak gören kişi olarak tanımlanabilmektedir. Dolayısıyla memurun çalıştığı saatin ne kadarını devlet için ayırdığını düşünmeyip devlet adına hizmet yapması gerektiği düşünülmektedir. İşe gelip çıktığı saati hesaplamayıp gerektiğinde devleti için bir taşın üstüne bir taşı da memurun koyması gerektiği ifade edilmektedir.

Memurun çalışması konusunda şimdikiyle olması gereken arasında çelişkide kalıyorum. Gördüğüm 8-5 memuru ne kadar az iş yapılırsa ya da ne kadar ona dokunulmazsa o kadar iyidir. Oysa memur 8 saatimin kaç saatini devlet için harcıyorum diye düşünmez. Biz vicdani sorumluluğu yaşamalıyız. Çünkü biz

devletten para alıyoruz. Devleti temsilen burada duruyoruz. Sadece bu idrağa sahip olmamız gerekiyor. Biz zaten 8’de başlayıp akşam 5’e kadar çalış demiyoruz. Ama en azından şunu yapmalıyız, gün sonunda bir Z raporu yapmalıyız. Ne kadar çalıştım, ne kadarını devlete ayırdım, ne kadarını boş geçirdim diyebilmeliyiz” (M. B., Erkek, 50, Belediye).

Memur bir taşın üstüne bir taş koyacak. Sabah geldim akşam giderim, İş verilirse yaparım iş verilmemişse yapmam tarzında bir öğesi olan memur yoktur varsa da yanlış düşünür” (M. D., Erkek, 38, Belediye).

Memur gücünü devletten aldığından devletin vermiş olduğu kararlar ve hükümler vasıtasıyla hareket edebilir. Hareket sınırları da devletin vermiş olduğu kanun, yönetmelik, tebliğ vb. bunlarla sınırlıdır. Devlet ne kadar korumacı bir politika izlerse memur da o kadar korumacı olabilir. Bir başka ifadeyle memurun kendi kafasına göre ben şunu da yapayım diye bir hakkı yoktur. Dolayısıyla kamuoyunda çoğu zaman görülen memur-vatandaş tartışmalarının sebebi bu noktadan kaynaklanmaktadır. Vatandaş memuru akşama kadar elindeki telefonla, bilgisayarla oyun oynayan kişi olarak görmektedir. Ancak durumun böyle olmadığı, memurun hareket sahasının kanunlarla belli olduğu, çizildiği görüşmecilerin ifadelerinden anlaşılmaktadır. Bu noktayı daha da açmak, memura karşı kamuoyunda oluşan algının memurların nazarından nasıl değerlendirildiğini tespit etmek ayrıca önemlidir. Bir sonraki başlıkta bu konuya genişçe yer verileceğinden burada değinilmeyecektir.

Belgede Toplumsal bir tip: Memur (sayfa 70-73)