• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM I: TEORİK ÇERÇEVE: HİYERARŞİK DÜZENDE MUKTEDİ

1.3. Muktedi Devletlerin Hegemonik Güce Meydan Okuma Nedenleri

1.3.3. Muktedi Devlet Kaynaklı Nedenler

1.3.3.3. Materyal Kapasitenin Artması

Hiyerarşinin materyal kapasitenin eşitsiz dağılımı ile eş anlamlı olduğu (Pouliot, 2016:

5) ve devletleri hiyerarşide tutan en önemli dinamiğin muazzam güç farkı olduğu gerçeği göz önüne alındığında (Ikenberry, 2001: 5; Doyle, 1986: 27)121 bir devletin dış politikasındaki süreklilik ya da değişim materyal kapasitesinde meydana gelen değişimden (artış ya da azalma) ayrı düşünülemez (Rose, 1998: 146; Bussmann ve Oneal, 2007: 90).

Materyal kapasitenin eşitsiz dağılımı patron devlet lehine olduğu sürece muktedi devletin dış politikasındaki statükoyu patron devlet lehine sürdürmesi beklenir. Bir devletin patron devlete olan ekonomik ya da güvenlik bağımlılığının artması bu devletin sadakatini arttırır meydan okuma olasılığını ise azaltır (Whitaker, 2012: 1119; Morrow, 1991: 907). Örneğin; sömürge devletlerinin zayıf materyal kapasiteleri bu devletleri otonomi arayışından alı koyan önemli bir nedendi (Doyle, 1986: 27). İki kutuplu sistemde hegemonik güçler ve ikincil devletlerarasındaki güç asimetriği oldukça yüksektir ve patron devletin lehinedir (Walt, 1997: 164). Benzer şekilde, günümüzde

119 Ayrıca bkz. (Levy, 1988: 660-661, 664-666; Flemes ve Wehner, 2015: 164, 169; Levy ve Thompson, 2010: 129; Walt, 1997: 156-157, 161-165; Ripsman, 2009: 185; Putnam, 1988: 428-432; Russett, 1993:

30-38, 40; Lake ve Baum, 2001: 589).

120 Geleneksel statü yanlısı gruplar uluslararası sistemin demokratik yapısına ya da normlarına karşıt olurken yenilik taraftarı olanlar ise bunları destekler (Zarakol, 2013: 152).

121 Örneğin; Çin ve Rusya’nın SS sonrası ABD’ye karşı Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile pozitif dengeleme stratejisi izlemelerinin nedeni ABD ile aralarındaki muazzam güç asimetrisinden kaynaklandı (He, 2012: 176-177).

61

Amerikan hegemonyasına karşı askeri dengeleme kurulmamış olmasının bir diğer nedeni122 sistemin ikincil devletlerinin bu düzeyde bir meydan okumayı gerçekleştirecek güce sahip olamamalarından kaynaklanmaktadır (Brooks ve Wohlforth, 2008: 23-24).123

Büyük güçler ve hegemoik güçler arasındaki materyal kapasite asimetriğinin orta, küçük ve zayıf devletlere kıyasla daha az olması büyük güçleri hiyerarşiye dâhil olma aşamasında daha isteksiz hiyerarşiden çıkma konusunda ise daha cesaretli kılar.

Dolayısıyla büyük güçlerin hegemonik güce meydan okuma olasılıkları küçük devletlere kıyasla daha yüksektir (Whitaker, 2010: 1119). Patron devlet ile arasındaki olağanüstü güç farkı küçük devletleri patron devletin gücünden maksimum derecede faydalanmaya ve ona sadık kalmaya teşvik eder (Ikenberry, 2003: 7; Hinnebush, 2011:

225). Örneğin; bekasına yönelik büyük, yakın ve acil bir dış tehdit alan ancak tehdidi elemine etme aşamasında kıt bütçesinden kaynak ayıramayan zayıf bir devletin yaptığı fayda-maliyet hesaplaması onu dış yardım almak karşılığında egemenlik devretmeye (dış maliyet) yöneltir. Materyal kapasitesi zayıf olan devletlerin öncelikli amaçlarından biri iç maliyetleri en aza indirmek ve kıt kaynakları diğer politika önceliklerini gerçekleştirmek için ayırmaktır (Barnett ve Levy, 1991: 370-372, 378; Barnett, 1990:

532-535).

Ancak güç sabit ve durağan değil, dinamiktir. Bu nedenle güç artar ya da azalır.

Muktedi devletin materyal kapasitesindeki herhangi bir iyileşme (örneğin; yıllık savunma harcaması ve Gayri Safi Yurt İçi Milli Hasılasının (GSMYİH) artması) onu patron devlet ile arasındaki ilişkiyi ve sosyal sözleşmeyi gözden geçirme (otonomi arttırma talebi) konusunda istekli ve cesaretli kılar (Ebert ve Flemes, 2018: 40;

Donnelly, 2009: 56; Neiman, 2016; Brooks ve Wohlforth, 2005: 78).124 Bir diğer ifadeyle, materyal kapasitesinin artması nedeniyle kendi ihtiyaçlarını sağlama kabiliyeti kazanan devletin hegemonik gücün korumasına ve yardımlarına duyduğu ihtiyaç azalır.

122 Diğer nedenler için bkz. (Walt, 2009; Ikenberry, 2011; 2018a; 2018b).

123 Ayrıca bkz. (Wohlhforth, 1999: 7-8; 2009: 41, 52, 56; Pape, 2005: 11, 16; Layne, 2003: 15). Örneğin;

1990-2005 döneminde ABD’nin yıllık askeri harcamasının toplamı sistemin yedi devletinin yaptığından daha fazlaydı (Pape, 2005: 21).

124 Donnelly (2009: 56), uluslararası sistemde sadece büyük güçlerin değil küçük devletlerin de materyal kapasitesinde meydana gelen değişimin otorite ilişkilerini etkileyeceğini belirtmektedir. Bu nedenle Waltz’un (1979: 72), uluslararası politikayı sadece büyük güçler açısından ele alan görüşüne karşı çıkmaktadır.

62

Bu nedenle bu devletin daha iddialı, cesur ve bağımsız dış politika arayışına yönelme ihtimali artar (Walt, 1997: 159; Jesse vd. 2012: 19).125 Örneğin; 1914’te Fransa ve Rusya’nın artan askeri gücü bu devletlerin İngiltere’ye olan bağımlıklarını azalttı (Synder, 1984: 472). Benzer şekilde, 2003’te Almanya’nın, Irak operasyonuna katılmaması bu ülkenin kamuoyunda artan ABD karşıtlığı ve sistemik etkinin yanı sıra materyal kapasitesinde meydana gelen kısmi iyileşmeden de kaynaklandı (Barnathann, 2012: 122). Günümüzde Çin ve Rusya’nın ABD’ye meydan okumasını mümkün kılan önemli bir neden de yine bu devletlerin materyal kapasitelerindeki artıştan kaynaklanmaktadır (Ikenberry, 2011: 6-7).126

Materyal kapasitesinde artış miktarı yüksek olan bir devlet otonomisini tek başına arttırır. Ancak kısmi miktarda artış var ise otonomisini arttırma aşamasında patron devleti dengeleyebilecek ehille sahip olan bir büyük gücün yardımına başvurur. Bu devlet güç kazandığı sırada patron devlet güç kaybediyor ise otonomi sınırlarını (otonomisini daha fazla genişletmek anlamında) daha fazla sınırlamak isteyecektir (Ikenberry, 2009: 78; Whitaker, 2010: 1119; Cooley ve Nexon, 2020: 64-65). Örneğin;

Avrupa hiyerarşisi 1930’larda güç kaybettiği sırada Almanya askeri ve ekonomik ilerleme kaydetmekteydi. Bu durum Almanya’yı I. Dünya Savaşı’nda Avrupa’nın büyük güçlerine meydan okumaya yöneltti (Ikenberry, 2008, 27-30; 2009: 78). Ancak hegemonik güç ve muktedi devlet arasındaki güç asimetrisi muktedi devletin aleyhine ise bu durumda bu devletin meydan okumasını yumuşak güç stratejileri vasıtasıyla gerçekleştirmesi beklenir (Scholvin, 2017: 9). Örneğin; son dönemlerde Angola’nın Çin’den (dengeleyici ekonomik güç) sağladığı ekonomik yardımlar, bu devletin Güney Afrika’nın hegemonyasına meydan okumasını mümkün kılan önemli bir dinamiktir (Scholvin, 2017: 18). Kısacası, bir devletin gücünde meydana gelen pozitif değişim (artış) bu devletin dış tehdit, çıkar ve fırsatları yorumlama biçimini değiştirir ve böylece bu devleti dış politikada değişime gitmek konusunda istekli kılar (Rose, 1998: 155-156).

125 Ayrıca bkz. (Jesse, 2012: 73; Morrow, 1991: 904, 907; Holsti, 1973: 250-277; Thompson ve Rapkin, 1981: 618, 625, 628; Siverson ve Starr, 1994: 155-156; Scholvin, 2017: 10, 12-13; Rose, 1998: 152, 167).

126 Ancak ekonomik gücü artan her devlet “hegemona meydan okuyacak” diye bir kural yoktur. Örneğin;

1940-90 döneminde Japonya önemli bir ekonomik büyüme hızı yakaladı ancak ABD’ye meydan okumadı. Japonya’nın veya materyal kapasitesi artan diğer devletlerin hegemona meydan okumayı neden tercih etmeyeceklerini açıklamak için devlet, birey ve sistem düzeyinden kaynaklanan nedenlere odaklanmak gerekmektedir (Ikenberry, 2008: 23-29).

63

Ancak bu devletin gücünde gerileme gerçekleşir ise (negatif değişim) patron devlete olan sadakat ve bağımlılığı artar.

H3c: Materyal kapasitesi artan muktedi devletin kendi tercihlerini dikkate alan dış politikaya yönelmesi muhtemeldir.

Tablo 3: Muktedi Devletler Hegemonik Güce Neden Meydan Okur? Hegemonik Güç, Muktedi Devlet ve Sistem Kaynaklı Hipotezler

Sistem Kaynaklı nedenler (H1)

H1a: Sıkı iki kutuplu sistemde bloklar arası rekabet, (nükleer) silahlanma yarışı ve düşmanlık muktedi devletleri meydan okumadan alıkoyar.

H1b: Sıkı kutuplu sistemin gevşemesi ikincil devletlere otonomi arttırma fırsatı tanır.

H1c: Uluslararası sistemde yeni güçlerin yükselişi itaatkâr muktedi devleti meydan okuyan tarafa yerleştirebilir.

Başat Güç kaynaklı nedenler (H2)

H2a: Hegemonik güç otoritesinin amacı ve sınırlarını aşarsa otoritesine karşı meydan okumalar yükselebilir.

H2b: Hegemonik güç tarafından ekonomik, askeri ve siyasi çıkarları aleyhine politik tercihlere zorlanan devletlerin meydan okuma ihtimali yüksektir.

H2c: Başat gücün muktedi devletlerin temel ihtiyaçlarını (ekonomik, askeri vb.) karşılama isteği azalır ve yeteneği zayıflar ise otoritesine karşı meydan okumaların ortaya çıkma ihtimali yüksektir.

Muktedi Devlet Kaynaklı Nedenler (H3)

H3a: Düşünce dünyası ve ideolojisi başat güçten farklı olan muktedi devlet liderinin hegemon güce muhalefet etmesi kuvvetle muhtemeldir.

H3b: Başat güce muhalif olan (lider dışı) aktörlerin dış politika üzerindeki etkisinin artması meydan okumaya yol açabilir.

H3c: Materyal kapasitesi artan bir devletin kendi tercihlerini yansıtan dış politikaya yönelmesi muhtemeldir.

64

BÖLÜM II: ABD HİYERARŞİK DÜZENİNDE TÜRKİYE: DIŞ POLİTİKADA OTONOMİ SINIRI (1947-1964)

Türkiye dış politikasına dair yazılmış birçok akademik metinde 1947-64 dönem dış politikası ABD-eksenli bir dönem olarak tanımlanmaktadır.127 Bu durum nasıl açıklanabilir? Bir başka deyişle Türkiye dış politika otonomisinin bir bölümünü 1947-64 döneminde ABD’ye neden devretti? Çalışmanın bu bölümü söz konusu sorunun yanıtına ulaşmak için “bir devlet dış politika otonomisinin bir kısmını neden bir başka devlete devreder” sorusunun yanıtına dair çeşitli argümanlar geliştiren hiyerarşi yaklaşımı metinlerine başvuracaktır.

Yukarıdaki soru ile ilgili olarak bölüm boyunca ayrıca şu soruların yanıtı da aranacaktır.

Türkiye-ABD arasında İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ilişkiler hiyerarşik miydi?

İki devlet arasındaki ilişkinin hiyerarşik olup olmadığını nasıl anlarız? Bir devlet kendisine kıyasla materyal kapasite üstünlüğüne sahip olan gücün liderliğinde kurulan hiyerarşik düzene neden dâhil olur? Hiyerarşide devletler nasıl konumlanır? Bir devletin dâhil olduğu hiyerarşik düzen dış politika otonomisini nasıl etkiler? Türkiye, ABD merkezli Batı hiyerarşik düzenine neden, nasıl ve ne zaman dâhil oldu? Amerikan hiyerarşisi Türkiye dış politikasının genel seyrini nasıl etkiledi? Şayet dâhil olduğu düzen Türkiye’nin otonomisini sınırladıysa bu sınır dış politikanın hangi alanlarında öne çıktı? Türkiye dış politikasına çizilen otonomi sınırlarının göstergeleri nelerdir?

Otonomi sınırı nasıl ölçülür? Otonomi sınırı mutlak mıdır? Hiyerarşinin muktedi devletlere getirdiği fayda ve maliyetler nelerdir? Hiyerarşi kazandırdıkları bakımından adil midir bir başka deyişle hiyerarşi devletlere eşit faydalar sunar mı? Amerikan hiyerarşisi 1947-64 döneminde Türkiye’ye ne tür fayda ve maliyetler getirdi?

Hiyerarşide (kazanç ve maliyet) dengesi nasıl sağlanır? Hiyerarşik dengede meydana gelen değişim hegemonik güç-muktedi devlet arasındaki ilişkiyi etkiler mi? Bu soruları uzatmak mümkün olsa da çalışmada cevabı aranan sorular bunlar ile sınırlandırılacaktır.

Bu doğrultuda bölüm beş kısım üzerinden kurgulanacaktır. Birinci kısım, Türkiye’nin Amerikan/Batı düzenine nasıl dâhil olduğunun tarihsel sürecini, ikinci kısım

127 Bkz. (Balcı, 2017; Uslu, 2003; 2016; Türkmen, 2012; Oran, 2002; Hale, 2003; Erhan, 2002; Ahmad, 1977; 1996; 2008; Akdevelioğlu ve Kürkçüoğlu, 2002; Akkaya, 2012; Albayrak, 2004; Armaoğlu, 1994;

Bağcı, 1990; 2001; 2004; Kunniholm, 1980; 1983).

65

Türkiye’nin Amerikan hiyerarşindeki konum ve rolünü üçüncü kısım, Türkiye’nin Amerikan hiyerarşine neden dâhil olduğunu, son iki kısım ise sırasıyla Batı düzenin Türkiye’ye getirdiği kazanç-maliyetlerin neler olduğuna ve Ankara-Washington ilişkilerinin 1964-75 döneminde tanıklık ettiği krizlere kısaca değinecektir.