• Sonuç bulunamadı

Mal Kârşılığı Vesaikin Finansmanı

3.5. Katılım Bankaları Faaliyetleri

3.5.2. Fon Kullandırma Faaliyetleri

3.5.2.1. Nakdi Kredi Faaliyetleri

3.5.2.1.4. Mal Kârşılığı Vesaikin Finansmanı

Dış ticaret ve kambiyo mevzuatı çerçevesinde, katılım bankaları ile fon kullanan gerçek ve tüzel kişi arasında düzenlenen bir sözleşmeye istinaden, mal kârşılığı vesaikin katılım bankaları tarafından peşin satın alınması ve vadeli olarak fon kullanana daha yüksek bir fiyattan satılması işlemidir. Bu yöntemle gerçekleştirilen finansmanda da bir malı temsil eden vesaik kârşılığında fon kullandırılmaktadır (TKBB, 2004: 35).

Bu yöntemin isleyişi genel olarak şu şekildedir (Atılgan, 2009: 50-51):

• Dış ticaret ve kambiyo mevzuatı çerçevesinde bu yöntemden yararlanmak istediğini beyan eden fon kullanacak gerçek ve tüzel kişi arasında “Mal Kârşılığı Vesaikin Finansmanı” sözleşmesi imzalanır.

• İmzalanan sözleşme çerçevesinde, işletmesi için makine, ekipman, ham ya da mamul madde ihtiyacı olan ve bu ihtiyacını yurtdışından ithal etmek isteyen fon kullanacak gerçek ya da tüzel kişi, Katılım Bankası’na ithal etmek istediği malları temsil eden belgeleri (vesaiki) kendi namına satın alması (yani pasın olarak satın alıp kendisine satması) için talimat verilir.

• Katılım bankası bu belgeleri muhabir banka aracılığıyla peşin olarak satın alıp, akreditif açtırana vadeli olarak satar.

• Daha sonra fon kullanan kişi, sözleşmede öngörülen şekilde ödemek zorunda olduğu vesaik bedelini (vadeli satış bedeli) katılım bankasına öder.

Mal kârşılığı olan vesaikin alım-satım yolu ile fon kullandırma, İslam bankacılığında kullanılan murabaha yöntemi üzerine inşa edilmiştir. Burada dikkati çeken husus, bir malın peşin olarak alınarak vadeli olarak, üzerine kâr marjı da eklenerek daha pahalı bir fiyattan satılmasının faize konu olup olmayacağıdır. Yapılan işlem neticesinde ortaya çıkan artı değer, ticari bir işlem neticesinde ortaya

çıkacağından; kısacası alım satıma konu olan bir mal hareketi olacağından ve dolayısıyla bir risk taşıdığından faiz olarak kabul edilmemektedir. Dikkati çeken diğer bir husus ise, bu finansman yönteminde enflasyonun etkisinin büyük önem taşımasıdır. Kullandırılan fonun getirisi, enflasyonun dolayısıyla faiz hadlerinin altında olursa, yapılan işlem ya da işlemlerden zarar edilecektir. Kâr ve zarara katılma yönteminde ve diğer finansman metotlarda olduğu gibi mal kârşılığı vesaikin alım satımı yolu ile fon kullandırmada da güven esası ön plandadır. Fon kullanmak isteyen müşteri, gerçekten bir yatırım yapmak niyeti fon kullanma talebinde bulunmakta yoksa finansal olarak kötü durumda olduğu için mi? Bu husus, firmaların mali yapısının iyi etüt edilmesi gereğini ortaya çıkârmaktadır (Şahin, 2007: 80-81).

3.5.2.1.5. Finansal Kiralama (Leasing)

Ödünç verme müessesi gibi kiralamada insanlığın ilk tarihine kadar uzanmaktadır. M.Ö.350 yılında Aristoteles, zenginliğin mülkiyet hakkından ziyade bu hakkın kullanımından kaynaklandığına işaret etmiş, bazı yazarlar daha da gerilere giderek milattan binlerce yıl önce Sümerler tarafından Mezopotamya da finansal kiralama benzeri işlemlerin yapıldığını kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Ancak Adam Smith’in 18.yy sonlarında ileri sürdüğü, sermaye birikimini üretim araçlarının mülkiyetinden değil de işletilmesinden kaynaklandığı görüşü, finansal kiralama uygulamasının temelini oluşturduğu kabul edilmektedir (Altop, 1990: 3).

Türkiye’de finansal kiralamanın uygulanması ise 1980’li yıllardan sonra ekonomik hayatın hareketlenmesi ve yeni birçok finansal aracın mevzuatımıza girmesi ile mümkün olabilmiştir.

Finansal kiralama, en genel tanımı ile katılım bankalarının ve kiralama şirketlerinin, sanayi kuruluş ya da yatırım mallarını kiraya vermesini ifade eder. İktisadi açıdan bir tanım yapılacak olursa, finansal kiralama verenin, çeşitli şekilde temin ettiği malı, finansal kiralama alana teslimine ilişkin borcun kredilendirilmesi işlemidir (Aktaran: Şahin, 2007: 82).

Finansal kiralama yönteminin orta ve uzun vadeli olması nedeniyle Katılım Bankalarının nakit akışını düzenlemede yardımcı olmaktadır. Ayrıca sağladığı teminat seviyesi ile mevcut da olan kredi portföylerinin risk seviyesini düşürmesi, kârlı bir alan oluşturması gibi sebeplerle katılım bankaları için önemli bir finansman metodudur.

Kiralama, kiraya veren ile kiralayan arasındaki anlaşma üzerine kurulur. Anlaşmada kiranın bedeli ve süresi belirtilmelidir. Kiralanan malın mülkiyeti malın sahibi olan İslam Bankası’nındır. Kiralayan müşteri maldan faydalanır. Buna kârşılık bir kira bedeli öder. Kiralama müddeti malın kullanabilirlik ölçüsüne göre 5-15 yıllık bir dönem olabilir (Clement, 2004: 151).

Ayrıca finansal kiralamanın; riskin daha sınırlı olması, teknolojiyi yakından takip edebilme, esneklik, yatırım başlangıcında finansman temini, likitlerin başka yatırımlara tahsisi, borçlanmanın getirdiği sınırlamayı asma, kredi imkânlarının saklı kalması, işlemlerin kısa sürede tamamlanması, uzun vadeli finansman alternatifi olusu, faiz hadleri ve enflasyondan korunma, kiralanan mala sahip olunabilmesi, mali yetersizliğe rağmen ihtiyaçları giderebilme imkânı sağlaması, sadece finansal kiralama yoluyla temin edilebilen ihtiyaçların giderilebilmesi ve vergi avantajı gibi avantajları mevcuttur (Koç, 2004: 15-18).

Finansal Kiralama Sisteminin işleyişi şu şekilde özetlenebilir (Uzunoğlu, 1998: 11):

• Leasing yöntemi ile bir malı satın almaya kârar veren firma, satın alınacak malı kendisi seçer. Daha sonra satıcı ile fiyat ve teslim koşullarını içeren bir ön satış sözleşmesi imzalar.

• Firma, bulduğu bu malın özelliklerini ve fiyatını gösteren belgeleri leasing şirketine (katılım bankası) götürerek bir ön anlaşma yapar. Katılım Bankası, firmanın mali yapısını inceledikten sonra, yatırım malının özelliklerini göz önüne alarak firmaya bir teklif yapar.

• Firma ve Katılım bankası arasında, mutabık kalınan koşullar çerçevesinde FKK’nın amir hükümlerine aykırı olmamak üzere hazırlanan Finansal Kiralama Sözleşmesi imzalanır ve bu sözleşme sözleşmenin şekli ve tescili başlıklı FKK. m.8. çerçevesinde notere tescil ettirilir.

• Katılım bankası, satıcı firmaya mal bedelini öder ve fatura katılım bankası adına kesilir.

• Leasing konusu mal, firmaya teslim edilir. Kiralama süresince Borçlar Kanunu’nda yer alan kira akdine benzer şekilde, malın hukuki mülkiyeti Katılım bankasında kaldığı halde, kullanım hakkı kiracı firmaya aittir. (Ancak finansal kiralamada, sözleşme süresi sonunda kiracının malı kiralayandan satın alabilmesine imkân tanıyan bir koz konabilir. Buna satın alma opsiyonu denir.) Kiracının leasing konusu malın zilyetliğini başkasına devretmesi yasaktır.

• Kira dışındaki sabit giderler, sigorta, noter masrafları kiracıya ait olmak üzere firma, sözleşme ile saptanan kira bedellerini kira süresi boyunca öder. Ayrıca kira süresi boyunca malın bakım-onarım ve tamirat giderleri kiracıya aittir. Katılım Bankası’na kira faturası kârşılığı ödenen kira bedelleri firma tarafından gider olarak yazılabilir.

• Sözleşme bitiminde firma, katılım bankasına sembolik bir bedel ödeyerek mala sahip olur. (Mülkiyetin sözleşme süresi sonunda kiracıya geçmesi kârarlaştırılmışsa) Sözleşme’de mülkiyetin geçmesi kârarlaştırılmamışsa, kiracı kiraladığı malı geri vererek sözleşmeyi sona erdirebilir.

Katılım bankalarının leasing konusundaki avantajları söz konusudur. Doğrudan leasing işlemleri yapabilme yetkisine sahip olan katılım bankalarının direkt olarak kendi bünyelerinde leasing yapamayan mevduat bankalarının kurmuş olduğu leasing şirketlerine nazaran birtakım avantajları vardır (Gümrükçü, 2001: 62-63):

• Leasing şirketlerinin mevduat toplama yetkisi olmadığı için, leasinge konu emtianın finansmanını dış kaynaklardan finanse etmekte ve piyasada oluşan rayiç kredi maliyetleri üzerinden borçlanmaktadırlar. Bu finansman kaynağı, özkaynaklardan, yurtiçi bankalardan ve özellikle leasing şirketinin bağlı bulunduğu mevduat bankasından kredi olarak temin edildiği gibi yurtdışı finans kuruluşlarından sendikasyon kredisi yoluyla da temin edilmektedir. Buna kârsın katılım bankaları kendi fonlarını ve özkaynaklarını kaynak olarak kullanmaktadırlar.

• Leasing şirketi, leasing talebinde bulunan müşterilerine fiyat verirken leasinge konu emtianın temininde kullanacağı finans kapitalin maliyeti en önemli belirleyici unsur olur. Ayrıca kâr ve zarara katılma hesapları ile kendi bünyelerinde fon toplayan ve bu hesap sahiplerine vade bitiminde herhangi bir oranda kâr taahhüdü altına girmeyen katılım bankaları açısından maliyet hesabı daha esnek bir biçimde yapılabilmektedir. Leasing müşterisine fiyat verilirken eldeki atıl fon stoku ve mali piyasalardaki beklentiler en önemli belirleyici unsur olmaktadır.

• Leasing şirketlerinin finansman kaynaklarından biri de katılım bankalarıdır. Katılım bankaları “üretim desteği” finansman yöntemi ile leasing şirketlerine finansman sağlamaktadırlar. Kendi bünyelerinde leasing yapan katılım bankaları, bu konuda rekabet halinde oldukları leasing şirketlerine üretim desteği ile finansman sağlayarak, maliyet açısından daha avantajlı duruma gelmektedirler.

• Katılım bankaları, yurtiçinde yayılmış şubeleri aracılığıyla leasing talebinde bulunan müşterilerine direkt olarak ulaşarak leasing işleminin yanı sıra tüm bankacılık işlemlerini de sunarak (akreditif, çek tahsili, EFT, havale vs.) komple hizmet sunma avantajına sahiptirler. Leasing şirketleri ise, leasing talebinde bulunan müşterisine bu hizmeti ancak kendisine iştirak eden bankaların şubeleri aracılığıyla dolaylı olarak sunabilmektedirler.