• Sonuç bulunamadı

3.1. Uluslararası Hukuk Açısından Müdahale

3.1.4. Müdahale Konusuyla İlgili Genel Sorunlar

Müdahale konusuyla ilgili genel sorunlar iki temelde incelenebilir: 1. Kullanılan araçların çeşitliliği 2.Zorlama kavramının tanımlanmasındaki problemler.

Joseph Nye, bir devlet başkanından başka bir devletin halkına gönderilen bir mektupla başlayarak, ilgili halkın hükümetineya da muhalefet partilerine karşı

maddi, askerî ya da politik destek sağlanması gibi alana bir çok farklı aracın eklenmesini sağlamıştır (Nye, 1997:34-35). Nye(1997) ayrıca, bu davranış biçimlerinin agresif davranışı gerçekleştiren bir durumu değiştirmek veya caydırmak için diyalog ve tartışmadan ziyade, baskı uygulamakta etkili ve güçlü bir etkisi olduğunu vurgulamıştır.

Zorlama kavramını tanımlaması konusu diğer bir sorun alanını

oluşturmaktadır. İki zorlama tipi arasında, açık zorlama ve zımni zorlama arasında hiçbir ayrım yapılmamaktadır. Pratikte başka bir devletin dilek ve emirlerini kendi isteğiyle kabul eden devletler olabilir; ancak genellikle bu devletlerin bu emirleri açık tehdit veya zımni bir baskı şeklinde dayatılmalarından dolayı kabul ettikleri görülmektedir(Savaşan,2018:53).

Jack Donnely’in belirttiği üzere eğer zorlama güç kullanılmadan veya güç kullanılacağına dair tehdit olmadan yapılabiliyorsa, yani, fiili güç kullanımı veya kullanma tehdidi olmaksızın da yapılabiliyorsa, hala zorlamanın kullanıldığından bahsetmek mümkündür (Aktaran: Nye, 1997:34-35).

Zorlama kavramına ilişkin diğer bir sorun ise gerekçelendirme konusunda ortaya çıkmaktadır. Uluslararası insancıl hukukun, insan haklarına karşı ne tür ihlaller yapıldığını bilmek istediği, belirli suçlar mı yoksa sadece ihlal mi? Çünkü suçun niteliğini belirtmeden tek gerekçe ihlal ise yetersiz sayılmaktadır. Son olarak, Sean Murphy'nin belirttiği üzere insani müdahale kavramı hakkında sorduğu soru müdahale konusunda bir başka soru işaretini gözler önüne sermektedir: "Bir ülkede, devlet rejimini veya bölgesel sınırlarını değiştirme niyeti olmadan gıda yardımı göndermek gibi belirli bir askeri güç kullanılıyorsa, hedef olan devletin iç işlerine müdahale yapılmış sayılır mı?" (Aktaran: İbrahim, 2013:36).

Müdahale kavramının insani müdahale ya da askeri müdahale olarak kullanımı konusunda ise Uluslararası Müdahale ve Devlet Egemenliği Komisyonu (ICISS) tartışmalarına katılan uluslararası sivil toplum kuruluşları iki gruba ayrılmaktadır:

Birinci grup, insani sözcüğünü müdahaleye dahil etmenin uygun olmadığını görmektedir. Başka bir deyişle, müdahale insani amaçlara dayanmış olsa bile hiçbir askeri güç kullanılmamalıdır. Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin (ICRC) hukuk departmanı başkanı Fillip Lafolih, insani teriminden söz ettiğinde bunu açıkça ortaya koydu: Amaç ne olursa olsun askeri gücü kullanarak müdahale edildiğinde insan

sözcüğünü kullanmanın uygunsuz olduğunu ve insani yardımların askeri olmayan eylemlerde kullanılması gerektiğini de sözleri eklemiştir (Bashir,2015:32-35).

İkinci grup, insani terimlerin hukuki öneme sahip olduğunu ve dolayısıyla insan haklarını korumak için askeri güce ihtiyaç duyduğunu düşünmektedir. Tartışmanın sonunda, Uluslararası Müdahale ve Devlet Egemenliği Komisyonu (ICISS), insani müdahaleyi şöyle tanımlamıştır: Herhangi bir Devlete veya bu devletin liderlerine karşı, rızası olmadan, iddia edilen insanı ve önleyici önlemine başvurulmadan uygulanan eylemler ve önlemlerdir. Burada önleyici ve zorlayıcı araçlar gibi diğer önlemleri göz ardı etmeksizin, insani müdahaleye askeri gücü kullanma ihtiyacına vurgu yapılmaktadır (Massingham,2001:24-26).

Hukukçuların insani müdahale kavramı için ortak bir tanımı getirmelerindeki zorluklarının bir sonucu olarak aşağıdakileri içeren uluslararası insani müdahale adına farklı tanımlar geliştirilmiştir: Sean Murphy’e göre ise insani müdahaleyi, "bir devletin halkını kendilerine karşı devlet suçlarından korumak için bir devletin, bir grup devletlerin veya bir örgüt tarafından askeri gücün gerçek kullanımı olarak tanımlamıştır"(Aktaran : İbrahim,2014:16). Adam Roberts, insani müdahaleyi şöyle tanımlamış: "Bir devlet'in rızası olmadan insanlar arasında büyük kayıpları önlemek için o devlete askeri müdahale yapmaktır " (Aktaran: İbrahim,2014:36).

Profesör Najib El-Nuaimi'ye göre, müdahale, "Güvenlik Konseyi'nin bir devletin nüfusunun çektiği ıstırabı hafifletmek için o devlete karşı bireysel eylemin dayattığı bir tedbirdir"(Aktaran: İbrahim, 2014:35). Bir devletin ya da devlet grubunun bireysel eylemi, bu tanıma dahil değildir çünkü çağdaş uluslararası hukukta insan haklarını korumak için devletlere müdahale etme meşruluğuna sahip olan sadece Birleşmiş Milletler’dir. Bu nedenle, müdahalenin meşru olması için, BMGK tarafından anlaşmanın yedinci madde hükümleri uyarınca bir karar verilmelidir. Bu karar, uluslararası barış ve güvenliği tehdit ettiği ölçüde, insanlığa karşı ciddi ihlallere yanıt olarak verilmiş olmalıdır? (Aktaran: İbrahim,2014:35).

Jordan, insani müdahaleyi tanımlayabileceğimiz birçok durumun olduğunu söylemektedir: "Birincisi, bir devlet yurtdışındaki vatandaşlarını savunmak veya kendi çıkarlarını korumak için bir askeri güç kullandığında. İkincisi, bir devlet, hedef devletin nüfusuna cezalardan veya zulümden kurtarmak için askeri güç kullandığında "(Aktaran: El-Arabi, 2014:25). David Schaffer, “İnsani müdahale, bir

devletin nüfusunu herhangi bir tehditten veya insan haklarına yönelik herhangi bir ihlalden korumak amacıyla bir devletin başka bir ülkedeki işlerine müdahale etmek için tek başına askeri güç kullanmasıdır "diye tanımlamıştır(Aktaran: El- Arabi,2014:25). Anthony Clarke ve Robert Beck, bu tür bir müdahaleyi, insanlığın ciddi ihlali durumunda ilgili devlet vatandaşlarını korumak için bir devlet veya bir grup devletin silahlı kuvvet kullanması olarak tanımlamaktadır (Aktaran: El-Arabi, 2014:25). Sean Murphy için ise insani müdahale, uluslararası tanınmış insan haklarından mahrum kalan hedef ülkenin vatandaşlarını korumak için tek bir devlet, bir grup devlet veya uluslararası bir örgüt tarafından askeri gücün fiili kullanımıdır (Aktaran: El-Arabi, 2014:25).

Uluslararası Adalet Divanı (UAD), devletlerin başka bir ülkedeki vatandaşlarını korumak için bu tür müdahaleleri reddetmiştir. Uluslararası hukuk, devletlere diğer devletlerdeki vatandaşları için diplomatik koruma hakkı verdiğini, devletlerin diplomatik korunma hakkına saygı duyulması gerektiğini, aynı zamanda devletler, milliyetleri ne olursa olsun yabancı uyrukluların diplomatik koruma haklarının ihlal edilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Bir devletin başka bir ülkedeki vatandaşlarını korumak için bir askeri müdahaleyi reddetmiştir ve uluslararası hukukun egemenliğini ve bağımsızlığını ihlal ettiği gerekçesiyle bu tür müdahalelerin insanlık dışı ve yasa dışı olduğuna inanmaktadır(Camus, 2017).