• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ARKA PLAN

2.5. ASİMİLASYON VE ASİMİLASYON SÜRECİNE YÖNELİK YAKLAŞIMLAR BAĞLAMINDA AZINLIK VE HAKİM GRUP İLİŞKİLERİ

2.5.1. Asimilasyon Sürecinde Azınlık ve Hakim Grup Kavramları

Çok uluslu ve çok kültürlü toplumlardaki milliyetlerin sorunlarında kendini gösteren bir kavramdır. İkiden fazla farklı milliyetleri kendi bünyesinde barındıran toplumlarda, farklı düzeylerde azınlık-hakim grup ilişkileri yaşanabilir. Böyle toplumlarda mutlaka belirli bir grup ya da gruplar azınlık konumunda bulunurken, diğer bir grup ise, hakim grup konumunda bulunabilir. Ayrıca azınlık kavramına, hukuki ve sosyolojik olmak üzere iki farklı açıdan da yaklaşılabilir.

Tez konusu olan Makedon halkı hakim grubu oluştururken, Makedonya da yaşayan Arnavutlar, Türkler, Torbeşler, Boşnaklar, Romanlar, Ulahlar gibi diğer bütün uluslar azınlık grup durumundadır. Yalnız 2001 yılındaki Ohri çerçeve anlaşması ile bu durum da bir değişiklik olmuş, Makedonya iki ulus temelli bir devlet yaklaşımı kabul görürken, 1974 anayasasına göre kurucu halk statüsünde olan Türkler dışlanmışlardır. Makedonya topraklarında Makedon, Arnavut ve Türk halkları kavramı Yugoslavya döneminden kalmış, Makedonya cumhuriyet olduktan sonra Türkler azınlık statüsüne itilmişlerdir. Yugoslavya’ya bağlı Makedon cumhuriyeti sırasında her halkın temel hakları korunacak kavramı, Yugoslav vatandaşlığı altında hep sulandırılmıştır. Makedonya’daki Türkler kendilerinin Makedonya’nın azınlık ulusu değil, Makedonya yı oluşturan üç kurucu ulustan biri olarak görmektedirler. İncelemelerimizde azınlık kavramı hukuki değil daha çok sosyolojik açıdan ele alınmıştır.

Azınlıklar 18. yüzyılın sonundan itibaren demokrasinin de gelişmesi ile birlikte, uluslararası toplumlarda daha da önemli olmaya başlamışlardır. (Ortakoviski, 1998,s.32). Özellikle Batı da önem kazanmaya başlayan bu kavramın, Batılı devletlerde, batılı olmayan toplumlar ve devletlere yönelik kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya başladığı da görülmüştür. Örneğin Osmanlı devleti sınırları içinde gayrimüslim toplulukların haklarını savunmak suretiyle, Osmanlı’nın iç işlerine karışmak, hatta parçalanmasının hızlandırmak gibi gösterilen çabalar dahilinde görülmektedir.

Azınlık grubu terimi, 1930 lardan itibaren, ırksal, etnik, biyolojik ya da diğer özellikler temelinde baskıya uğramış veya damgalanmış toplumsal grupları ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. (Marshal, 1999,s.53)

Avrupa da “bir azınlık” çoğu kez kendilerini savaş veya siyaset sonucunda daha büyük bir siyasi birimin parçası olarak bulmuş bir halk ve milleti çağrıştırmaktadır. Hakim millete karşı kendini ayırt etme çabası vardır. (Marden, 1997,s.21)

Popennoe ya göre (2000,s.290) azınlık grupları, belli bir toplumda, fiziki, sosyal ve kültürel özellikleri ile ayırt edilen, bulundukları toplumda önyargıyla karşılanan, dışlanan insanların oluşturduğu herhangi bir gruptur.

Lous Wirt e göre (Marden, 1997,s.22) azınlık terimi, fiziksel veya kültürel karakteristikleri nedeni ile toplumdaki başka kişilerden farklı ve eşit olmayan muamele altında yaşamakla ayırt edilmiş ve bu nedenle de kendilerini kolektif ayrımcılığın nesnesi olarak gören insan grubudur.

Giddens e göre (2000,s.225) azınlık grupları, sosyolojide yaygın olarak kullanılır ve sayısal bir ayrımdan daha fazlasını ifade eder. Azınlık grubunun üyeleri, nüfusun çoğunluğuna göre olumsuz koşullardadır ve birlikte hareket edip bir birlerine ait olma duygusuna sahiptirler.

Marden (1997,s.22), hakim grubu, tarihsel, dil, gelenekleri, örf ve adetleri tüm toplum için belirleyici olan grup diye tanımlar. Bunların üstünlüğü günlük kurallar veya yasalar aracılığıyla onaylanır ve zamanla bu öğeler kültürel ön varsayımlar mertebesine erişir.

Orhan Türkdoğan (1997,s.121) a göre Batı sosyolojisindeki azınlık kavramı, sosyolojik açıdan, yönetimi elinde bulunduran hakim topluluğun dışında kalan kısmı ifade eder. Bu kavram, Osmanlı deyimiyle “millet-i hakime” nin yönetimi altında bulunan, fakat ondan ırk, milliyet, dil ve din gibi dört önemli unsurla ayrılmış bulunan topluluklar için kullanılır. Türkiye de yaşayan Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler bu dört unsuru içerdiklerinden hukuk açısından da bir azınlık grubudurlar.

Cihat Özönder (2000a,s.65) a göre ise Türk kültüründe azınlık ile ilgili çalışmaların az olmasının nedeni, Türk kültür yapısının özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Kuşaktan kuşağa taşınan değerlerde ötekilere tahammül ve hoşgörü yer almıştır. Bu nedenle Osmanlı hanedanlığı kurduğu Türk devletinin sınırları içinde, yirmiden fazla kültür varlığını koruyarak 500 yıl birlikte

yaşayabilmiştir. Siyaset kurumlarındaki iç ve dış dinamiklerin etkileri ile meydana gelen değişmelerde bu konunun tartışılmasını ötelemiştir.

Azınlık, gerçekten bir toplulukta herhangi bir nitelik bakımından ayrı ve ötekilerden sayıca az olandır. Yani çoğunluk karşıtı olanlardır. Başka bir deyişe göre, bir ülkede egemen ulusa göre, ayrı soydan gelen ve sayıca az olan topluluklardır.

Azınlık gruplarının üyeleri kendilerini çoğu zaman, çoğunluktan ayrı insanlar olarak görürler.

Azınlık grupları genellikle fiziksel ve toplumsal olarak toplumun genelinden yalıtılmışlardır.

Onlar belirli bölgelerde, kentlerde hatta belirli bir semtlerde yoğunlaşma eğilimi gösterirler.

Hakim grup üyeleri ile azınlık grubun üyeleri ya da değişik azınlık grupları arasındaki evlilikler oldukça azdır. Azınlık grubun içindeki insanlar çoğu zaman, kendi kültürel kimliklerinin canlı tutmak için grup içi evliliği (endogami) yaparlar (Giddens 2000:226). Ancak azınlık grupları kendi kültürel mevcudiyetlerini devam ettirmeden umutlarını keserlerse grup dışı evlilik yaparlar. Makedon Türk toplumu içinde Hıristiyanlar ile evlilik yok denecek kadar azdır ama Arnavutlarla olan evlilikler Arnavutların da Müslüman olmasından dolayı fazladır. Osmanlı döneminde Makedonya da yaşayan halk Hıristiyan ve Müslüman olarak iki ayrı dine ait olmalarına göre sınıflandırıldıkları için. Müslümanlar arası evlilikler çok doğal ve sıktır. Bu durum nüfusları daha fazla olan Arnavutlar karşısında Türklerin asimilasyonunu hızlandırmıştır.

Bir aileden bir kardeş ben Arnavut asıllıyım derken diğer kardeş ben Türk orjinliyim diyebilmektedir.

Bir toplumda hakim grup ve azınlığın olabilmesi için, iki grubun karşılıklı algıladıkları veya algıya bildikleri bir veya birden çok farklılıklara sahip olmaları gerekmektedir. Algılanan özellikler fizyonomik (ırksal) kültürel veya ikisi de olabilmektedir. (Marden, 1997). Azınlık olarak bakılan grup üyelerinin, mutlaka ortak özellikleri bulunması gerekmektedir. Yani hem azınlık grup üyesi olabilmesi hem de hakim grup üyelerinden farklı olmaları gerekir. Biz ve ötekiler düşüncesini yaratacak unsurların başında dil, giyim-kuşam, deri rengi, saç rengi, saç stili, dini inancı gelmektedir. Bu özellikler, iki çeşide ayrılır. Birincisi, kültürün belirledikleri, örneğin saç stili, giyim kuşam ve dil gibi, ikincisi biyolojik özellikleri örneğin deri rengi, saç rengi gibi.

Zanden’e göre (1983,ss 10-12) sosyologlar azınlık gruplarının beş özelliğinden bahsederler.

1-Azınlıklar bir sosyal grupturlar. Hakim grup ile azınlık grubu arasındaki güç farklılığından dolayı azınlık grubu üyeleri dezavantajlı duruma düşerler.

2-Azınlık grupları, kendilerini hakim gruptan ayırt eden fiziki ya da kültürel özellikler ile karakterize edilirler.

3-Azınlık gruplar bir arada olma bilinci ile karakterize edilirler, onlar bir arada bulunan sosyal gruplardır.

4-Azınlık grubuna üyelik genellikle gönüllü değildir. Grup üyeliği doğumla birlikte üyelerine atfedilmektedir.

5-Azınlıklar genellikle grup içi evlilik yapmaktadırlar.

Makedon Türk toplumu Zanden’nin beş şartını da kapsamaktadırlar. Sosyolojik olarak azınlık yapısında olan Makedon Türkleri hukuki anlamda Makedon devletinin kurucu unsuru olduklarını ileri sürmektedirler. Nüfus sayımlarının kendi nüfusları konusunda doğru sonuç vermediklerini ileri sürmekte, hem Makedonların hem de Arnavutların, Türklerin nüfuslarını az göstermeden menfaatleri olduğunu belirmektedirler. Çünkü Makedonya da yaşayan Müslüman grup içerisinde hem Arnavutlar hem de Türkler bulunmaktadır. Makedonya da azalan Arnavut oranına karşı yükselen Türk oranı, Türklüğü kültürel değer olarak kabul edilmesinin kanıtıdır.