• Sonuç bulunamadı

Hayatta Olan Sâlih Kişilerin Duası İle Tevessül

Belgede İslam inancında şefaat (sayfa 140-143)

A. İttifakla Kabul Edilen Tevessül Çeşitleri

3. Hayatta Olan Sâlih Kişilerin Duası İle Tevessül

Âlimlerin meşru görüp üzerinde ittifak ettiği başka bir tevessül çeşidi dünyevî bir ihtiyacın karşılanması veya günahların bağışlanması için hayatta olan muttakî ve sâlih kimselerin duasıyla Allah’a tevessülde bulunmaktır.61 Bu anlamdaki şefaatin câiz olduğu konusunda da âlimler ittifak etmişlerdir.62 Zira Kur’ân-ı Kerîm’de yukarıda da zikredildiği üzere mü’minlere Allah’a yakın olmak için vesîle aramaları emredilmiştir.63 Allah’a yaklaşma vesîlelerinin başında ise hiç şüphesiz Hz. Peygamber (s.a.v) gelir.64 Zira Hz. Muhammed (s.a.v), “makâm-ı mahmûd”un sahibi olarak Allah nezdinde en büyük şefaat edicidir, mertebe bakımından bütün mahlukâtın ve peygamberlerin en yücesidir.65 Nitekim Kur’ân’da onun bütün insanlar için sırf bir rahmet vesîlesi olarak gönderildiği bildirilmiş,66 Allah’ı seven mü’minin peygamberine tabi olup itaat etmesi emredilmiştir. Allah tarafından sevilmek için ona tabi olmak şart koşulmuş67 ve haddini aşıp günah işleyen günahkârların günahlarından pişmanlık duyup Hz. Peygamber’i vesîle ederek af diledikleri takdirde affedilecekleri68 haber verilmiştir. Fahreddin er-Râzî’ye (ö. 606/1209) göre bu âyette (Nisa, 4/64) münafıkların durumuna işaret edilmektedir. Onların bile affolunabilecekleri açıkça ifade edilmekte iken samimi mü’minler için böyle bir hâl, af için çok daha uygundur. Resûlullah’ın onlar için mağfiret talep etmesi, bu talebin Allah katında

59 Buhârî, “Deʽavât”, 16 (VII, 150); a.mlf. el-Edebü’l-Müfred, s. 213. 60 ʽÎd, a.g.e., s. 35-36; Rifâî, a.g.e., s.111-135.

61 Sübkî, Şifâü’s-Sekam, s. 357; İbn Teymiyye, Kâ’ide, s. 13, 66-69; Alûsî, a.g.e., IV, 183; ʽÎd, a.g.e., s. 41;

Rifâʽî, a.g.e., s. 141-163; Himyerî, a.g.e., s. 24, 41-42; Reşîd Rızâ, Tefsîru’l-Menâr, VIII, 459.

62

Yavuz, “Şefaat”, DİA, XXXVIII, 413.

63 Mâide 5/35.

64 İbn Teymiyye, Kâʽide, s. 7. 65

Bâcûrî, a.g.e., s. 293; İbn Teymiyye, Kâʽide, s. 5-6. İbn Teymiyye, Hz. Peygamber’e iman edip O’na uymanın farz olduğunu belirtir.

66 Enbiyâ, 21/107. 67 Âl-i İmrân 3/31. 68

kabul edilmesine vesîle teşkil etmektedir.69 Bu maksatla Allah Teâlâ Hz. Peygamber’e hem kendisinin hem de erkek ve kadın bütün mü’minlerin günahının affolması için dua etmesini emretmiştir.70 Allah Resûlü de (s.a.v) pek çok duasında ümmeti için af ve mağfiret dilemiştir.71

Ayrıca Kur’ân’da bildirildiğine göre kıskançlıkları yüzünden Hz. Yûsuf’u kuyuya atan kardeşleri, önce babaları Hz. Yakup’a onun bir kurt tarafından yenildiğini söylemiş, fakat bir süre sonra yaptıkları çirkin iş ortaya çıkınca babalarından günahları için Allah’tan mağfiret dilemesini istemişler Hz. Yakup da onların bu isteğine olumlu karşılık vermiştir.72

Bu tür âyetlerden anlaşılmaktadır ki mü’minlerden bazılarının duaları, diğerlerine göre Allah katında daha makbuldür. O halde insanların, maddî-manevî ihtiyaçları için sâlih kimselerin dualarıyla tevessülde bulunmaları faydasız ve abes değildir. Şüphesiz bu insanlar arasında ilk sırayı peygamberler almaktadır. Onların bulunmadığı zamanlarda muttaki ve sâlih kimselere bu maksatla başvurulması, Kur’ân’ın tavsiyelerine uygun bir harekettir.73 Nitekim hadis kaynaklarında Ashab-ı Kirâmın (r.a), zaman zaman Allah Resûlü’ne müracaat ederek kendileri için dua istedikleri,74 Hz. Peygamber’in de ashabına kendisiyle tevessülde bulunmalarını öğrettiği bildirilmektedir.75

Sâlih kişilerin duasıyla tevessül, âlimler arasında ittifakla kabul edilen bir tevessül çeşidi olduğu için konuya delil olarak gösterilen hadislerden dört örnekle yetinmek istiyoruz:

1. Osman İbn Huneyf’ten (r.a) rivâyet edildiğine göre Âmâ bir kişi, Hz. Peygamber’e gelerek ondan gözünün açılması için dua etmesini ister. Allah Resûlü (s.a.v) o a’mâya

69 Râzî, et-Tefsîr, X, 130. 70 Muhammed, 47/19. 71

Bk. Buhârî, “Cihâd”, 33; Müslim, “Salâtü’l-Müsâfirîn”, 273; Nesaî, “Fera ve Atiyre”, 1.

72 Bk. Yûsuf, 12/98.

73 Âlûsî, Ebü’s-Senâ, a.g.e., IV, 183.

74 Bk. Buhârî, “Cuma”, 34, 35 (I, 223, 224); “Merdâ”, 6 (VII, 4); Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, VI, 182-183.

Bu konuda pek çok olay yaşanmıştır. Mesela sara hastalığı olan bir kadın, hastalığına şifa için Allah Resûlü’nün duasını alır. [Bk. Buhârî, “Merdâ”, 6 (VII, 4)] Başka bir kadın, hasta olan çocuğunu Hz. Peygamber’e getirerek onun ölmemesi için dua etmesini ister. Hz. Peygamber de o çouğun iyileşmesi, büyüyüp iyi bir kişi olması ve Allah yolunda savaşıp şehit olarak cennete girmesi için dua eder ve onun bu duası gerçekleşir. (Bk. Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, VI, 182.) Hz. Ebû Hüreyre , Allah Resûlü’ne giderek kendisi defalarca İslâm’a davet ettiği halde müslüman olmayan annesinin hidâyeti için dua ister, o da dua eder. Ebû Hüreyre (r.a), eve geldiğinde annesinin müslüman olduğunu öğrenir ve Hz. Peygamber’in yanına giderek duasının kabul olduğunu bildirir. (Bk. Müslim, “Fedâilu’s-Sahâbe”, 158; Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, VI, 203-204.) Ayrıca bk. Maverdî, Aʽlâmü’n-Nübüvve, s. 167-177.

75 Tirmizî, “Deʽavât” 118 (V, 569); krş. İbn Mâce, “İkametü’s-Salât” 189 (I, 441); Ahmed b. Hanbel, IV,

138; Nesâî, Ebû Abdirrahmân Ahmed b. Ali b. Şuayb (ö. 303/915), Kitâbü’s-Süneni’l-Kübrâ, I-VI, (thk. Abdülgaffâr Süleymân el-Bündârî, Seyyid Kesrevî Hasen, Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1991, VI, 169.)

abdest alıp iki rekât namaz kıldıktan sonra şu duayı okumasını emreder: ُ ﱠ•َ َ/َأَو َ‹ُ َ¬ْ َأ @ﱢIِإ ﱠ|ُ8ﱠ ا)

ْ2ﱠ ا ﱢ@ِ َI ٍ*ﱠ4َ;ُ َ‹ﱢ ِ َ#ِ! َ‹ْ َ ِإ ﱠ@ِA ُ ْ,ﱢ=َ) ﱠ|ُ8ﱠ ا @ِ @ِžْ+َ َA ِهِPَھ @ِ َ• َ2 @ِA @ﱢ!َر .َ ِإ َ‹ِ! ُ"ْ8ﱠ•َ َ/ @ﱢIِإ ُ*ﱠ4َ;ُ َE ِBَ4

(.

“Allah’ım! Ben, Senden istiyorum ve Rahmet Peygamberin Muhammed ile Sana yöneliyorum. Ey Muhammed! Ben bu ihtiyacımın giderilmesi için seninle Rabbime yöneliyorum. Ey Allah’ım! Onu (s.a.v) benim hakkımda şefaatçi, aracı eyle.” Bunun üzerine o şahıs, Allah Resûlü’nün söylediklerini yapar, öğrettiği duayı okur ve gözleri görmeye başlar.76

2. Hz. Enes b. Mâlik’ten (r.a) rivâyet edildiğine göre Müslümanların şiddetli bir

şekilde kuraklığa maruz kaldıkları günlerde, bir Cuma günü bir adam Hz. Peygamber’e

gelerek hayvanların mahvolduğunu, her tarafın kuruduğunu ve çaresiz kaldıklarını ifade eder ve yağmur yağdırması için Allah’a dua etmesini ister. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.v) dua eder ve gökyüzünde en küçük bir bulut bile yokken bir hafta boyunca evler yıkılma tehlikesi geçirecek kadar bol yağmur yağar. Bunun üzerine aynı kişi veya bir başkası Allah Resûlü’ne gelerek yağmurun dinmesi için dua etmesini ister. Hz. Peygamber’in duası üzerine de bulutlar başka tarafa çekilip gider ve yağmur kesilir.77

3. Hz. Peygamber (s.a.v), umre için kendisinden izin isteyen Hz. Ömer’e “Kardeşim!

Duanda bizi de an, unutma!” diyerek ondan dua istemiş;78 Hz. Üveys’in79 (ö. 3/657)

duasının makbul olduğunu bildirerek onunla karşılaşan kimselere günahlarının affedilmesi için dua istemelerini tavsiye etmiştir.80 Hz. Peygamber’in bu uygulaması ve tavsiyesi, hem sâlih kişilerin duası ile tevessülün meşru olduğunu, hem de dua eden dua isteyenden daha küçük mertebede olsa bile vesîle kılınabileceğini gösterir.81

76 Bk. َ"ْ ِ) ْنِإَو ُتْ َ9َد َ"ْ ِ) ْنِإ َل َƒ @ِ#َ ِA َ,ُE ْنَأ َ ﱠﷲ ُعْدا َل َ+َA َ|ﱠ َ َو ِ ْ َ َ9 ُ ﱠﷲ .ﱠ َŒ ﱠ@ِ ﱠ# ا .َ/َأ ِ َHَ ْ ا َ Eِ َ- ًOُ•َر ﱠنَأ ٍ¨ْ َ#ُ2 ِ&ْ! َن َ4ْ§ُ9 ْ&َ9) اَPَ8ِ! َ ُ9ْ*َEَو ُهَء ُ-ُو َ&ِJْ;ُ َA َ¬ﱠ-َ َ َE ْنَأ ُهَ َ َ¬َA َل َƒ ْ ُ9ْد َA َل َƒ َ‹َ ٌ ْ َ َ ُ8َA َتْ َ َŒ ﱢ@ِ َI ٍ*ﱠ4َ;ُ َ‹ﱢ ِ َ#ِ! َ‹ْ َ ِإ ُ ﱠ•َ َ/َأَو َ‹ُ َ¬ْ َأ @ﱢIِإ ﱠ|ُ8ﱠ ا ِء َ9ﱡ* ا

ﱢIِإ ِBَ4ْ2ﱠ ا ﱠ@ِA ُ ْ,ﱢ=َCَA ﱠ|ُ8ﱠ ا َ@ِ .َžْ+ُ ِ ِهِPَھ @ِ َ• َ2 @ِA @ﱢ!َر .َ ِإ َ‹ِ! ُ"ْ8ﱠ•َ َ/ @

( Tirmizî, “Deʽavât” 118 (V, 569); krş. İbn

Mâce, “İkametü’s-Salât” 189 (I, 441); Ahmed b. Hanbel, IV, 138. Nesâî’nin rivayetinde hadisin sonunda

şu ilâve vardır: ( ِهِ َHَ!&9 ُ َ َ¨ِCُ ْ*َƒَو َ<َ•َ َA) “Adam, gözlerindeki perde kalkmış olduğu halde dönüp gitti.” (Nesâî, Kitâbü’s-Süneni’l-Kübrâ, VI, 169.) Tirmizî, hadisle ilgili “hasen, sahih, garip” (bk. Tirmizî, es-

Sünen, V, 569); İbn Mâce, Ebû İshak’tan naklen “sahih” (İbn Mâce, es-Sünen, I, 442); Beyhakî ve

Hâkim, Buhârî ve Müslim’in şartlarına göre “sahih” olduğu halde tahric etmediklerini bildirirler. (Bk. Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, VI, 167-168; Hâkim, el-Müstedrek, I, 313.) Elbânî de hadisin “sahih” olduğunu belirtir (Bk. Elbânî, Muhammed Nâsırüddîn (ö. 1999), Sahîhu Süneni İbn Mâce, I-II, Riyâd: Mektebetü’t-Terbiyeti’l-Arabî li-Düveli’l-Halîc, 1986, I, 232.

77

Buhârî, “İstiska” 6-12, “Menâkıb” 25; Müslim, “İstiska” 8; Ebû Dâvûd, “İstiskâ”, 2.

78 İbn Mâce, “Menâsik”, 5; Ebû Dâvûd, “Salât”, 358.

79 Üveys b. Amir el-Karenî, Hz. Peygamber’in “Tabiînin en hayırlısı Üveys adındaki adamdır.” ve “O,

Allah’a yemin etse, kendisini yemininde mutlaka doğru çıkarır.” diye takdir ettiği kişidir. Nitekim daha

sonra Hz. Ömer’in Hz. Üveys ile görüştüğü ve ondan dua talebinde bulunduğu rivâyet edilmektedir. Bk. Müslim, “Fezâilü’s-Sahâbe”, 224-225 (II, 1968-1969)

80 Müslim, “Fezâilü’s-Sahâbe”, 223-225 (II, 1968-1969); Ahmed b. Hanbel, III, 48. 81

4. Şam’da kuraklık meydana geldiğinde Hz. Muaviye b. Ebî Süfyan (ö. 60/680) ve

Şam halkı yağmur duasına çıkarlar. Hz. Muâviye, minberde iken Hz. Yezîd b. Esved el-

Cüreşî’yi (r.a) yanına çağırıp onunla tevessül ederek:82 “Allah’ım! Bugün aramızdaki en hayırlımız ve en fazilemizi aracı kılarak Senden şefaat diliyoruz. Allah’ım! Yezîd b. Esved el-Cüreşî vesîlesiyle Senden şefaat taleb ediyoruz.” şeklinde dua eder. Daha sonra Hz. Yezid’den ellerini kaldırıp dua etmesini ister. Hz. Yezid ve diğer Müslümanlar ellerini semaya kaldırıp dua ettikten kısa bir süre sonra Allah yağmur lutfeder.83 Bundan dolayıdır ki âlimler, “Dindar ve sâlih kimselerle yağmur duası yapmak müstehaptır. Hz.

Peygamberin ehl-i beytinden olursa daha iyi olur.” demişlerdir.84 Rivâyetlerden de

anlaşılmaktadır ki, şefaat (yardım) isteme ve tevessül etmenin hakikati, ilgili kişinin duasıyla tevessülde bulunmaktır.

Âlimler, yaşayan sâlih kişilerin dualarıyla tevessülün meşru bir tevessül olduğu konusunda ittifak halindedirler. Dolayısıyla bir mü’minin, sâlih kişilerden içinde bulunduğu sıkıntılardan kurtulmak, arzu ettiği bir hedefe ulaşmak için dua istemesinde ve onları vesîle ederek Allah’tan duasının kabul olmasını ümit etmesinde bir mahzur yoktur.

B. Hakkında İhtilaf Edilen Tevessül Çeşitleri

Belgede İslam inancında şefaat (sayfa 140-143)