• Sonuç bulunamadı

3.3. Suudi Arabistan’ın Yemen’e Müdahalesi ve Uluslararası Hukuk

3.3.3. İnsan Hakları Hukuku Bakımından

3.3.3.1. Sivil Hedeflere Saldırılar ve İnsan Hakları İhlalleri

Suudi Arabistan liderliğindeki uluslararası koalisyon tarafından desteklenen ve uluslararası kabul görmüş olan Mansur Hadi Hükümeti, diğer taraftan eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Ali Saleh'e tabi ordu birliklerini içeren silahlı grup Husiler ve müttefik kuvvetleri arasında silahlı çatışma üç sene boyunca devam etmiştir. Eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Ali Saleh ve Husi milisleri Sana'a ve diğer bölgelere hâkim olmaya devam ederken, Başkan Mansur Hadi hükümeti Yemen'in güneyindeki Lahj ve Aden içeren şehirleri kontrolünde tutmaktadır.

El Kaide Aden şehrinde birkaç patlama yapmıştır. 2014 Nisan ayında El Kaide milisleri, kıyı kenti olan Mukalla'da bomba eylemleri gerçekleştirip şehri kontrol etmeye devam etmiştir. Ayrıca bu dönemde ABD kuvvetleri El-Kaide'yi hedef alan roket saldırıları gerçekleştirmiştir. El-Kaide milisleri, Aden ve Mukalla'da bulunan hükümet kuvvetleri ve yetkililerine karşı sürekli suikast eylemleri düzenlemiştir (Arap Haber Ajansı, 2015).

Yemen'deki İnsan Hakları Bakanlığı, 1 Ocak 2015'ten 2017 yılının sonuna kadar savaş mağduru insanların sayısını açıklamıştır. Bakanlığın Cenevre'deki İnsan

Hakları Konseyi’ne sunduğu raporda Yemen Savaşı esnasında 10 bin 811 kişinin öldürüldüğünü ve 37 bin 888 kişi yaralandığını ifade etmiştir. BM İnsani Yardım

Koordinasyon Ofisi 3.27 milyondan fazla kişinin 2017 sonuna kadar çatışma

nedeniyle zorla göç ettirildiğini bildirmiştir. Bununla birlikte 21,2 milyon insan yani Yemen nüfusun % 80'inin insani gıda yardımına ihtiyaç duyduğunu beyan etmiştir (İnsan Hakları Bakanlığı, 2017).

Husi milisleri ve müttefik kuvvetleri Yemen’i yönetmek için 10 üyeden oluşan Yüksek Siyasi Konseyi kurmuştur. Konsey Ulusal Kurtuluş idaresi’ne liderlik etmek üzere Aden eski valisi Abdullaziz bin Habtour'u atamıştır. Başkan Mansur Hadi Merkez Bankası’nın Sanaa'dan Aden'e devredilmesini istemesi finansal rezervin erimesinden ve insani krizden kaynaklanan ekonomik krizin derinleşmesine neden olmuştur. Ayrıca, Husi yönetiminin Sana'yi fiilen yönetmesi ve temel gıda, yakıt ve tıbbi malzemeleri ithal edilmesini daha da zorlaştırmıştır (Arap Haber Ajansı, 2015).

2015-2019 yılları arası 91600 vatandaş hayatını kaybetmiş 3 Milyona yakın insan evini terk etmek zorunda kalmış ve Yemen’in toplam nüfusu yarısından fazla

acil yardıma muhtaç durumuna düşmüştür. 4

Hayatını kaybeden 91600 kişi

Göç edenler 2. 800.000 kişi

Acil yardıma ihtiyacı olanlar 15 miyon

3.3.3.2. İç Silahlı Gruplar Tarafından Yapılan İhlaller

Husiler ve eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Ali Saleh'e sadık kuvvetler, uluslararası insancıl hukukunu defalarca ihlal ettiklerini görülmüştür. Bu güçler, okullara, hastanelere ve evlere saldırıları gerçekleştirmiştir. Sivil tesisler de Suudi liderliğindeki koalisyon da hava bombardımanları saldırılarına maruz kalmıştır. Bu kuvvetler, diğer tarafın, özellikle de Taiz şehrinin kontrolü altındaki yerleşim alanlarını hedef alan geniş alanlarda sivilleri öldürüp patlayıcı mühimmatını rastgele ateşlemiştir. 2017 yılının Kasım ayına dek, Husi milisleri ve müttefik kuvvetleri

4 Kaynak: Elşark Elektronik Gazetesi, 20.06.2019. https://www.al-sharq.com/article/20/06/2019/ -

binlerce sivili öldürmüş ve Taiz'de en az 1000 yasadışı saldırı gerçekleştirmiştir. Husiler ve müttefikleri uluslararası olarak yasaklanmış mayınları dikmeye devam ederek, çocukları istihdam ederek ve onlar savaş cephelerini götürerek sivil kayıplara neden olmuştur. Haziran'da BM Genel Sekreteri 762 çocuk istismarının % 72'sinden ‘Husilerin’ sorumlu olduğunu söylemiştir (El-Hayajem, 2016).

Sanaa ve kontrol ettikleri diğer bölgelerde Husiler ve müttefikleri eleştirmenler, muhalifler, gazeteciler, insan hakları savunan ve Bahaî inancına mensup insanları tutuklamışlardır. Binlerce kişinin zorla ortadan kaybolmasına neden olmuşlardır. Husiler’in siyasi kanadı olan -Ansar Allah-'a ait silahlı grup binlerce kişiyi tutuklayıp, evlerini adli emir olmadan ele geçirmişlerdir (Arap Koalisyonu Haber Sitesi, 2015).

Tutukluların çoğu özel evler gibi gayri resmi yerlerde tutuklanıp avukatlara ve mahkemelere ulaşma imkanı sunulmadan gizli yerlerde gözaltına alınmışlardır. Husi makamları tutukluluk halini kabul etmedikçe, onlarla ilgili herhangi bir bilgi ifşa etmeyerek avukatların veya ailelerinin irtibat kurmalarına izin vermemiş ve bazı tutuklular işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmıştır (Arap Koalisyonu Haber Sitesi, 2015).

Husi müttefik kuvvetleri, hastanelerde çalışanlara karşı taciz ve yıldırma kampanyası başlatmış ve tıbbi tesislerin yanında askerler yerleştirerek sivilleri tehlikeye atmıştır. Özellikle Taiz kentinin güneyindeki savaşlarda çalışanlara yönelik tehditler nedeniyle en az üç hastane kapatılmıştır. Husiler ve müttefikleri, kontrol ettikleri alanlarda ifade özgürlüğü konusunda ciddi kısıtlamalar getirmiştir (El- Hayajem, 2016).

3.3.3.3. Suudi Liderliğindeki Koalisyonu Tarafından Yapılan İhlaller Başkan Mansur Hadi'nin hükümetini destekleyen uluslararası koalisyon, uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuku ciddi bir şekilde ihlal etmişlerdir. Koalisyon güçleri, tarafından Yemen deniz ve havaalanlarının bloke edilmesi, gıda ve diğer temel unsurların ithal edilme ihtimalini azaltarak çatışmanın insani krizin derinleşmesini neden olmuştur. Ayrıca ticari uçuşların Sanaa havaalanına inmesini de önlemiştir (Abdulşafi, 2016).

Koalisyon uçakları Husi milisleri ve müttefikleri kontrol altında tuttuğu bölgelerde, özellikle Sana, Hacca, Hodeidah ve Saada bölgelerinde binlerce sivillerin ölümüne ve yaralanmasına neden olan hava saldırısı düzenlenmiştir. Saldırıların birçoğu askeri hedefleri hedef almasına rağmen, diğer saldırılar sivillere karşı orantısız yapılmıştır. Örneğin hastaneler, okullar, pazarlar ve fabrikalar ve temel altyapı tesisleri bambandırmalara maruz bırakılmıştır (Arap Koalisyonu Haber Sitesi, 2016).

2016 yılının Ağustos ayında, insani yardım örgütü ‘Sınır Tanımayan Doktorlar,’ "koalisyonun bu tür ölümcül saldırıları önleme kabiliyetine olan güvenini" kaybettiğini açıklamışlardır. 'Sınır Tanımayan Doktorlar', koalisyon uçaklarının örgütün desteklediği bir hastaneyi bombalaması neticesinde -19 kişinin öldüğünü ve 24 kişinin yaralandığını- beyan etmişlerdir. Bu durum sonucunda örgüt Kuzey Yemen'deki altı hastaneden personelini geri çekmiştir (Arap Koalisyonu Haber Sitesi,2016).

21 Eylül'de Birleşmiş Milletlere göre, Hodeidah bölgesindeki bir yerleşim alanındaki koalisyon hava saldırısı, yedi çocuğu da içeren 26 sivilin ölümüne ve 24 kişinin yaralanmasına sebep olmuştur. 8 Ekim'de koalisyon hava saldırısı Sanaa'daki cenaze’ye katılan 100'den fazla kişiyi öldürülmüş ve 500'den fazla kişiyi yaralanmıştır. Koalisyon kuvvetleri başlangıçta 8 Ekim saldırısının sorumluluğunu reddetmiş. Ancak saldırının "yanlış bilgilere" dayandığını ve yetkililerin cezalandırılacağını söyleyerek uluslararası kınama sonrasında sorumluluğu kabul etmiştir (Arap Koalisyonu Haber Sitesi, 2016).

Bazı saldırılar sırasında koalisyon kuvvetleri, ABD'de üretilmiş geniş çaplı bombalar da dâhil olmak üzere yanlış cephaneleri kullandığını tespit edilmiştir. Bunun sonucu görevin doğrudan bulunduğu yerin ötesinde yaralanma ve tahribata neden olmuştur. Koalisyon güçleri, Saada ve Hajja valiliklerine yapılan saldırılarda İngiltre’de üretilmiş Küme bombaları, her ne kadar bu mühimmat büyük ölçüde uluslararası olarak yasaklansa da kullanmaya devam etmişlerdir. Aralık ayında Koalisyon, birliklerinin 2015'te İngiltere'de üretilen Küme bombalarını kullandığını ve gelecekte bunları kullanmayacağını itiraf etmiştir(Arap Koalisyonu Haber Sitesi, 2016).

3.4. Müdahalenin Yarattığı Sorunlar