• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ARKA PLAN

2.1 AZINLIK-SİYASİ OTORİTE ARASINDAKİ İLİŞKİLER VE KÜLTÜREL FARKLILIKLARIN SORUNSALLAŞTIRILMASI

Foucault’nun (2005c,105) hakikat, iktidar ve güç/kendilik ile ilgili düşünce sistematiğinin yönetimi, sorunsallaştırmayı ve güç ilişkisini nasıl belirlediği ile ilgili yaklaşımı çerçevesinde bakıldığında Makedonya Cumhuriyeti, Balkan savaşlarından sonra farklı idare biçimleri ile Slav Hıristiyan hâkim grubun idaresinde, ulusal Türk azınlığın kültürel farklılığının disiplin-gözetim mekanizması ile yönetildiği ve Türk kültürü mensuplarının doğruluk ve güç/kendilik ile iktidar arasındaki ilişkilerin ise kaçınılmaz olduğu görülmektedir.

Foucault (2005b,86) sorunsallaştırma kavramını, herhangi bir şeyi doğru ve yanlış oyununa sokan ve onu (ister ahlaki düşünce biçiminde, ister bilimsel bilgi, isterse siyasi analiz, vb.

biçimde), bir düşünce nesnesi olarak kuran söylemsel ya da söylemsel olmayan pratikler bütünü olarak tanımlamıştır.

Sorunsallaşmanın üç ana paradigması vardır:

1- Bilgi: Kavramlar ve kuramlarla üretilen doğruluk/hakikattır.

2- İktidar/Güç: Davranışları ve davranışların olası sonuçlarını yönetebilmektir. Normlar, kurallar ve değerlerle üretilen ilişkiler ağında görülebilir.

3- Etik/Kendilik: Bireyin kendisi ile kurduğu ilişki ya da kendisini konumlandırmasıdır.

Çalışmada, Foucault’un sorunsallaştırma kavramı, Makedon Türk kimliğinin kültürel farklılığının sorunlaştırması biçiminde kullanılmıştır.

2.1.1. Kültürel farklılıklar arasında güç ilişkileri

Foucault (2005a,61) güç ilişkilerini, gücün kendi içsel rasyonalitesi açısından incelemekten daha çok, ilişkiler ve stratejilerin uzlaşmazlığı açısından incelemiştir. Güç ilişkisini (2005a,73), doğrudan ve aracısız olarak başkaları üzerinden değil, başkalarının eylemleri üzerinden, eylemde bulunan eylem tipinden, eylem üzerinde potansiyel ya da fiilen eylemden, gelecekteki ya da şu andaki eylemler üzerindeki bir eylemden tanımlar.

Foucault’un iktidar/güç analizine göre, iktidar bir “şey” olarak değil, bir ilişki olarak görülmektedir. Foucault güç/iktidar ilişki analizi için beş noktanın olmasını gerektiğini belirtmiştir.

1- Farklılaştırma sistemi; Her iktidar, kendisi için aynı zamanda hem koşul hem de sonuç olan farklılaştırmayı işlerliğe koyar.

2- Amaç tipleri, ayrıcalıkların muhafaza edilmesi gerekliliğini dayandırdığı sebepleri yaratır.

3- İktidar ilişkilerini uygulamanın araçları, silah tehdidi ile, sözün etkisi ile, ekonomik eşitsizlik araçları ile veya az çok karmaşık denetim araçları ile arşivli ve arşivsiz gözetim sistemleriyle uygulamasına göre, belirgin, sabit ya da değişebilir nitelikleri ile bunu hayata geçirir.

4- Kurumsallaştırma biçimleri, geleneklere bağlı olması ile, hukuksal yapısı ile, kendi düzenlemeleri ile, küresel bir gözetim dahilinde uyguladığı düzenlemeleri ile gerçekleştirebilir.

5- Rasyonalizasyon dereceleri, iktidar ilişkilerini imkanlar dahilinde devreye sokmak, araçların etkililiği ve sonuçların kesinliği bunlar sonucunda oluşan bedeller ile bağlantılı olarak ortaya çıkar. İktidar kendisini geliştirir, dönüştürür, örgütler az çok belli bir duruma göre ayarlanmış süreçler ile donatır.

Foucault güç ilişkileri bağlamında (2005a,80) üç tür strateji geliştirme biçiminden söz eder, bunlar sırası ile bir amaca ulaşmak için kullanılan araçları içeren rasyonalite, başkalarının eylemlerinin nasıl olması gerektiği konusundaki düşüncelere bağlı olarak geliştirilen stratejiler ve rakibi mücadele araçlarından yoksun bırakmak için kullanılan stratejiler.

Bütün bu stratejiler Makedon Türk ulusuna tarihsel süreç içinde hakim Makedon idari yönetimi tarafından uygulanmıştır. Amaç Makedon cumhuriyetinde ortak bir Makedon halkı oluşturma projesidir.

Yalnız bu kavram Makedonya da bir asırdır çok zor yürümüştür. Buna en büyük engel Arnavut nüfusun %20 lerin üzerinde oluşu ve Türklerin de kendi kimliklerine olan bağlılığıdır. Ama tarihsel süreçte Makedonya da hiç Ortodoks Arnavut’un olmaması dinin etkisi ile bu grubun Makedonlaşmasına, Türklerin de Torbeşliler (Makedonların ifadesine göre Türkleşmiş Makedonlar) kavramı ile Osmanlı’dan önce bu topraklarda yok sayılması bu çabanın da hiç etkisinin olmadığı kavramını ortadan kaldırmaktadır.

Eğitim dilinin Makedonca olması, Makedonya da yaşayan ulusların kendi dillerinde okulda okuyamaması, özellikle Makedonya nın Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti içinde iken inanç özgürlüklerinin olmaması nedeni ile ibadetlerini yerine getirememeleri, 2. Dünya savaşı sonrası Makedon Türk ulusu kimlikleri yaşatmak için kurulan yapının (Yücelciler) hareketinin çok kanlı olarak bastırılması, Doğu Makedonya da yaşayan Yörük Türklerinin tek geçim kaynağı olan keçi yetiştiriciliğinin yasaklanması hakim toplumun güç ilişkilerinde uyguladıkları stratejilerdir.

2.1.2. Kültürel farklılığın yönetimi

Yönetimsellik (governmentality), Foucault’un toplumsal-kültürel güç ilişkileri analizinin temel kavramlarından birisidir. Yönetimsellik, davranışın yönünü belirleyen ve davranışı biçimlendiren rasyonaliteler ve zihniyet biçimleriyle ilgili sosyo-kültürel-politik-tarihsel bir kavramdır.

Foucault (1997b,81)a göre yönetim en geniş anlamı ile insan davranışını yönlendirme teknikleri ve yordamlardır (Devletin yönetimi, azınlıkların yönetimi, nüfusun yönetimi). Foucault (1997a,67) a göre bir yönetimin politik bilgisinin merkezinde nüfus fikri ve söz konusu nüfusun düzenlenmesi güvenceye alma yeterliliğindeki mekanizmalar vardır.

Belli bir nüfusu yöneten belli bir yöneticinin ya da yönetici grubun, yönetim anlayışı

“doğruluk/hakikat” anlayışına göre belirlenir ve söz konusu olan sürecin ve uygulamanın Foucault’nun deyişi ile “doğruluk adına yönetme” olduğu söylenebilir.

Foucault’un doğruluk/hakikat kavramı, bugün toplumsal bilimler söyleminde yaygın olarak kullanılan “kültür, kültürel unsurlar ve değerler” olarak da ifade edilir. Foucault’un (2004b,8) doğruluk/hakikat tanımına göre, doğruluk, sözcüklerin üretimi, düzenlenmesi, dağılımı, dolaşımı ve işleyişinin bütün olarak tanımlanır. Doğruluk rejimi, kendisini üreten ve destekleyen iktidar sistemleriyle ve kendisini yayan iktidar etkileriyle döngüsel bir ilişki içindedir. Bu rejim yalnızca ideolojik ve üst yapısal değildir.

Foucault (2005a,75,77) “yönetimi” başkalarının eylem yapılarını yapılandırmak diye tanımlar.

İktidarın uygulamasını ise, birileri için başkalarının eylem alanını biçimledirmenin bir yolu diye tanımlar. İktidar ilişkileri toplumsal ağda derinlemesine kök salmıştır.

Foucault (2000c,286) modernlik konusunda önemli olan şeyin, toplumun devleştirilmesinden çok, devletin “yönetimselleştirilmesi” olduğunu söylemiştir.

Foucault (2000c,285) yönetimsellik olarak üç şeyden bahsetmektedir. Hedefi nüfus, temel bilgi biçimi ekonomi, politik ve esas teknik araçları güvenlik aygıtları olan çok spesifik, ama karmaşık iktidar biçimlerinin uygulanmasını sağlayan kurumlar, tüm spesifik yönetim aygıtları dizisi ile bilgi kompleksinin gelişmesiyle sonuçlanan ve yönetim olarak adlandırılan bu yönetim biçimini Batı da diğer tüm biçimler üzerine üstünlük kurmaya götüren eğilim ve on beşinci ve on altıncı yüzyılda idari devlete dönüşmüş olan ortaçağ adalet devletinin yavaş yavaş yönetimselleştiği süreç ile tanımlamıştır.

Ancak Foucault (2000c,284) a göre gerçekleşen hükümranlık toplumların disiplinci toplumlara, disiplinci toplumlardan yönetim toplumlarına geçiş değildir.

Aslında orta da olan bir üçgendir. Bu üçgenin de bir köşesinde hükümranlık diğerinde disiplin ve üçüncü köşe de de yönetim üçlüsünün asli hedefi nüfus, temel mekanizması ise güvenlik aygıtlardır.

Makedonya’da Balkan savaşından sonra hakim olan siyasi irade ulusal Türk azınlığın kültürel farklılığını yönetmeye ve biçimlendirmeye çalışmıştır. Foucault bu tür süreç ve yapılanmaları

“doğrulu adına yönetme” diye adlandırır. Yönetilecek olan nüfusun özellikleriyle ilgili bilgiye de sahip olmak gerekir. Başka bir deyişle “yönetmek için bilmek gerekir” modern yönetim teknikleri yönetilmek istenen nüfusun özellikleriyle ilgili bilgiye bağlıdır.

Bu bilgiler doğrultusunda, Makedonya Cumhuriyeti, ulusal Türk azınlığı siyasi otoriterin ürettiği bilgi-iktidar ve söz konusu nüfusa karşı uyguladığı yönetimsel mekanizmalar (disiplin, gözetim) temelinde sorunsallaştırılarak asimilasyonucu, kültür-kırıcı ve dışlamacı anlayışlar çerçevesinde yönetilmeye tabii tutulmuştur.

2.2. KİMLİK VE ÖTEKİ KAVRAMI