• Sonuç bulunamadı

2. JAPON KÜLTÜRÜNDE KORKU

2.4. Modern Yaşam ve Popüler Kültür Ürünlerinde Korku

2.4.1. Manga

Japonya’ya özgü bir çizgi roman biçimi olan manga, savaş sonrası Japonya’sında dev bir kültür endüstrisi olmuş ve popüler kültürün önemli bir bileşeni haline gelmiştir. 1960’lı yıllarda bile sinema endüstrisinin üç katı pazar payına sahiptir.233 Manga’ların etkisi zamanla Japonya’yı aşıp dünyaya yayılmayı

başarmıştır.

Günümüz Japonya’sında basılan her 10 kitaptan 3’ünü mangalar oluşturmaktadır ve Japonya’da bu işi profesyonel olarak yapan 3000’in üzerinde manga yaratıcısı bulunmaktadır. Yıllık manga satışının 2 milyara yakın olduğun tahmin edilmektedir. Bu veriler Japon yaşamında manganın konumunu açıkça göstermektedir. 234 Sharon Kinsella’nın da belirttiği üzere: “Özellikle amatör manga

toplulukları, modern Japonya’nın en kitlesel ürünleri olarak Avrupa’da futbolun oynadığı sosyolojik önemin benzeri bir işleve sahiptir. “235

Mangaların özellikle çocuklar ve gençler üzerinde etkili olduğu bilinse de her yaş kategorisine hitap edebilecek zengin anlatı stilleri ve çeşitlilikleri vardır. Batılı

232 Güvenç, a.g.e., 78-80 s.

233 Sharon Kinsella, “Pro-Establishment Manga: Pop Culture and the Balance of Power in Japan”,

Media, Culture & Society, Vol:21, 1999, 567 s., http://mcs.sagepub.com (19/02/2007)

234 Onur Alparslan, “Geçmişten Günümüze Manga Tarihi”, http://www.anime.gen.tr/yazi.php?id=62 235 Kinsella, a.g.e., 298 s.

çizgi romanlardan bir farkı da ele aldığı politik, ekonomik konularla yapmış olduğu toplum eleştirisinin yanı sıra otobiyografilerden yemek tariflerine kadar çeşitlilik gösteren pek çok konunun manga aracı kullanılarak anlatılabilme olanağıdır. Çocuklar, gençler ve yetişkinler için sayısız manga söz konusu olduğu gibi, oldukça daraltılmış kitlelere hitap eden pek çok manga da vardır. Yaş kategorisi ileriye gittikçe mangalar çeşitlenmektedir. 236

Manga formunun kökenleri, 12. yüzyıl başında tapınak duvarlarındaki ölümden sonraki yaşam ve hayvan tasvirlerine kadar dayandırılmaktadır. 1600’lü yılarda ve Edo dönemi boyunca hakim olan tahta blok resimlerinin ise cinsel çizimler ve hiciv üzerinde yoğunlaşmış olduğu bilinmekte ve tüm bu resimlerin stili günümüz mangalarına benzetilmektedir. “Manga” sözcüğünü ilk kullanan kişi ise 1770 yılında eğitim amaçlı yapmış olduğu tahta blok resimlerini bu şekilde adlandıran Hokusai Katsushika olmuştur. Kimi araştırmacılar bu çizimlerin mangaların öncülü olarak değerlendirilmesine karşı çıkmakta ve manganın kökenini eskiye götürmenin onu geleneksel kapsamında meşrulaştırıp savaş sonrası baskıya uğramasını engelleme amacıyla gerçekleştirildiğini iddia etmektedirler. 237

Modern manganın 1900’lerin başındaki ilk örnekleri Batılı çizgi roman ve animasyonların taklidi niteliğindeyken, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Osama Tezuka ile başlayan yeni dalga Japon çizgi romancıları mangaya özünü kazandırmıştır.

Korku türü manga, diğer manga türleri içerisinde en çok üretilenlerdendir. 1998’de Tokyo Modern Sanatlar Müzesi’nde yapılan “Manga Çağları” sergisinde bilim kurgu, spor, romantizm ve macera gibi diğer ana türlerin arasında korku mangalarına ayrılan bölüm oldukça geniş tutulmuştur.

Korku, manganın gelişiminde en erken dönemlerden beri önemli bir role sahip olmuştur. İlk örnekler Amerikan taklidi olup korku ve mizaha bir arada yer vermekteydi. Daha sonra mizahi yönleri korunarak Japon hayaletleri ve doğaüstü yaratıkları dahil edilmiştir. Ayrıca kızlar için üretilen “shojo manga”lar da korku öğelerine yönelerek romantik ve erotik vampirizm, hayaletli okullar gibi konuları işlemişlerdir. Modern “ero guro manga”larda erotik ile grotesk korku, 19. yüzyılın stilini yansıtarak hem doğaüstünü hem de kan ve dehşeti bünyesine katacak biçimde kullanılmıştır. Bunlar dışında dinsel kültlerden, modern teknolojiden yararlanan güncel korku mangaları da ortaya çıkmıştır.

236 Fusanosuke Natsume, “Japan’s Manga Culture”, The Japan Foundation Newsletter, Vol. XXVII/

Nos. 3-4, March 2000, 3 s., http://www.jpf.go.jp/e/publish/jfn/pdf/jfn27_3.pdf 237 Alparslan, a.g.e., http://www.anime.gen.tr/yazi.php?id=64

Osama Tezuka gibi kaynağını geleneksel Japon doğaüstünden alan sanatçıların yanı sıra, Ima Ichiko ve “Eko Eko Azarak” mangası ile tanınan Shininchi Koga gibi gibi batılı korku imgelerini kullanan manga sanatçıları da olmuş ve böylece bir kutuplaşma oluşmuştur.

1970’lerde Daijiro Moroboshi’nin çizdiği “Yokai Hunter” (Hayalet Avcısı) serisinde, “Bancho Sarayashiki” masalı, Kojiki Destanı, Çin hayalet hikayeleri ve efsanaler gibi geleneksel korku öğelerine yer verilmiştir. Diğer mangacılar arasında Kazuo Umezu ve Shigeru Mizuki korku alanında uzmanlaşmıştır. Mizuki, Japon hayaletlerini ele alan mizahi öyküler hazırlamış, Japon hayalet bilimi “yokaigaku” konusunda da söz sahibi bir isimdir. Umezu ise bunun üzerine bilim kurgu öğeleri eklemiştir.

Mangalardaki korku türünün önemli bir kaynağı olan “shojo manga”lar 1970’lerin sonunda Moto Hagio’nun vampir alt türünde “Po no Ichizoku” (Poe Klanı) adlı mangasıyla popülerleşmiştir. Narumi Kakirochi’nin “Vampire Princess Miyu” (Vampir Prenses Miyu) ve Yuzo Yokada’nın “Sazan Aisu” (3X3 Gözler) gibi örneklerle varlığını sürdürmüştür.

Konularını romanlardan alan korku filmlerinin sıklıkla mangaya dönüştürülmüştür. Ünlü romancı Koji Suzuki’nin yazdığı hemen her şeyin sinema ve televizyon yapımlarının yanı sıra mangaları da yayınlanmıştır. Bir diğer örnek olan “Parasite Eve”’in, romanın ardından filmi, mangası ve bilgisayar oyunu yapılmıştır.238

Manga sektörü, popüler olan korku roman ve film çalışmaları ile işbirliği içinde ilerlemekte ve korku türündeki piyasadaki payını genişletmektedir.

Ayrıca, 1980’li yıllardan itibaren bilim kurgu ve macera gibi Japonya’nın teknolojik gücüne vurgu yapan türlere de ağırlık verilmiş, internet teknolojilerinin gelişmesiyle konu çeşitliliği artmıştır. Anime filmi de dünya çapında büyük başarı kazanan “Ghost in the Shell” adını taşıyan 1989 tarihli manganın öyküsü internete dayanmaktadır. 239

Kadın ve genç kızların okult (büyü etkinlikleri) ile bağlarının kurulması da yine 1980’ler mangasının modasıdır. Bu bağlantı 1990’lı yıllarda da artarak sürmüş, bu kez donatıldıkları güçlerle kadınlara “cyborg” nitelikleri ve “shojo”ların genel eğiliminin dışına taşarak feminenlik de yüklenmiştir. Japon kadınlarının kimlik değişimleri fantastik türde hem doğrudan hem de metaforik karşılıklarını bulurken okült ve büyüye dayalı güçlerin kadınların feminenliklerinin bir parçası olarak

238 Korku türü manganın derlendiği kaynak için bkz: Bush, a.g.e., 117-120 s. 239 Alparslan, a.g.e.,http://www.anime.gen.tr/yazi.php?id=62

olağanlaştırılması da söz konusu olmuştur. Napier’e göre mangalara yansıyan modern kadın kimliği, hem sınırlandırılıp hem yetki verilen, şeytani ve etkileyici olduğu kadar sevimli de olduğu da vurgulanan bir tanımı yansıtmaktadır. 240

1990’lı yıllarda ortaya atılıp kavramlaştırılmış olan bir alt kültür tanımlaması olarak “otaku” kültürü manga ve animelerle bütünleşik bir anlama sahiptir. “Otaku”, gençliğin bireyselciliğinin çocuksu sosyal davranışlarının mantıksal çıkmazlarını kapsayan bir kısmı olarak resmedilmiştir. Otaku yaşam biçiminin dehşet verici tanımlamalarını yapan sosyal bilimciler onları, 1990’ların Japon toplumunun karakteristik endişeleri ile ilişkilendirmişlerdir. “Otaku” tanımı, yakın arkadaşlıklar kuramayan ve bu nedenle dolaylı yolardan ilişkiler kurmayı yeğleyen, zamanının büyük kısmını evinde yalnız geçiren yeni jenerasyon için kullanılmaktadır. “Otaku”lara dair panik, sosyal bilimcilerin çağdaş Japon toplumuna dair endişelerini, toplumsal parçalanma ve kitle iletişim araçlarının bu alt yapı değişikliğine katkısına dair görüşleri de yansıtır.241

Ayrıca “otaku”ların gerçek dünyadaki insanlarla ilişki kuramamakta ve kendilerini pornografik manga, anime ve fantezilere gömerek zihnen de hastalıklı hale gelip sapkın bir tehdit unsuru haline geldikleri düşünülmektedir. 242