• Sonuç bulunamadı

4. İNTİKAMCI RUH ÖĞESİNİN 1990 SONRASI KULLANIMINA ÖRNEK FİLMLER

4.4. Kairo (Nabız)

Film, karanlık bir gökyüzünün altında denizde ilerleyen büyük bir geminin içindeki bir grup insanın görüntüsü ile başlar. “Her şey hiçbir uyarı olmadan başladı” cümlesi ile olayların başlangıcına dönülür.

Bir serada çalışan genç kız Michi, Bir haftadır haber alamadığı için meraklanarak, bir disket üzerinde çalışmakta olan arkadaşı Taguchi’yi arar. Seraya gelen bir diğer arkadaşları (Yabe) son teslim tarihinin yarın olduğunu, ona ulaşmaları gerektiğini söyler.

Bunun üzerine Michi, Taguchi’nin evine gider. Taguchi’nin kapısını çalar ama cevap alamaz. Anahtarını bularak girip disketi aramaya başlar. Taguchi’yi fark eder ve meraklandıklarından söz eder. Taguchi’nin girdiği odaya gittiğinde onu kendini asmış bulur.

Odasındaki bilgisayarına internet bağlantısı yüklemeye çalışan bir genç (Kawashima), bağlantıyı kuramamaktadır. Sonra bağlantı kendiliğinden kurularak bir internet sitesine bağlanır. Ekrana “Bir hayaletle tanışmak ister misin?” yazısının çıkması üzerine korkup bilgisayarı kapatan genç, gidip yatar. O uyuklarken yine aynı şey olur ve kendine gelen genç, ekranda bir yazının önünde oturan hayalet görüntüsünü fark eder.

Bu olayın üzerine, bilgi almak amacıyla üniversitenin bilgisayar laboratuarına gider. Asistan (Harue), bilgisayar konusunda bilgisiz olan Kawashima’ya yardımcı olmak ister ve siteyi bilgisayarına nasıl kaydedebileceğini anlatır.

Sera’da oturmakta olan Yabe’nin telefonuna sakin bir tonda “imdat” diyen bir sesten arama gelir. Telefonun ekranında Taguchi’nin odasının fotoğrafı vardır. Otobüse atlayıp Taguchi’nin dairesine giden Yabe, bir ipucu bulmak için bilgisayarın etrafında aranırken üzerinde “yasaklı oda” yazan kağıdı görür. Taguchi’nin kendini asmış olduğu yerin duvarında kara bir leke vardır. Evden çıkarken, bodrum katında kenarları kırmızı bantlarla sımsıkı kapatılmış bir kapı görür ve bantları sökerek içeri girer. Ortaya çıkan siyahlı bir kadın hayaleti onu dehşete düşürür.

Bu sırada Kawashima bir atari salonuna gider, evine döndüğünde internet bağlantısı yeniden gerçekleşir. Bu kez ekranı kaydeder ve bilgisayarını korkuyla kapatır.

Ertesi gün evine gelen asistan Harue, gencin bilgisayarından veri toplarken interneti kullanmanın aslında insanları bir araya getirmediği, yalnızlaştırdığı tartışmasını yapar.

Seradaki Yabe tuhaf davranmaktadır. Michi’ye kırmızı bantlı yasak odaya asla girmemesini söyler.

Ertesi gün yolunun üstündeki kırmızı bantlı bir odanın yanından geçen Michi, buradan çıkan bir kadının kendini insanların gözleri önünde yüksek bir yerden atmasına şahit olur.

Kawashima, okul kütüphanesinde Harue ile karşılaşır. Kızın elinde hayaletlerle ilgili bir kitap vardır. Çalıştığı odaya gittiklerinde, daha önce bilgisayarda yaptıkları dünya modeli projesindeki farklılaşmayı gösterir. İnsanları temsil eden noktacıkların yanında çok sayıda hayalet noktacık vardır. Gencin girdiği siteyi de henüz çözememiştir ama hayaletlerle ilgili olduğunu sanmaktadır.

Tekrar kütüphaneye giren Kawashima, hayaletlerle ilgili kitabı incelemeye başlar. Hayaletlerin tarih öncesi zamanlardan beri varlıklarını sürdürmesinden söz edilmektedir. Kitaptan başını kaldırıp yan tarafa baktığında raflar arasında bir hayalet fark eder. Bu sırada yanına gelen bir genç de hayaletin varlığını doğrular. Kawashima’ya düşündüklerini anlatır. Ruhların kapladığı alanın kapasitesinin sınırlı olduğunu, bu alan dolduğunda taşıp dünyaya geleceklerini söyler. Yapılacak tek şey (kırmızı bantlarla kapamak yoluyla) dışarıda tutmaya çalışmak olacaktır. Bir inşaat görevlisi, yıkım sırasında fark ederek ustalardan aldığı bantla kapatmış, ancak ekip burayı da yıkmış ve içerideki modem ve kablolarla dünyaya yayılmışlardır. Artık geçit açıktır. Korkan Kawashima onun sözlerine inanmak istemez.

Michi ve Junko seraya gittiklerinde ne patronlarının ne de iş arkadaşları Yabe’nin orada olmadıklarını görürler. Onlara telefonla da ulaşamazlar. Yabe’den gelen bir telefonda sadece “imdat” sesleri duyulur. Yabe’yi gördüğünü sanan Michi, onun yerinde duvardaki kara lekenin durduğunu fark eder. Yardım çağrısı sürmektedir.

Junko, bu kırmızı bantlı bölmelerden birine girmiş ve Michi onu buradaki bir hayaletten kurtarmıştır. Ancak Junko iyi değildir ve Michi başındadır. Michi, markete gittiğinde hiçbir yerde görevli olmadığını, sokakların da bomboş olduğunu görür.

(Şekil-6 Kairo’dan Bir Sahne)

Harue’nin evine giden Kawashima onu korku içinde üst kata çıkarken bulur. Ölüm ve yalnızlık takıntısı olan Harue, nasıl hep yalnız olduğunu, ailesi tarafından umursanmadığını anlatır. Kawashima, daha iyimserdir ve ona moral verir.

Michi, Junko ile ilgilenmeyi sürdürürken, birden kendine gelmiş gibi görünen Junko, duvara yaslanıp siyah bir lekeye dönüşür. Michi korkup annesini aradığında karşı taraftan ses gelmez.

Boş atari salonunda tek başına oynayan Kawashima’nın etrafında hayaletlerden başka kimse yoktur. Hemen çıkıp Harue’nin yanına gider ve birlikte kaçıp uzaklara gitmeye karar verirler. Bomboş şehirde tek yolcunun ikisi olduğu metroya binerler. Metro aniden durduğunda daha fazla kaçamayacaklarından korkan Harue geri dönmek ister. Kawashima sürücüye bakmaya gittiği sırada da kaçar.

Evine dönen Harue, kameraların çektiği hayalet görüntüleri monitörüne geldiğinde yalnız olmadığına sevinmiş ve web sitesi aracılığıyla kendini teslim etmiştir. Ardından eve gelen Kawashima, onu bulamaz.

Boş sokaklarda bir başına ilerlerken bomboş yolda arabasında umutsuzca oturan Michi’ye rastlar. Michi’nin annesi ve babası da ölmüştür. Kawashima’ya arkadaşı Harue’yi bulup yola devam etmeyi önerir. Birlikte Hatue’nin evine geldiklerinde onu bulamayıp çevredeki terk edilmiş fabrikada ararlar. Harue, burada elindeki bir silahla kendini vurur. Yapabilecekleri bir şey olmayan ikili yollarına devam etmeye karar verirler ancak benzinleri bitmiştir. Kawashima içeri benzin almaya girer. Benzin bidonunun kapağı yuvarlanarak kırmızı bantlı bir odadan içeri girer. İçeri giren genç, ölümün ebedi yalnızlık olduğunu söyleyen bir hayaletle karşılaşır.

Michi onu oradan çıkarır ve yola çıkarlar. Bomboş sokaklarda yanan arabalar, binalar ve gökyüzünde kapkara bulutlar vardır. Denize kadar gelirler ve buradan sonrası için bir motorlu kayığa binerler. Kawashima, hiç iyi durumda değildir. Yanan bir uçak yakınlarındaki binaya çakılırken onlar uzaklaşırlar.

(Şekil-7 Kairo’dan Bir Sahne)

Büyük bir gemidedirler. Mürettebattan biri ona Güney Amerika’dan hala zayıf sinyaller alınabildiğini, oraya gideceklerini, o da olmazsa olabildiği yere kadar gideceklerini söyler. Gemide cansız oturan Kawashima da duvarda kara bir lekeye dönüşür. Koca okyanusta bir nokta büyüklüğündeki geminin görüntüsü gittikçe küçülür.

2001 yapımı bir Kiyoshi Kurosawa filmi olan “Kairo” ile kimliklerinin metalaştırılmalarıyla mücadele eden karakterlerinin çaresizliği bu filmde farklı bir yaklaşımla ele alınır. Bu anlaşılması zor hikayede, hayaletlerin dünyası gereğinden fazla kalabalıklaşmıştır ve hayaletler interneti aracı olarak kullanmak suretiyle insanların dünyasına taşmaya başlar. Dünya bir hayalet kolonisi haline gelirken, dünyanın her tarafından insanlar bu yok oluşa ellerinden geldiğince direnir ancak sonunda sağ kalabilen, gemi ile açılan bir avuç insan olur. Aslında bu sorunun hiçbir çözümü yoktur. Burada, dünyanın dört bir yanındaki insanları birleştiren bir araç olan internet, bu kez onlara böylesi bir yaşamsal problemi iletme aracı olmuştur. İnterneti kullananların onu dünyayla bağ kurma aracı olarak kullanıyor olması, “otaku” sorununu akla getirmektedir. Eve bağımlı genç erkeklerin, sosyal yaşamdan kaçış, yalnızlığa mahkum olma gibi sonuçlar doğuran internet bağımlılığı, hayaletlerin dönüşünü sağlayan mekanizma ile sonuçlanmıştır. İnternetin gerçekte sunduğu şey, kimliğin gerçekte bir öneminin olmadığı, anonim ve güvenli bir var olma alanıdır. 429

“Kairo” filminde modernleşme tarafından kuşatılan geleneksel Japon yaşantısının büyük ölçüde farklılaştığı, dünyanın artık gelebileceği son noktaya gelip, ruhlar aleminde yer kalmayacak kadar büyük bir popülasyon toplamına ulaştığı bir kıyamet senaryosundan söz edilmektedir. Bu kıyametin internet gibi

sınırları belirsiz bir teknolojik gelişmeyi aracı olarak kullanıp yayılmaya çalışması, modernitenin ve 1990’larda Japonya’nın içinden geçtiği dönemin geleneksel yapıyı ne şekilde bozuma uğrattığının bir temsili olarak değerlendirilebilir.

Filmde kitlesel olarak varlık gösteren hayaletlerin, insanları ortadan kaldırarak onların yaşadıkları dünyaya geçmeleri, onları yok olup giden birer kara lekeye dönüştürmeleri, onlardan alabilecekleri en büyük intikam olarak düşünülebilir. Kısılıp kaldıkları mekanlarından taşıp insanları rahatsız ederek onların yaşamlarına sızmakta, onları teker teker avlamaktadırlar. Artık geleceğe beslenebilecek bir umut bırakmazlar ve bu insanlığın sonunu getirir. Film, modernleşmenin getirdiği yalnızlaşma ile insanlığı bekleyen umutsuz geleceğe ilişkin felsefesiyle farklılığını gösteren bir yapım olmuştur.