• Sonuç bulunamadı

Mürcie’ye Göre Büyük Günah İşleyenlere Şefaat

Belgede İslam inancında şefaat (sayfa 177-180)

B. Büyük Günah İşleyenlere Şefaat

2. Mürcie’ye Göre Büyük Günah İşleyenlere Şefaat

Mürcie, imanı “Allah’ı ve Resûlünü bilip tanımak” şeklinde tarif etmişlerdir. Buna göre Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in (s.a.v) O’nun Resûlü olduğuna

iman eden herkes, mü’mindir. Mürcie, mü’minden iman vasfının, sadece küfürle ortadan kalkacağı; bir kişinin aynı anda hem mü’min hem kâfir olmasının mümkün olmadığı kanaatindedir. Dolayısıyla onlara göre bir kimse, Allah ve Resûlünü tanıdıktan sonra şirk dışında büyük günahlardan birini işlese ve amellerinde eksikliği olsa bile iman yönünden hakikî mü’mindir ve onun imanının meleklerin imanından farkı yoktur.317 Nitekim Hz. Ali’nin torunu olan ve ilk Mürciî olduğu söylenen Hasan b. Muhammed, (ö. 100/718[?])318 büyük günah işlemenin küfür olmadığını belirtir. Çünkü taatlerin ifa edilmesi ve günahlardan kaçınılması iman esasına dahil değildir.319 Dolayısıyla Mürcie, imanı amelden ayrı düşünerek Hâricîlerin ve Muʽtezile’nin aksine bir kanaate sahip olmuş ve yapılan iyi amellerin inanmayana bir fayda vermediği gibi imanla birlikte büyük günahın da işleyenin imanına bir zarar vermeyeceğini savunmuştur. Kıble ehlinden olup büyük günah işleyen kimseler, sahip oldukları imanları sebebiyle mü’min, büyük günah işledikleri için de fâsıktır.320

Kur’ân’ı baştan sona kadar tefsir eden ilk müfessir ve aynı zamanda Mürcie akâid âlimlerinden biri olarak kabul edilen321 Mukâtil b. Süleyman’a (ö. 150/767) göre, günah işlemek mü’minin imanına zarar vermez. Böyle bir kimse, cehenneme girmez fakat Sırat’tan geçerken cehennem ateşinin sıcaklığını hisseder ve cezasını çektikten sonra cennete girer.322 Bişr b. Gıyâs’a (ö. 218/833) göre ise büyük günah işleyen kimse kâfir olmaz ve cehennemde ebedî olarak kalmaz. Böyle bir kişi, cehennemde günahı kadar ceza çektikten sonra oradan çıkar ve cennete girer. Orada ebedî kalmaları imkansız olduğu gibi ilâhî adalete de aykırıdır. Zerre miktarınca iyilik yapan bunun karşılığını göreceğine göre323 kelime-i şehâdeti benimseyip iman sahibi olan mü’minin de bunun karşılığını görmesi gerekir.324 Ayrıca Eşʽarî’nin (ö. 324/926) kimin taraftarları olduğunu belirtmediği bir diğer fırkaya göre ise Allah Teâlâ, günahkâr Mü’min kullarından bazılarını cehenneme

317 Ebû Hanîfe, İmâm-ı A’zam Nu’mân b. Sâbit el-Bağdâdî (ö. 150/767), el-Âlim ve’l-Müteallim (İmam-ı

Aʽzam’ın Beş Eseri’nin içinde), (nşr. Mustafa Öz), İstanbul: MÜİF Vakfı (İFAV), 1992, s. 39; Gölcük, Kelam Tarihi, s. 39; Kutlu, Sönmez, “Mürcie”, DİA, İstanbul: TDV Yayınları, 2006, XXXII, 43.

318 Hz. Ali’nin oğullarından Muhammed b. Hanefiyye’nin küçük oğlu ve zamanında Ehl-i beyt’in önde gelen

âlimlerinden biri. (Bk. Fığlalı, Ethem Ruhi, “Hasan b. Muhammed b. Hanefiyye”, DİA, İstanbul: TDV Yayınları, 1997, XVI, 331-332.

319

Şehristanî, el-Milel, I, 144.

320

İbn Hazm, el-Fasl, IV, 205; Nesefî, Bahru’l-Kelâm, s. 24; Şehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, I, 139; Gölcük,

Kelam Tarihi, s. 48; Kutlu, “Mürcie”, DİA, XXXII, 43.

321 Bk. Türker, Ömer, “Mukâtil b. Süleyman”, DİA, İstanbul: TDV Yayınları, 2006, XXX, 134. 322

Eşʽarî, Makâlâtü’l-İslâmiyyîn, I, 231; Şehristanî, el-Milel ve’n-Nihal, I, 143; krş. Türker, “Mukâtil b. Süleyman”, DİA, XXX, 135.

323 Bk. Zilzâl, 99/7.

324 Eşʽarî, Makâlâtü’l-İslâmiyyîn, I, 225, 229-230; Şehristanî, el-Milel ve’n-Nihal, I, 143-144; krş. Kılavuz,

sokar ancak Hz. Peygamber’in (s.a.v) şefaatiyle oradan çıkarıp cennete koyar.325 Bununla birlikte genel olarak Mürciîler, büyük günah işleyenin durumunu âhirete ertelemeyi tercih etmişlerdir. Onlar, büyük günah işleyen mü’minin, bu dünyada cennetlik veya cehennemlik olduğu hakkında bir hüküm vermeyerek, onun durumunu kıyâmet gününde Allah’ın vereceği karara bırakmış ve cehennemde ebedî olarak kalmayacağını belirtmişlerdir.326

Muʽtezile ile Hâricîler, kişileri günahlardan sakındırmada ve nasihat vermede daha etkili bir yöntem olduğu gerekçesiyle vaîd âyetlerinin genelleştirilmesinin uygun olacağını ileri sürerken Mürice, va’d âyetlerinin genelleştirilmesinin tercihe şâyân olduğunu söylemiştir. Zira onlara göre bu yöntem, rahmet, af ve mağfiret türünden olan ilâhî sıfatlara daha uygundur. Allah’ın rahmet ve mağfireti, büyük günahlara da küçük günahlara da

şâmildir. Nitekim “Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını

dilediği kimse hakkında bağışlar.”327 âyeti de bu görüşü desteklemektedir.328 Mürcie, bu

âyeti delil göstererek küfür dışında kalan günahları işleyenlerin cehennemde azap görmeyeceğini söylemiştir.329 Bu durumda küfür dışındaki günahlar, işleyenin imanına bir zarar vermeyecektir. Günah işleyen kimselerin cehennemde ebedî olarak azap çekeceklerini bildiren naslar ise Allah’ın emir ve yasaklarını hafife almaya, inkâr etmeye ve haramlarını helâl kabul ederek işlemeye hamledilmelidir. Zira bunları yapmayan günahkârlar, ya Allah’ın hususî af ve mağfiretiyle ya da O’nun şefaat etmelerine izin verdiği iyi kullarının şefaatçi olmasıyla bağışlanarak cezadan kurtulabilirler.330

Mürcie’nin bu konuda delil olarak gösterdiği bir diğer âyette ise “O ateşe ancak

gerçeği yalan sayıp sırt çeviren isyankâr kişi girer.”331 buyrulmakta ve dini

yalanlamayanların cehenneme girmeyecekleri bildirilmektedir. Günah işleyen kimse dini yalanlamadığına göre, cehenneme girip ebedî olarak orada kalmayacak ve şefaatten de mahrum olmayacaktır.332 Ayrıca Mürcie,“Şefaatim ümmetimden büyük günah sahipleri

325 Eşʽarî, Makâlâtü’l-İslâmiyyîn, I, 229-230.

326 Nesefî, Bahru’l-Kelâm, s. 24; Şehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, I, 139; Gölcük, Kelam Tarihi, s. 48. 327

Nisâ, 4/48.

328

Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, s. 549.

329 Matüridi, Kitâbü’t-Tevhîd, s. 549; Eşʽarî, Makâlâtü’l-İslâmiyyîn, I, 230; Nesefî, Tebsıratü’l-Edille, s.

368.

330

Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, s. 549; Eşʽarî, Makâlâtü’l-İslâmiyyîn, I, 224; Bebek, Mâtürîdî’de Günah

Problemi, s. 150, 152.

331 Leyl, 92/15-16.

332 Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevhîd, s. 549; 555-556; Eşʽarî, Makâlâtü’l-İslâmiyyîn, I, 230; Bebek, Mâtürîdî’de

içindir. 333 hadisini de delil getirerek Hz. Peygamber’in şefaatinin hem mü’min hem de fâsık (büyük günah işleyen) kimseler için geçerli olduğunu söylemiştir.334 Muʽtezile ise Mürcie’nin delil gösterdiği bu hadisin sıhhatinin tesbit edilemediğini; hadis sahih olsa bile haber-i vâhid olduğu için delil olarak gösterilemeyeceğini ileri sürer.335 Bu hadisi Ehl-i sünnet de büyük günah işleyen kimselere şefaat konusunda delil olarak kullanmıştır. Hadisin rivâyet değeri hakkında ileride geniş bilgi verileceği için burada sadece Muʽtezile’nin görüşünü vermekle yetiniyoruz.

Netice olarak Mürcie, imanı amelden bir parça kabul etmediğinden, mü’minin işlediği günahın imanına zarar vermeyeceği için onun kâfir olmayacağı; dolayısıyla cehenneme girmeyeceği, cehenneme girse de orada ebedî olarak kalmayacağı kanaatine sahiptir. Onlara göre cehenneme giren büyük günah sahibi kimseler, günahları karşılığında gerekli cezalarını çektikten sonra ya Allah’ın rahmet ve mağfiretiyle ya da Hz. Peygamber’in şefaatiyle cehennemden çıkarılıp cennete gönderilecektir. Bununla birlikte genel olarak Mürcie’nin, büyük günah işleyen kimsenin akıbeti konusunda net bir görüş belirtmekten kaçındığı ve sonucu tamamen Allah’ın dilemesine bıraktığı anlaşılmaktadır.

Belgede İslam inancında şefaat (sayfa 177-180)