• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM: İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI DÖNEMDE MAKEDONYA’DA TOPLUMSAL YAPI VE TÜRKLERİN DURUMU

4.2. MAKEDONYA’DA YAŞAYAN TÜRKLERE İLİŞKİN KURUMSAL DEĞERLENDİRMELER

4.2.6. Makedon Sinemasında “Öteki” Olarak Türk Örnekleri ve Tiyatro

görmek olduğundan bahsedilir. Ancak eğitim ile bütün kötülüklerden kurtulamak, iyiyi kötüyü ayırd etmek, dünyadaki gelişmeleri takip etmek ve bunların sonucunda kendini bulmanın mümkün olabileceği vurgulanmıştır. Sağlık, Yıldız da Sağ-Esenlik genel başlığı altında yazılmış 18 manzum metin ile işlenmiştir. Sağlığın kıymetinin bilinmesi, sağlıktan “yeryüzünün varlığı”

olarak bahsedilmekte, beslenmenin önemi vurgulanmaktadır. Peygamber efendimiz sağlık için 40 söz etmiştir. Bunların gözden uzak tutulmaması gerekliliği vurgulanmaktadır. Sağlıklı doğmak kadar, sağlık kalmak da önemlidir. Evlilikte dengeye dikkat edilmelidir. Evlenilecek kimse malı, mülkü ve zenginliği için tercih edilmemelidir. Bunlar geçicidir. Önemli olan “yaşı, başı, soyu” nun birbirine uygun olmasıdır. Suyun önemi “Her nesneyi diri kılan sudur” ile vurgulanmıştır. Diğer işlenen konular olarak, ölüm, hüzün ve sosyal temalardır. Acı ıstırap gibi yalnızlık ve ölüm de Abdülhak Hamit Tarhan ve Recaizade Mahmut Ekrem’den beri öne çıkan konulardır. Yıldız’ın genç şairlerinden Enis Behiç ve Saffet Örfi tarafından çok kereler işlenmiş konulardır. Tabiatın güzellikleri ve aşk da, Yıldız da çokça işlenen konulardır. A. Sabri Cemil’in Üsküp’teki Vardar ırmağının ve Vodna’nın güzelliklerini tasvir ettiği “Şi’r-i Ser-a-ser” ayrıca hatırlanması gereken şiirlerdendir.(Özcan, 2009)

7- Toz

Traji sanata dinamizm getirir. Çünkü insan ihtirasları ve duyguları, olaya hareketlilik getirir.

Bütün bu durumlar güçlü bir sinema çerçevesi oluşturmaktadır. Karşısındaki ile bir değil birçok problemi aşması vardır. Makedon sinemasındaki “Öteki” kavramı bir yandan kimlik oluşumu, diğer yandan sosyo-politik bir oluşum olarak, insan var oluşundan bu yana etkin olduğu, her zaman öznenin karşısında durup, varlığını öznenin varlığına dayandığı, çoğu kez bu kavramın önyargılara tabii tutulup, ayrımcılıkla yakından alakalı olduğu ve genelde olumsuz betimlendiği hatta en ekstrem bir şekilde düşman olarak görüldüğü sonucuna bizi ulaştırır.

Makedonya da Türk imajı Osmanlı döneminde olsun, ister Osmanlı’nın bu topraklardan gidişinden sonra olsun, kökten değişmeyen, sadece farklı çehrelere giren bir genel “fikir”

anlamındadır. Zaman içinde Makedon etnik grubunun zihniyetinde hep olumsuz bir şekilde yaşayıp çok az olumlu yöne doğru kayma göstermiştir. Osmanlı ise “kötü bir iktidar” dır. İyi pozisyonda olan Makedon, kötü pozisyonda olan Türktür yaklaşımını Miss Stone filminde çok net olarak görebilmekteyiz.

“Selanik Suikastçılar” filminde, Genç Türk Devrimini muştulayan hancı Hasan tipinde “Türk ün iyi olmasına küçük bir ihtimal verilmişse bile, filmin geneline yansımamış, ve “Türk” tamamen bir “öteki”durumundadır, Türk gaddar bir güç, bir düşman olarak sunulmuştur.

Makedon Kanlı Düğünü filminde ilk kez bu kötülük, genellikle önceki iki filmde yapıldığı gibi, Makedon tarafından endirekt olarak değil de, direk Türk karekteri ve psikolojisi katılarak sunulmuş, “Türk” ün kötü ve olumsuz sunumu psikolojik boyutlara ulaştırılmıştır. Diğer bir yandan da ilk olarak Orhan karekteri ile “iyi olan Türk” bu filmde sunulmaya çalışılmıştır. İlk defa Osmanlı devleti ve zengin mal sahipleri Türkler kötü ve olumsuz bir şekilde sunulurken, fakir olan Türk insanı Makedon insanıyla aynı sınıfa sokulmuştur. Ama bu durum çok net olarak gösterilmemiştir. Çünkü Orhan her ne kadar isyan etse bile, Makedonların ona her dakika kuşkuyla baktığı biridir. O Türk olduğu için “olumsuz” damgalıdır.

En Uzun Yol filmi, yine Osmanlı –Türk devleti ile ilgilidir. Bu devlet “kötü, adaletsiz, insan hayatına önem vermeyen” bir sistem olarak sunulmaktadır. Olumsuz etiketli Osmanlı devleti ile normal Türk insanı bu filmde iki farklı kategoriye sokulmuştur. Bu “sistem” yüzünden herkes

aynı kaderi paylaşmaktadır. “Kötü Osmanlı” ve Osmanlı damgasıyla damgalanmış “Türk”

sunumu görülür.

“Makedon Destan” filminde açıkça ortaya konulan bir siyasal fikrin varlığı ortaya çıkar. Bu fikre göre Batı Makedonya da “Türkleşen” “Müslümanlaşan” Makedonların “Türk” damgasıyla damgalandıkları için her zaman mutsuz olacakları, kendi öz halkından uzaklaşacakları vurgulanmak istenmiştir. Bu filmde Türk-Müslüman karekterler her ne kadar olumlu ve iyi gösterilemeye çalışılsa bile verilen mesaj bunların tarihin acımasız kıskacına yakalanan trajik kahramanlar olarak görülmektedirler. Bunun sebebi de alınlarına yapışmış “Türk” kimliğinden başka bir şey değildir.

İlk defa Türk’ü karekter olarak derinden işlemiş ve gerçekten “olumlu” göstermeye çalışmış belki de tek film olarak “İntikam” filmidir. Bu filmde sevgi, nefret, acıma ve acımasızlık bir arada verilmiştir. Böylece “kötü Türk” ve iyi Makedon” yerine insani boyutlar sunulmuştur.

Zaten bu filmin amacı birlikte yaşayan bu iki milletin arasındaki mesafeleri kaldırmaya çalışmaktır.

“Toz” filminde ise tamamen bir yapı bozukluğundan kaynaklanan değişik bir “Türk” sunumu vardır. Burada “Türk” yine kötüdür. Hatta o kadar kötüdür ki, öldürürken kahkahalar atar, acımadan kafalar kesip onları eliyle taşır, ama bu Türk’ün net bir şekilde Makedon’un hikayesinde olduğu verilir. Yani tarihsellik yok olur, bu sadece bir kurmacıdır. Yine de böyle olsa, bu filmde dahi “olumlu” bir “Türk” sunumu yoktur. Ama Makedon sinema sanatçılarının önyargıları yıkıp, öz eleştiriye başlamış olduklarının bir kanıtıdır bu film. (Erol, 2007,63-77)) Üsküp te ilk tiyatro binası 1906-7 senesinde Vali Mazhar beyin insiyatifle Üsküp belediyesi tarafından yaptırılarak Namık Kemal’n “Vatan ve Silistre” oyunu bu tiyatroda oynamıştır. 1913 yıkılan bu tiyatronun yerine yapılan tiyatro, etkinliğini 1963 depremine kadar sürdürmüştür.

Türk Halk Kültüründe “Aliş” isimli tiyatro oyunu halk üzerinde en fazla etki bırakan eser olmuştur. (Süleyman, 2015,70-72).

Güner Karatekin ve İlhami Emin Sipahi ile tiyatro konusundaki mülakatımızda zamanında Makedon Türk halkının tiyatroya çok düşkün olduklarını yıllarca Bit pazarının kenarında Alaca camiinin arkasında Dükkancık camisine giderken tiyatro binasının mevcut olduğunu birçok Türkçe oyunun, sergilendiğini bütün oyunların Makedon Türk Halkı tarafından ilgili ile takip

edildiğinin bilgisini aldık. Yugoslavya döneminde bu faaliyetlerin devlet rarafından desteklendiğini 1991 de Makedonya Cumhuriyeti nin bağımsızlığı ile beraber ödeneklerin kesildiğini, 2001 Ohri çerçeve antlaşması ile de binanın kullanımının Arnavutlara tahsis edildiğini, uzun bir dönemdir onarımda olduğunu belirttiler.

Eski çarşı içinde üç dile de (Makedonca, Arnavutça ve Türkçe) Çocuk Tiyatrosu olarak belirtilen bir yapı da hala faaliyetlerini sürdürdüklerini ama oyunların eskisi kadar düzenli ve periodik olmadıklarını anlattılar. Şu anda Vardar boyunca çok güzel bir opera ve bale binasının inşaatı devam ederken, senfoni orkesterası için de ayrı bir binanın yapımı bitmek üzeridir. Machett isimli oyununu mevcut olan eski opera binasında seyrederken, kültürel faaliyetlerin özellikle Makedon halkı tatarfından ne kadar yakından takip edildiğini de gözlemlemek şansına sahip olundu. Özellikle Yunus Emre vakfı tarafından organize edilen kültürel faaliyetlere Makedon Türk halkı tarafından ilgi çok yüksek oluyor. Makedon Türk halkının Türkçe sanatsal etkinliklerine verdiği destek sadece Makedon Türkleri için değil, Makedonlar ve Arnavutlar tarafından da ilgi ile izleniyor.